Ben kendi çapımda sporculuk ve antrenörlük yaptım, 215 kez milli formayı giydim. A Milli Takım‘ı 4 yıl çalıştırdım. 15 yıldan fazla yurtdışında başantrenörlük yaptım. Bugün spor gündemimizi çokça meşgul eden fona yatırılan paralar ve kişilerle ilgili bir çift laf etmek zorundayım. Kimse kusura bakmasın ama bu olaydan dolayı Türk sporunun bu şekilde gündeme gelmesinden açıkçası utandım. Yıldız mertebesine erişmiş sporcular, teknik adamlar her dönemde ortalamanın üzerinde para kazanmıştır. Fakat bugünlerde telaffuz edilen meblağlar astronomik, baş döndürücü. Eskiden sporcular “İyi kazanan profesyoneller” olarak tanımlanırdı. Yeteneğini sergileyen, alın teri döküp karşılığını alan emekçilerdi hepsi. Geldiğimiz noktada milyon dolar kazanan birisine emekçi diyemeyiz. Artık yıldız sporcunun performansını sürdürebilmesi için çevresinde profesyonel bir destek ekibine ihtiyacı var. Sadece antrenör, doktor, fizyoterapist olması yetmiyor…
Halkla ilişkiler ve finans danışmanları, mentör, psikolog lazım. Bu liste uzar gider. Günümüzde bir yıldız sporcu en az 8-10 kişiye ekmek veren işveren konumunda. Zaten “endüstriyel” spor denmesinin sebebi bu. Her alanda uzmanlığa, farklı eğitim almış yetkin kişilere ihtiyaç var. Fabrikası, bacası olmayan bir endüstri bu. Bizde kontratlar büyüyüp Avrupa seviyesine gelmiş (hatta bazı ülkeleri geçmiş) olsa da, bu düzeyde profesyonel yapı bir türlü kurulamıyor. Geçmişten gelen bir “ağabeylik müessesesi” var. En ünlü sporcumuz bile her şeyi güvendiği bir ağabeyine soruyor, onu kılavuz kabul edip sorunlarını bu şekilde çözmeye, yatırımlarını bu yolla yapmaya çalışıyor. Ben Arsene Wenger’i veya Greg Popovich’i arayıp ondan doğru fizyoterapisti bulmak konusunda fikir alan sporcuyu duydum ama “Ben paramı ne yapayım” diye onlara soranı hiç duymadım. Bilmem anlatabildim mi?
Hem de çok net anlattınız Sn Kunter…. Ama nedense kendi adıma bu yaşananlara hiç şaşırmadım!