U17 Milliler beklentileri aşarak bronz madalya kazandığı Dünya Kupası ile geçen sene Makedonya’da yaşadıkları tatsız turnuvayı da unutturdu. Turnuva başlamadan hemen önce kadroya katlan Rrezon Elezaj eklemesi kritik bir ekleme olurken oyuncularımızın ve koç ekibimizin ilk gün yaşanan can sıkıcı yenilgiden ders alıp turnuvanın devamında gelişmesi çok sevindiriciydi. Takımın saha içinde ve saha dışında lideri olan Kaan Onat’ın yanı sıra Derin Can takımın en öne çıkan iki isminden biri oldu. Bu iki ismin ve Rrezon’un U18 milli takımının geniş kadrosuna çağrıldığını ve turnuvada kadroda olmalarının da büyük ihtimal olduğunu söyleyebiliriz.
Oyuncu analizine geçmeden önce koç ve yönetim kısmıyla ilgili konuşmak gerekebilir. Açıkçası benim görüşüm de Hasan Özmeriç isminin biraz şaşırtıcı hatta “hatalı” bir tercih olabileceği yönündeydi. Uzun süredir koçluk yapmaması ve 17 yaş gibi iletişimin çok zor olduğu bir ekiple sadece bir yaz çalışarak ortaya çıkardığı başarı takdir edilesi bir iş olarak yorumlanabilir. Savunmada ve hücumda kurulan planlarda zaman zaman hatalar olsa da eldeki malzemeyle uyumu gayet yeterliydi. Bir önceki turnuvada düşme tehlikesi dahi yaşayan bu ekip kendini kazanmaya alıştırdı bunun üzerinde ise koçun başarısı büyük değişkenlerden biri oldu. Turnuva öncesi kendi adıma oluşturduğum düşünce, tecrübeli bir koç tercihinin bazen sorunları çözmekte daha iyi olabileceği gerçeğiyle yüzleştirdi beni. Kendi fikrimin bu örnekte hatalı olduğunu kabul ediyor ve federasyonun bu sefer haklı olduğunu kabul etmek gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca unutmadan milli takımın koç ekibinin diğer parçaları asistan koçlar, sağlık ekibi, masör hatta malzemeciye kadar müthiş bir turnuva geçirdi onları da tebrik etmek isterim.
Tek tek oyuncuları incelemeye geçersek:
Anıl Alyanak: Takımın tek 2008’li oyuncusu gerçekten ilginç bir potansiyel. Müthiş bir fiziği var. Onu pek izleyemedik ama izleyenler sahada hemen her şeyi yapabildiğini söyledi. Sahada kaldığı 43 dakikada 16 ribaund almış olması da aslında bir şeyleri bize açıklıyor. Önümüzdeki turnuvalarda merakla takip edeceğimiz bir isim hatta belki bu yaz U16 kadrosunda da görebiliriz.
Rrezon Elezay: Takıma son anda katılabilmesine rağmen takımdan biri gibi gözüktü. İlk maç o da sudan çıkmış gibiydi ama öyle bir İtalya maçı oynadı ki ağzımız açık kaldı. Potaya yakın bitirme noktasında hiç fena değil ve gelişmeye de açık. Elleri yumuşak, hareketleri çabuk. Savunmada da çok iyi bir motora sahip sadece faul almaya biraz teşne. Kalınlaşıp hareketliliğini koruyabilirse milli takım geleceğine sağlam bir uzun daha eklenmiş olabilir. U18 turnuvasında kendisini izlememiz kuvvetle muhtemel sene içinde Beşiktaş kadrosunda ufak ufak süreler de bulabilir.
Mete Paçacı: Grupta kendisini gösterip ilk beşe yerleşti ama sonrasında etkili olamadı. Çok iyi bir baskı savunmacısı olabileceğinin sinyallerini verdi. Fiziksel olarak biraz ufak kaldı ama gelişmesi kuvvetle muhtemel. Kendisini bu sezon çok kez süper ligde süre alırken görebiliriz. Mümkünse ikinci bir lisansla sahada kalması onun için çok iyi olabilir.
Cengiz Sarp Coşkun: Milli takımın en umut veren isimlerinden biri. Sadece 16.4 dakika süre almamasına rağmen 9.6 sayı ortalaması tutturması hücum potansiyeli hakkında ciddi bilgiler veriyor. Top çalma konusunda çok mahir. Ellerini bu kadar iyi kullanan oyuncuların uzun vadede ne kadar iyi savunmacı olabileceklerini biliyoruz. Fiziksel olarak da hiç fena görüntü vermedi ve asla geri adım atmadı. En üst seviye basketbolda ismini uzun yıllar duyacağımız hissini şimdiden hissettirdi.
Atahan Akbaş: Gerçek bir basketbolcu fiziği var. Atlet, sert ama biraz telaşlı. Saha görüşü hiç fena değil hatta zaman zaman sahadaki en iyi oyun okuyan oyunculardan birine dönüşebildi. İki yönlü bir oyuncu olabilir hatta oyun kurucu kanat oyuncusu bile olabilir. Çok sayıda maça çıkması onu en üst seviyeye çıkaracak şey olabilir.
Mert Kocagözoğlu: Müthiş bir özgüveni var. Çok iyi bir şutör hissi verdi. Hali hazırdaki fiziği ve hayal ettirdikleri çok güzel. Dış atış konusunda bu yaş seviyesinde fark yarattı umarım bunu korur ve en çok ihtiyacımız olan şutör/skorer ihtiyacımızı giderir. Modern basketbola çok uygun bir tarzı var.
Aldin Türkoğlu: Aldin eğer düşündüğümüz gelişimi sağlayabilirse neredeyse NBA’i bile zorlayabilecek bir fiziğe sahip. Bu yaz kendisini özel bir çalışma temposunun bekleyeceğine dair sözü Anadolu Efes‘in asistan koçu Ümit Hoca’dan aldık. Elleri şimdiden yumuşamaya başlamış durumda eğer zamanlama işini halledebilir atletizmini de geliştirirse çok özel bir uzun kazanacağız. Savunmada çok nadiren de olsa uyudu ama o kadar hata da olur.
Emirhan Serbest: Maalesef kendisini pek sahada göremedik. Yİne fiziği çok etkileyici bir potansiyel. Oyuna her girdiğinde sahaya heyecan kattığını net bir şekilde gördük.
Ahmet Arda Aydın: Çok çok az sahada kaldı ama neredeyse hiç hata yapmadan turnuvayı tamamladı. Boyu biraz daha uzarsa pivot olarak bir kariyer onu bekleyebilir. Bahçeşehirde şans bulabilirse kendini gösterecektir.
Yavuz Selim Kara: Mirsad Türkcan sahaya bakıp bu bana ne kadar benziyor diyebilir. Böyle bir motoru altyapılarda en son Adem Bona’da görmüştüm o da kendini NBA’e attı. Şu anda düzeltilebilir ama sıkıntılı bir şut stiline sahip fakat atmaktan korkmuyor. Onun sahada olduğu her an daha sert daha diri daha mücadeleci bir milli takım sahada oluyordu. Şu anda bile profesyonel seviyede birçok takıma katkı verebilir. Her zaman yıldız peşinde koşmak değil bazen böyle rolünün içini dolduran oyuncularla yola çıkmak gerekir. Yavuz Selim tam bunu karşılıyor. Oyuna olan tutkusunu kaybetmeden yola devam etmesini istiyor kendisini tebrik ediyorum.
Derin Can Üstün: Bazen bazı oyuncular sahaya girince bir şeylerin değişeceğini bilirsiniz. Derin Can tam olarak bu sınıfa dahil. İzledikçe Ender Arslan’a benzettiğim ama çok daha büyük potansiyele sahip bir guard. Yönetici, karar verici, korkusuz ve iyi bir skorer. Savunmada bazen kopabiliyor ama muhteşem bir maç kazandıran blokla turnuvanın en iyi hareketlerinden birine de imza attı. Fiziksel olarak sertleşirse rahatlıkla takım taşıyabilecek bir isim. Yolun sonu NBA bile olabilecek bir potansiyelden bahsederken heyecanlanmamak elde değil ama Ender Arslan bile uzun süredir örneğini göremediğimiz bir guard çeşidi. Sakatlıksız bol bol süre aldığı bir sezon geçirmesi ümidiyle.
Kaan Onat: Takımın hem kaptanı hem en değerli oyuncusuydu. Sahada o kadar olgun kalıyordu ki ona bakanlar 3-4 yaş büyük bir basketbolcuyu hissetti. Profesyonel bir basketbolcunun çocuğu olması da belki de onu böyle bir liderliğe hazırlamış olabilir. Saha içine geçersek çok uzun süredir örneğini görmediğimiz solak bir guard ve temastan asla çekinmiyor. Şutuna olan güveni bu sezon çok artmış ve eksikliğini gidermiş gözüküyor. Sahada hücum anlamında her şeyi rahatlıkla yapabilen hem yöneten hem üreten çok özel bir guard profili çizdi. Hücumda yaptıklarının yanında normalde savunmada biraz profili düşük olabilirdi ama o rakibin sürekli en iyi skorerlerini de tuttu. Ribaunda katkı verdi gerektiğinde sertlik gösterdi. Tek sıkıntısı çok kolay teknik faul aldı bunu çözmesi gerekiyor. Anadolu Efes kadrosunda dahi süre alabilmesi kimseyi şaşırtmaz. Fiziği daha da gelişirse çok özel bir Euroleague skoreri hatta NBA kapısını zorlayacak bir isim. En iyi beşe seçilmesini de ayrıca tebrik ederek şimdiden özel bir isme dönüşmesini keyifle takip edeceğiz.