Avrupa Şampiyonası‘nda Gürcistan ile oynadığımız maçı futbolla da ilgisi olan Halil Üner, basketbol antrenörü gözüyle yorumladı…
Bir önceki yüzyılda, Mersin İdmanyurdu futbol takımının teknik kadrosun maçlara çıkmıştım. “Futbol sahasında ne işin var” diye sorarsanız, ben basketboldan futbola geçtim, tekrar basketbola döndüm. Mersin İdmanyurdu’yla ilk maçta oyunun 86. dakikasında 1-0 mağlup durumdayken preste kaptığımız bir topla santrforumuz beklenmeyen bir gol attı, ben ise gözümü hastanede açtım. Basketbolda böyle bir skordan sonra benchte sıçrayıp kutlamaya alıştığımız için ben golden sonra yine sıçramıştım ancak basketbol sahasında olmadığımı unutup futbol benchinin (yedek kulübesinin) üstü kapalı olduğu için kafamı kulübenin üstüne çarpmıştım. Kafam yarılıp bayıldığım için de golden sonra hastahaneye kaldırılmıştım. Gürcistan maçında kenarda teknik adam olsam herhalde maçın tamamını hastahanede izlerdim.
Bana göre basketbolda ve futbolda en önemli şey topa pres yapıp rakibin oyun kurmasına engel olmak ve oyunu rahat oynatmamak. Bence son yıllardaki bireysel becerisi en yüksek oyunculardan kurulu bir milli takıma sahibiz. Antrenörmüüz de kompleksten ve kibirden uzak pozitif bir kişi.
Tam sahada topa baskı yaptığımız her bölümde Gürcüleri çok zor durumda bırakıp pozisyonlar bulduk, fakat oyunu kendi sahamızda kabul ettiğimiz dakikalarda ise özellikle kanatlardan Gürcüler çok rahat gelip çapraz koşuları iyi yapan forvetlerine pozisyonlar hazırladılar. Burada da spordaki en önemli faktör bizim lehimize devreye girdi. Yani ŞANS…
Turnuvaların ilk maçları çok zordur. Çok yetenekli oyunculardan kurulu Milli Takımımız bence çok zor olan bu başlangıçtan sonra özellikle savunma anlayışındaki hatalarından arınırsa Avrupa Şampiyonası’nda bana göre çok ilerilere gider.