Genç Dinozor kimdir? Basketbol ruhu genç ve enerjik olan, dinozor misali tecrübeli spor insanlarıdır.
Kadroda kimler var? Necip Kapanlı, Haydar Kemal Ateş, Cem Gökçe, Selam Gökçe, Fatih Söylemezoğlu ve zaman zaman “Genç Dinozor” konukları.
Amacı nedir? Türk Basketbol Kamuoyuna ve özellikle veli, oyuncu, antrenör, yönetici ve tüm “Genç Öz kaynak” gruplarına gündemde ait basketbolun saha içi ve saha dışı olaylarını farklı ve geliştirici bakış açısıyla değerlendirmek ve basketbol kamuoyuna farklı düşünce pencereleri açmak.
Fatih Söylemezoğlu: Öncelikle Dünya Kadınlar gününüz kutlu olsun. Uzun yıllardır Fenerbahçe Basketbol Operasyonları direktörü olarak görev yapıyorsunuz. Spor kamuoyunun sizi daha iyi tanıyabilmesi için bize biraz Defne Patır kimdir, basketbolla yolu nerede kesişti anlatabilir misiniz?
ABDUL CABBAR’IN OĞLUYLA BASKETBOL OYNAMIŞIM
Defne Patır: Teşekkür ederim. Aslında basketbolla tanışmam babamın görevi nedeni ile Amerika‘da bulunduğumuz yıllara dayanıyor. Benim hayal mayal hatırladığım babamın anlattığı şekli ile, Los Angeles’da beni götürdüğü parka Kerim Abdul Cabbar’da oğlu ile gelirmiş ve ben onunla parkta oynarmışım. Basketbolun ilk tılsımı böyle oldu diyebiliriz, güzel bir çocukluk anısıdır. Sonrasında Türkiye’ye döndükten sonra ben hep reklam sektöründe çalıştım ama bir yandan da basketbolu takip ediyordum.
DOĞAN HAKYEMEZ’İN ROLÜ
O yıllarda izlenimim basketbolun yeterince tanıtılmadığı yönündeydi, ve ben buna üzülüyordum. Ancak Avrupa Şampiyonası için müthiş bir kampanya yapıldı. Sonrasında ise yine duruldu. Gazetede maçlar neredeyse sadece küçük bir kupür olarak yer alıyordu. Ben de bu konuda bir şeyler yapmak istedim, ancak basketbol camiasından da hiç kimseyi tanımıyordum. O yıllarda rahmetli Doğan Hakyemez’in yönetiminde Over Time dergisi vardı. Ben de en medyatik kişi olarak onu görüp oraya bir e posta yolladım. Ve ben gönüllü olarak size destek olmak istiyorum dedim. Aslında epostalarının hepsini her zaman kendisi okumazmış ama benimkini tesadüfen kendisi okumuş ve cok hoşuna gitmiş. Bana cevap yazıp davet etti. Federasyona görüşmeye gittiğimde bir sunum yaptım. O arada Murat Murathanoğlu da vardı İletişim Sorumlusu. Sonra odaya Turgay Demirel girdi, o da konu ile ilgilendi. Her şey çok hızlı gelişti ve ben gönüllü olmayı beklerken bana iş teklif ettiler. Aklımda böyle bir şey yokken bir anda kendi mi Basketbol Federasyonunda çalışırken buldum.
Yaklaşık 5 yıl hemen her birimde çalıştım. İlk önce 12 Dev Adam Basketbol Okullarında, sonra Ligler Direktörlüğünde devam ettim. Ondan sonra tekrar reklam sektörüne bir dönüş oldu. Digiturk’te 2 yıl çalıştıktan sonra, Aydın Örs Fenerbahçe ‘ye yönetici olarak dönmüştü, Doğan Hakyemez aracılığı ile bana birlikte çalışma isteğini iletti. 2010 yılında bu vesile ile Fenerbahçe’de çalışmaya başladım, o günden beri de buradayım.
Haydar Ateş: Öncelikle ben Fenerbahçe Basketbol Operasyonları direktörü olarak sizin hangi konularda hizmet verdiğinizi öğrenmek istiyorum.
Defne Patır: Çok çeşitli konularda çalışıyoruz, öncelikle sporcularla yöneticilerimiz anlaşma safhasına geldiğinde kontratları genelde ben hazırlıyorum, hukuk birimimizle paylaşıyorum ve menajerle hukuk birimi arasındaki köprü oluyorum. Devamında oyuncu transfer edildikten sonraki buraya geliş süreci, oturumu, ailesi, evi gibi tüm süreci ekibimizle birlikte ben takip ediyorum. Yabancıların basınla diyaloglarında tercüman olarak görev yapıyorum. Tüm Euroleague organizasyonundaki seyahatlerini programını, oradaki antrenman, otel, yeme-içme gibi tüm detayların hazırlanması, aynı şekilde rakipler Türkiye’ye geldiğinde de onların organizasyonuna destek oluyorum. Onun dışında ekip çalışması bizim için çok őnemli, ekip olarak bir çok konuda beyin fırtınası yapıp, maçlar özelinde farklı çalıştığımız konular da oluyor. Pazarlama, tanıtım ve reklam açısından. İlk etapta aklıma gelenler bunlar. Ancak çok dinamik bir iş yaptığımız için, bunların dışında hiç ummadığınız konularla karşılaşıp sürekli çözüm üretmek durumunda olduğunuz bir iş yapıyoruz.
Haydar Ateş: Kadın takımında da bu anlamda görev yapıyor musunuz?
Defne Patır: Hayır, sadece erken A takımı ile ilgileniyorum. Ama herhangi bir konuda desteğe ihtiyaçları olduğunda yardımcı oluyorum.
Selam Gökçe: Özellikle bizim ülkemizde aile hayatında kadına yüklenen sorumluluk bu tip işlere yani, aktif olmak gereken ve çok hareketli icra isteyen görevlerde bir engel olarak karşımıza çıkıyor. Bu görev sizin aile hayatınızı nasıl etkiliyor?
BÖYLE BİR İŞTE KADIN İÇİN ÇOK ANLAYIŞLI EŞ LAZIM
Defne Patır: Tabii ki bu zor bir şey, özellikle bizim kültürümüzde kolay bir şey değil. Ben evli değilim, ancak evli bir kadının böyle bir işi yapabilmesi için çok anlayışlı bir eşe sahip olması lazım. Gerçekten herkesin kabul edebileceği bir tempo değil. Çünkü uzun sureler hep evden uzaktasınız, ofiste geçirilen zaman, sonrasında maçlar, deplasmanlar vs. Özellikle böyle bir iş yaparken Anne olmadan çok iyi düşünülmesi gerek. Çünkü bu tempoda çocuğa gerekli zaman ayırmak mümkün değil. Yine de bunu yapan arkadaşların var. Evli olup çok anlayışlı eşlere sahip arkadaşlarım var. Belli bir dengede götürüyorlar.
Selam Gökçe: Yıllardır basketbolun içinde olan bir birey olarak, basketbolumuzu nasıl görüyorsunuz, sizce kötüye doğru bir gidiş var mi? Varsa düzeltmek için neler yapılmalı bu konuları da çalışma hayatınız içerisinde düşünür müsünüz, yoksa salt ben profesyonelim kendi işlerimi yapar giderim diye mi yaklaşırsınız?
Defne Patır: Keşke öyle olabilsem, hayatım çok daha az stresli olurdu. Basketbolumuzda benim başladığım zamana göre inanılmaz bir gelişme var. Ben ilk 2002’de federasyonda çalışmaya başlamıştım, geçen bu 22 yılda çok ciddi bir ilerleme var. Bu süreçte kulüpler gelişti, büyüdü. Artık kulüplerin bünyesinde sponsorluk, basın, pazarlama, iletişim reklam gibi departmanlara önem verilmeye başlandı. Önceden bunlar yok denecek kadar azdı. Ama hala yapılabilecek çok şey var. Maalesef ülkemizin yaşadığı ekonomik sıkıntılar, döviz kurlarının bu kadar yüksek olması kulüpler de bütçe yapmayı, ya da yapılan bütçeyi tutturmayı imkansız hale getirdiği için bazı şeyler de doğal olarak yavaş ilerliyor. Bir cok takim bu sorunlardan dolayı oyuncularını göndermek zorunda kalıyor, hatta ekonomik nedenlerle kapanmak zorunda kalan takımlar olabiliyor. Tabii keşke olmasa, bu durum çok üzücü. Keşke özellikle reklam, pazarlama, sponsorluk konularında biraz daha iyi çalışmalar yapılabilse. Gelir getirici kaynaklar konusunda biraz daha yol kaydedebilse de, herkes eşit şartlarda mücadele edebilse basketbolumuzun daha iyi yerlere gelmesine büyük katkı verir. Ben özellikle lig maçlarında bazen yaşanan büyük sayı farkı ile biten maçlarda çok üzülüyorum. Rekabet artmalı, çeşitlendirilebilmeli, her sene aynı takımların final oynadığı bir ligin gelişimi de doğal olarak çok hızlı olmuyor. Bu anlamda daha çok yolumuz olduğunu düşünüyorum.
Necip Kapanli: Mesafe katedebilmemiz için Ömer Ege ve benzeri oyuncuların sayısının artması gerekiyor…
Defne Patır: Evet, kesinlikle. Biz bu konuda da çok şanslıyız. Yeni antrenörümüz bu konuda gençlere inanılmaz destek veriyor. Hem süre vermeye gayret ediyor, risk alıyor ve karşılığını da çok güzel bir şekilde alıyor. İnşallah tüm takımlara örnek olur, diğer alt yapılardan da oyuncular yetişir. Bu sayede kendi çocuklarımızla daha büyük başarılara imza atabiliriz.
Fatih Söylemezoğlu: iş yükü ve iş yaşam dengesi anlamında spor kulüplerinde yoğun ve stresli bir çalışma ortamı olduğu malum. Bununla bahsederken ayrıca kadın olarak erkek hakimiyetindeki bir ortamda çalışmanın zorlukları nelerdir, ya da kolaylıkları nelerdir?
Defne Patır: Bu konuda kendimi çok şanslı görüyorum. Çünkü hem federasyonda, hem de Fenerbahçe’de çok düzgün insanlarla çalışma fırsatım oldu ve olmaya da devam ediyor. Cinsiyetten bağımsız yaptığınız işlerle sizi destekleyen insanlar olduğu için bu konuda ben hiç bir zorlukla karşılaşmıyorum. İnşallah hemcinslerim de bu konuda benim kadar şanslı olurlar. İş çevremdeki herkes daha özverili, dikkatli ve saygılı davranıyorlar. Bu da beni ekstra mutlu ediyor.
Fatih Söylemezoğlu: Oyuncularla da iç içe olduğunuz için şunu sormak istiyorum, bugüne kadar yabancı oyuncular içerisinde sporculuğu dışında entelektüel birikimi ile de sizi en çok etkileyen oyuncu kim oldu?
EN ENTELEKTÜEL DATOME…
Defne Patır: Luigi Datome. Hala çok yakın arkadaşım. Niçin Luigi diyorum, çünkü çok fazla kitap okur. Sürekli gündemi takip eder, kendi ülkemizde bizim bile bilmediğimiz yerleri keşfedip bize öğretir. Örneğin bir Ankara deplasmanında, çöpçülerin atıklardan yaptığı eserlerden ve kitaplardan oluşan bir müzeyi öğrenmiş, çok orijinal bir yer. Melli ile buraya gitmek istediğini söyledi, biz de çok şaşırdık. Müze semt olarak da çok iyi bir yerde değil. Hiç birimizin haberi yok böyle bir müzenin varlığından. Tek başına göndermek istemediğimiz için kardeşim onlara eşlik etti. Buna benzer gittiğimiz her yerde araştırır, bulur öğrenir sürekli kendisini geliştirir. Ayrıca belki de hiç bir zaman ihtiyacı olmayacak Türkçeyi o kadar özveri ile çalışıp öğrendi ki, hala mesajlarını Türkçeyi unutmamak için bizim dilimizde gönderir. Tabii bu çok değerli, ülkemize gelip hem dilimizi, hem kültürümüzü öğrenmesi müthiş bir şey.
Fatih Söylemezoğlu: İdari bir göreviniz var, geçmişte de basketbol oynamadınız ama takımla birlikte genelde her maçta saha kenarındasınız. Bu kadar çok maç izlemekten sıkılmadınız mi?
Defne Patır: Henüz sıkılmadım, bilmiyorum ileride sıkılır mıyım. Bu arada buradaki tűm deplasmanlara gitmiyorum ama yurt dışındaki tüm maçlara gidiyorum. Bu işte adrenalin o kadar güzel ki, şimdilik zevkle takip ediyorum.
Fatih Söylemezoğlu: Bir kadın olarak maçlarda yaşanan sevimsiz seyirci olaylarından nasıl etkileniyorsunuz?
Defne Patır: Tabii ki tasvip etmiyorum. Keşke olmasa, küfür ya da kötü sözler yerine destekleyici şeyler olsa her şey daha güzel olacaktır.
Fatih Söylemezoğlu: Saha kenarında maçları izlerken hiç reaksiyon vermeden oturuyorsunuz, artı ya da eksi. Ben sinirlerinizi aldırdığınızı düşünüyorum. (Şaka tabii ki) Bu bağlamda hakemler hakkında bir yorumunuz olur mu, özellikle yabancı hakemlerle bizim hakemlerimiz arasında iletişim anlamında bir fark görüyor musunuz?
Defne Patır: Çok büyük bir fark olduğunu düşünmüyorum. İletişim iki taraf adına da geliştirilebilir. Hiç kolay bir iş yapmıyorlar yűksek adrenalinli bir ortamda zamanla yarışırken doğru kara vermeye çalışıyorlar. Belki sporcu veya antrenőr verilen kararla ilgili soru sorduklarında biraz daha sabırlı olup dinleyebilirler çok daha yapıcı olabilirler. Karşılıklı iletişim ile süreç daha sürdürülebilir diye düşünüyorum.
Necip Kapanlı: Obradovic ile çalıştığınız döneme ait görüntü, çok iyi anlaştığımız yönündeydi. Bu konuda ne söylemek istersiniz?
OBRADOVİC AĞABEYİM GİBİ
Defne Patır: Gerçekten öyle, müthiş bir insan. Saha içinde ayrı, saha dışında ayrı müthiş özellikleri olan bir lider. Bize karşı bir ağabey gibi yaklaşmıştır her zaman. Güler yüzlü, eglenmeyi seven, gulmeyi bilen, her zaman herkese kapısı açık, hepimizi motive eden tüm sorunlarınıza yardımcı olmaya çalışan pozitif bir insandı. Ayrıldığında gerçekten çok üzülmüştüm.
Necip Kapanli: Kaybedilen CSKA maçından sonrasındaki takımdaki hava ne idi, keza kazanilan şampiyonluk sonrası hava nasildi, neler söylemek istersiniz?
Defne Patır: Berlin’de müthiş bir geri dönüş yapmıştık. Sevinç göz yaşları akarken bir anda bu üzüntü göz yaşlarına döndü ve hepimiz donduk kaldık. Bir süre kendimize gelemedik. Bu süreçte bizi toparlayan kişi Obradovic oldu. Istanbul’a kazandığımız final-four’da ise inanılmaz duygular yaşadık, tarifi yok. Umarım tekrarını en kısa sürede yaşayabiliriz.
Necip Kapanli: Sizin hayvan sevginizi duymuştum. Sanırım kedileriniz var.
Defne Patir: Evet 2 tane kedim var, 13 yıllık bir kedim geçen yıl vefat etti. Bir de özellikle Arenada her yer kedi dolu, onlarla da ilgileniyorum. Hatta arenada doğum yapan kedimizin bir yavrusunu da Nigel’a sahiplendirdik.
Necip Kapanlı: Yurtdışı deplasmanlarında sizin de gittiğiniz yerlerde onların kültürüne yönelik yerleri gezdiğinizi biliyorum. Neler söylemek istersiniz?
Defne Patır: Evet, boş vakitlerde sabah erken saatlerde veya takım dinlemedeyken gittiğimiz şehirde görülmesi gereken neler varsa mutlaka oraları dolaşmaktan mutlu oluyorum.
Necip Kapanlı: Şu an Fenerbahçe’de çalışıyorsunuz ve mutlusunuz. İleride ayrıldığımız takdirde Avrupa’da bir takım ya da Euroleague organizasyonunda görev alabilmek gibi bir düşünceniz var mi?
Defne Patır: Muhtemelen o durumda artık çalışmam. Çünkü o kadar yoğun bir tempoda yapılan bir iş ki, zamanla insan yoruluyor. İleride belki daha sakin bir şeylerle uğraşabilirim. Çiçekçilik konusunda bir eğitimim var, kendi tasarımlarım var. Belki bir çiçekçi açıp onunla uğraşabilirim.
Necip Kapanlı: Gherardini nasıl bir insan?
Defne Patır: Müthiş bir insan. İnanılmaz bir bilgi birikimi ve networku var. Geldiğimden beri bizlere o kadar çok katkısı oldu ki, hepimizin toplam tecrübesinden fazla tecrübe ve bilgiye sahip. Yurt dışına gittiğimiz de herkes kendisine karşı saygı ile eğiliyor, tanımadığı kimse yok. Sadece basketbolda değil, futbol camiasında da çok bağlantıları olan saygın bir insan.
Necip Kapanlı: Derya Yannıer için neler söylemek istersiniz?
Defne Patır: Derya da çalışılması çok kolay bir yönetici. Klasik yönetim tarzını uygulayan bir insan değil. Ekibine güvenip çalışmalar sırasında rahat bırakır. Uyumlu bir yöneticimizdir.
Haydar Ateş: Genç hemcinslerinize bu işlerle ilgili önerileriniz nelerdir, bu konuda ekstra bir çabanız oluyor mu?
FIRSATIN SİZE GELMESİNİ BEKLEMEYİN
Defne Patır: Sosyal medya üzerinden bu konularda çok soru alıyorum. Özellikle de genç kadınlar bu yolda nasıl ilerleyebiliriz diye soruyorlar. Onlara her zaman yol göstermeye gayret ederim. Birkaç Üniversite ile de bu konularda kontağım var, zaman zaman online, bazen de yűz yűze konuşmalarım/dersler oluyor. Orada da mümkün olduğunca anlatmaya çalışıyorum. Fırsatın size gelmesini beklemeyin, gelmez. Sizin girişimde bulunmanız diyerek onları yüreklendirmeye çalışıyorum. En azından gönüllü olarak başlayıp, kendilerini ispat etmeleri hususunda öneride bulunuyorum. Yabancı dil bilmenin önemini anlatıyorum.
Selam Gökçe: Ben bu güne özel bazı şeyleri paylaşmak istiyorum. Şöyle ki; Dünya Kadınlar gününde yönetici bir kadını davet ediyor olmak beni incitiyor açıkçası. Niçin sene de bir gün ile bu konuyu sınırlandırıyoruz. Niçin senede bir gün söz veriyoruz diye açıkçası rahatsız oluyorum. Her gün kadınlar, ya da her gün erkekler günü olabilir. Bu çok bir şey ifade etmiyor benim için, önemli olan Dünya Duyarlılık gününü belirleyip kutlamak gerekir diye düşünüyorum. Erkek egemen toplum prangasını artık kırmamış gerekir diye düşünüyorum . Kadınlara da erkeklere de bir gün değil, her gün söz hakkı verebilmeliyiz diye düşünüyorum. Sizinle olan sohbetimizden de anlıyorum ki, sizi daha önce çağırmamız gerekirmiş diye düşünüyorum. Sayenizde bir sürü şeyin farkına vardık, yapılan ve bundan sonra yapılması gereken. Bu anlamda bizimle paylaşımlarınız için teşekkür ederim. Şimdiye kadar kenarda Fatih’in söylediği gibi duygularını belli etmeyen bir hanımefendi olarak izlediğimiz Defne Patır’ın aslında ne kadar dolu ve ne kadar çok şey yapabilecek kapasiteye sahip olduğunu görmek beni çok mutlu etti.
Fatih Söylemezoğlu: Son olarak Fenerbahçe’de bu sürede iki başkan ile çalıştınız. Birer cümle ile Aziz Yıldırım ve Ali Koç desem neler söylersiniz?
Defne Patır: ikisiyle de çalışmak büyük şans ve onur benim için. O kadar değerliler ki bir cümleyle özetlemek gerçekten imkansız.
Bu günlük de bu kadar…
Unutmayın, yaş sadece bir rakam. Basketbol ise ruhumuzun büyümeyen çocuğudur. Hem Dinozor hem de genç olabilirsiniz!