Cumartesi, Temmuz 27, 2024
spot_img

Eğitimi, sporu, ekonomiyi birlikte planlamak şart (Namık Yazlar)

Yaz aylarındaki Altyapı Milli Takımlarının ve A Milli Takımın istenilen performansları vermemesinin nedenleri üzerine herkes bir takım tespitler yaparak sorunu farklı farklı yerlerde arıyor ama herkesin ortak olduğu nokta üzüntü ve hayal kırıklığı. Çözüm yolları aramak için konuya yüzeysel ve anlık bakmamak gerekiyor.

Ana sorunumuz üst liglerde oynayan kaliteli yerli oyuncu sayımız az. Yabancı sayısı çok olduğu için mi böyle, yoksa böyle olduğu için mi kulüpler yabancı sayısı artsın istiyor tartışmasının kimseye faydası yok. Bunun bir alt derinine inelim ve altyapıdan kaliteli yerli oyuncu geliyor mu, gelenler süre alabiliyor mu sorgulaması yapalım. İşte burada değerlendirme yapmaya başladığımızda da karşımıza NCAA ve diğer Avrupa kulüplerine giden altyapı oyuncuları çıkıyor ki bu sporcular senaryonun en masum oyuncuları. Sonuçta sporcular ne kulüplerin ne devletin ne de TBF’nin malı değiller.

NCAA’in N.I.L aracılığıyla oyunculara para ödemeye başlaması sadece bizi değil tüm Avrupa’yı hatta dünyayı etkileyecek bir sorun haline gelmeye başladı. Düşünsenize hem basketbol oynayacaksınız, hem hatırı sayılı para kazanacaksınız hem de kurallarla korunmuş şekilde eğitim hayatınıza devam edeceksiniz. Sadece bu sezon bile Berke Büyüktuncel, Tan Yıldızoğlu, Karahan Tuan Efeoğlu gibi üst sınıf oyuncularımız gibi İspanya’dan İtalya’dan, Sırbıstan’dan, Fransa’dan da oyuncular NCAA yolunu tutuyorlar ve kulüplerin hiçbir hakkı olmuyor. Bu çok ciddi bir sorun ve eminim ki Avrupa kulüpleri FIBA’yı bu anlamda sıkıştırmaya başlamışlardır ve FIBA bu konu için mutlaka NCAA ile üst düzeyde görüşme yapacaktır hatta yapmalıdır. Aslında bir yandan FIBA kendine de bir bakmalı diyebiliriz çünkü Mert Akay yetiştiği kulüpten başka bir ülkedeki kulübe giderken yalnızca 5-8 bin Euro bedelle gitmesini onaylamadı mı? Bu örneği NCAA’in yaptığına benzetmek yanlış olmaz sanırım. Üstelik NCAA’de eğitim ve para kazanma şansı da oluyor. Ancak dünya değişiyor ve bir yandan bunada ayak uydurmalıyız. NCAA, oyuncuların ön planda olduğu organizasyonda çok büyük paralar kazanıyordu. Ve gün geldi başta sporcular olmak üzere masanın diğer paydaşları (Le Brone James gibi oyuncularında desteğiyle) bu ranttan pay istediler. Okullar da N.I.L aracılığıyla buna bir formül buldu. Hatta okul hayatı boyunca 3-4 okul değiştirip, mezuniyetlerini uzatanların bile olduğu söyleniyor. Okul değiştirdiği için oyuncular artık red shirt cezası almıyor. NCAA’de konferanslar tekrar şekilleniyor.

FIBA nasıl bir içerikle NCAA ile görüşür, yetiştirdiği oyuncudan nasıl bir pay ister ve alma yolu önerir bilemiyorum ama kolay olmayacağı kesin. Küçük takım seviyesindeki bir oyuncuya “ben seni donanımlı oyuncu olup A takımımda oynatmak için yetiştiriyorum” diyerek geleceğini ipotek altına alma zamanının sonları mı yaklaşıyor acaba? Oyuncuyu yetiştirici kulüpte tutmanın başka yolları mı aranacak? Öyle olursa da bunun zorla veya yönetmeliklerle olamayacağı kesin. Berke Büyüktuncel’in Tofaş’tan ayrılması Tofaş’ı maddi manevi zarara uğrattığı kesin ama hangimiz onun yerine olsak UCLA’ye gitmeyip burada kalmayı tercih ederdik? Böyle riskli bir durum varken üst seviye oyuncu yetiştirmek için kulüpler neden altyapıya milyonlar harcasınlar ki? Ancak şu mevcut şartlarda TBF adına ilk yapılacak şey duruma uyum sağlayıp dış lokasyonlarda basketbol yaşantısına devam eden tüm jenerasyonlardaki oyuncuları profesyonelce sıkı takibe almak ve Avrupa’nın yetiştirici ülkeleri olan İspanya, Fransa, Sırbıstan vb gibi ülke federasyonlarıyla beraber FIBA’yı sıkıştırmak için lobi faaliyetlerine başlamak olmalıdır.

Tekrar sorunumuza yani donanımlı, kaliteli oyuncu yetiştirme ve üst seviyede oynatma konusuna dönecek olursak, karşımızda 4 ana temel paydaş var:
1-Sporcu ve Aile
2-Kulüpler
3-TBF
4-Bakanlıklar (Milli Eğitim, Gençlik Spor) ve Eğitim Kurumları.
4 paydaşı birbirine bağlayan ana halat ise EKONOMİ. Sorunu çözmek için bu 4 paydaş bir arada masaya oturmadan ortak akıl, ortak çıkar yolları aranmadan köklü çözüm üretileceğini düşünmüyorum. Buraya girmeden önce bugüne nasıl geldiğimizi kısaca özetlemek istiyorum: Başta en büyük kulüpler olmak üzere yetiştirici olan tüm kulüpler sporcularını sözlerini geçirebilecekleri bir özel okula yerleştirip ders saatlerinde antrenman yapmanın yollarını açtılar.

Başta BGL oynayanlar olmak üzere tüm sporcular, okul maçları ve turnuvaları, kulüp altyapı maçları/turnuvaları, altyapı milli takım kamp/turnuvaları derken oldukça yıprandılar, eğitim hiçe sayıldı ve tüm paydaşlar kafalarını kuma gömdüler! Liglerdeki yabancı sayısı her geçen yıl arttı genç sporcular hedefsizleştirildi. 10 yabancılı, bol devşirmeli maç kadrolarında hatta antrenmanda ve takım otobüsünde dahi kendine yer bulamayan 18-22 yaş gençlerin eğitimi için hiçbir plan yapılamadı. Gelinen noktada 18-19 yaşındaki hiçbir sporcunun BSL’de bir rol bulması mümkün gözükmüyor. İşte buradaki boşluğu NCAA’in son hali doldurdu.

TBF, basketbolun ileri gelenlerini toplayıp (Üst Akıl Meclisi gibi düşünerek) çözüm yolu aramalıdır. BGL statüsünü, takım sayısını, maç gününü saatini değiştirmek gibi ara formüller bütünde fayda sağlamayacak palyatif çözümler olacak gibi duruyor. BGL tekrar yerel liglere dönmeli mi? 18-22 yaş arası oyuncuların deplasmanlı liglerde oynayabileceği yeni çözüm yolları neler olabilir? Üniversiteler bunun neresinde olmalı? Bence kesin olmalı, hatta belki de bunun üzerine temel kurulmalı ve bunun için paydaşlardan 4. maddedekiler devreye sokulmalı.
Eğitimi, sporu, ekonomiyi beraber planlamak için masaya beraber oturmaktan başka yol görünmüyor.
(Dr. Namık Yazlar (Gelişim Koleji Genel Menajeri)

1 Yorum

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medya

15,872TakipçilerTakip Et
36,695TakipçilerTakip Et
65,321AboneAbone Ol

REKLAMLAR

popüler

zonguldak psikolog
zonguldak bireysel terapi