Değerli Antrenör, Öğretmen, Yönetici Arkadaşlarım ve Okurlarımız,
Fenerbahçe basketbol takım antrenörü Sarunas Jasikevicius Final Four öncesi Beın Sports’a vermiş olduğu röportajda, 4+3= 7 yabancılı sistem için ne düşündüğü konusunda sorulan soruya şu yanıtları verir;
“Sınırlamaların olduğu kurallar daha önce Rusya, İsrail ve Türkiye’de de denendi. Amaç milli takıma hizmet etmekti, ancak tam tersi oldu. Hiçbir milli takıma faydası olmadı. BASKETBOL SÜPER LİGİ YEDİ YABANCIYLA DAHA İYİ OLACAKTIR. Taktiksel olarak, takımı nasıl yönettiğinize dair bir farklılık getirecektir. Ancak genel konuşursak, BU YERLİ OYUNCU OYNATMA KURALI, Kİ BAZI ÜLKELER BUNU 3+2 OLARAK KULLANIYORDU, HİÇBİR ZAMAN İŞE YARAMADI.”
Jasikevicius, neden işe yaramadı? sorusuna ise şu cevabı veriyor:
“Bence bu kural, yerli oyuncuları takımdaki yerleri için savaşmaktan uzaklaştırıyor. Kendilerini zorlamıyorlar çünkü garanti bir yerin olduğunu biliyorlar. Doğru yol bu değil. Sadece basketbolcular için söylemiyorum her insan için böyle… En iyi halinizi göstermek zorunda olduğunuz, kendiniz için mücadele ettiğiniz sürece zirveye çıkar.” (beın Sports röportajı)
Jasikevicius’a 4+3, 7 yabancılı ve sürekli 4 yabancının aktif olarak oynadığı sistemde Türk basketbolcularımızın süre ve sorumluluklar almadan nasıl gelişeceğini sorsam ne yanıt verir bilemem.
Jasikevicius’a 4+3, 7 yabancılı (kaldı ki bu takımlar sadece 7 yabancı ile sınırlı kalmayacak. Sakatlık ihtimaline karşı orta ölçekli takımlar dahi en az +1 yabancı daha getirip takımda ki yabancı sayısını 8’e çıkaracak) sistemde yapılacak antrenmanlarda dahi sahada yer alacak en fazla 2 Türk oyuncuyla Türk oyuncularımız ve Türk milli basketbol takımımız nasıl gelişeceğini sorsam ne yanıt verir bilemem.
Jasikevicius 7 yabancılı sistemde BSL‘nin daha iyi olacağını söylüyor. Kendi açısından haklı olabilir. Ancak bizim sorunumuz Türk insanı ve Türkiye Basketbol Milli Takımı.
Jasikevicius, 3+2 kuralının işe yaramadığını ve yerli oyuncuların takımdaki yerleri için savaşmaktan uzaklaştığını ve takımdaki yerleri için savaşmadığını iddia ediyor. Ben burada kendisine kesinlikle katılmadığımı ifade etmek istiyorum.
“Bir sporcunun-insanın en iyi halinin; karakteri, öz disiplini, gayreti, sabrı, çok ve doğru çalışması, okuyup kendini geliştirmesi sonucu ve en önemlisi de kendini aşağı çeken, kendisine inanmayan insanları (yerli-yabancı) hayatından silerek- yok sayarak ortaya çıkacağını düşünüyorum. (İster 7 yabancı olur ister 12 Türk oyuncu olur.)
Ben 7 yabancılı sistemden ortaya neyin çıkacağını söyleyeyim: Antrenör hazır oyuncularla oynayacağından dolayı ortaya daha tembel, yaratıcılığı daha az antrenör çıkar…
Jasikevicius, 7 yabancılı sistemin, taktiksel olarak takımı nasıl yönettiğinize dair bir farklılık getirecektir söyleminde bulunuyor.
Ben bu söylemine bir soru ile cevap vermek istiyorum: Sahada 12 Türk oyuncu olduğunda takımı taktiksel olarak farklılıklar, zenginlikler getirerek yönetmeyecek misiniz? Yoksa taktiksel farklılıklardan anlamamız gereken şu mu olmalı? 7 yabancı oyuncudan biri topu nasılsa bir şekilde kullanır, benimde yorulmama emek sarf etmeme gerek kalmaz anlamını mı çıkarmalıyım?
Ya da röportajda kendi açıkladığı BSL 7 yabancı oyuncuyla daha iyi olacaktır cümlesini, benim için önemli olan sadece ve sadece kendi başarım. Hatta BSL bile ondan sonra gelir. Zaten Türk basketbolcularının ne olduğu benim umurumda bile değil, Türk milli takımı beni hiç ilgilendirmiyor mu olarak mı algılayayım…
Değerli Antrenör, Öğretmen, Yönetici Arkadaşlarım ve Okurlarımız,
Üzülerek ifade etmeliyim ki gelmiş olduğumuz nokta budur. Yani koca bir ülke olan Türkiye basketbolunun geleceğinin ve özeti bu kadar… Jasikevicius’un açıklamada yapmış olduğu bu iki paragraf…
Ben Jasikevicius ve onun gibi düşünen antrenörlere kızmıyorum. Onlar kariyer ve ceplerini doldurma peşinde. Onlar için Türk basketbolcuları gelişmemiş, Türk Basketbol Milli Takımı onlarca basamak geri gitmiş umurlarında bile değil. Onlar ülkemizde bugün var yarın yoklar.
Ancak, unutulmaması gereken en önemli konu, bizler bu ülkede ölene kadar var olacağız….
Şuna inanmanızı rica edeceğim, benim sorunum ne Jasikevicius ne yabancı antrenörler ne de yabancı sporcular… Benim asıl sorunum, ülke basketbolunu yöneten yetkililerinde yarattıkları bu durum. Asıl sorunum “BİZLERİZ”
BİZLER, Türkiye basketbolunun geleceğini yok edecek olan kararlar için ‘aman ben karışmayayım yarın Basketbol Federasyonuna işim düşer’ diyerek küçük hesapların peşinden gidersek, birileri gelir Türk insanının-basketbolunun geleceğini, kaderini kendi çıkarları uğruna şekillendirir.
BİZLER, Türkiye basketbolunun geleceğini yok edecek olan kararlar için ‘kulüplere de hak veriyorum, Basketbol Federasyonunu da anlıyorum’ tarzında konuşup “eyyam” yaparsak, birileri gelir Türk insanının-basketbolunun geleceğini, kaderini kendi çıkarları uğruna şekillendirir.
BİZLER, basketbol ve ülke basketbolu konusunda bu kadar birikime sahip iken ve alanında iyi yetişmiş yüzlerce basketbol insanımız varken ülke insanının, ülke basketbolunun geleceğine yönelik alınan kararlara itiraz etmeyip “ölü taklidi” yaparsak, birileri gelir Türk insanının-basketbolunun geleceğini, kaderini kendi çıkarları uğruna şekillendirir.
BİZLER, “bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” düşüncesiyle hareket edip sesimizi yükseltmezsek, birileri gelir Türk insanının-basketbolunun geleceğini, kaderini kendi çıkarları uğruna şekillendirir.
BİZLER, ülke basketbolunun “köküne kibrit suyu dökenlere” itiraz eden bir avuç insanı ‘ortalığı karıştırıyor’ diyerek yaftalarken, birileri gelir Türk insanının-basketbolunun geleceğini, kaderini kendi çıkarları uğruna şekillendirir.
BİZLER, Türk basketbolcularımız-antrenörlerimizi yerden yere vururken, birileri gelir Türk insanının-basketbolunun geleceğini, kaderini kendi çıkarları uğruna şekillendirir.
BİZLER, Türk sporcu ve antrenörler BSL’nin kalitesini düşürüyor algılarına-empozelerine sesimizi yükseltip itiraz etmezken, birileri gelir Türk insanının-basketbolunun geleceğini, kaderini kendi çıkarları uğruna şekillendirir.
BİZLER kendi kaderimiz tayin etmek için konuşmazsak, sesimiz yükseltmezsek, birileri gelir Türk insanının-basketbolunun geleceğini, kaderini kendi çıkarları uğruna şekillendirir.
Değerli Antrenör, Öğretmen, Yönetici Arkadaşlarım ve Okurlarımız,
Ne oldu bizlere, kendimize ve kendi insanımıza olan güvenimizi ne ara yitirdik?
Ne ara Türk çocuklarımız bizlerin ayağına engel olmaya başladı?
Bu durumu kendi adıma tamamıyla reddediyorum…
6-7-8 yabancı istenen bu sayıların tamamı Türk basketbolunu yok etme planıdır.
Türk basketbolcumuzu ve antrenörlerimizi bu yersiz açıklamaların altında ezilir durumda bırakmaktan vazgeçelim.
Biz niye kendi modelimizi yaratamıyoruz. Sürekli ‘kötü örnekleri’ alıp ülkemize uygulamaya çalışıyoruz.
Yıllarca basketbol sporunun ciddi düzeyde içinde kalmış biri olarak, Türk insanından başarılı sporcu, başarılı antrenörler çıkmayacağını iddia eden yerli ve yabancı antrenörlere cevabım dönüp azıcık geriye bakmaları olur.
Türkiye basketbolu için en güzel ve doğru kararları bu ülkede yetişmiş olan, bu ülkenin değerleri olan Türk antrenörleri, sporcuları ve ilgili insanları alır.
Saygılarımla…
Not: Bu yazı 23 Mayıs 2024 Perşembe günü yazılmış olup Fenerbahçe Beko basketbol takımının Final Four’daki yarı final karşılaşması nedeniyle yayınlanmamıştır.
İzninizle Final Four’da ortaya çıkan tabloya değinmek istiyorum. 4’lü finalde 2 Yunan, 1 Türk ve 1 İspanyol takımı vardı. 4 takımda 13 Yunan oyuncu, 6 İspanyol oyuncu vardı. Türk insanı olarak sahada sadece sevgili Sertaç vardı. (Bir de Ergin Ataman bulunuyordu.)
Bu arada Fenerbahçe Beko basketbol takımını yarı Finalde eleyen Panathinaikos takımında 6 Yunan oyuncu bulunduğunu ve hepsinin ciddi süreler aldığını da belirtmeden geçemeyeceğim.
Vermiş olduğum bu rakamlar bizlere, Türk basketbolcularımızın takımlarda çok sayıda olduğunda; mücadelenin olmayacağı, rekabetin düşeceği, kalitenin aşağı çekileceği algısını yaratan başta Federasyon’daki yetkililer olmak üzere böyle düşünen herkese atılmış bir tokattır.
Sorunun Türk basketbolcularımızda değil, kendi çıkarları-maddi menfaatleri uğruna Türk insanını o saçma sapan algılara hapsedenlerde olduğunu görmek ve Türk basketbolu adına önemli dersler çıkarmak adına çok önemli bir 4’lü final olmuştur.
Türk basketbolunun, Milli takımımızın ve Avrupa’nın önemli şutörlerinden olan Fenerbahçe takımının kaptanı sevgili Melih Mahmutoğlu’nu bazı Euroleague maçlarında deplasmana bile götürmeyip tribünde çürümeye terk eden Jasikevicius’a bir çift söz etmek istiyorum:
“ Beın Sport’a vermiş olduğu röportajda sevgili Derya aramasaydı, köpeğini gezdireceğini ve eşi Hanımefendi ile dünyayı gezeceğini açıklıyordu”
Jasikevicius, lütfen bu hayallerini gerçekleştirme için bir an önce hareket etsin. Türk basketboluna vermiş olduğu katkı ve hizmetler için teşekkür ederiz!!
öncelikle ergin ataman ı tebrik ederim.Türkiyenin yetiştirdiği en büyük koç…eğer varsa başka biri söylesinler.takım tutman partizan falan da değilim gördüğümü yazarım.jasi, ataman ın çırağı bile olamaz.ülke basketbolu içini ne yapmış ki(!) derseniz..daha ne yapacaktı..yel değirmenlerine karşı don kişot mu olacaktı.geçiniz bu lakırdıları.fatih terim de türk futbolunu kurtaracaktı sözde..nooldu?…o da don kişot değil…
kafa yapısı, mantalite,erdem,vs vs..bunlar yerine gelmedikçe hiçbir alanda bir şey olmaz.
final four maçına gelirsek…rakip hak ederek kazandı. bu seviyede bir takımın ana startejisi üçlük at girerse ne ala,girmezse:::::: böyle bir şey olmaz…wilbekin-dorsey-papa-calathes-bunları şutlamalı yeni bir koçla devam etsinler…lorenzo brown u alsınlar..mötley sakatlandı ve süt dökmüş kediye döndü..onu da bıraksınlar.sert bir takım kursunlar.
Özellikle siyah punto ile yazılmış yer için söylüyorum ; bu Jasi oyun planında şutu olan adama her zaman yer var , Sestina bile özgürlük kazanmışken, Wilbekin’in sezon başından beri savunması yol geçen hanıyken Melih bu kadro da nasıl olamaz ben çözemiyorum!!! Ataman sistemi olsa yine tamam derim amma velakin bu kadroda Melih oynayamayacaksa biz dükkanı kapatıp gidelim!!! Ana konuya dönersek malum takımların bile ortalığı yangın yerine çevirme , kardeşi kardeşe kırdırma pahasına sadece başarı , sadece birincilik, sadece BEN sadece BENİM ÇIKARIM dediği sürece hiçbir şey değişmez.Biz değil miyiz he yerde 3 büyükler olsun ilgi gelsin diyen… İlginin sonucu ego, egonun sonucu da sadece başarı odaklı sonuçtur…
Sn Özonay tesbitlerinizi durmuş olduğunuz nokta itibarı ile doğru bulmakla birlikte şu gerçeği de bilmemiz lazım. Söz konusu koç yabancı bir profesyonel. Yani kendisi için bizleri endişelendiren konuların çok fazla bir önemi yok! Olması da gerekmez. Nasıl olabilir ki? Türk yönetici ve koçların böyle gaileleri olmadıktan sonra bunu bir yabancıdan beklemek günümüz değerlerinde hayalperestliğin çok uç bir boyutu olmaz mı? Şimdi kâbesi tuttukları takım olan fanatikler yine alınganlık gösterip ifadelerimi söz ettiğiniz koç üzerinden algılayabilirler. TEKRAR ETMEK İSTERİM Ki BİZDEN OLAN YERLİ TÜRK YÖNETİCİ VE KOÇLAR SÖZ ETTİĞİNİZ ENDİŞELERİ TAŞIMIYORLAR. BU NEDENLE BU KONU ÖZELİNDE HERHANGİ YABANCI BİR KOÇUN ELEŞTİRİLMESİ BANA ÇOK MANTIKLI GELMİYOR. Sözünü ettiğiniz ülkelerde ve özellikle Sırbistanda yazılı olmayan kurallar çerçevesinde ülke basketbolunun ve milli takımlarının kaliteleri ile ilgili sorumluluk taşıyan ve bu sorumluluğu başka sorumluluk ve menfaatlerinin önüne çıkarmayan yönetici ve koçlar mevcuttur! Aksi yollara girenler bir şekilde ayıklanıp dışarıda bırakılıyor! Bunu gören ve bilenler de hayatta kalabilmek için kariyerini buna göre planlıyorlar! BİZİM ÜLKEMİZDE KİMLER AYIKLANIYOR? BİZİM ÜLKEMİZDEKİ YÖNETİCİ VE KOÇLARIN ÖNCELİKLERİ NELERDİR ACABA SN ÖZONAY! Bu sebeple bizim ülkemizde üst seviye oyuncu yetiştirecek organizasyonumuz, yöneticimiz ve koçumuz yoktur diyorum! Bizim ülkemizde böyle gaileleri olanlar kurtlu elmalar misali çuvalın dışında bırakılırlar… Bu durumu ise çığırtkanları ile her zaman “tembel yerli oyuncular” söylemleri ile kamufle edip istedikleri sonucu aldılar, alıyorlar. Jasikevicius gibi biri bu durumları ve söylediklerinizi anlayamaz çünkü gelmiş olduğu ekolde onu daha üst seviyelere hazırlayan ve motive eden bir organizasyon/kişiler vardı, halen var. Ve bu yüzden 4+3 vs… gibi uygulamaların bir işe yaramayacağı konusunda yorum yapıyor. Maç ile ilgili yorumunuzda isimini geçirdiğiniz Melih Mahmutoğlu yine ülkemizdeki gailesizlerin kurbanı olan onlarca yeteneğimizden bir tanesidir. Evet önemli bir şutördür ancak EL seviyesinde ve özellikle F4 düzeyinde işin savunma kısmında çok zayıf kalıyor. Böyle durumlarda rakipler anında tüm hücumlarını zayıf oyuncular üzerinden kurgulayıp sonuç alırlar. Böyle bir yeteneği savunmadan yoksun yetiştiren gailesizler mi hatalı yoksa onu kadroya almayan yabancı bir koç mu? Aynı durum Doğuş Balbay için de vardı. Savunmada çok iyi ama işin hücum kısmında aksıyordu! İsim bazında örnek vermek hiç hoş olmasa da daha iyi anlaşılabilmek adına bunlar çok bariz örnekler. Sonuç itibarı ile vermiş olduğunuz mesaja imzamı atarım. GÖBEK BAĞIMIZI ANCAK KENDİMİZ KENDİ ELLERİMİZLE KESERSEK BU KISIR DÖNGÜDEN KURTULABİLİRİZ! Gailesizler yani öncelikleri farklı şeyler olanlar dominant olduğu sürece bu durumlar daha da sarpa sarıp devam edecektir… Son olarak not, yarın 4+3’e olan tepkileri azaltmak ve gaz almak için 4+2 yapılırsa hiç şaşmam ancak bilinmesini isterim ki bu kafalarla 1+1’de bile üst seviye basketbolcu çıkartamayız! Sağlıkta ve afiyette olunuz…
Muhteşem giriş sonradan verdiği örneklerle eleştirdiği ” tembel yerliler ” iftiracılarının eline koz veriyor. Ve altyapıya suçlama en seçkin iki odağa yönelmiş oluyor. En iyi takımların kaptanlığına yükselen bu iki değerden Doğuş FB basketbol okulunun, Melih ise Aydın Örs zamanı Efes altyapısının imalatlarıdır. Bu iki odak ülkemizdeki altyapıların en çok ve en seçkin ürün veren ilk iki tanesidir. Bu adamlar dört dörtlük değiller diye hayat boyu mobbing edildiler kaptanlık ettikleri yerlerde. Yerlerine bir sürü dört üçlük dört ikilikler oynatıldı. Bu kaptanları takıma monte etmeyen ve yararlanmayanlar sorumludur, yetiştirenlerin ise elleri öpülesidir. Takımında böyle değerler olacak ve sen onlara yer bulamayacaksın faydalanamayacaksın ama kabahat altyapıcıların olacak !!! Hayır, kabahat Gergin’in ve Obradoviç’in ve sonradan gelenlerin, İtudis, Saras … Madem beğenmeiyordun, sattırıp bıraksaydın gitsinler, ne tuttun yıllarca adamları prangalı mahkumlar gibi ? EL düzeyi diye bir şey de yok, şehir efsanesi. O “düzeyde” de bildiğimiz beşebeş basketbol oynanıyor ve onlar uzaylı değiller. O namlı “düzeydekiler” kendi ülkelerinde FIBA BCL’de oynayan takımlara bam güm yenilip lig ve kupa şampiyonluklarını kaptırıyorlar her yıl. O “düzeyde” 18 takımın en az 10 tanesinde bu iki kaptanın çeyreği değerinde adamlara yer veriliyor, ama bu ikisine bu ülkede çalışan elit koçlar vermiyor. Altyapı başka düzlemlerde sorunsuz değil, ama bu bağlamda suç altyapının değil “üst” yapıdakilerin.
Doğuş ve Melih zorla mı tutuldu takımlarında? Kölelik mi var basketbolda? Madem süre alamıyorlar, kontratlarını uzatmayıp, süre alacakları bir takımla anlaşsalardı. Ama para tatlı geliyor değil mi? Para gelsin de isterse havlu sallayarak gelsin.
Dalga mı geçiyorsun yoksa bu iki adamın transfer aylarında yöneticilerin beynine silah dayayıp zorla “tatlı paralı” kontrat yaptırdığına mı inanıyorsun ? Hayal gücün çok geniş olmalı senin.
Saras yabancı koç, profesyonel falan tamam da örnek verdiğin Sırbistan’dan efsane eski oyuncu Djordevic de profesyonel ve yabancıydı ve geldiğinde takımda bir tek Şehmus’u ki O’nu da genç milli takımlardan tanıdığını ve milli takım için Türk oyuncuların daha çok oynaması gerektiğini de belirtmişti ve guard oynatmaya çalıştığı Sehmus başta Türk oyuncular onun sezonunda ciddi süreler almıştı ve sonuçta da ligde şampiyon olunmuştu. Fenerbahçe O’nu göndermekle bence haksızlık ve yanlış yaptı, Efes’in oylamada Fb aleyhine oy kullanması, sakatlıklar vb elinde olmayan sebeplerden eurolig’de başarılı olunamadı. Bahsettiğin şeyler biraz da mentalite farkı. Yerli,yabancı fark etmez, kimisi için idealizm kimisi için de para, ün ve iş önceliklidir, sorunlardan ilki bizim ülkemizde idealizme dudak bükülmesi ve yöneticiler,karar vericiler tarafından idealizm,
idelaistlerin önemsenmemesi. Basketbolda para, sponsorluk,reklam tv vs geliri gelsin diye yıllardır hemen başarı isteniyor,bekleniyor, federasyon da bu kafada, kulüpler de, ve bu uğurda yabancılara yatırımlar yapılıyor,dünya para harcanıyor ama olmuyor ısrar etmenin anlamı ne? Aynı şey futbolda da var.Diğer sorun da hemen her sektörde,kurumda vs olması gereken kalite, tecrübe, bilgi, vizyona,liyakate sahip yönetici olmamasıdır ki ülkenin genel anlamda belki de en büyük sorunlarının başında bu gelmektedir. Şirket patronu olmakla spor kulübü başkanı olmak farklı şey, vizyon başkandan başlar ama bizde öyle bir şey yok. Başkan bu sezon 6 Türk 6 yabancı oyuncu (sakatlık vs hesap etmedim) ile eurocup,eurolig’de mücadele edeceğiz bizim plan ve isteğimize uygun koçla anlaşacağız diyecek sonrasında da ne olacak görelim. İddia ediyorum bilhassa Fb ve Efes 2-3 sezon bu şekilde oynasın bir çok şey öyle bir değişir ki. Türk oyunculara olması gerektiği gibi şans ve süre verip, adil rekabet ortamı yaratmadan şevki kırılmış,hevesi bitirilmiş,
vazgeçirilmiş Türkleri suçlamak yanlış olur. İşin bir de menajer oyunları kısmı var ki yaz yaz bitmez. Şeytan bunları görse isyan eder. Gençlerin aileleri,beklenti ve talepleri de bambaşka,çocuklarını para kaynağı olarak görüyorlar. Altyapı koçlarının çoğu bilhassa geçim sıkıntısı çekiyor,onlara önem verilmiyor, torpil belası orada da iş başında. Elbette ki Türk oyuncuların da hataları var,bazıları yetenekleri olmasına rağmen kendilerini basketbola vermiyorlar ancak çoğu yabancılar kadar çalışıyor ama sonuç malum. Fb yıllar sonra F4 yaptı, yabancılarla dördüncü oldu, başarılı mı, göreceli, peki Türkler oynasın bir sezon bir de onlarla başarısız olalım,olmaz mı ve belki de başarılı da olunur,kim bilir,
denemeden bilinmez. Sorunlar, sorumluları elimden geldiğince kısa kısa yazdım,kim,ne kadar anlarsa,anlamak isterse tabii.
Yerli oyuncu nasıl gelişecek, kariyeri boyunca bir kez bile Türk milli takım forması giymemiş, Ürdün milli takımını tercih etmiş 31 yaşındaki oyuncuyu en iyi yerli oyuncular karmasına dahil ederek mi genç Türk oyuncuları kazanacağız? Bu kendini kandırmak değil mi?
Adamın annesi Türk ve Türkçe konuşuyor,bu onu yerli oyuncu yapmaz mı?
Tercihinin nedeni Türk Milli Takımında yer almasının rekabetten ötürü çok zor olmasıydı. Ailesinin diğer bağlantısını bunun için kullandı. Aynı nedenle yüzlerce Amerikalı çeşitli ülkelerin yurttaşlığını alıp devşiriliyorlar hiçbir bağlantıları olmamasına karşın, ABD milli takımında yer alma umudu taşımadıkları için. Yani bu tercihler gibi Ahmet’in – asla devşirme olmamasına, bizim gibi bizden biri olmasına karşın – tercihinin “gönül” ile ilgisi yok.
Sayı konusu iki hafta önce patladı ve kafa göz hepimiz birbirimize girdik. Saras da soru üzerine F4’a üç gün kala görüşünü söyledi ve bendeniz sayın yazarın aksine, tam o gün “tartışmaya gireceğimiz kişi sen değilsin, bunun etkisini biz çok daha iyi biliyoruz senden cuma günü başarı bekliyor ve inanıyoruz” şeklinde bir cümlecikle – kaba olmasın ama – “işine bak” baabında bir tavır koymuştum, kendimce, nacizane. Yanlış anlaşılmasın severim (FB’li olarak) eski oyuncumuz ve şimdiki antrenörümüzü, çok çalışkan ve inatçı, hatta duygusal kişiliğini, bu önemli konuda ters düşsek de. Roundsphere gibi ben de ilke olarak bu konuda – bazı Sırp koçlar gibi ısrarcı olmaz ve saçmalamazlarsa – yabancılara kızmayı yersiz buluyorum. Ama yazar bu konudan başka Milli Takımda skorer oyuncumuz Tarık’ı “bizden” saymamakla çok saçmalamış oluyor, kusura bakmasın. Tarık Wilbekin değil, Larkin değil, …Adı niye Tarık, soyadı niye Biber, ve 5-6 yıl içinde mükemmel bir Türkçe konuşan adam haline nasıl ve niye gelmiş, azıcık kafa yormaya, – bu ülkenin kimlerce ve nasıl kurtarılıp da kurulduğuna ilişkin hiçbirşey bilinmiyorsa – azıcık sorup soruşturmaya değmez mi ? Sadece Tarık değil ki, voleybol milli takımında Lagumdziya kadeşler, kadın milli Meliha Diken (“İsmailoğlu”-Smailoviç) , ergen yaşta hiç Türkçe bilmeden aynı küçük ve savaş enkazı ülkeden – Bosna’dan gelen insanlar, şu anda bize herbiri Türkçe dersi verebilir, bunlarda mı bizden değil ? Basketbolcularımız, Zaza Paçulya, Cedi, Ersan İlyasova, Ermal Kuço (Kurt) Gürcü, Arnavut, Kırımlı, Özbek değil miydi, hatta şimdikiler gibi Boşnak olan Mirsad Yahoviç (Türkcan) yok muydu ? O devirde kimse köken didiklemiyor hep bu kardeş (tarihsel “kan kardeşi”, “silah arkadaşı” üstelik) millet çocuklarını bağrımıza basıyorduk, ne oldu bize aniden Afgan mı olduk, Suriyeli mi olduk, Suudi mi olduk da yüzyıllardır bizimle beraber kanını dökmüş Boşnaklar birdenbire “bizden” sayılmamaya başlandı ? Anlayamıyorum, kızıyorum. Bu arada belirteyim, pazar günü finalde bir “Türk” var, evet, gördüğü mobbingler yüzünden Türk takımlarına hırslı oynamasıyla da meşhur – haklı da. Evet o “Türk” aile büyüklerinden aşılanan Türkiye ve Fenerbahçe sevgisiyle koşarak gelmiş, Obradoviç ve Raznatoviç planlarında yer almamış olduğu için kulüp kapısından girememiş, Efes kapısından girmiş ama Miçiç tayfasının mobbingine Tataman’ın boyun eğmesi yüzünden antreman salonundan sahaya geçememiş, buna karşılık Real Madrid’in derhal en skorer yıldızı olmuş, Bosna Milli Takımının zaten yıldızı bir “Türk”, benim için övünülecek bir “Türk”, bize çok haklı olarak kızgın da olsa, evlâdımız, ciğerimiz, haydi Canan, bütün Bosna seni izleyecek pazar günü, biz de tabii ki.
Sayin ROUNDSPHERE … yorumcumuz.
Guzide klubumuzun Kaptanindan ve de Milli Takimimizin Kaptanindan soz etmisiniz ve sayin Kapanli hocam da sizden numarani istemis.
Eyyyyyvallah …
Bir de Dogus Balbaydan da soz etmissiniz.
Marko Gududuric savunmami yapiyor ????
Nigel – Hayes Davis savunmami yapiyor ????
Jam Madar ne is ????
Camurdan olsun
Melih Mahmutoglu olsun ve yaaaa Dogus Balbay olsun
Zekali bir Koc …. Parkede 5 -e 4 -de oynar ve deeeee oynamasini
bilir.
Cikmissiniz la laaaa konusuyorsunuz.
Tabiki actiginiz Pencerden bakis aciniza saygiyla.
Hollandadan
Hasan Ulu