Fenerbahçe bugüne kadar hiç kaybetmediği Paris’e karşı en net galibiyetini aldı (89-72) ve seride durumu 2-0’a getirdi. Gelecek Salı Paris’teki maçı kazanması halinde Fenerbahçe Final Four’a yükselecek.
İlk yarıda attığı 61 sayı ile EuroLeague tarihinde bir Play off maçının ilk devresinde en çok sayı atan takım olan Fenerbahçe’de Taruk Biberovic de 18 olan sayı rekorunu 20 ile geliştirdi.
Oyun Paris’in çılgın temposunda değil, Fenerbahçe’nin istediği şekilde yarı saha basketbolu olarak oynandı ve iki takım arasındaki kalite farkı ortaya çıktı. Hücumda setleri uzun oynayıp en uygun atışı bulan Fenerbahçe çok yüksek isabetle bütün maçı açık ara önde götürdü. Wade Baldwin 11, Tarık Biberovic 20, Nigel Hayes 16, Marko Guduric 13 sayı attı. Paris’te T.J. Shorts 18, Nadir Hifi 15, Tyson Ward 19 sayıyla oynadı.
Fenerbahçe hücumda sabırlı ve doğru atışlarla Paris’e hızlı hücum sansı vermeyerek savunmada hazırlıksız yakalanmadı. Bonzio Colson’un isabetleriyle 4. dakikayı 12-6 önde geçti, Nigel Hayes de ısınınca 6. dakikada skor 19-12 oldu. 7. dakikada skor 22-17 iken Paris’in sayılarının yarıya yakını çaldığı toplarla geldi. Fenerbahçe 5/8 üçlükle ilk periyodu 29-20 önde bitirdi.
Fast break fırsatı bulamayan Paris, TJ Shorts ve Tyson Ward gibi ilk adımları çok hızlı oyuncularla çembere atak ederek oyuna tutunmaya çalıştı, ikinci çeyreğin 3. dakikası 35-29 ile geçildi. TJ Shorts’un üçlük atarken ayağını açarak temasa neden olduğu pozisyonda faulün Bonzie Colson’a çıkması gerginliğe neden oldu, Fenerbahçe benchine teknik faul verildi. Nigel Hayes ve kaçırmadan atan Tarık Biberovic ile 4 dakika kala fark çift hanelere yükseldi: 49-36. Bu ikiliye Nicolo Melli de eklendi ve 8. dakikada Fenerbahçe skoru 56-38’e getirdi. Fenerbahçe devreyi 61-38 önde kapatırken 11 asist üretti, yüzde 61.5 (8/15) ile üçlük, yüzde 88.2 (15/17) ile ikilik kullandı.
Fenerbahçe üçüncü periyoda farkın yaratabileceği rehavete kapılmadan aynı konsantrasyonla döndü, tempoyu rakibine vermedi ve 5. dakikada üstünlüğünü 66-45 ile sürdürdü. Neredeyse kaçırmadan atan Tarık Biberovic 8. dakikada farkı 17’ye getirdi, Wade Baldwin’in son saniye basketi üçüncü çeyreğin skorunu belirledi: 76-57.
Bitime 8 dakika kala ayak bileğinden sakatlanan Nicolo Melli kenara geldi, oyunu kontrol etmeyi sürdüren Fenerbahçe son 2 dakikaya 88-64 önde girdi ve karşılaşmayı 89-72 kazandı.
Tebrikler. Bu akşam içimizdeki paris ve pana taraftarları kesin çok üzülmüştür.
FB’ye F4 yolunda başarılar. Ayrıca finalde EL “ikincisi” ve “kadınların Efes projesi” ÇBK’yı üçüncü kez üsütüste 3-0 ile geçen son EL “üçüncüsü”, önceki iki yılın üsütüste yenilmez şampiyonu Potanın Kraliçelerinin yine çifte kupalı şampiyon oluuşunu ve yedinci kez üstüste ligi zirvede bitirişini kutlarım.
Ve onca başarıya, olimpiyatlara en çok oyuncu gönderip de ödül almasına, önce iyi insan sonra iyi sporcu yetiştirme idealizmine, Atatürk’ün yolundan gitme sevdasına, emperyalizmle savaşta öncülüğüne, dünyada en çok branşta üst seviyede faaliyet gösterip de kıskançlık ve hasetlikle bu kadar çok çelme takılan, hakkı yenen, önüne engel çıkarılan ve bu uğurda bir otobüs dolusu insanı canice öldürmeye teşebbüs etmelerine rağmen yılmayan, ezeli rakipleri amatör branşları yük görüp küçülmeyi hatta kapatmayı düşünürken bilakis yatırımı arttıran ama herşeyi futbolun başarısına bağlayıp rezilce binbir türlü eleştirilen başka bir kulüp tarihte yoktur, olamaz da. Ben de dünyanın en büyük spor kulübünün basketbolcu kraliçelerini canı gönülden kutlarım…
Maçın ilk 15dksını izleyebildim, bu kez eski İtoudis dönemi esintisi vardı, dış şutlar girdi , hücum ribaunduna gerek kalmadı, Paris o kadar ribaunda odaklanmış ki , bu yüzdeyi tahmin etmemiş. Seri 3/0 dedik zaten ama Paris’ten çekinen dostlar vardı yine yazalım Paris ilk 10daki herhangi bir takımı 3 kez üst üste yenmeyi bırak tur atlamada bile zorlanırdı. Lamı-cimi yok 3-0 biter bu seri…Bitmezse özür benden… Haaaa İbo da beni destekledi https://basketnews.com/news-204932-euroleague-teams-clubs-budgets.html oyuncu bütçesi olarak aynısını söyledi hatta biz Osman diye bir arkadaş ile düşünmüştük oyuncu maaşları az deyu meğer oyuncu bütçesinin içinde vergi de varmış… Eyvallah İbo… Bu yüzden yine diyorum sezonun takımı Paris’tir.