2005 yılından beri A Klasmanı’ndan görev yapan Ali Şakacı, basketbolu salonun her yerinde yaşamış bir isim. Futbol oyunculuğu ile başlayan sporcu kariyeri, kısa sürede basketbolculuğa doğru yön değiştirmiş. Oyunculuğun ardından basketbol ile bağını hakemlik vasıtasıyla koparmayan Şakacı, bir yandan da görev yaptığı okulların takımlarından antrenörlük yapıyor. Basketbolun saha içindeki kişiler için de, saha kenarındaki kişiler için de ne demek olduğunu iyi biliyor.
Basketbol hakemliğinin yanı sıra bilgisayar öğretmenliği yapan Şakacı için soyadının çağrıştırdığı gibi hayata pozitif bakmak çok önemli bir erdem. Ailesiyle sık sık seyahate çıkan, motosikletiyle yaptığı gezilerle stres atan, düzenli olarak halı saha maçlarına katılan genç hakemin alçakgönüllü ve esprili karakterini cevaplarda görmek çok kolay. İnternet sitesi tasarımı üzerine olan uzmanlığı onu farklılaştıran özelliklerinden bir diğeri.
Sorumluluk almaya yabancı değil ve hatta aynı anda farklı sorumlulukları aynı anda yerine getirme konusunda doğal bir yeteneği var. Hakemlik, öğretmenlik ve antrenörlük gibi görevleri üstlendiği yoğun programının içinde bir yandan da yazılım projeleri geliştiriyor. 22 yaşında A Klasmanı’na yükselmek sıradışı bir başarı ama Ali Şakacı’yı tanıdığınızda buna daha az şaşırıyorsunuz.
Ali Şakacı kimdir?
20 Şubat 1983 yılında Ankara’da doğdu. Sırasıyla Samsun’da Gülsüm Sami Kefeli İlköğretim Okulu ve Tülay Başaran Anadolu Lisesi’ni bitirdi. 2004 yılında 19 Mayıs Üniversitesi Bilgisayar Öğretmenliği bölümünü tamamladı. Ardından 19 Mayıs Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü’nde yüksek lisans yaptı. 2001 yılına kadar arasında çeşitli kategorilerde basketbol oynadı. 2001 yılında Samsun’da Merkez Hakem Kurulu Üyesi Ali Kemal Çimagil’in eğitim verdiği aday hakem kursunu tamamladı. 2002 yılında C klasmanına, 2003 yılında B klasmanına çıkan Şakacı, 2005 yılında 22 yaşında Türkiye Basketbol 1. Ligi‘nde düdük çalmaya başladı. Ali Şakacı 2005 yılından bugüne Türkiye Basketbol 1. Ligi’nde düdük çalmaya devam ediyor.
Aynı zamanda 2004 yılından bu yana Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda Bilgisayar Öğretmeni olarak görev yapmaktadır. Evli ve 1 kız çocuk babası olan Şakacı, Samsun bölgesi hakemimiz olarak görev yapmaktadır.
Basketbol hakemliği öncesinde sporcu olarak hem futbolla, hem de basketbolla ilgilenmiştiniz. O dönemi biraz anlatır mısınız?
6 yaşımda spora futbol oynayarak başladım. Birçok kategori kapsamında amatör liglerde 14 yaşıma kadar sürdürdüm futbolu. İyi de bir futbol oyuncusuyum, halen arkadaşlarımla beraber sık sık maç yapıp hobimi sürdürürüm. Lisede 14 yaşımda hem daha popüler olması, hem de eğitimimi daha az etkilediğinden basketbola yöneldim. Üniversite takımları dâhil amatör liglerde basketbol oynadım. Basketbolun hayatımda bu kadar rol alacağını inanın tahmin edemezdim.
Basketbol hakemi olmaya nasıl karar verdiniz?
Aslında basketbol hakemliğine başlayan insanların, bir karar vererek bu işe girdiklerini düşünmüyorum. Ülkemizde maalesef çok da popüler olan bir meslek değil hakemlik. Herkesin kendine göre bir hikâyesi vardır tabi. Ama başladıktan sonra bir virüs gibidir ve çok seversiniz. Bir türlü kopamaz ve her geçen gün daha da bağlanırsınız. Benim hikâyeme gelince… Lise son sınıfta okul takımında oynarken, takım arkadaşlarımdan birisinin hakem olan ablası çok itiraz ettiğimi görünce “Gel hakem ol” demişti. Sonra onun ısrarlarıyla hakemlik kursuna katıldım. Biraz hakemlere kızdığımdan olmuştur belki de (gülüyor)
Maçlara nasıl hazırlanıyorsunuz? Maçlardan önce uyguladığınız bir toteminiz var mı?
Maçımı öğrendikten sonra önce hakem arkadaşlarımla konuşup karşılaşmayla ilgili planımızı yaparız. Daha sonra yöneteceğim takımlarım son maçlarını sistemden indirip izler ve fikir sahibi olurum. Bunun dışında zaten fiziksel olarak kendimizi iyi durumda tutmak zorundayız. Düzenli spor alışkanlığı bizim olmazsa olmazımız. Totemim var aslında. Her maçtan önce soyunma odasına girmeden mutlaka eşim Tuğba ile konuşup onun başarılar dileğini duymam gerekir. Birçok defa telefonu açmadığında tartışmışlığımız var. Bir de Rüştü Nuran’dan miras kalan bir totemim daha var. 2011 yılı Kayseri’de Cumhurbaşkanlığı Kupası maçında sahaya çıkarken parkeye vurup uğur yapmıştı. İki uzatma sonunda biten Fenerbahçe–Galatasaray derbisi, sorunsuz ve iyi bir yönetimle tamamlanmıştı. O günden bu güne her maça çıkarken parkeye vurup yüzük parmağımı öper öyle çıkarım.
Maçın stresini nasıl atıyorsunuz?
Genelde sakin görünürüm ama stres bu işin doğasında var. Onu ne kadar iyi yönetirseniz, o kadar iyi hakemlik yapıyorsunuz. Maça mental ve fiziksel olarak hazırlarım kendimi. Bu da beni sahada iyi hissettirir.
Basketbol hakemliğinizde geçmişe dönüp baktığınızda sizin için özel bir anı var mı?
2 Cumhurbaşkanlığı Kupası, birçok Play-Off finali ve Türkiye Kupası finalleri yönettim. Hepsi de benim için çok özel günlerdi. Ancak annemin kalp krizi geçirip ameliyata alınacağını öğrendiğimde, yöneteceğim müsabakanın başlamasına yarım saat vardı. Benim için çok zor bir karardı ve o maçı yönettim. İlginç ve zor bir tecrübeydi.
Basketbol hakemliğinin size kattığı en önemli artı ne oldu?
Saygınlık, ilgi, birçok şehirde arkadaş dost vs. Hepsi çok önemli fakat siz İran’ın Esfehan şehrine nasıl giderdiniz? Niye giderdiniz? Hakemlik sizi hiç görmeyeceğiniz, hiç aklınıza gelmeyen noktalara gitmenize, orada insanlar tanımanıza sebep olur.
Sosyal çevrenizde basketbol hakemi olduğunuzu öğrendiklerinde tepkiler nasıl olur genelde?
Aslında bu çok komik ve birçok arkadaşın da başına gelmiştir. Camiaya uzak insanlar genellikle öğrendiklerinde hemen arka arkaya üç soru sorarlar…
- Masa hakemi misin?
- Orta hakem mi? Yan hakem mi?
- Kaç para alıyorsunuz?
Bu hiç değişmez. Ama şaka bir yana gerçekten kendimizi önemli hissetmemizi sağlar insanların tepkileri.
Çok güzel bir soy isminiz var: ‘ŞAKACI’. Bununla ilgili parkede bir anınız var mı?
Çocukken çok hoşlanmazdım, bazen alay edilebileceğini düşünürdüm aklımca ama şimdi seviyorum. Sahada birçok defa antrenörler tarafından kullanıldı ‘Şaka mı bu’, ‘Şaka yaptın heralde’ gibi… ama onlar da alıştı galiba, artık pek duymuyorum.
Hakemliğin yanı sıra asıl profesyonelliğiniz bilgisayar öğretmenliği. Basketbol hakemleri genelde spor ve beden öğretmenleri olurlar. Bilgisayar öğretmeni olmanız sizi ilginç bir örnek yapıyor…
Evet. Herkes öğretmen olduğumu öğrendiğinde beni Beden Eğitimi Öğretmeni sanıyor. Hatta ‘Ne öğretmenisiniz?’ diye bile sormuyorlar.
Bilgisayar öğretmeni olarak teknoloji ile aranız nasıldır? Teknolojinin hangi yönleri sizi heyecanlandırır?
Aslında mesleğine biraz nankörlük edenlerdenim. Çünkü zamanımın büyük bir çoğunluğunu basketbol ve hakemlik kaplıyor. Bilgisayar çok nankördür, biraz ihmal ettiğinizde o da sizi hemen bırakır. Biraz köreldim galiba. Ama ben bir tasarım meraklısıyım ve web sitesi, afiş grafik tasarım ilgi alanlarım. Arkadaşlarımla bu sektörde işler de yapıyoruz ayrıca. Öğrencilerimle de web tasarımı ve grafik tasarım çalışmaları yapıyoruz.
Görev aldığınız okullarda aynı zaman basketbol takımları da kuruyor ve antrenörlüğünü yapıyorsunuz. Bir antrenör olarak çıktığınız maçlarda hakemlerle diyaloğunuz nasıl?
Bu çok enteresan aslında. Sondan başlayayım hakemlerle aram çok iyi değil çünkü kuralları ve oyunun hakemlik yönünü bu kadar iyi bilip profesyonel olunca, kenara geçip koçluk yapmak hiç kolay olmuyor. Evet, çalıştığım okullarda öğrencilerimin ve idarenin isteği ile çoğu zaman okul takımı çalıştırıyorum. Bir keresinde aşırı itirazdan teknik faul almışlığım dahi var.
Teknolojinin en önemli parçalarından biri de sosyal medya… Sizin sosyal medya ile aranız nasıl?
Biz sosyal medyayı internet cafeden icq, mirc kullanarak tanıdık aslında. Daha heyecanlı ve daha samimiydi. Ama teknoloji durmuyor ve mesleğim gereği zaten istesem de, istemesem de çağa ayak uydurmak durumundayım. Çok fanatik olmasa da düzenli bir Facebook ve Twitter kullanıcısıyım.
İnternet sitesi tasarımı özel ilgi alanlarınız arasında. Sizin tasarımını özellikle takdir ettiğiniz, takip ettiğiniz siteler hangileri?
Genelde eğitim, spor ve özellikle basketbol haber sitelerini takip ederim. Söylerdim ama reklam olur galiba.
Keşke benim aklıma gelseydi dediğiniz bir internet sitesi veya projesi var mı?
Her bilgisayar sektöründeki insan gibi Google ve Facebook imrenilecek projeler… Şu an içerisinde bulunduğum bir projemiz var aslında. Birkaç arkadaşımla beraber sektörün ihtiyaçlarını karşılayacak bir eğitim portalı üzerinde çalışıyoruz. Yakın zamanda yayınlayacağız galiba.
Basketbol ve bilgisayar dışında ilgilendiğiniz bir hobiniz var mı?
Motosiklet kullanıyorum. Garajımda bir motorum var. Genelde kafa dağıtmak için arkadaşlarla kısa seyahatler yaparız. Ve hala futbolu bırakamadım, ara sıra halı saha kaçamağım hep olur.
Matematik öğretmeni eşiniz Tuğba Hanım ile nasıl tanıştınız ve basketbola ilgisi nasıldır?
Eşimle üniversite yıllarında tanıştık. Bir dönem oynamış o da ama şu an sadece izleyici. Başlarda daha ilgiliydi aslında ama artık biraz sıkıldı sanırım bu tempodan. Bazen maç için hangi şehirde olduğumu bile karıştırır.
Alya isminde çok tatlı bir kızınız var. İlerde basketbol hakemi olmasını ister misiniz?
Kendisi karar verecek sonuçta ama basketbolun içerisinde olması hoşuma gider galiba.
Yaşamınızın en önemli parçalarından biri de ailenizle beraber sık sık seyahate çıkmanız. Bugüne kadar gittiğiniz yerler içinde sizi en çok etkileyenler hangileri oldu?
Boş zamanlarda hemen eşimle bir plan yapıp seyahat etmeye çalışırız. Genelde yakın bölgeleri, uzun tatillerde de yurt dışını tercih ederiz. Roma bizim favorimiz. Türkiye’de Sinop aşığıyız.
En sık nereye seyahat edersiniz?
Rize’nin Ayder Yaylası bizim ikinci evimiz gibi. Her sene mutlaka gideriz.
Gideceğiniz yere karar verirken nelere dikkat edersiniz?
Ulaşımı kolay, çok kalabalık olmayan, kendimizi turist hissedebileceğimiz yerler. Özellikle küçük kasabalar tercih ederiz.
Bir gün mutlaka gitmek istiyorum dediğiniz yer neresidir?
Arjantin’e karşı hep bir sempatim vardır ve bir gün mutlaka gitmek isterim.
(Kaynak: tbf, 27-07-15)