Sayın Hidayet Türkoğlu‘nun Türkiye Basketbol Federasyonu Başkanı olarak ilk kez seçildiği 26 Ekim 2016’dan itibaren gerek A Milli Erkek Basketbol Takımımız, gerekse de A Milli Kadın Basketbol Takımımız, FIBA Dünya sıralamasında büyük bir gerileme yaşadı.
Sayın Türkoğlu göreve geldiğinde, A Milli Erkek Basketbol Takımımız FIBA Dünya sıralamasında 8. sırada (Avrupa’da 5.) yer alırken, A Milli Kadın Basketbol Takımımız ise FIBA Dünya sıralamasında 7. sırada (Avrupa’da 4.) yer alıyordu.
Aradan geçen 8 yıllık süreçte ülke basketbolumuzu yöneten mevcut federasyon döneminde, 2024 Paris Olimpiyat Oyunları sonrasında açıklanan FIBA Dünya sıralamasında A Milli Erkek Basketbol Takımımız 27. sıraya gerilerken (Avrupa’da 15.), A Milli Kadın Basketbol Takımımız ise 17. sıraya (Avrupa’da 8.) kadar geriledi.
Ülke basketbolumuzun niteliğinin en önemli göstergesi olan A Milli Takımlarımız, tarihi başarısızlıklarla karşı karşıya; hatta son 30 yılın en başarısız dönemini yaşıyoruz. Ayrıca eskiden olduğu gibi dünya ölçeğinde büyük oyuncular da yetiştiremiyoruz. Kısacası ülke basketbolumuz değer üretmekten bir hayli uzaklaştı ve basketbolda tüketici ülkeler konumuna düştü.
Değerli mevcut TBF yöneticileri, kişisel husumetlerle uğraşmaktan, değerli TBF Eğitim Kurulu’muz da ülke basketbolumuzun kurtuluşunu kendi muazzam çözüm önerileriyle (belli bir kesimin ülke basketbolumuzu kurtaracağı zannına kapılarak) gerçekleşeceğine odaklanarak, ülke basketbolumuzun öncelikler hiyerarşisini belirlemekten uzak ve basketbolumuz adına verimsiz bir şekilde yılların geçip gitmesine engel olamadılar.
Mevcut zihniyet yapısıyla yönetilen ve yönlendirilen ülke basketbolumuzun, hepimizin özlediği yerlere geleceği ile ilgili benim pek ümidim kalmadı. Muhtemelen de mevcut başarısızlıklar böyle devam edecek… Çünkü, doğru teşhisi koyamaz, fildişi kulelerinizden inmez ve çözümü yanlış yerde ararsanız, hiçbir vakit ülke basketbolumuzun özlenen yere gelmesini de sağlayamazsınız.
A Milli Takımlarımız son 30 yılın en başarısız dönemini yaşarken ve ülke basketbolumuz üst düzey genç yeteneklerimizi öğütücü bir basketbol iklimine sahipken; çok kıymetli basketbol yöneticilerimiz ve yönlendiricilerimiz ise sadece betondan yapılan tesislerle ülke basketbolumuzun kurtulacağını zannediyorlar.
Türkiye Cumhuriyeti Gençlik ve Spor Bakanlığımız gerek tesis yönünden gerekse de her açıdan bütün spor federasyonlarımıza ülke spor tarihimizde görülmemiş şekilde büyük desteklerde bulunmaktadır. Ancak, 2024 Paris Olimpiyat Oyunları’nda alınan neticelerde de görüldüğü gibi birçok spor federasyonumuz, kendilerine sağlanan imkanları verimli bir şekilde kullanamamıştır. Spor federasyonları arasında en çok destek görenlerin başında Türkiye Basketbol Federasyonu olmasına rağmen, bu desteklere nispeten elde edilen verim açısından ise neredeyse en başarısız federasyonların başında da maalesef Türkiye Basketbol Federasyonu gelmektedir.
Başarıyı gerçekleştirecek olanın sadece tesisleşmenin olmadığı, gerçek ve istikrarlı başarıları sağlayacak olanın geleceği inşa etme potansiyeline sahip olan zihniyetler olduğunu artık anlamamız gerekiyor. Başarısızlıkları sadece tesis eksikliğinde, maddi yetersizliklerde, çalışma koşullarındaki faktörlerde aramak, aslında her şeyi dış faktörlere bağlamak ve kendi sorumluluğunuzu üzerinizden atma kolaycılığıdır. Tabii ki, dış faktörler çok önemlidir. Ancak, dış faktörler, onu kullanabilecek ve yönetebilecek niteliklere sahip olanların eliyle verimli hale getirilebilir. Sizler kendinizi geliştirmedikçe, yaptığınız işteki öncelikler hiyerarşisini doğru belirleyemediğiniz müddetçe, doğru projeleri sabırla uygulamadığınız sürece ve nepotizim hastalığından kurtulamadığınız taktirde, yaptığınız işte de hiçbir vakit verim elde edemezsiniz.
Lütfen! Yerli oyuncularımızın figüran kaldığı, yabancı oyuncuların ise hegemonya kurduğu kulüp takımlarımız ile Avrupa Kupaları’nda elde edilen başarıları ülke basketbolumuzun gerçek başarısı gibi sunmayı bırakın.
Lütfen! Türkiye Basketbol Süper Ligi’nin Avrupa’nın en iyi üç liginden biri olduğunu söylemeyin. Çünkü, son yıllarda olduğu gibi geçtiğimiz yıl da, BSL‘de bir tek üst düzey oyuncu olma konumuna yükselen yeni bir yerli yüze şahit olmadık.
Lütfen! Sadece Basketbol Gelişim Merkezi ile ülke basketbolumuzun kurtulacağı şeklinde retoriklerden vazgeçin. 8 yıllık görev sürenizde yapamadıklarınızı, bir tesisle yapacağınızı söylemek pek inandırıcı olmuyor. Büyük ölçüde Türkiye Cumhuriyeti Gençlik ve Spor Bakanlığımızın katkılarıyla ülke basketbolumuz çok güzel bir tesise kavuşmak üzere. Ancak, o tesise layık olduğu değeri verecek ve ruh kazandıracak olanların geçmişte ne yaptıklarına baktığımızda, o tesisin ülke basketbolumuzun gelişimine beklenen katkıyı sunacak şekilde verimli ve doğru kullanılacağı konusunda, haklı şüphelerimiz olduğunu da söylemek yanlış olmayacaktır.
Mevcut yönetim anlayışı, ülke basketbolumuzun uzun süredir gerçeklerinden kaçmayı ve çoğu basketbol paydaşının da yanlış yönlendirilmesine sebep olmaktadır. Kısacası basketbolumuzdaki öncelikler hiyerarşisini doğru belirleyemiyor, dolayısıyla da doğru teşhisi koyamadığımız için de doğru tedaviyi uygulayamıyoruz. Ülke basketbolumuzun gerçek başarısı, A Milli Takımlarımızın uluslararası alanda elde ettiği istikrarlı başarılar ve dünya çapında yetiştirdiğimiz büyük oyuncularla ölçülür. Dünyadaki diğer ülkelerin size vereceği değer; tükettiklerinizle değil, ürettiklerinizledir.
Her şey Türk basketbolu için. Her şey A Milli Takımlarımız için.
Dopingçi hedo yakında ABD ye kaçar eserleri ile gurur duysun nasıl geldiğini biliyoruz nasıl gideceğini de
Orhun eneden sonra adamakıllı bir guard bulamadik.alt yaşlarda sırf uzun diye kaabiliyetsizlerin seçildiğini gözlerimle göruyorum.milli takıma oyuncu seçilirken adaletsizlikler den daha bahsetmiyorum bile
Koskoca milli takım ne hale geldi.. İbo çıkar harun girerdi.. Uzunlarda hiç sıkıntı yaşamazdık.. Kimler geçti malesef kimlere kaldık..
Kanun kaçaklarıyla poz veren,yılın 10 ayını vatandaşı olduğu Abd’de geçiren,çift maaş alan, dopingden kariyeri bittiği halde siyasi destekle herhalde dünyada bir ilk olarak spor federasyonu başkanı olabilen, koltuğunu korumak için ligi yabancı çöplüğüne döndüren zat ve ekibi ile ülke basketboluna yabancı parlatma,kolaya kaçıp hazır yabancı oyuncularla başarılı olmaya çalışma,ortalık karıştırma, polemik yaratma,genç oyuncu tokatlama,küfür etme vs haricinde hiçbir katkısı olmadığı ve başarısız olduğu halde milyon euroya hala A milli takım koçluğu yapmakta beis görmeyen kibir abidesi zatla hiçbir yere varılmaz, varılamaz,hal ortada. Tarihi fark yemeler, organize edilmiş maçlara yine fark yiyip de tekrar rezil oluruz korkusuyla kişisel itibarlarını düşünerek çıkmamalar da cabası. Genç millilerin durumu da malum ya ligden düştüler ya da ligde kaldılar, bu gidişle gelecek de karanlık. Bunlar ve siyasi güçten korkan kulüp yöneticileri basketbolumuzdan uzaklaşmadıkça yerlerine gerçekten liyakatli, bilgili,vizyoner, ahlaklı yöneticiler gelmedikçe durum daha da kötüye gider hiç şüphesiz…
Ülkeyi yöneten de neredennn nereyeee diyordu
gerçekten her bakımdan nereden nereye geldik!!!