Türk basketbol altyapısının son yıllarda yaşadığı dönüşüm, bugünkü durumu ve gelecekteki hedefleri üzerine kapsamlı bir röportaj dizisi başlatmayı amaçladık. Bu serinin amacı, mevcut durumu değerlendirmek ve geleceğe yönelik stratejik planlamalar yaparak Türk basketbolunun alt yapısını daha ileri taşımak için yol gösterici bir platform oluşturmaktır. Eleştiri değil, durum tespiti yapmayı hedeflediğimiz bu röportajlarda; daha önce ve bugün görevde bulunanların yaptıkları veya yapmadıklarında çok sizin özgürce düşüncelerinizi öğrenmek ve basketbol kamuoyuna duyurmak istiyoruz. Oyuncular, veliler, oyuncu menajerleri, yöneticileri, antrenör gibi ekosistemin paydaşlarına ilham vereceğinizden eminiz.
Sizden bu bağlamda, altyapıda nasıl uygulama ve planlamalar yaptığınızı, geçmiş ile bugünün değerlendirmesini, ileri gitmiş ülkelerle kıyaslamamızı ve 2032 Brisbane Olimpiyatları hedefi doğrultusunda nasıl bir planlama önerdiğinizi paylaşmanızı rica ediyoruz.
Geçmişi Değerlendirme Sorusu:
Soru 1: “Son 10 yıl içinde Türk basketbol altyapısında yaşanan gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?”
Bir şirketin yıl sonu bilançosu değerlendirilirken geriye dönük tüm departmanların performansları ölçülür. Sizin müşteriye sunduğunuz ürün çok kalitelidir fakat pazarlamanız yetersiz olabilir. Veya hem ürününüz çok iyi, hem pazarlamanız yeterli olup finans departmanınızda ciddi sıkıntılar süreci sekteye uğratıyor olabilir. Ya da tüm denklemde sıkıntılar olup o sene için şansınız çok yaver gitmiş, şartlar size yardım etmiş ve bir senelik çok iyi rakamlar elde etmiş de olabilirsiniz. Günün sonunda kalıcı ve sürdürülebilir bir başarı yakalamak için tüm departmanların uyum içinde ve verimli çalışması gerekmektedir.
Bu bağlamda, basketbolu parçalara bölüp birbirinden bağımsız olarak değerlendirmeyi kesinlikle doğru bulmuyorum. Sadece ülkemizde değil, tüm Avrupa basketbolunda ciddi yapısal sorunlar var ve bu sorunların artık iyice zirveye çıkmış olduğu bir dönemden geçiyoruz. Kısa ve orta vadede Avrupa basketbolunda ciddi reformlar olmasını beklemek artık çok gerçek dışı değil ve kendimizi bu sorunlardan tamamen soyutlayıp belli bir sonuca varmaya çalışmak bize hata yaptıracaktır. Konuyu ülkemize indirgeyecek olursak ise ben en büyük problemi günlük ve anlık fikir/kararlarla basketbolu bölümlere indirgemek ve birbirinden bağımsız, belli bir stratejik plana hizmet etmeden, uzun vadeli bir sabır & vizyon ortaya koymadan hareket etmek olarak görüyorum.
Bugünü Değerlendirme Sorusu:
Soru 2: “Size göre bugün itibarıyla Türk basketbol altyapısının en güçlü ve en zayıf yönleri nelerdir?”
Yukarıda da belirttğim gibi altyapı ve üstyapıyı birbirinden ayırıp analiz etmenin bizi doğru sonuca ulaştıracağına inanmıyorum. İspanya, Almanya, İtalya gibi ülkelerde sadece altyapılar için yan yana 7-8 tane salon varken bizim çoğu süper lig kulübümüzün A takım maçlarını oynayacak kendine ait bir salonu bile yok. Kulüpler neden altyapıya gerekli tesis yatırımını yapmıyor/yapamıyor? Altyapılarına bizlerden çok daha fazla kaynak ayıran bu ülkelerdeki bazı kulüpler altyapı operasyonlarından zarar etmezken ülkemizde neden hiçbir kulüp altyapı yatırımlarının karşılığını alamıyor? Uzmanlık alanı yetiştiricilik olan ve kendini tamamen bu konuya adayacak kalifiye antrenör, kondisyoner, idareci neden bulamıyoruz? Sporcularımız veya antrenörlerimiz kariyerlerinin tüm aşamalarında ülke dışına çıkmaktan neden bu kadar imtina ediyorlar? Sporcularımız belli bir başarıya ulaştıktan sonra bu başarıyı kalıcı hale getirip performanslarını o seviyede tutmakta neden bu kadar zorlanıyorlar? Sporcularımız milli takıma gitmeyi neden külfet olarak görüyorlar? Bu ve benzeri soruların cevaplarını ve sebeplerini analiz edip kalıcı çözümler üretmediğimiz sürece konuşacağımız herşeyin sığ kalacağını düşünüyorum.
Altyapıya Bakış Açınız İle İlgili Soru:
Soru 3: “Altyapıya yönelik geçmişte gerçekleştirdiğiniz veya şu anda uyguladığınız projeler nelerdir? Bu projeler ışığında altyapıya bakış açınızı nasıl özetlersiniz?”
Fenerbahçe Beko özelinde bildiğiniz gibi bizim iki senedir TBL’de mücadele eden bir pilot takımımız var. Altyapımızdan yetişen sporcuların burada hem fiziksel, hem mental hem de teknik olarak eksiklerini giderip A takımımıza hazır hale gelmesini amaçlıyoruz. Şu an bu bağlamda tek örnek olduğu için 19-22 yaş aralığında A takıma geçişini henüz tamamlayamamış bazı oyuncular da dışarıdan bu takıma gelmeyi tercih edebiliyor ve altyapımız dışından kafamızdaki profile uygun bazı oyuncuları da bu takıma dahil edebiliyoruz. Şu anda bu proje kulübün ciddi bir fedakarlığı ile devam ediyor. Bir noktada ekonomik olarak sürdürülebilirliği sağlayamazsak daha önceki örneklerde olduğu gibi bu projenin de devamlılığı sorgulanabilir hale gelecektir.
Özellikle geçtiğimiz sezon bu takımımızın birçok oyuncusu dönem dönem A takımımızla idmanlara katıldılar ve çifte lisans uygulamasıyla Emre ve Hamza bizle maçlara dahil oldular. Hamza şanssız bir sakatlık geçirdi ve gelişimi biraz sekteye uğradı fakat Emre bu sezon A takımla tam zamanlı bir kontrat imzaladı. Bu takımdan çıkıp kendi A takımımıza veya ülke basketboluna farklı seviyelerde hizmet edecek oyuncuların sayısının giderek artmasını ümit ediyoruz. Fakat önemli olan altyapımızın bu takımı ve sonrasında da A takımı sürekli olarak besleyebileceği bir ortamı yaratmak. Şu anda A takımımızda, çok küçük yaştan beri bizle beraber olan Tarık artık Euroleague gibi Avrupa’nın en üst düzey basketbolunun oynandığı bir ligde ana rol ve ciddi sorumluluk alır noktaya geldi. Aynı zamanda milli takımımıza da önemli hizmetler veriyor, vermeye de devam edecektir. Daha yolun çok başında ama biliyorsunuz geride bıraktığımız sezon 16 yaşındaki Ömer Ege de A takımla birlikte maçlara çıkmaya başladı. En büyük hayallerimden biri görevde olduğum süre zarfında Ömer Ege’nin ya da yine şu an tek tek isimlerini vermeyeceğim altyapımızdaki birçok yetenekli diğer genç basketbolcuların Tarık gibi Euroleague’de önemli sorumluluklar almalarını sağlamak ve büyük hedeflere onların katkılarıyla ulaşmak.
Biz stratejik olarak alt yaş gruplarında dışarıdan ciddi bonservis bedelleri veya maaşlarla oyuncu transferi yapmıyoruz. Ancak şartların çok denk geldiği bazı durumlarda altyapımıza dışarıdan oyuncu geliyor. Onun haricinde kendi öz kaynaklarımızdan yetişen oyunculara yatırım yapmayı tercih ediyoruz. Tabii bu noktada en büyük eksiklik daha önce de belirttiğim gibi sadece altyapıya ait olacak bir tesis. Ama bu tesis yatırımını yapmak için de kulüplerin yetiştirdikleri oyuncular özelinde korunduklarını görmeleri gerekiyor ki yatırımlarının boşa gittiğini hissetmesinler. Ben kesinlikle sporcularımızın, antrenörlerimizin, kondisyonerlerimizin, sağlık ekiplerimizin hatta idarecilerimizin yurtdışına gitmelerinin teşvik edilmesi gerektiğine inanıyorum. Ama aynı zamanda da bu insanlara yatırım yapan kulüplerin yurtdışına gidildiği noktada bir geri dönüş sağlamaları gerekiyor. Yoksa geçmişte olan bazı örnekler gibi bu yatırımlar geri dönüşü olmadığı için bir noktada sorgulanır hale geliyor ve kulüpler stratejik olarak farklı yollara gidebiliyorlar. Dolayısıyla bu konu yine bir total yaklaşım gerektiriyor.
Gelecek İçin Öneri Sorusu:
Soru 4: “Altyapı programlarımızı geliştirmek için hangi yenilikçi yaklaşımlar ve stratejiler uygulanmalı?” 2032 Brisbane Olimpiyatları hedefi doğrultusunda nasıl bir planlama yapılmalı?
En başta söylediğim gibi dahice yaklaşımlara ve bir cümlelik çözüm önerilerine kesinlikle inanmıyorum. Altyapılardan sporcu yetişmesi, bu sporcuların karşılaştıkları zorluklar önünde fiziksel ve mental olarak gerekli dayanıklılığı göstermeleri ve sürekliliği sağlamaları, üstyapılarda hem kulüp bazında hem de milli takımlarda başarıların finansal ve sportif devamlılığının sağlanması gibi konular kesinlikle uzun vadeli yaklaşım ve planlama gerektiriyor. Bu konuları üç kişi toplanıp yarım saatteki klasik bir basketbol sohbetinde sonuca ulaştırmayı beklemek bizi ancak daha da aşağıya çeker ki zaten ülkemizin en temel problemlerinden biri, özellikle sosyal medyanın hayatımıza bu denli sızması ile birlikte, maalesef yapıcılıktan çok uzak bu yaklaşımlar. Ama tekrar etmem gerekirse, basketbol özelinde basketbolun tüm paydaşları ile orta ve uzun vadeli planlar yapılsa dahi, bu planlamalar yapılırken Avrupa basketbolunda önümüzdeki dönemde oluşabilecek temel yapısal değişiklikleri de öngörebilmek ve gerekli adaptasyonu sağlayabilmek son derece önemli olacaktır.