Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, TV Prva’nın “Morning” adlı programına konuk oldu ve Belgrad’daki ezeli rekabetin paydaşlarına, Kızılyıldız ile Partizan’a dair konuştu.
Kızılyıldız’ın Partizan’ı mağlup ettiği Sırbistan Kupası finalinin ardından koç Zeljko Obradovic, Partizan’ın bir devlet projesi olduğu fikrine yalan demişti.
Cumhurbaşkanı Vucic, bu açıklamaya yönelik şu ifadeleri kullandı:
“Bu, devletin her gün karşılaştığı hakir bir açıklama. Kızılyıldız’dan da sık sık geliyor. Gerçekle yüzleşelim: Devlet olmasaydı Partizan ve Kızılyıldız olmazdı. Belki de Avrupa’da hiçbir takım Partizan ve Kızılyıldız kadar devlet desteği görmüyor. Çok yüklü paralar ödüyoruz.” (Eurohoops)
Bizde farklı mı ? Efes, Halkbank, Ziraatbank, Vakıfbank, Sportoto, Arkas, Eczacıbaşı vergiden düşüp Fenerbahçe’ye karşı haksız rekabet yürütüyorlar. Onları da devlet pompalıyor, daha doğrusu halkın vergi ödeyen kısmı haraç ödüyor onlara. Hele devlet bankaları yok mu, dünyanın en zengin “kulüpleri” onlar. Kendi görevlerini yapmazlar, örneğin tarihi ev, sivil mimari ahşap ve taş evler harabe halinde, vakıfbank bunları vakfetmez korumaz kurtarmaz ama tek bir branşta dünya karması kurar. Öbür bankalar da öyle, sportoto da, Efes de. Eczacıbaşını kutlamalı bir tek, ikinci voleybol salonunu inşa ediyor. Efes ise ekmek elden elden su gölden, Fenerbahçe’ye karşı 2,5 adet futbol kulüplerinin desteği ve devlet kayırması ile ayakta. Devlet sektörü bankaları ve belediyeler için çözüm, en yakın semt veya kent kulüplerinin ilgili salon sporu faaliyetlerini onlara devretmek. Vakıfbank Bağlarbaşı’nın, THY Yeşilköy’ün, Halkbank Ankaragücü’nün, Ziraatbank Gençlerbirliğinin, SGK Hacettepe’nin, Petrolofis Kavaklıdere’nin Bursa BŞB Bursaspor’un, İBB-İETT Altınyurt’un voleybol şubelerini devralıp-oluşturup daimi sponsoru olsunlar. Sportoto da Yenişehir’in voleybol-basketbol-hentbol. Botaş da Yapracık’ın, MTA Çankaya’nın, PTT Ulus’un, OGM de Ankaragücü basketbolun mesela.
Kesinlikle katılıyorum arkadaşım
Yıllardır şu vergiden düşme geyiğini sayısal olarak açıklayabilen bir papağan da (koyun da olur) çıkmadı gitti. Sanırsın ki, Efes kulübe ödediği para kadar az vergi ödüyor… Bir deli bu cümleyi uyduruyor, 30 milyon akıllı da “Efes vergiden düşüyor, bu haksızlık” diye düşünmeden onu takip ediyor. Madem vergiden düşmek bu kadar avantajlı, neden Tuncay Bey gibi bir tane süper zeka daha çıkmıyor memlekette, bir de bunu sorgulsanıza…
helal olsun. çok güzel tespitler yapmışsınız. duygularıma tercüman olmuşsunuz. tebrikler…
Bunların içine gs koy kardeşim. Siyasilerin desteği ile SOCAR ile sponsorluk yapıp 50 milyon Euro verildiği söyleniyor. Neden ? Neden BJK Fenerbahçe’ye de bu yapılmıyor
Efes olmasaydı şu an Türk basketbolu nerede olurdu bir düşün. Fenerbahçe Ülkerin üstüne inşa etti yapıyı.
Sporsever Kardeşim, gayet güzel analizler yapmışsın. Hepsinin altına imzamı atarım.
Anadolu Efes’i “Türk basketbolunun miladı” sayan arkadaş, sen Türk basketbol tarihini aç ve oku. Orada FB, GS, BJK, Altınordu, Altay, Karşıyaka, İTÜ, TOFAŞ ve Eczacıbası’nı görürsün. Efes ancak 90’lı yılların ikinci yarısında basketbol oynamaya başlar…
Basketbolda Efesi voleybolda vakıfbank’ı bayanlarda, erkeklerde halkbank’ı zorla destekliyorlar Fenerbahçe şampiyon olamasın diye futbolda da senenin durumuna göre birbirlerini destekliyorlar. Adamı (truva atını)Fenerbahçe’ye Hoca yapıyorsun Sivasspor maçında takımı batırıyor,kimi wın yapıyor?😡lı takımı. Başakşehir ile Okan abisini mutlu ediyor Ankaragücü ile O kan abisini mutlu ediyor
Efes’i doğuran, 70’li yılların ortalarındaki Eczacıbaşı (basketbol özelinde İTÜ’nün yerini alan, voleybolda erkeklerde genel, kadınlarda FB’nin -hepsi de toplu transferler yoluyla ama – genelde çok boyutlu proje, sonradan altyapıları da kurdular) olayına imrenmesidir. Kadıköyspor’u satın aldılar sonra tamamen Eczacı’yı taklit etmek için çabaladılar, üstelik başka alanlarda da. Öyle ki Eczacı masa tenisi takımı arka arkaya şampiyon oluyordu, Efes de para döktü kurdu bir tane. Basketbolda arkasından taklidi olarak sürüklendi, Eczacılıllar voleybol erkeği kapatınca Halkbank öne fırlayıverdi, basketbolu kapatınca da Efesliler öne çıktılar, o da kurumsallıktan değil Aydın Örs sayesinde. Fener yeniden güçlenene dek biraz Efes-Tofaş, sonra bir kaç yıl Efes-Ülker rekabetleri izledik. Örs gitti, Mahmuti gitti, ortaya başka Efes çıktı. FB gücünü koyunca ortaya, Efes futbolun ezikler koalisyonunun basketbol bayrağı oldu, çıktı. Bu yeni bir olgudur. Fener hakkında söylediğin yapı inşası ise deli saçması. O bir devralma operasyonuydu, salon inşasına katkı amaçlı. Bırakalım elit basketbol tarihindeki Fener’in tartışmasız yerini, FB basketbol okulu branşın en iyi sporcularının yetiştiği yer olmuştur, aralıksız bugüne dek. Senin arkasına geçtiğin Efes’in kaptanı Balbay da oradan mezundur. Hatta ve hatta aileden koyu Fenerli olmasına karşın o zaman ki Örs efsanesi yüzünden çocuk Melih Mahmutoğlu her gün taaa Pendik’ten Bahçelievler’e 30 km yol tepmiştir, Can Bartu’ların yetiştiği Kadıköy’deki FB basket okulu yolun yarısı kadar yakında olmasına karşın yaşıtı Doğuş Balbay’ın tercih ettiği o okulu tercih etmemiştir. Kafan karıştı değil mi ? Asıl sen bi otur, düşün bunları.
Basket müessese takımlarından önce de vardı, keza voleybol da. Bankalar ve müesseseler maddi imkanları geliştirdiler. Arkas müessesenin patronunun ortaokul e liseden sevdiği bir sporu yaşatma arzusundan doğsa da bankaların ve diğer devlet kuruluşlarının sporun içinde olmaları bence şaibelidir. Kimin ne alıp verdiğini asla bilemezsin.
Dışardan ilkokul diploması alma yolu da var, bazı basit şeyleri anlamada faydalı olabilir. Ama herkesin becerebileceği iş değil, dört işlem kolay mı ?. Her önüne gelen kendini fersah fersah aşan her bir şeyi çiziktiriyor. Kimileri için çok yalın kimileri için dağlar gibi yüce, aynen yukarıdaki gibi. İnek de otlar semirir OBUR olur mal mal bakar, şahini papağandan kurdu koyundan ayırdedemez.