“Erman Abinin (Kunter) “Paris” yazısını okuduktan sonra, Aralık 2024 tarihinde sevgili Ahmet Çakı‘nın Paris’in yönetimsel kurgusunu anlattığı yazısına tekrar göz attım. Bu yazılardan ilham alarak yazdığım aşağıdaki çıkarımlarımı sizlerle paylaşmak istedim.”
Türk Basketbolu İçin Yönetimsel Çıkarımlar
Basketbolda kalıcı başarı, sistem inşa etmekle mümkün olur. Paris Basketbol‘un hikâyesi, bunun en çarpıcı güncel örneklerinden biri. Yakın geçmişte kötü bir sezon geçiren bu kulüp, bilinçli kararlar alarak, doğru isimlerle uzun vadeli bir basketbol kültürü oluşturarak bugün Avrupa sahnesinde ses getiren bir ekip haline geldi.
Bizde ise uzun vadeli vizyon belirleyecek spor insanı sayısı oldukça sınırlı. Anlık başarılar kovalarken, geleceği şekillendirecek sistemleri oluşturamıyoruz. Oysa, sağlam temelleri olmayan bir bina, eninde sonunda yıkılmaya mahkûmdur. Türk basketbolunda paydaşların yapması gerekenler oldukça net:
1. Basketbol Kültürünü Belirlemek
Bir kulüp ya da organizasyon, başarıya ulaşmak istiyorsa öncelikle kendi basketbol kültürünü, misyonunu ve vizyonunu net bir şekilde belirlemelidir. Yetiştirici mi, yarışmacı mı olacak? Yoksa bu ikisi de mi? Nasıl bir oyun tarzı benimsenecek? Hangi temel ilkeler üzerine inşa edilecek? Antrenör ve oyuncu tercihleri hangi kriterlere göre yapılacak? Bu sorulara net cevaplar verilmeden yapılan transferler, altyapı sistemsizliği ve kısa vadeli planlamalar uzun vadeli başarı getirmez. Paris Basketbol’unun basketbol aklı, bu konuları baştan netleştirerek istikrarlı bir yol haritası izledi.
2. Yönetimsel Bilgi ve Dirayet Olmazsa Sistem Kurulamaz
Basketbolda başarının temelini antrenörler ve oyuncular kadar, hatta onlardan daha fazla kulüp yöneticilerinin bilgi seviyesi ve dirayeti belirler. Paris Basketbol’da olduğu gibi, yönetimler basketbol aklını şekillendirerek belirli bir strateji oluşturmalı ve antrenör seçimlerini bu sisteme uygun olarak yapmalıdır. Bunun ardından, bu sistemin modüllerini altyapıya da entegre ederek kulübün tüm yapısını bir bütün haline getirmelidir.
Eğer kulüp yönetimi antrenör seçerken sadece bireysel sistemlere odaklanır ve “Başarı = Galibiyet” mantığıyla hareket ederse, kulüp kimliği oluşturamaz ve sürekli değişen sistemlerle istikrarsız bir yapı ortaya çıkar. Ayrıca, her antrenör değişimi yeni bir sistem ve transfer ihtiyacı doğurarak ekonomik istikrarsızlığa da yol açar. Bu nedenle, yönetim öncelikle vizyonunu belirlemeli, daha sonra bu vizyona uygun antrenör ve oyuncu tercihlerini yapmalıdır.
3. Teknik Kadroda Süreklilik Sağlamak
Paris Basketbol, antrenör değişimlerinde oyun felsefesini değiştirmeden, mevcut sisteme uygun isimlerle yola devam etti. Bizde ise her yeni antrenör geldiğinde sistem yenileniyor, haliyle oyuncuların rolleri değişiyor. Bir önceki antrenör tarafından yapılmış transferler boşa çıkabiliyor. Teknik ekiple uzun vadeli planlama yapılmalı, değişimler sistemi bozacak şekilde değil, var olan yapıyı geliştirecek biçimde gerçekleştirilmelidir.
4. Oyuncu Transferleri Sisteme Göre Yapılmalı Kulüpler, transfer politikalarını yalnızca bireysel yeteneklere değil, aynı zamanda oyun sistemine uygunluk kriterine göre belirlemelidir. Paris Basketbol, hızlı ve dinamik oyun anlayışına uyum sağlayabilecek oyuncuları transfer ederek bu yapıyı sürdürüyor. Genç ve tecrübeli oyuncuları uyumlu bir kadro içinde bir araya getirirken, aynı zamanda sistemlerinin devamlılığını da sağlıyorlar. Bu yaklaşım, kadro mühendisliği açısından doğru bir modelin nasıl oluşturulması gerektiğine dair önemli bir örnek oluşturuyor.
5. Altyapı, Profesyonel Takımı Destekleyecek Şekilde Kurgulanmalı Ekonomik ve sportif sürdürülebilirliği hedefleyen bir kulüp için geleceğin temeli altyapıdır. Eğer profesyonel takım belirli bir oyun tarzını benimsemişse, altyapı da bu sisteme uygun şekilde şekillendirilmelidir. Ancak bu, profesyonel takımın sisteminin birebir kopyalanması anlamına gelmez. Kulübün basketbol kimliğine uygun oyuncular yetiştirilmeli ve uzun vadeli bir plan çerçevesinde profesyonel takıma entegrasyon sağlanmalıdır.
6. Gençlere Şans Vermek ve Onlara Güvenmek
Paris, genç ve potansiyelli oyunculara düzenli olarak forma şansı vererek onların gelişimine katkı sağlarken, kulüp kültürünün devamlılığını da garanti altına alıyor. Türkiye‘de ise genç oyuncular yeterli süre ve sorumluluk alamadıkları için profesyonel seviyede gelişimlerini sürdüremiyor. Bazı oyuncular, genç takımlarda başarılı bir dönem geçirdikten sonra kısa vadeli kazançları ön planda tutarak oyun tecrübesini ve gelişimini geri plana atıyor. Kimileri ise potansiyelini en iyi şekilde değerlendirebileceği doğru takımı bulamıyor. Bu noktada sistemli ve uzun vadeli kariyer planlamasının eksikliği öne çıkıyor. U16-U18 seviyelerinde Avrupalı akranlarıyla aynı seviyede olan oyuncularımız, U19’dan itibaren geriye düşmeye başlıyor. Bunun temel sebebi, basketbol ve akademik gelişimi birlikte ele alan kapsamlı bir kariyer planının eksikliği. Oyuncuların, ailelerinin ve kulüplerin, gelişimi sürdürülebilir kılacak bilinçli adımlar atmasının şart olduğunun düşünüyorum.
7. Şehrin Takımı Olmak ve Seyir Zevki Sunmak
Başarıya giden yol sadece kazanmaktan değil, şehri ve taraftarı oyunun bir parçası haline getirmekten de geçer. Bunun için kulüp organizasyonunun sağlam temeller üzerine inşa edilmesi, oynanan basketbolun seyir zevki sunması ve yetiştirilen yerel oyuncuların takımın ana parçası haline getirilmesi şarttır. Bu unsurlar, güçlü bir iletişim stratejisiyle desteklendiğinde takım, şehrin kültürel ve sportif kimliğinin vazgeçilmez bir parçası haline gelir. Bu yapıyı oluşturmak için uzun vadeli planlama, doğru antrenör seçimi, oyuncu gelişimine yatırım ve kulüp ile şehir arasında güçlü bir aidiyet bağı kurulması gerekir. Tüm bu süreçlerin sağlıklı işlemesi için ise federasyonun belirlediği kuralların titizlikle uygulanması ve bu organizasyonların güvenliğinin garanti altına alınması büyük önem taşır.
Sonuç olarak… Türk basketbolunda kulüpler ve milli takımlar ortak bir vizyon doğrultusunda hareket ederek, öncelikle “başarı” kavramını doğru tanımlamalı ve günü kurtarmaya değil, geleceği inşa etmeye odaklanmalıdır. Bunun için de güçlü ve sürdürülebilir bir basketbol aklı oluşturulmalıdır. Bu akıl, tek bir kişiye bağlı olmaktan ziyade, sistemi kalıcı hale getirecek bir yapıya dayanmalıdır.
Bir ülke, sağlam bir sistem inşa etmeden dünya basketbolunda kalıcı başarı elde edemez. Başarı, anlık zaferlerin değil, uzun vadeli planlamaların sonucudur. Yönetimler önce güçlü bir basketbol kültürü oluşturmalı, ardından antrenör ve oyuncu seçimlerini bu sisteme uygun şekilde yapmalı ve altyapıyı bu yapıya entegre etmelidir. Aksi takdirde, her sezon sil baştan başlamak kaçınılmaz olur.
Artık başkalarını izleyip alkışlamak yerine, kendi basketbol kimliğimizi inşa etmeye başlamalıyız.
*Yazının başlığı, Yahya Kemal Beyatlı’nın “Bir Başka Tepeden” adlı şiirinden ilham alınmıştır.
Murat Özyer
Basketbol İnsanı
Simülasyon oynayanlar için harika bir yazı peki gerçekler?
Yan faktörleri hiç düşünülmeden yazılmış bir yazı. Euroleague ‘de oynayan diğer takımlarda hangi ülkenin enflasyonu %10’nun üzerinde veya hangi ülkenin döviz kuru bu kadar oynak?
Futbol temelli kulüplerimiz için basketbol ikinci branş.
Müesese takımları için de mayıs ayında belli oluyor, önümüzdeki sezon devam edilip edilmeyeceği (Tofaş örneğini çok yaşadık; şampiyon oldukları sezon önümüzdeki sezon transferlerini yapmışlardı ve kapandılar).
Barış Ç için: Vaktiniz, yorumunuz ve eleştiriniz için teşekkür ederim. Konu ile ilgili önerilerinizi merakla bekliyorum. Saygılar.
Murat Özyer