Zeki Gülay’ı tanıyıp sevmemek mümkün değildir… Hem insancıldır, hem de oldukça komik…
TED Ankara Kolejliler’de oynadığı dönemde takım Haydar Kemal Ateş’in asistanlığını yapan Hasan Özmeriç’in doğum günü için buluşur. Malum, Hasan Özmeriç’in gözlük camı ince sayılmaz. Herkes hediye getirmiş ama Zeki unutmuş…
Muziplik yaparak kendisini affettirecek ya… “Abi” demiş, “Sana çok büyük bir hediye aldım. Taşınacak gibi olmadığı için buraya getiremedim.”
Yanındakiler sormuş: “Ne aldın.”
Cevap vermiş: Numaralı ön cam… 6 numara…
BALIK EKMEK
TED’in kondisyoneri İhsan oyunculara istasyon çalışmasını anlatırken önce kendisi yapmış… Önce koşacaksınız, sonra şurada 50 kere zıplayacaksınız, son şu ağırlıkları 5’er kez kaldıracaksınız…
Zeki, “Abi, tam anlayamadı, tekrarlar mısın?
İhsan aynı hareketleri baştan sona yeniden yapmış, Zeki yine saflığa vurmuş: “Son hareket neydi?”
Kondisyoner üçüncü kez istasyon çalışmasını yapmış, son istasyonda ağırlıkları kaldırırken belinden sakatlanmış ve oyuncular tarafından hastaneye götürülmüş…
Yine bir kondisyon çalışması için oyuncular ODTÜ Gölü’nün çevresinde koşuyor… Zeki kestirmeden gelip lokantaya girmiş ve balık ekmek almış. Yerken de Haydar Kemal Ateş’e yakalanmış. Ateş kaşlarını çatınca Zeki korkmuş… Haydar Kemal Ateş’in tepkisi ise şöyle olmuş: “Tek başına yemeye utanmıyor musun? Ver yarısını…””
İSİMSİZ İKİ HİKAYE…
Olayın kahramanları hala görevde olduğu için henüz nostaljik olma sürecini doldurmayan hikayeleri isimsiz aktaracağız…
Maçtan sonra başkan oldukça iyi transfer ücreti alan oyuncusuna çıkışmış: “Çocuğum, çok kilon var. Spor yapsana…”
Kazanılan bir maçtan sonra yönetici sahaya koşup oyuncuları kutlamış… Rengi açık oyuncuya, “How are you?” demek gelmiş içinden… Yanıt alamayınca tekrarlamış. “How are you?
Oyuncu cevap vermiş: “Abi, ben Türküm.”