“İstikrarli hayal hakikattır.” Gaye Su Akyol’un popüler şarkısı belki de Bahçeşehir Koleji‘nin yolculuğunu en iyi anlatan cümle olabilir. Yıllar süren pozitif ivmeli yürüyüşlerinde en büyük sınav günü geldi çattı. Bahçeşehir Koleji 3 kere daha Avrupa’da maç kazanabilirse gelecek sezon Euroleague‘de 3 takımla temsil edileceğiz. Daha önce Avrupa Kupası kazanmış bir takım olarak aslında buraları oynamayı biliyoruz. Takımların güçlerinin birbirine yakınsadığı bu noktada küçük detaylar sonucu belirlemeye başlıyor. Sahada sakin kalmak, ufak eşleşmelerden fayda elde etmek ve gün sonunda 1 sayıyla bile olsa kazanan olmak bir takımın kaderini belirleyecek.
Bahçeşehir’in sezon içi yolculuğu biraz ilginç gerçekleşti. Savunma takımı olarak başlayan sezon beklenmedik fırsat transferleriyle daha iyi bir hücum takımı ama daha kısıtlı bir savunma takımı olarak devam etti. Furkan ve Kenan gibi milli takımımızın en önemli oyuncularından ikisini alma fırsatı ortaya çıkınca kaçırmak olmazdı. Bu noktada koça büyük bir sorumluluk yüklendi. Koç Radonjic’e özel bir paragraf açmak gerekir.
Dejan Radonjic‘i maç sırasında dikkatle izlerseniz ligin takımına en hakim koçlarından biri olduğunu görebilirsiniz. Esas ilgi çekici olan şey ise oyunun bu kadar içinde olması ve sürekli iletişim halinde olması. Sert Yugoslav koç geleneğinin aksine güler yüzü ve iyi iletişimi ile farklı bir profil çiziyor. Çok keskin hücum setleri ve oyun planlarındaki akıcılık en üst kalite bir koç olduğunun kanıtı şeklinde. Kazanmak için gereken hamleleri yapmaktan çekinmiyor ve rotasyonu her gün farklı belirleyebiliyor.
Saha içine geçersek Bahçeşehir gerçekten üst düzey bir hücum takımı. Sorun çözebilen çok sayıda oyuncu ve çok sayıda oyun tarzı var. Sene başında Şehmus’un sürüklediği delicilik işini şimdilerde Kenan’ın sırtı dönük oyunları ve Boutelle’nin yaratıcılığı ile çeşitlendirdiler. Furkan da eğer günündeyse skor üretiminde kariyerinin başından işaretleri gösterebiliyor. Dış atış konusunda ise Odiase hariç her oyuncunun tehdidi saha içindeki spacing sorununu çözüyor. İlk maçta bir artımız da hücum ribaundlarına çok girmemiz ve rakibin hem tempo yakalamasını engellememiz hem de 20 hücum ribaunduyla 16 sayı çıkarmamızdı. Bu maçta yine ribaundlara atak ederek rakibi bozmamız gerekebilir.
Savunmada ise Mike Tobey hariç herkese bir çözümümüz var. Tecrübeli Tobey ise sürekli başımızı ağrıtıyor. Onun dış şutlarını kısıtlayabilirsek Gran Canaria çok tek taraflı bir hücum takımına dönüşüyor. Yine 70li sayıların başında rakibi tutmak galibiyetin anahtarı olabilir.
Gran Canaria’nın Euroleague hedefinin olmamasını da cebimize koyarak bu maçın favorisinin biz olduğunu düşünüyorum. Oyun konsantrasyonu son 2-3 ayda en büyük problemimizdi ama bu maçta bunun olma olasılığı çok düşük. Ekstra bir şut performansına çatmazsak bu maçı kazanıp finaldeki rakibimizi beklemeye başlayacağız. Finalde olası bir Hapoel eşleşmesinde saha avantajı teorik olarak bizde olacak ama maçların Belgradda oynanması gerekecek. Yine de iki kez Valencia deplasmanı riskindense bu olasılık daha uygun gözüküyor. Şimdiden Bahçeşehir Koleji’ni bol şans diliyoruz yolun sonu umarım Euroleague olur.