Erdem Can, 4+3 yabancı kuralının Milli Takım’a oyuncu yetişmesine yardımcı olmayacağını, buna karşın kulüplerin bütçelerini rahatlatabileceğini belirtip, “Bu uygulamanın iyi mi, kötü mü olduğu hedeflerinize göre değişir. Bence 5 yabancı kuralı devam etmeliydi.” dedi.
Türk basketbolunun yabancı kuralı dışında çok daha derin sorunları olduğunu söyleyen Can, “Altyapı organizasyonu, oyuncu yetiştirme, sonuca odaklanan koçların yerli oyunculara süre verme cesareti göstermemeleri gibi konuları halletmedikçe, yabancı kuralı tek başına basketbolumuza çözüm olmaz.” diye konuştu.
Can şöyle devam etti:
“Bana göre yerlilere 80-120 dakika süre veren takımlar daha verimli oluyor ve daha iyi sonuçlar alıyor. 4+3 kuralı yerlilerin fazla süre almasına değil, kulüplerin bütçelerine yardımcı olur. Milli Takımlara da fayda sağlamaz. Hedef kulüplerin bütçelerini rahatlatmaksa, buna hizmet eder. Tabii yerli oyuncuların fiyatlarının neden çok yüksek olduğu ayrıca tartışılması gereken bir konu. Yeterli sayıda iyi oyuncu yetiştirememenin doğal sonucu olarak yerli fiyatları yükseliyor. Yerli oyuncu havuzunu genişletebilirsen oyuncu fiyatı da dengelenir. Bana göre 5 yabancı kuralı devam etmeliydi, böylece 3-4 Türk süre alabiliyordu.”
Koçların sonuca odaklanmalarının sebebi işsiz kalma korkusu ve kulüp yöneticilerinin sürekli başarı istemeleri. Geçim sıkıntısı çeken altyapı koçlarının durumları da iyileştirilmeli ve her yere kök salmış menajer oyunlarına karşı önlem alınmalı. Yabancılar kötü de oynasa sahada olup her önemli topu onlar kullanırsa, haksız rekabet olursa Türk oyuncular iyi çalışsa dahi hak ettikleri süreyi ve krediyi alamazsa şevkleri kırılır bu normal ancak kontenjana güvenip kendilerini geliştirmeyenler de ayıklanmalı. A takıma çıkmış genç oyuncuya sabah ekstra idman yap deniliyor o saat erken kalkamam öğlen olsun diyor, bir başkasına ağırlık idmanı konuluyor ya sakatım deyip kaçıyor ya da baştan savma yapıyor, aileler her şeye karışıyor, çocuklarının sırtından para kazanma derdindeler, bunlar da gerçek. 15-16 yaşında çocuklar menajerlerin eline düşürülmemeli. Yerli oyuncu havuzunun genişletilmesi de 5 yabancı ile olamaz, Almanya örneğindeki gibi 3+2 ile sahada en fazla 2 yabancı ile olabilir ki denenmesi şart. Bsl’de birçok takımda 5 yabancı ortalama 30-35 dk arası oynadı şimdi 4+3 ile Türk oyuncular hepten figüran olacaklar ve bu da milli takıma da yansıyacak haliyle. Tbl’de bile iki yabancı var aynı durum orada da geçerli, en kritik anlarda sahada onlar var ve kritik atışları da hep onlar yapıyorlar,onlara bu hakkı,krediyi verenler kim? Yabancıların kötü tercihleri, performansları sayesinde kaybedilen nice maçlar var aynı şeyleri Türk oyuncular yapsın onlar maçı kaybettirsin biraz da. 4+3 kuralının çıkmasında artan yabancı sayısıyla güya ligin kalitesinin daha iyi ve rekabetçi olacağı, marka değerinin de artıp böylece daha çok sponsor, reklam,tv vs gelirinin artacağı kafasındaki tbf başkanı ve yönetiminin de menajer oyunlarının da payı var kim ne derse desin…
Sistem miş, misyon muş, vizyon muş..:)) muş muş muş. Hayatın gereçeklerine dayanan uyduruk Murphy kanunu “ALTINI OLAN KAİDEYİ KOYAR”nokta:((
Amerika nasıl oluyor da bu konuları başarıyor…
Nba
Üniversite ligi
Liseler ligi
Okullar ligi
Kaliteli basketbol okulları
Basketbol okulari arası kazanma-kaybetme olmayan lig…
Çözüm belli de kim yapacak…
Spor bakanlığı mi federasyon mu
Amerikaki okullarin %90 ında salon %75inde havuz ve diğer branşlar için tesis mevcut Türkiye de bu yüzde sayısı kaç büyük illerde bile sadece 2-3 salon var ama adam dediğin gibi lise üniversite maçlarını deplasmanda ve kendi evinde oynar gibi bu salonlarda oynuyor Türkiye de bunun olması için 2500 lu yılları beklemeniz lazim
Kalemine sağlık abim
nihayet gerçek sorunlara değinen bir yorum
En yakın örnek son Monaco Fenerbahçe maçında : Hangi koç Calathes’e maç sonuna kadar dayanırdı ? Veya şöyle soralım Şeyhmus veya Melih 9/0 ile hâlâ sahada kalıp o son şutları kullanma özgüveninde veya hakkında olabilir miydi ?
Alt yapı sorumluluğu klupleremi
yoksa devlete mi ait önce onu söylemeliler. Oyuncu yada sporcu diyelim yetişmesi sadece para gözü ile bakan klüplere bırakılamaz..
5+1 veya 4+2 daha dengeli olurdu 5+0 dan 4+3 e geçmek 5 yabancıdan 7 ye çıkmak fazla olmuş. 4+2 en uygun çözüm.
Ben sorunun odak noktası Türk oyuncuların maaşlarını abartı şekilde yükselmesine neden olan oyuncu menajerleri türk oyuncular biliyorki iyide oynasam kötüde oynasam maaşım ikiye katlanacak bu böyle olduğu taktirde yabancı sayısı 12 yede çıksa yapacak bir şey kalmıyor.Kulüpler kapansa dahamı iyi oyuncu yetişecek.
Yabancı vasat oyuncu biliyor ki – sözleşmesinin yazılı olmayan kuralı gereği – 10 tane üçlüğü arka arkaya kaçırsa yine de sahada kalacak, kenardaki antrenör Türk bile olsa simsar işbirlikçisi olduğu için daha sağlam üçlükçü vb olan Türkler simsar ağzıyla “havlu sallamaya” “benç ısıtmaya” devam edecek, buralara döşenen “yorumcu” kılıklı simsarlar da Türklerin ne kadar “yetersiz, tembel” olduğu yolunda vaazlar vererek amigoluklarını yapacak.
Yabancı kuralı anlamsız ve bir işe yaramıyor. Hakikaten oynamaya gönlü olan oyuncu dünyanın her yerinde gider oynar. Bunun yanında genç oyuncularimizin Süper Lig takımlarında süre bulmaları desteklenmeli. Bunun için TBSL’de Euroleague’de olduğu gibi 22 yaş altı gençlere verilmek üzere “yılın yükselen oyuncusu” ödülü tertip edilebilir. Her sene ödül için 3 finalist seçilir ve finalist oyuncuların takımlarına teşvik mahiyetinde para ödülü verilir. Finalistlerin seçiminde yerli oyuncu ve oynadığı süre gibi prensip kararları kolaylıkla alınabilir. Hem ödül gençlerin NBA ve EL’ye promosyonuna da vesile olur. Türkiye bu iki lig için önemli bir pazar olarak görülse de ligimizde genç oyuncular süre bulamadığı için özellikle NBA tarafından scout edilmiyor. Zaten Türkiye gibi 80 milyonluk bir ülkenin mt oyuncuları TBSL’de değil NBA’de oynamalı.
Can Uğur, Burak Can vs tipi yerli oyuncuların oynaması Türk basketboluna ne kazandırır? Hiç birsey ! David Mutaf Furkan Haltalı Samet Yiğit tipi prospect oyuncuların oynaması lazım. Bu ayarda Eurolig leveli zorlayabilecek kaç yerli oyuncu vardır ? 5 tane sayamayız. Altyapı oyuncu seçimlerinde ve altyapıdaki genç oyuncuyu profesyonel basketbola adapte etmede ciddi sorunları var Türk basketbolunun. Son zamanlarda Nbaye ihraç 3 oyuncuda topu yere vurmada çok ciddi sorunlu. Furkan, Cedi ve Onuralp. Yahu Türkiye’nin en sağlam altyapısında bile bu kadar potansiyeli yüksek 3 isme bile adamakıllı dribling yapma becerisi bile kazandiramamislar , biz neyi konuşuyoruz?
Uğur Öğüt gibi yetişmiş guard oynasaydı Milli Takım yitirdiği maçlardan kimilerini kazanır, basketbol da o tür sonuçların da etkilediği bir ortamda eskiden olduğu gençler ve çocuklar için kaldıraç olurdu, şimdiki gibi başka branşlara kaçmazlardı. O oyuncu simsarlara işbirliği etmediği için olacak, ne milli takıma çağrıldı ne de gözönündeki kulüplere. Onun gibiler çağrılsa takımda klasik olarak herkes mevkisinde oynar, milli takım da mevkilerinde en iyi olanların takımı olurdu. Süper yetenekli forvet Şehmus’tan Milli Takım veya kulübünün “yerel lig kadrosuna” ilerlemiş yaşında guard devşirmesi yaratmaya çalışmak gibi akıllara ziyan uçukluklar denenmezdi. Genç oyuncuyu senin deyiminle “adapte etmede” en büyük engellerden biri senin gibi çok modern ve bilimsel görünümlü gerçekte evlere şenlik çarpık zihniyetler. Spor sonuçta basit bir eğlencedir, bilimsel bir branşmış gibi dallandırıp budaklandırılacak bir muamma değildir. Sizi gibi yorumcuların nefret ve afaroz ettiği Melih Mahmutoğlu, eski Efes kaptanı Doğuş Balbay gibi kıymetli yetenekler hiç bir maçta – Clyburn, Larkin, Calathes, Wilbekin, Guduriç, Prepeliç ve daha alt takımlarda oynayan bir yığın “takımının yııldızı – skoreri” görünümlü oyuncuların yılda en az bir kaç kez yaptıkları gibi 25-40 dakika sahada kalıp da sıfır çekmemişler, hiçbir maçta yokları oynamamışlar, belli bir düzeyin altına düştükleri görülmemiştir. Ama “tembel” de onlar olmuştur, “gelişmemiş” de, parkede gezinen o “ağır abiler” değil. Sporun içinde olan olan herkes her sporcunun değişik özellikleri olduğunu bilir, değişik özellikteki bireyler birbirini tamamlayacaktır, çalıştırıcıların görevi elindeki malzemeden takım çıkartmaktır, senin örnek gösterdiğin ve çarpık Türkçenle “eurolig level” ve aslında yarı-sirk yarı-spor olan “nbaye” dediğin yerlerde de öyle. Senin şurasını burasını çekiştirdiğin oyuncularımızın çeyreği bile olmayan bir yığın adam Avrupa Liginde oynuyor, “Avrupa Ligi” düzeyi denen palavranın iç yüzü bu. Öyle bir düzey asla mevcut olmadı, o da bir başka simsar algısı. Orada da beşerden bildiğimiz basketbol oynanıyor. O “düzeydeki” takımlar kendi ülkelerinde Avrupa’nın diğer üç kupasına katılan takımlar tarafından sık sık tepelenip ülke içi şampiyonluk ve kupaları ellerinden alınıyor. Biz bunu konuşuyoruz. Ve daha başka “yersiz” olmayan, “yerliyerinde” şeyleri.
Voleybolda bu başarı nasıl yakalandı. Hiç araştırdınızmı. ABD, AVRUPA v.s. bunlar ancak başarısızlığa kılıf. Gerçek olan şu.
Yabancı sınırlaması kaldırın yoksa milli takımda oynatacak yerli oyuncu bulamayacaksınız. Mevcut yapı, yerli oyuncuların garanti kontrat bulmalarına ve yatarak para kazanmalarına katkı sağlıyor. Yabancı kuralı 10 yıldır uygulanıyor ama kendi takımında ve milli takımda vazgeçilemez olan 1 tane yerli oyuncu var mı? Yerli oyuncular bu düzenin değişmesini istemez. Ben bu tespiti bir basketbol izleyicisi olarak yapıyorum. Bizim aklımızla dalga geçmeyin.