Fenerbahçe BEKO, Paris‘in koşmasına izin vermeyerek tempoyu ayarladığı maçı uzatma sonunda 98-88, seriyi 3-0 kazanarak Abu Dabi biletini alan ilk takım oldu. Fenerbahçe böylece yedinci kez Final Four oynama hakkını elde etti. Fenerbahçe bu sezon Paris’i 5 buluşmada da mağlup etti.
Normal sürenin son 2 dakikasına 7 farkla önde giren Fenerbahçe 0-7 ile yakalandı. Uzatmaya Tarık Biberovic’in 7 sayısıyla başlayan Fenerbahçe karşılaşmayı 10 farkla kazandı. Fenerbahçe yarı finalde Panathinaikos-Anadolu Efes serisinin galibi ile mücadele edecek.
Paris’te T.J. Shorts 29, Nadir Hifi 25, Fenerbahçe’de Nigel Hayes 18, Tarık Biberovic 21, Marko Guduric 14 sayı attı.
Normal süre boyunca Fenerbahçe ve Paris en fazla 7 sayı fark yakalayabildi.
Nicolo Melli ve Sertaç Şanlı sakatlıları nedeniyle kadroda yer almadı. Ligin yeni takımı Paris sahasında ilk Euroleague maçına çıktı, sakatlıktan dönen Maodo Lo süre aldı.
Kısaların çembere ataklarını önleyemedik, potamızda ribaundlar verdik ve 5. dakikada 11-6 geri düştük. Nigel Hayes, Errick McCollum ve Tarık Biberovic’in üçlükleri ile 9. dakikada 19-16 öne geçtik, periyodu 20-18 önde tamamladık.
Marko Guduric’in sayı ve asistleriyle ikinci periyodun 5. dakikasını 34-27 önde döndük, Paris Nadir Hifi’nin kendisine özgü, başkalarına zor görünen atışlarıyla oyuna tutunmaya çalıştı. Paris üçlüklerle farkı 1 sayıya çekince Saras mola aldı, Fenerbahçe mola dönüşü Tarık Biberovic’in üçlükleri ile ivme kazandı ve 8. dakikada skor 41-35 oldu. Fenerbahçe, Tarık Biberovic’in 11 sayısıyla soyunma odasına 46-40 önde gitti. Paris, Fenerbahçe’nin hücumda doğru atışlar kullanıp savunmaya koşmakta zorun yaşamaması sonucu açık sahayı kullanamadı.
İkinci çeyreğin başlarında Fenerbahçe’de pas trafiği düştü, Paris çembere atak eden kısalarıyla yaklaşmaya başladı, 5. dakikada 55-53 öne geçti. Nadir Hifi ve T.J. Shorts’a yardım gelmemesi ile Paris 7. dakikada skoru 59-55’e getirdi. Üçüncü periyod Fenerbahçe’nin 63-61 üstünlüğü ile sona erdi.
Paris 65-63 öne geçince 1:23 dakika sonra Saras’ın molası geldi. Büyük çekişme 5 dakika kala 71-71 ile devam etti, 3:47 kala Fenerbahçe, Wade Baldwin’in basketiyle 4 sayılık fark yakaladı (75-71), Tarık Biberovic köşe üçlüğü ile 2 dakika kala 7 sayı (80-73) öne geçti. 50 saniye kala T.J. Shorts farkı 2 sayıya çekti: 80-78. Baldwin’in kaçırdığı turnikeden sonra 15 saniye kala Shorts beraberliği sağladı: 80-80. Topu kendi sahasından oyuna sokan Fenerbahçe’de top Baldwin’in elinde kaldı ve bu oyuncunun savurduğu top sayı olmayınca oyun uzatmaya gitti.
Uzatmaya Tarık Biberovic’in 7 sayısıyla (87-80) başladık, son sayısında Paris’in top kaybı yaptığı sırada dışarı gitmekte olan hakeme çarpıp sahada kaldı ve Tarık’a asist oldu. Paris’in paniklemesiyle fark daha da açıldı ve 1:39 kala Nigel Hayes skoru 93-82’ye getirdi. Uzatmada 18 sayı bulan Fenerbahçe karşılaşmayı 98-88 kazandı.
HAKEME ÇARPTI, TARIK’A ASİST OLDU
Dünya’nın en büyük spor kulübünün basketbol takımına, muhteşem taraftara tebrikler, darısı basketbol şampiyonlar liginde 5. yılında şampiyon olma gibi muazzam bir hedefi olan ezeli rakibimizin ve diğerinin başına…
Tebrikler FB… İlk tahminim tuttu 3-0 olarak ayrıca bugün “şimdi Olympiakos düşünsün” dediğim Real kimsenin beklemediği ilk galibiyetini aldı, tahminler süper gidiyor!!! Maçla ilgili, sezon boyu yazdığımız için fazla bir yoruma gerek yok.Alt grupta Efes ve Real dışında kim gelirse 3-0 diyorum ki FB için biçilmiş kaftan Paris’in gelmesi, 2. olmanın gerçek karşılığını verdi… Uzatma Jasi yüzünden denilebilir ama W.Baldwin’in kazanılması adına doğru bir son 2 dakikaydı… Paris ile ilgili ; zaten kazanması mucizeyken bu kadar 3lük kaçırması tüy dikti. Benim de FB transfer haberi öncesi bu yıl beğendiğim oyuncu olarak yazdığım Jantunen’de , bir play off ve f4 de kaybolan Efesli Moerman gördüm… DİKKAT !!! İki not; ilk olarak yine müthiş bir hakem performansı gördük, hatta uzatmada asist bile yaptı hakem Biberoviç ‘e 🤣 İkincisi; Real’de Campazzo’nun seri de bu kadar kötü oynamasını hiç düşünmemiştim!!!Son olarak f4’e umarım Efes’te kapağı atar…
Bu kadar dirençli ve inatçı oynayıp da 3-0 yapmamızı sağlayan en önemli itici güç, herkes gibi bizim de bu acaip rakipten korkmamızdı. Yani herkesin özel korkusu, ne yapacağı bilinmeyen bu çılgın çocuklar bize rakip oldu. Bu korkuyu müthiş motivasyona dönüştüren teknik ekibe tebrikler. Gerginliğin sonu normal olarak soyunma odasında şampiyonluk sonrası görüntülere yol açtı, çok çok doğal.
Redaksiyon konu dışına çıkacağım biraz kusura bakma ama, bu maçtan az önce erkek voleybol şampiyonluk serisinin son maçı oynandı. Ziraat bu yıl Avrupa’nın ikinci kupasını 12 yıl aradan sonra Türkiye’ye ikinci kez getiren takım oldu. O kupa çok özel, çünkü yarıfinalde eledikleri rakip geçen yılın kupa-1’ini (ŞL) almıştı, bu yıl da İtalya ligi normal sezon birincisi ve şu anda şampiyonluk finali oynuyor. Ziraat finalde de geçen yıl bu kupayı alanı yendi. Takımda milli takımın liberosu, pasörü ve her iki ortası oynuyor. “Türkler havlu sallamıyor” yani o branşta. Bundan üç hafta sonra bugün de lig şampiyonu oldular. Avrupa’da da önlerine çıkan GS’ı bu sezon yedi maçın yedisinde de yenmiş oldular ki, GS en az kendileri kadar pahalı kadro. 24 yıl sonra, sonraki sezon için Avrupa Kupasına katılacak derece elde edemeyen ve sekizinci olarak herkesi şoka uğratan geçen yılın şampiyonu Halkbank ise play-in ve çeyrekte İtalyan ve Polonyalı rakipleri altın setlerde devirerek çıktığı F4’da oynayacak, rakibi grupta yendiği-yenildiği İtalyan takımı. Kadınlarda da Vakıf bu hafta sonu 3 İtalyan’la birlikte bu haftasonu F4’da. Bunlardan önce tabii ki yarın (bugün) hepimiz Efes’liyiz.
Üstad, iktidar ile onlara para ve çıkar için oy verenler sayesinde ekonomik (sosyal,
hukuki,ticari,ahlaki her yönden) olarak iyice dibe gittiğimiz için varlık fonuna devredilmiş yani tasarruf yapın denilen vatandaşın vergisiyle fonlanan Thy,Vakıf,
Ziraat, Türk Telekom gibi devlet şirketi ve bankaların basketbol ve voleybolda milyonlarca euro,dolara üst düzey rekabetçi takımlar kurup mücadele etmesini doğru bulmuyorum. Sadece Türk gençlerin gelişmesi için bir iki yabancıyla takviyeli takımlar kurulup mücadele edilebilir ona itirazım olmaz tabii. Efes’in tek branşta faaliyet gösterip giderleri vergiden düşebilmesi de yanlış, tamamen haksız rekabet. Böyle kulüplere salon vb yapma zorunluluğu getirilmeli. Ayrıca tam 32 sene sonra final oynayabilen Gs umarız ki finale çıkıp da şampiyon olamadı diye yine klasik olarak küçülmeye gitmez. Gs ve Bjk’de öyle bir huy var zira…
Haklısın ama ne yapalım, bugünkü Türkiye’nin yapısı bu, salon sporlarının elitini şirketlere, özellikle de voleybolda devlet şirketlerine devretme olayı bu iktidarla kökleşse de çok daha önceden başlatıldı. Artık sistemleşti. “Haksız rekabet” doğru ama, erkek voleyboluna kulüp içinde gerekli saygı ve ilgiyi esirgeyen FB ve GS’ın da payı var bunda. (FB eski yönetimi değil, son 6 yıl). 90 yıllık şubenin ipini çeken BJK başkanı Çebi’den sözetmeye ise gerek bile yok. FB ve GS’da parlayan her yerli-yabancı ertesi sezon bankalara (veya şu anda Banvit misali çekilen Arkas’a) kaçıyor. Seyirci önünde oynamak ister elit. 7800, 6500 gibi rakamlara oynuyor Ziraat, geçen yılki Halkbank gibi. GS en az, FB ise ikinci en az rakamlı tribüne sahipler ligde. Medya ilgi göstermese de Anadolu salonları doluyor. FB-GS ise çok daha ilgi çektikleri İzmir veya Ankara’ya taşınmayı sanırım kendilerine yediremiyorlar. Sadece birbirleriyle maçlarına seyirci gidiyor, Avrupa maçlarına bile bir kaç yüz kişiye oynuyorlar Altunizade’de. Çok tipiktir, GS CEV cup’ta Ziraat ile eşleşmişti de maçları Altunizade’de 400, Ankara’da 2600 kişi izlemişti…Bana kalsa – meselâ -Vakıfbank’ı Bağlarbaşı, THY’yi Yeşilköy, İBB’yi Altınyurt, Ziraat’ı hatta uygunsa Emlâk’ı GençlerB, Halkbank’ı ve Ormanspor basketbolu AnkaraG, Botaş’ı Yapracık, Sportoto’yu Yenişehir, SSK’yı Hacettepe, PTT’yi Ulus, Telekom’u Aydınlıkevler, MTA’yı ve Ankara Vakıfbank’ı Çankaya, Petrolofis’i Kavaklıdere, SSK’yı Hacettepe, Şekerspor’u Etimesgut, Kolejliler ile Demirspor’u da “birbirleriyle”, ayrıca bütün “Belediyesporları” ilgili yerel popüler kulüplerle “evlendirir”, ilgili branşların yönetim koltukları sabit olmak üzere yönetim ve geleneklerin “sponsor” benzeri formülle aktarılmasını ve düzgün bir şekilde yaşatılmasını yönetmelik çerçevesine sokarak sağlardım. Daha güzel bir Türkiye’yi görmek umuduyla selâmlar.
Umutsuz yaşanmaz, daha güzel bir Türkiye’yi görmek umudu hepimizde var, ülkenin üstüne kabus gibi çöken emperyalist uşağı siyasal islamcılar ve bölücüler hariç tabii. Bizden de sevgiler,selamlar…