Pazar, Aralık 15, 2024
spot_img

Eğitim Spora Engel Mi? (Naci Özonay)

- Reklam-

Basketfaul.com.tr sitesinde Roundsphere rumuzlu okurumuz 53 Saniye başlıklı yazımın yorum kısmında şu soruyu sormuş,

“Sn. Özonay yazılarınız ile çok kıymetli paylaşımlar yapıyorsunuz. Kendi adıma size teşekkür ederim. Bu güzel yazının altına olumsuz bir şey yazmak olmayacak! Ama “ ve eğitim hayatı” ülkemizde birbirine ne kadar zıt süreçler değil mi?”

Her yönüyle önemli bir soru. Günümüzde neredeyse çoğu anne ve babanın içinden çıkamadıkları çok önemli ve hayati bir konu…

“EĞİTİM HAYATI VE SPOR”

Ben bu soruya düşüncelerimi belirtir ve öneride bulunurken izninizle “basketbol” yerine spor, spor dalı ifadesini kullanacağım. Çünkü basketbol sporunda olan sıkıntı neredeyse spor dallarının çoğu için geçerli durumdadır.

Değerli Anne ve Babalar,

Biz Beden Eğitimi Öğretmenleri sporu bir kültür olarak görüp mutlaka her çocuğa spor yaptırılması ve 2-3 spor dalı ile erken yaşta tanıştırılması gerektiğini düşünürüz. Erken yaşta sporla tanışan çocukların gelişiminin, spor yapmayanlara göre çok farklı olduğu artık bilimsel bir şekilde kanıtlanmış durumdadır.

Aile anaokulundan itibaren çocuğa sporu tanıtmaya başlamalı. 4-7 yaşları arasında ve jimnastik gibi branşlarla çocuğumuzun tüm kas gruplarının dengeli gelişimini sağlayıp, 7-10 yaşları arasında çok yönlü koordinasyon ve beceri gelişimine olumlu katkılar sağlayacak takım sporlarıyla tanıştırma yoluna gitmelidir. Takım sporlarının çocuğumuza sağlayacağı önemli katkılarından biri de “sosyal gelişimlerini” desteklemek olacaktır.

Burada şöyle bir soru akla gelebilir: Çocuğum 10 yaşına kadar farklı branşları denerken bir spor dalında üst düzey sporcu olma şansını kaybeder mi? Cevabı kesinlikle hayırdır. Aksine çocuğumuzun 10 yaşına kadar tanıştığı diğer spor dallarının, yapmaya karar verdiği spor dalına ileriki yıllarda büyük katkıları olacaktır.

Süreç ilerledikçe çocuğumuzun hangi spor dalına yönelimi olduğu uzman eğiticilerin rehberliği ve çocuğumuzun ilgisi neticesinde netleşir. Ve bu süreçten sonra çocuk ve aile ilgili spor dalının ‘güvenilir’ uzmanları, kulüp ya da kurumları ile yoluna devam etmeye başlar.

Değerli Anne ve Babalar,

Son 25 yılda (bu süre 2-3 yıl aşağı yukarı olabilir) ailelerin önemli bir kısmı maalesef çocuğunun spor yapmasından ziyade, elde edeceği gelire, şöhrete odaklanmış durumdadır.

Ya da anne ve babalar sağlıklı bir mantık yürütecek yaşta olmayan çocuklarından gelen, ‘ben sporcu olmak istiyorum baskılarına-hayallerine’ “HAYIR” demeyi başaramadığından çocuğunun geleceğini belirleyecek olan eğitim hayatınıda ihmal etmişlerdir.

Anne ve babaların bilmesi gereken en önemli konu, “büyük mücadelelerin evde başladığıdır.”

Anne ve babalar çocuklarının üst düzeyde sporcu olma kararını alırken kendilerine düşecek sorumlulukları çok iyi kavramalı ve sürecin yıllar boyunca devam edecek bir maraton olduğunu bilmesi gerekmektedir. Seçimini yapmış oldukları yol, meşakkatli ve aynı zamanda büyük risklerle doludur.

Bu durumun doğru ya da yanlış olduğu konusunu bir kenara bırakırsak, çocuğumuzun üst düzey sporcu olması ve o spor dalından yaşamını sürdürmeyi düşünmesi, çok önemli ve dikkatli alınması gereken “HAYATİ” bir karardır.

Değerli Anne ve Babalar,

Çocuğumuz spor ağırlıklı yoldan giderken akademik zorluğu yüksek olan Lise ya da Üniversitelerin bölümlerinde okuyabilir, başarılı da olabilirler. Bunun onlarca örneği vardır. Ancak bunun için tüm ailenin gününü, haftasını, ayını ve yıllarını çok iyi planlaması gerekmektedir.

Hem eğitim hem de üst düzey sporcu olma isteğinin başarılı olabilmesi için, çocuğumuzun hayatının birçok şeyinden vazgeçmesi ve ciddi düzeyde fedakârlıklar yapması gerekir.

Başarılı olmuş sporcularımızın tamamında aile desteğinin de üst düzeyde gerçekleştiği görülmüştür.

Değerli Anne ve Babalar,

Sizin ve çocuğunuzun yukarıda değindiğim tüm konuları başarıyla yerine getirdiğinizde bile iş bitmiş olmuyor. Çocuğunuzun önünde spor yaralanmaları ve sakatlıkları gibi çok önemli bir sorun duruyor.

Şunları unutmayın lütfen,

Kulüpler sakatlık geçiren sporcusunu bilemediniz o sezonun sonuna kadar destekler. Ve hızla sakatlanan sporcusunun eksiğini tamamlayacak bir diğer sporcuyu bulmaya çalışır.

Kulüpler büyük beklentilerle ettiği oyuncudan biraz daha iyisini bulduğu an, o çok isteyerek aldığı oyuncuyu kenarda bekletmeye başlar.

Kulüplerin neredeyse tamamında çocukların eğitimi, umurlarında değildir. Tek hedef, nasıl olursa olsun başarılı olmaktır.

Sporcu olma uğruna başka şehirlere giden çocuklarımızın, yeni kayıt oldukları okullara devamlarının sağlıklı olmadığını hepimiz bilmekteyiz. Spor alanında da istenilen başarılar gelmeyince (başarı gelse bile) çocuğumuz, gelecek yaşamında ayakları üstünde durmasını sağlayacak eğitim olayından da mahrum kalmış olmaktadır.

Geçmiş yıllarda, kulüpler çapında başarılı oldu. Okullar Türkiye ve Dünya çapında dereceler yaptı. O takımların antrenörleri kariyerlerini bir üst basamağa taşıdı ancak, o kulüp ve okullarda görev alan çocuklarımızın eğitim hayatının yok olup gittiğine hepimiz şahit olduk.

Üzülerek ifade etmeliyim ki, antrenörlerimizin bazıları takımlarında oynatmış oldukları çocuklara özel dersler vermektedir. Bu durumu şöyle örneklemek isterim. Çocuğunuzun okuduğu okulun, matematik dersine giren öğretmeninden ders aldığını bir düşünün…

Bu durumda hiçbirimiz antrenörün ya da öğretmenin objektif olmasını bekleyemeyiz. Maddi gücü olan ailelerin, güçlerini kullanıp etik olmayan yoldan çocuklarına çıkar sağlamalarıdır.

Anne ve babaların şunu unutmaması gerekir. Para ile satın alınan ‘gayri ahlaki’ başarılar, “çalışma ve azim” gibi çocuklarımızı gelecek yaşamlarında taşıyacak iki önemli özelliğin gelişmemesine-körelmesine neden olacaktır.

Değerli Anne ve Babalar,

Sonuç olarak şunları belirtmek isterim,

Eğer çocuğunuz sporcu olacaksa bunun ortaya çıkma süreci lise yaşamının bitimine doğru olacaktır. O yüzden temel eğitim olan 12 yılın çok sağlıklı geçmesi gerekir.

Son yıllarda üniversite dönemine gelen başarılı sporcu çocuklarımızın burslu bir şekilde yurt dışını tercih ettiklerini görmekteyiz. Bunun önemli nedenlerinden biri sporun yanı sıra alacakları eğitimlerinde aksamayacak olmasıdır. Ülkemizde üniversite okuyacak olan üst düzey sporcu adaylarımızın, tüm zorluklara rağmen okullarını okumaları gerekmektedir.

Sporcu yaralanmalarını ve sakatlıklarını sakın unutmayın. Çocuğunuzun spor yaşamı sona erdiği an almış olduğu eğitimle yaşamını sürdürmek zorunda kalacaktır.,

Bugün ülkemizde oynanan liglerin neredeyse tamamında, kulüplerin sahada yabancı oyuncularla oynamayı tercih ettiklerini görmekteyiz. Kendi çocuklarımız müsabakalarda süre alamamaktadırlar. Bu riskleri göze alıp çocuğumuzun eğitimini aksatmaya değip değmeyeceği dikkate alınması gereken önemli bir durumdur.

Boş hayallere kapılmayın, gerçekçi olun. Çocuğunuzun adayı olduğunu söyleyen umut tacirleri ile hayal satanlara kapılarınızı sonuna kadar kapatın.

Değerli Anne ve Babalar,

“Genç Dinozorların” Veli Terörü ve Itodudis’in Saygınlığı” yazısında İstanbul İl Temsilcisi İnan Şefkatli’nin açıklamaları ibretlik bir durumdur.

Son yıllarda ülkemizde sürecin sağlıklı yürümeme en önemli nedenlerinden biride sizlersiniz. Yani “ANNELER ve BABALAR”

Antrenörlerin işine karışmalar, para ile yetenek satın almaya çalışmalar, özel ders aldırıp çocuğunu etik olmayan yoldan öne çıkarmalar, hatırlı kişiler bularak antrenörleri etki altına almaya çalışmalar gibi bir sürü şey yazabilirim.

“ÇOCUKLARINIZIN SADECE SPOR YAPTIĞINI UNUTMAYIN LÜTFEN”

Süreçte veli veliliğini, antrenörde antrenörlüğünü bilmelidir. Bu çizgiler aşıldığı an işler çığırından çıkmaya başlıyor.

Son olarak çocuklarınızla ilgili şunu demek istiyorum.

Kendi yapamadıklarınızı, hayallerinizi çocuklarınız üzerinden gerçekleştirme işinden vazgeçin. Bunu hem eğitim hem de spor alanı için söylüyorum.

Halil Cibran’ın, “Çocuklarınız Sizin Değil” şiirinden sadece ilk dört satırı yazarak yazımı noktalamak istiyorum.

Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil,

Onlar kendi yolunu izleyen hayatın oğulları ve kızları.

Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler,

Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.

Saygılarımla…

Not: Yazımı yazarken görüşlerine danıştığım sevgili Gencer Baytimur’a desteklerinden ötürü teşekkür ederim.

- Reklam-

6 YORUMLAR

  1. Bu ülkeye NCAA organizasyonu lazım.
    Bu kara düzen sisteminde spor ilerlemez.

    Spor yapanlar dez avantajlı olmaya devam eder.
    Uni-lig organizasyonunu NCAA gibi büyütmek federasyon ve Spor Bakanlığı’nın 1.onceligi olmalı.

    • Eğitim ve basketbolun bu sistemde gitmediği kesin olan bir durum. M.E.B ve Üniversitelerin ortak çalışması ile yeni bir yapılanma olmalı. Saygılarımla.

  2. Elinize emeğinize sağlık Sn Özonay. Eğitim-spor-üst düzey spor süreçlerini genç sporcu-spor-aile-beklentiler çerçevesinde detaylı ama mümkün olduğunca özet bir şekilde bizlere sundunuz. Bunun yanında basketbol ekosistemimizde hepimizin bildiği, görüp yaşadığı, birlikte kanıksadığımız ancak eğitimsizliğimiz ve açgözlülüğümüzden kaynaklanan olumsuz süreçleri de ortaya koydunuz. Bu olumsuzluklar içinde yetişmiş/şekillenmiş ve ancak “ülkemiz sınırları” içerisinde üst düzey basketbol oynayan onlarca isim sayabiliriz! Peki ülkemizin bu olumsuz ekosisteminde eğitim ile sporu (üst düzey basketbolu) birlikte götüren/götürmeye çalışan hiç kimse yok mu? Olmadı mı? Varsa nerede bu isimler? Niye hikayeleri basketbol sayfalarında arkadan gelen gençlere örnek olması için paylaşılmıyor? Sanki görünmez ellerin görünmez sansürlerine uğruyorlarmış gibi bir durum var! Niye eğitim ile basketbolu birlikte götürmek için yurtdışına giden sporcular afaroz ediliyor? (Bu yıl gidenler hariç, artık ülkemizdeki ekosistemde üst düzey basketbol için gelişim kaydedilemeyeceği gerçeğini herkes gördü ve kabullendi. Bir de işin içine NCAA’de sporcu öğrencilere eğitim bursu yanında ödenen dolarlar girdi!) Niye basketbolumuzdaki iyi örnekler yetişen genç neslin gözünden kaçırılırken, “kestirmeden ve haksız şekilde bir yerelere ulaşmış gibi gösterilenler” yetişen gençlerin gözüne sokuluyor? Kim bunlar? Niye bunca zahmete giriyorlar? Bu işlerden çıkarları ne?…. Yorumumdaki ifadeler sizin değerli görüşlerinizin karşısında değildir. Yalnızca mevcut olumsuz durumumuzun kaynağını destekleyen ve önemli olduğuna inandığım işin başka bir başka boyutuna dikkat çekmek istedim. Sağlık ve esenlikler dilerim.

    • Yazdıklarınızın tamamında çok haklısınız. Ülkemizde iyi ve başarılı insanlarımızın örnek gösterilmesi istenen bir şey değil. Kötüyü örnek alma konusunda sanırım dünyadaki ülkeler arasında ilk üç sırada yer alırız. Eğitim sistemimizin sporcularımız için yeniden sağlıklı bir şekilde yapılandırılması gerekir. Yoksa yetenekli genç çocuklarımızın tamamı ülkeyi terk edecek. Saygılarımla.

  3. Muhteşem bir makale. Naci hocam sağol varol. İnşallah okuyan sayısında artma olur. İzninle bu yazını kopyalayıp facebook sayfamda yayınlayacağım. Cevap bekliyorum.

  4. Sevgili Efe yazımı senin gibi Türk basketbolunun her alanında görev yapmış bir spor adamının Facebook sayfasında yayınlanmasından onur duyarım. Saygılarımla.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medya

33,250TakipçilerTakip Et
37,542TakipçilerTakip Et
65,321AboneAbone Ol

popüler

zonguldak psikolog
zonguldak bireysel terapi
online terapi