Amacı nedir? Türk Basketbol Kamuoyuna ve özellikle veli, oyuncu, antrenör, yönetici ve tüm “Genç Öz kaynak” gruplarına gündemde ait basketbolun saha içi ve saha dışı olaylarını farklı ve geliştirici bakış açısıyla değerlendirmek ve basketbol kamuoyuna farklı düşünce pencereleri açmak.
Bu haftaki konuğumuz Bahçeşehir Kolej Genel Sekreteri Alpaslan Aydın...
Fatih Söylemezoğlu: Öncelikle U 14 takımınızın Türkiye Şampiyonluğunu tebrik ediyoruz. Altyapı programınızın genel hedefleri ve misyonu nedir, biraz bahseder misiniz? Altyapı takımlarınızdaki koçların eğitimi ile ilgili bir programınız var mı?
ADALET ŞART…
Alpaslan Aydın: Kulübümüzün bu sene 7. yılı, altyapılarımızın kurulalı da 5.5-6 yıl oldu. Tufan Sabah ile birlikte çalışmaya başladık. Kendisine de bu vesile ile teşekkür ediyorum. Daha sonra Türk basketbolunda olan genel bir altyapı sistemi kuruldu. Ancak biz bu yapıyı inceledikten sonra bazı değişiklikler yapmaya karar verdik. Ali Uç beyin önderliğinde, koçların sadece saha içine odaklanacağı bir yapı oluşturmaya gayret ettik. Buradaki amacımız duyduğumuz kötü örneklerden kulübümüzü ve koçlarımızı korumaktı. Çünkü bizim dışımızda duyduğumuz altyapılarda bazı koçların velilerle temas halinde özel çalışmalara girip, özel dersler verip o oyunculara öncelik vermeleri gibi hoş olmayan şeylerin kulübümüze de sirayet etmesini istemiyorduk. Buradaki önceliğimiz adalet kavramını ön plana çıkararak hak edenin hak ettiği süreleri almasıydı. Çünkü aksi bir durum çocukların dengesini bozduğu gibi, süreç sadece daha yeteneklilerle ilerliyordu. Bizim amacımız ise tüm oyuncuları işin içerisine katarak ilerlemekti. Dolayısı ile yönetici odaklı kurduğumuz bu sistemde de amacımıza ulaştık.
TEKNİK EKİBE EĞİTİM…
Antrenör ve altyapı yöneticilerimiz arasında bu anlamda bir konsensüs sağladıktan sonra kendilerinin kişisel gelişimleri için de bir takım çalışmaları başlattık. Bunlara örnek olarak yabancı dil eğitimi, çocukların psikolojileri ile ilgili çalışmaları ve genel kültür anlamında kişisel gelişimlerine verilebilecek katkıları sayabiliriz. Önceki sene A takım teknik ekibimiz yazın yaklaşık 1.5 ay altyapı oyuncularımız ve teknik ekiplerimizle çalışarak onlara basketbol teknik eğitimi anlamında katkı vermeye çalıştılar. Diğer taraftan kendilerinin İngilizce eğitim almaları ve psikolojik destek için üniversitemiz bünyesinde kurslara katılmalarını sağlıyoruz.
En son U14 takımımız şampiyonaya gitmeden önce spor psikoloğumuz ile hem teknik ekiple, hem de oyuncularımızla özel seanslar yaptı. Bunların yanında velilerimizle de yaptığımız çalışmalarda kendilerinden neler beklediğimiz, çocuklarının gelişimine katkı verebilmeleri açısından neleri yapmaları, neleri yapmamaları hususunda seminerler düzenleyerek onların da olumlu katkılarını almaya çalışıyoruz.
9 İLDE ALTYAPI TAKIMIMIZ VAR
Bunların yanında ülke genelinde 9 adet altyapı organizasyonumuz var. Birçok şehirde okullarımız var. Her sene buralarda seçme yaparak en yeteneklileri İstanbul’a getiriyoruz. Kendilerine lojmanlarda kalmalarını sağlayarak, her türlü ihtiyaçlarını karşılayıp eğitim ile birlikte basketbol faaliyetlerine devam etmeleri sağlıyoruz. Önceliğimiz eğitim olduğu için bu süreçte hocalarımızın da katkısı ile eksik oldukları konularda eğitim anlamında da destek alarak gelişimlerini sürdürüyorlar.
Necip Kapanlı: Duyumlarımıza göre bazı özel okullarda çocuklara sınıf geçme garantisi verilerek oyuncular transfer ediliyor. Bu çocuklar sayesinde okullar şampiyonalarında elde ettikleri başarıların karşılığı olarak o çocukların hak etmeden sınıf geçmeleri, mezun olmaları sağlanıyor. Benzer bir durum sizde de oluyor mu?
SPOR YAPMALARI İÇİN NOT ORTALAMASI ŞART
Alpaslan Aydın: Bahçeşehir koleji okullarında asla böyle bir şey söz konusu değil. Biz olaya eğitim açısından şöyle bakıyoruz. Bu yaş gruplarında spor yapan 100 çocuktan belki 95’i profesyonel sporcu olamıyor. Dolayısı ile geriye kalan bu 95 çocuğun düzgün bir eğitim alması, ileride hayata tutunabilmesi tamamen bizim sorumluluğumuzda. Bizim genel prensibimiz bu olduğu için çocukların spor ile eğitimi bir arada götürebilecekleri olanakları sunup, takipçisi oluyoruz. Bu nedenle çocuklara verdiğimiz bir not ortalamasını tutturmaları gerekiyor.
HUZUREVİ, HAYVAN BARINAĞI ZİYARETLERİ…
Bunun yanında her sene çocukların yapması zorunlu olan 7 tane sosyal sorumluluk projemiz var. Bu tüm Türkye’deki faaliyet gösteren altyapılarımızın yapmak zorunda olduğu bir faaliyet. Örneğin hayvan barınağı ziyareti, huzurevleri ziyareti, fidan dikilmesi, deniz kıyısı temizleme, kan bağışı vb gibi. Bunları yaparak özellikle çocukların vicdanlı bireyler olmasına gayret ediyoruz, hem de yaşam içerisinde bunların da olduğunu ve yaşarken bunlara da önem verilmesi gerektiğini öğreterek faydalı bireyler olmalarına gayret ediyoruz. Bu faaliyetlere katılan çocuklara ayrıca uluslararası mecrada geçerliliği olan birer sertifika veriyoruz. Bu sertifikaların özellikle Avrupa ve Amerika’da master yapmak istediklerinde geçerliliği var. Ayrıca çocukların bulundukları şehirlerdeki müzeleri ziyaret etmeleri sağlanıyor, kitap okuma seansları düzenleniyor. Gruplar halinde 10’ar dakika sesli kitap okuma seanslarının öz güven artırıcı ve diksiyonlarını düzeltici etkisi nedeni ile uzmanlar tarafından önerilmekte. Bu faaliyeti bir projeye de dönüştürerek, çocukları okudukları kitapları artık görme engellilere hediye ederek hem artı bir katkı sağlayıp, hem de çocukların okuma konsantrasyonunu artıracağız.
Cem Gökçe: Öncelikle ben de U14 takımını başarılarından dolayı kutluyorum. Ayrıca ülkenin birçok yerinde eğitim veren bir kurumun basketbola yaptığı yatırımın yanında, bu çocukların spor çalışmaları ile birlikte eğitimlerinin de en üst düzeyde devamının sağlanması nedeni ile bir kez daha kutluyorum. Özellikle de bu sporcu adaylarının spora devam edememeleri durumunda hayata hazırlanmalarına önem veriliyor olması nedeni ile de kutluyorum ve bunu çok önemsiyorum. Zaten benim görüşüm makro planda eğitim kurumlarını bu işin içerisine tam manası ile alıp bir iş birliği yapamazsak hep eksik kalacağımızı düşünüyorum. Bahçeşehir Koleji özelinde benim dikkatimi çeken şeylerden birisi, bir psikoloğun ve diyetisyenin olması, sosyal yatkınlık projelerinin geliştirilmesi. Bunları çocukların ileride sağlıklı birer birey olmaları açısından çok önemsiyorum.
Alpaslan Aydın: Bu yaptığımız işlerin nihai amacı profesyonel olamayan çocukların yıkıma uğramaması ve güçlü bir şekilde ayakta kalarak yaşamın farklı alanlarında başarıyla var olabilmeleri.
Cem Gökçe: Tabii ki bu sosyal sorumluluk projeleri yanında bizi ilgilendiren diğer ana konu basketbolcu üretkenliği. Altyapı çalışmaları için bahsettiğiniz 6 yıl uzun bir süre olmamakla birlikte, zaten zor olan bu sürelere katlanabilmek ve sürekliliği sağlayabilmek. Bahçeşehir Koleji de bu kurumsal kimliği ile uzun yıllar bu sabrı gösterebilecek güce sahip gözükmekte. Zaman içerisinde bu yapı içerisinde mutlaka elit sporcularda çıkacaktır. Ve bu elit sporcuların A takımınızda konumlanmaları hepimizin dileği.
Bir örnek vermek istiyorum. Galatasaray lisesinden sınıf arkadaşım eski bir voleybolcu kardeşim dün vefat etti. Bu nedenle ortak grubumuzda paylaşılan bir fotoğrafa baktığımda Galatasaray voleybol A takımı kadrosunda benim dönemimden liseli 5 oyuncu bulunmaktaydı. Ayrıca antrenörleri Değer Eraybay da Galatasaray mezunuydu. Takımın yüzde ellisi lise kökenliydi. Zaman içerisinde biz bu durumun devamlılığını sağlayamadık. Umarım ve canı gönülden isterim ki Bahçeşehir Koleji bunu başararak ileride kendi eğitim kurumlarından yetişmiş üst düzey sporcuların çoğunlukta olduğu takımlarla temsil edilsin. Şu an ülke sporunda eksik olan da bu zaten. Umarım Bahçeşehir Koleji önderliğinde bu model karşılık bulur ve yol alınır.
Alpaslan Aydın: Bunu yapabilmemiz için bu çocukların BGL‘den sonra da gelişimlerini tamamlayacakları bir yerde oynamalarını sağlamamız gerekiyor. Bunun için de TB2L ya da TBL takımı kurmak gibi bir düşüncemiz var. Ama bunu yapabilmemiz için de altyapımızın yeterli düzeye gelmesi gerekiyor. Belki önümüzdeki yıl başlanabilir. En az 4-5 oyuncumuz o seviyede oynayacak duruma geldiğinde biraz da takviye yaparak başlayabiliriz.
Cem Gökçe: Bu yapı içerisinde Bahçeşehir Koleji dışından da oyuncu alıyor musunuz?
Alpaslan Aydın: Evet alıyoruz. Seçmelerimiz herkese açık. Bizim amacımız tüm çocuklara dokunabilmek. Amacımız sadece basketbol değil, her anlamda onlara katkı sağlayabilmek.
Haydar Kemal Ateş: 1970’lerin sonunda mücadeleye başlayan Anadolu Efes’in bile aşağı yukarı son 10 yıldır bir seyirci kitlesi oluştu. Dönem dönem yerli oyuncuların yer alması bu tip takımlardaki aidiyet duygusunu da artırdı. Aynı şey sizin için de geçerli, altyapınızdan yetişen oyuncular A takımda yer almaya başladıkça bu aidiyet duygusu ve seyirci portföyü de artacaktır. Dolayısı ile sizde de koç ya da oyuncu seçimlerinde kim efektif yönetim kurulu mu, yönetim kurulu başkanı mı, altyapının da fikri alınıyor mu, böyle bir organizasyon var mı, ya da hedeflerinizde böyle bir şey var mı?
Alpaslan Aydın: Bu organizasyonlarda bizim önceliğimiz çocukların hayata hazırlanması. Bunların içerisinde profesyonel oyuncu olabilecek kapasitedeki çocuklar için de alınması gereken en doğru kararları detaylı olarak araştırarak alıyoruz. Bu bağlamda genç yaşından sonra çocukların A takıma geçiş süreçlerine katkı vermesi açısından TB2L takımı gibi bir düşüncemiz var.
Selam Gökçe: Oyuncuların hedefleri açısından şöyle düşünüyorum, öncelikle hayatın her kesiminde hedefe ulaşmak için bir takım huniler var. Hangi iş ile uğraşırsanız uğraşın tepede bir havuç var ve oraya ilerleyen insan sayısı giderek azalıyor. Bütün sektörlerde zeminde çok insan var, herkes belli bir yerlere ulaşmaya çalışıyor ama bunların içerisinden birkaçı zirveye ulaşabiliyor. Bahçeşehir Kolejinin de süper ligde oynayan, Avrupa kupasında final oynayan ve altyapılardaki çocuklara hedef olarak gösterilebilecek bir takımı var.
Efes örneğine bakacak olursak, yıllarca takım hem ligde, hem Avrupa kupalarında hem de altyapılarda şampiyonluklar kazandı. Ancak başarılı olduğu dönemlerde çok takdir de görse, neticede çılgın bir taraftar grubuna da hiçbir zaman ulaşmadılar. Belki de Bahçeşehir Koleji yöneticileri bu bağlamda belki de şunu düşünüyorlardır. Ülke genelinde yaygın bir eğitim kurumu olarak geniş bir altyapı organizasyonu ile A takımımıza ilerleyen dönemde katkı sağlayacak profesyoneller yetiştirebiliriz düşüncesinde olabilirler. Şimdi böyle bir düşünce sadece bir altyapı sorumlusunun ya da bir A takım koçunun veya bir menajerin tek başına verebileceği bir karar olamaz. Bu mevcut organizasyon şeması yönetiminizin bakış açısı ile mi oluştu, yoksa sizin ve arkadaşlarınızın ileriye dönük bakışları ile mi gerçekleşti?
OYUNCU MENAJERLERİ İLE ANLAŞMALARI YASAK
Alpaslan Aydın: Öncelikle bir hatırlatma yapmak istiyorum. Biz Türk bir koç ile yani Erhan Ernak ile daha önce bir Avrupa Kupası kazandık. Bu önemli başarıdan bahsetmezsek organizasyonumuza haksızlık etmiş oluruz. Erhan Ernak’ın yardımcı koçluktan gelerek bu kupayı kazanması da bizim açımızdan ayrıca altı çizilmesi gereken bir başarıdır.
Diğer taraftan verilen örneklerde yapılan uygulama ülke genelinde başarılı görülen bir çocuk buraya getiriliyor. Ailelerine destek olunuyor, çocuklara asgari ücret civarında maaşlar veriliyor. Ancak bir süre sonra bu çocukların büyük bir kısmı yolda elenerek tekrar evlerine gönderiliyor. Bu nedenle eğitim hayatları sekteye uğruyor, psikolojik sorunlar, maddi sorunlar derken hayata tutunamayan bireyler olarak karşımıza çıkıyorlar. Baştan beri benim vurgulamak istediğim bizim organizasyonumuzun farkı, yapmaya çalıştığımız şey tam da bu tablo ile karşılaşmadan çocuklara dokunabilmek. Yaygın bir kurumsal ağımız olduğu için öncelikle çok yetenekli kısıtlı sayıda çocuğu buraya getiriyoruz, ancak takibimizde olan diğer yetenekleri bulundukları yerde merkezden yaptığımız yönlendirmelerle çalıştırarak geliştirmeye gayret ediyoruz.
Tüm bunları yaparken önemli bir husus da, altyapıda çocukların ve ailelerin menajerlerle anlaşmalarını yasakladık. Gizli saklı münferit şeyler belki olabiliyordur ancak biz prensip olarak buna karşıyız ve haberimiz olduğu takdirde izin vermiyoruz. Bu anlamda velilerden yazılı taahhüt dahi alıyoruz.
Selam Gökçe: Bütün bu gelişmeler Bahçeşehir Spor Kulübü ve okul yönetimi aynı mı? Yönetim bu girişimi bir program dahilinde mi başlattı, yoksa başlayalım iş nereye varacak görelim anlayışı ile mi ilerledi?
Alpaslan Aydın: Yönetim aynı, başlangıçta bir programla başlamadık. Geldiğimiz noktada daha programlı ve bilinçli bir yönetim tarzına ulaşmaya gayret ediyoruz.
Selam Gökçe: Tüm bunları yaparken örnek aldığınız bir kurum, ya da kulüp oldu mu?
Alpaslan Aydın: Hayır örnek aldığımız spesifik bir yapı yok. Kişisel olarak profesyonel hayattan edindiğimiz tecrübeleri buraya aktararak ilerliyoruz. Daha tecrübeli insanlara danışarak fikirler alıyoruz.
Fatih Söylemezoğlu: İzmir Bahçeşehir Koleji altyapısı son zamanlarda biraz daha ön plana çıkıyor. Örneğin altyapı milli takımlarına fazlaca oyuncu gönderiyorlar. Burada farklı bir organizasyon mu var, yoksa aynı sistem içerisinde mi ilerleniyor?
İZMİR BAHÇEŞEHİR KOLEJİ…
Alparslan Aydın: Bu sorunuzun cevabını Altyapı Sorumlumuz Ali bey yanıtlasın.
Ali Uç: İzmir organizasyonumuz 3 antrenör eşliğinde okuldan ve dışarıdan seçilen çocuklarla bir takım kuruldu. Bu oluşum çalışıp meyve vermeye başladıktan sonra bizler tarafından da daha fazla desteklendi ve aynı İstanbul’da olduğu gibi oraya da yatırım yapmaya başladık. Onlar da İstanbul organizasyonumuza elit oyuncu adayları göndererek beslemeye başladılar. Sistem oturup başarı gelmeye başladıkça antrenör sayısını artırıp, fizyoterapist, kondisyoner gibi takviyelerle diğer illerdeki56 organizasyonlarımızı da büyütmeye çalışıyoruz.
Necip Kapanlı: Bu arada Bahçeşehir Kolejinin BGL’de iki takımı var, birisi A takımdan dolayı diğeri de şu anda konuştuğumuz İzmir’deki takım aynı zamanda Manisa’nın BGL takımı olarak oynuyor.
Ali Uç: Bu arada bir kamp yaparak bütün altyapımızı bir araya toplayıp, İzmir organizasyonumuzun başındaki Cevat hoca ile birlikte yaptığımız bu süreci diğer takımlarımıza da anlatmak istiyoruz. Bir başka örnek Kayseri’deki takımımız. Orada da 3 antrenörümüz var, henüz ikinci sezonlarında kendi liglerinde şampiyon oldular. Bunun üzerine bir antrenör daha alıp alttan bir takım daha hazırlayarak sürekliliği sağlamak istiyoruz. Diğer illerimizde de aynı modelleme ile çalışmaları başlatmak istiyoruz. Aslında şu anda oralardan oyuncu geliyor. U14’e kadar kendi illerinde oynayıp ön plana çıkan yetenekleri İstanbul’a alıyoruz.
Fatih Söylemezoğlu: Peki altyapı koçlarınıza şu yaş grubuna kadar alan savunması yaptırmayacaksınız gibi bir kısıtlama ya da öneriniz oluyor mu?
ALAN SAVUNMASI YAPMAYAN TEK TAKIMIZ
Ali Uç: Son U14 şampiyonasında alan savunmasını yapmayan tek takım biziz. Bu konuda yönetimimizin de desteği ile ilk amacımız maç kazanmak olmadığı için yaş grubu ayırt etmeksizin tüm altyapı koçlarımıza bu prensibimizi söylüyoruz. Bu durum İstanbul’da da aynı Samsun’da da aynı İzmir’de de aynı. Bu yaş gruplarında önceliğimiz oyuncuların gelişimi ve bu şekilde de devam edeceğiz.
Necip Kapanlı: 2007 doğumlu Derincan Üstün’ü bir BSL maçında da oynattınız ve 5 sayı atmıştı. Fenerbahçe de istiyordu, Slovenya‘ya gitti.
Alpaslan Aydın: Bu konu kulüplerin kanayan yarası, kulübünden izin almadan Avrupa’ya, Amerika’ya gidebiliyorlar. Açıkçası yetiştirici kulüplerin hevesini kaçırıyor. Bunu Derin Can’ın özelinde söylemiyorum ama yurt dışına gidenlerin yüzde 90’ı hayalkırıklığına uğruyor. FIBA’nın buna mutlaka bir çözüm bulması gerekir. Derin Can, geçen ay düzenlenen Next Generation Turnuvası’nda iyi oynadı. Aramızdaki sözleşmeye göre döndüğünde Bahçeşehir Koleji’ne gelecek.
Fatih Söylemezoğlu: Altyapılar için sezonluk bir bütçe belirlenerek mi hareket ediliyor, yoksa ihtiyaca göre mi kaynak kullanılıyor?
Alpaslan Aydın: Bir bütçe hazırlanıyor ama ihtiyaca göre de revize edilebiliyor.
Necip Kapanlı: Altyapınızdan milli takımlara giden oyuncularınız da bir hayli fazla. Bunlardan da kısaca bahsedebilir misiniz?
Beyza Es: Bu sene için kulübümüzden milli takıma İstanbul’dan 11 sporcu, 1 antrenör, 1 fizyoterapist gönderdik. Yine İzmir takımımızdan da 4 sporcu, 1 antrenörümüzü milli takıma gönderdik.
Ali Uç: Geçen yıl yine U16 Milli takımının 12 oyuncusundan 5’i Bahçeşehir Koleji oyuncusuydu. Bunların da 3 İstanbul’dan, 2’si İzmir takımımızdan çağrılmıştı.
Haydar Kemal Ateş: Ankara’daki okulunuzda da aynı organizasyon var mı?
Ali Uç: Ankara’daki organizasyonumuz henüz istediğimiz seviyede değil. Ankara’da 50. Yıl kampüsümüzde antrenmanlar yapılıyor. Salonumuz şimdilik biraz küçük. Dolayısı ile biraz antrenman saatleri ile ilgili sıkıntı yaşıyoruz. Ama orayı da geliştirmeye çalışıyoruz.
Alpaslan Aydın: Bunların yanında pandemi öncesi giderlerin fazla olması nedeni ile tüm okullarımızdaki spor okullarının yönetimini de biz aldık. Yaklaşık 150 okul, 15-20 branş gibi büyük bir organizasyonumuz var. Oradan da altyapılarımıza ciddi bir maddi kaynak sağlıyoruz. Ayrıca Bahçeşehir Koleji, Uğur Okulları ve üniversitemizde de geziler düzenleyerek kulübümüze ekstra bir kaynak yaratmaya çalışıyoruz.
Cem Gökçe: İlave etmek istediğim bir şey var. Ben Hüseyin Yücel ve ailesini tanıyorum. Kendileri altyapının ve aynı paralelde eğitimin önemine inanan bir aile. Bu nedenle bu organizasyonların sürekliliğinin olacağına inancım tam. Bir diğer konu, geçmiş yıllarda Ankara koleji, Galatasaray, Tarsus Amerikan, Odtü vb gibi altyapıların temel taşları olan kulüpler varken, zamanla bu iş değişmeye başladı. Şöyle ki; zaman içerisinde basketbolcuların sadece topu çembere atabilen insanlar olması gerektiği gibi bir yanlış yola girildi ve bu süreçle birlikte eğitimleri göz ardı edilmeye başlandı. Bu nedenle bugün geldiğimiz nokta malumunuz. Milli takımlar seviyesinde geldiğimiz pozisyon bunun sonucudur. Tabii bu bakış açısında yetişen basketbolcuların yönettiği organizasyon da entelektüel seviyeleri üzülerek söylüyorum ki son derece düşük olduğu için yaptıkları organizasyon da çok kötü oluyor.
Alpaslan beyin biraz önce bir soruya verdiği cevapta söylediği, A takıma çıkan oyuncuların önce aşağıda sıra bekleyebileceklerini, yalnızca antrenman oyuncusu olabileceklerini hissettirdi bana. Ama bu kendilerinin suçu değil. Bu tamamen federasyonun kurguladığı Türk basketbol sisteminin mantıksızlığından kaynaklanan bir sonuç. Eğer federasyon altyapıların önünü geniş biçimde açarsa üst yapıda insanlara daha fazla oynayabileceği alan açarsa, göreceksiniz altyapılar otomatik olarak kuvvetlenmeye başlayacaktır.
Fatih Söylemezoğlu: Federasyon faaliyetleri içerisinde değişmesini istediğiniz bir konu var mı?
BSL’DE 4+1 KURALI…
Alpaslan Aydın: Süper ligdeki yabancı sayısının 4+1 olarak revize edilmesi, altyapıların güçlenmesine katkı sağlayacağını düşünüyorum.
Fatih Söylemezoğlu: Hakemlerimiz hakkındaki düşünceleriniz neler? Hem altyapı, hem de süper lig için?
Alpaslan Aydın: Altyapı maçlarını yöneten hakemler maalesef yetenek olarak zayıflar, ancak kötü niyet olarak olumsuz bir şey görmedim. En azından bir adalet duygusuna sahipler. Süper ligde işler biraz daha farklı. Bir sürü şey söyleniyor, bir sürü dedikodu var. O onu yapıyor, bu bunu yapıyor gibi. Bu dedikodular doğal olarak rahatsız ediyor. Neticede hakem seviyesi olarak çok iyi bir yerde olduğumuzu düşünmüyorum.
Fatih Söylemezoğlu: Peki Avrupa kupalarında hedefi olan bir Süper Lig kulübü olarak bu serzenişlerinizi federasyon toplantılarında dile getiriyor musunuz? Bununla ilgili bir çözüm arayışınız var mı?
Alpaslan Aydın: Hayır yok, ben kulüpte genel sekretim şu ana kadar böyle bir çözüm arayışımız olmadı.
Fatih Söylemezoğlu: O zaman eski bir hakem olarak şunu söylemek durumundayım. Eğer bunu bir problem olarak görüp, çözüm arayışı için taşın altına elinizi sokmuyorsanız o zaman sahada da hakemlere itiraz etmeye hakkınız yok.
Alpaslan Aydın: Haklısınız.
Bu söyleşi için bize zaman ayırdığınız için çok teşekkür ediyoruz…
Bu günlük de bu kadar…
Unutmayın, yaş sadece bir rakam. Basketbol ise ruhumuzun büyümeyen çocuğudur. Hem Dinozor hem de genç olabilirsiniz!