Öğretmen olmam ve yıllarca okul ortamında kalıp üst düzeyde spor organizasyonlarıyla uğraşmam, okul spor kulüplerine kendimi her zaman çok daha yakın hissetmeme neden olmuştur.
Eğitim kurumlarının, Anaokullarından başlayarak ülkemizin geleceği olan çocuklarımıza okul yaşamları boyunca yol gösterme, hedef koyma ve hayal kurma gibi çok önemli misyonları bulunduğunu mesleğimiz gereği öncelikle biz öğretmen ve ilgili tüm idareciler çok iyi bilmekteyiz.
Öğretmen ve antrenör olarak çalıştığım 30 yıl boyunca alt yapıların spor kulüplerine, okullara ve çocuklarımıza neler kazandırabileceğini yaşayarak öğrendim.
Alt yapıların kulüplere büyük ekonomik getirisinin olmasının yanı sıra (unutmayalım hazıra dağ dayanmaz) en önemli kazancının, sabırla, büyük emekler vererek yetiştirdikleri sporcuların A takımlarında yer aldıklarında “kendi evlatları olma” gurur ve mutluluğunu yüksek sesle dile getirmeleri olacağını düşünmekteyim.
Okul idareciliği yapmış olduğum yıllarda Bahçeşehir Koleji örnek aldığım, ulusal ve uluslararası alanda önemli başarılar elde etmiş ülkemizin çok değerli eğitim kurumlarından biriydi.
24.04.2024 günü Bahçeşehir Koleji basketbol takımının FIBA Europcup final maçında NINERS Chemintz’e son top ile kaybetmesine hepimiz üzüldük.
Ancak bir yandan da kazansaydık Türk basketbolu ve ülkemiz insanı adına olumlu olarak ne değişecekti diye düşünmeden de edemedim.
Şu duruma çok rahatsız olduğumu belirtmek isterim; biz ülkece son yıllarda 85 milyon insanımızdan ne bir basketbol oyuncusu ne bir antrenör nede bir idareci-spor direktörü de çıkaramaz olduk.
Aslında doğrusunu söylemek gerekirse çıkarmayı da istemez olduk. Yorulmadan, çaba sarfetmeden, acı çekmeden oyuncu, antrenör ve idareciler “ithal” ederek “anlık” başarılı olmanın yollarını aradık.
Yıllardır gün be gün artan oranlarda liglerimizi yabancı sporcu ve antrenörlerle doldurduk. Geriye dönüp baktığımızda, bu durumun ülkemize hiçbir getirisinin olmadığını gördüğümüz gibi başta kendi insanımıza olan güvenimiz olmak üzere ekonomik olarak ta büyük götürülerinin olduğunu gördük.
Peki o zaman bizler niye hala bu kısır döngülerde dönüp durmaktayız…
Değerli Antrenör, Öğretmen, Yönetici Arkadaşlarımız ve Okurlarımız,
Bahçeşehir Koleji final karşılaşmasında maçı izleyen Bahçeşehir Koleji alt yapı sporcuları, öğrencileri, anne ve babaları sahada mücadele eden! ülkemizin yetiştirdiği hangi sporcumuzu, antrenörümüzü örnek almaları gerekir diye bir soru sorsam sanırım cevabını hiçbirimiz veremeyiz. En son yapılan açıklamada da 2024-2025 sezonunda sportif direktör olarak Nemanja Bjelica’nın ekibe katılacağı duyuruldu.
Çok merak ediyorum bizler bundan sonra ülkemiz insanından;
Başarılı sporcular çıkaramayacak mıyız?
Antrenörler yetiştiremeyecek miyiz?
Yardımcı antrenörler yetiştiremeyecek miyiz?
İdareciler- menajerler yetiştiremeyecek miyiz?
Sportif direktörler yetiştiremeyecek miyiz?
Ki hepsini ithal etme yoluna gidiyoruz.
Biz ülkece üretme yetilerimizin tamamını yitirdik mi?
Gerçekten Türk insanından başarı öyküleri çıkarmamız artık mümkün değil mi?
Ve bundan sonra işler böyle mi devam edecek?
Son 20 yılda ülkemiz içinde nereye (hangi alana) baksak bu tipte “üretme yerine ithal etme” olayıyla giderek artan bir şekilde karşı karşıya kalır olduk. Tabii ki bu durum gençlerimiz üzerinde önemli derecede olumsuz izler bırakıyor. Onlar da haklı olarak çalışmamıza, bir yerlere gelmemize ne gerek var düşüncesiyle hareket ediyorlar.
Ülkemizde birbirinden değerli ve önemli eğitim kurumları bulunmaktadır. Bu eğitim kurumlarımız çocuklarımıza gelecekleri ile ilgili olarak;
Çaba sarfetmemelerini mi
Hayal kurmamalarını mı
Kendilerine hedef koymamalarını mı önerirler merak ediyorum açıkçası…
Aslında gelinen noktada ve yaratılan bu durumla önemle de okullu ortamda olan öğrencilere “subliminal” olarak;
“Sizlerden yani ülkemiz insanından kolay kolay bir şey olmaz” mesajını vermiş olmuyor muyuz?
Yoksa çocuklarımızın geleceğe hazır olmaları adına, ülkemizin üretme(me) ve kendi insanına güvenme(me) konusunda ki gerçekleri olduğu gibi söylesek daha doğru mu yapmış oluruz…
Değerli Antrenör, Öğretmen, Yönetici Arkadaşlarım ve Okurlarımız,
Eskiden yurt dışına beyin göçleri doktora, master düzeyinde olurdu. Gelmiş olduğumuz noktada maddi imkânı olan gençlerimizin bırakın üniversite eğitimini, lise düzeyi eğitimini bile yurt dışında yapmaya başlamışlardır.
Giriş bölümünde okul alt yapılı takımları ayrı bir yerde tuttuğumu ifade etmiştim;
Artık dede olmuş bir öğretmen olarak da, eğer okullarımız ülkemizin geçtiği bu zor günlerde de çocuklarımızda umut uyandıramıyorsa, gelecek vaat edemiyorsa, hayal kurduramıyorsa işte o zaman hepimizin korkması gerekir diye düşünüyorum.
Tabi ki eğer “sağlıklı olarak eğitim veren” eğitim kurumlarının “hayati ve yaşamsal” fonksiyonlarının olduğunu kabul ediyorsak….
Şunu unutmayalım bizler kendi evlatlarımızdan vazgeçersek herkes bizden vazgeçer.
Saygılarımla
Not: Bahçeşehir U 14 takımını başarısından ötürü kutlarım.
Sitede başarı haberinin altına “koç” rumuzlu bir okurumuz şunları yazmış “her iki tamının küçüklerini tebrik edelim ve başarılarının devamını dileyelim de acaba kaçı A takımlara çıkacak, çıksalar da yabancılar parlatılsın diye ağabeyleri gibi bench mi ısıtacaklar ya da kadroya bile alınmayacaklar mı? Osman rumuzuyla da başka bir okurumuz koç rumuzlu okurun yorumuna destek olarak “koç aynen öyle olacak” yazmıştır.
Bahçeşehir Koleji U14 takımının şampiyonluğu ve “koç”ve “Osman” rumuzlu okurların yorumu yazım bittikten sonra gelmiştir.
Ben ulkemiz adina buz yazidan yola cikarak birkac sey eklemek istiyorum. Oncelikle yaziyi kutluyorum harika olmus. tam da yukarida bahsedildigi gibi oldugu icin ben artik ulkemiz adina Somurge yorumunu yapmaktan baska bir sey soyleyemeyecegim. Simdi biz somurgeyiz diyince cok gir dusunulup belki de sacmaladigim dusunulecek ama ne yazik ki arkadaslar biz cok agir somurge olmus somurulen bir ulkeyiz. Ne oyuncu ne insan ne yonetici ne hakem hicbirsey uretemiyoruz. Yamyam bir toplum olmus icimizde didismekten ahmakliktan ve hicbirseyi sorgulamadan bilincsizce yasamaktan birbirimizi zehirlemeye kirletmeye ve zarar vermeye devam edecegiz. Kendi parasina kendi insanina kendi ulkesine guvenmeyen insan ne yazik ki disaridan yonetilmeye disardan ithal etmeye ve disariya bagimli yasamaya mahkumdur. Bizlerde agzimiza bal calinan zavalli bir toplum haline gelmis durumdayiz. INsallah boyle yazilar boyle farkindaliklarla toplumumuz bilinclenirde neyi neden yaptigimizi nasil yapmamiz gerektigini sorgulayan bir topluma donusuruz. Yoksa yabanci hakemler yabanci oyuncular yabanci yoneticilerle gudulmeye ve gunu kurtarip ezik bir sekilde yasamaya devam ederiz.
Tespitler çok doğru, ağır bir mağduriyet var. Yalnız bu tespit ve şikayetlerin peşine düşme sorunun neden kaynaklandığını açıklama, müsebbiplerine hesap sorma yoluna gidilmeli. Bütün bunlar için de birlikte hareket etmek ve örgütlü olmak gerekiyor. Aksi takdirde herkesten özdeşlik bulacak arabesk bir şikayetten öte gidilemiyor, halbuki sorumlular belli. Kimin neden bu düzeni bu yöne çevirdiği aşikar.
Bu durumla mücadele etmek, dayanışma kültürünü hatırlayarak “takım” olarak uğraşmak gerektiğini düşünüyorum. Belki bir dernek belki bir kulüp çatısı altında istekler yazılır, federasyona iletilir. Takipçisi olunur, korkacak bir şey yok. Zaten üç kuruş para kazanır durumda spor emekçileri.
Bir dernek kurup istekler belirlenip somut önerge olarak federasyona sunulur, süre kısıtlamaları ve hedefler konulur, takipçisi olunur bunu da sosyal medya gücüyle kamuoyunun önünde tutarsın süreç boyunca.
Altyapı maçlarına bu şekilde pankartlarla çıkarsın, veli toplantılarında bunu sürekli gündemde tutup farkındalık yaratırsın. Federasyonu ve güç sahiplerini bu yolla sıkıştırmaya başlarsın ve mecburen adım atarlar.
Tesbit çok doğru ama bu tespiti yıllardır dile getiriyoruz Tbf bu konuda ne yapıyor hiçbirsey yazılan, çizilen herşeyi görmemezlikten geliyor sadece kendi söylediklerin ve yaptıklarının doğru olduğunu düşünüyor, eleştirilere kapalılar ben basketbol antrenörlüğü yapmaya çalışıyorum ve bu konuda kendimi geliştirmek için devamlı araştırma yapıyorum daha iyi nasıl olabilir çocuklara neler kazandırabilirim düşüncesi ile hareket etmeye çalışıyorum. Alt yapı milli takımlarına 2 tane çocuk verdim ama buna rağmen federasyondan bir davet almadım. Bizler bu iş için aç insanlarız gece gündüz çalışıp basketbola katkı vermeye çalışıyoruz ama karşılığı da gelmediği zaman belli bir süreden sonra ne için çocuk yetiştirelim sadece spor okulu yapıp paramızı kazanmaya bakalım diyoruz. Siz antrenörlerin sesini duymazsanız artık kaliteli oyuncu bulma konusunda da sıkıntıya düşeceksiniz. Unutmayın bu işin mutfağındaki kişiler antrenörlerdir.
Değerli hocam yıllarca altyapıda da çalışmış bir antrenör olarak yazınıza katılmamam mümkün değil.İşe öncelikle altyapıdan başlayalım.U 14 maçlarının neredeyse tamamını izledim.Bazı takımların oynadığı setlere baktım zannedersiniz A takım maçı izliyorsunuz.Alan savunmalarının haddi hesabı yok.2 sezon önce U 14 Türkiye finalinde Edirne de oynanmıştı .Şampiyon takımın koçu son periyotta alan savunması yaptı diye demediğini bırakmayan arkadaşlara soruyorum nerelerdesiniz.Bu seviye de böyle olmamalı buna katılıyorum.5. olan Antalya gelişimi kutluyorum hücumda oynadıkları 1×1 eksiltme pas sayıların bir çoğu bu şekildeydi.Her oyuncu 1×1 adamını eksiltiyor orta okullar şampiyonluğu boşuna kazanılmamış.Büyük şehirlere baktığımızda iyi antrenör külfetli geldiğinden ucuz olsun mantığıyla kaliteye bakmaksızın deneyimsiz gençlere yönleniyorlar.Bu gençleri önce deneyimli koçların yanında yetiştirmemiz gerekmiyor mu.Spor okulları antrenörlerin geçim kaynağı olmuş durumda .Naci hocam bu antrenörler Basketbolu 2.iş olarak yapmaya başladı.Hedef hak getire . Hala A takım seviyesine çıkacak aday oyuncular var ama ehli ellerde değiller maalesef.İşimiz kolay değil açıkçası.