Cumartesi, Temmuz 27, 2024
spot_img

Alperen’in ilk antrenörüyle röportaj

Ülke basketbolumuz adına son yıllarda yetiştirdiğimiz en önemli oyuncuların başında gelen Alperen Şengün (2002), henüz 18 yaşına rağmen; Türkiye Erkekler Basketbol Süper Ligi’nde, A Erkek Basketbol Milli Takımımızın Avrupa Şampiyonası Elemelerinde oynadığı son iki maçta ve FIBA Euro Cup’ta oynadığı üç maç sonunda gerek ülkemizde gerekse de dünya basketbolunda kendinden başarıyla söz ettirmeyi başardı. Bu başarılı performansıyla bizler de gurur duyduk ve bundan sonra daha büyük başarılar elde ederek bizleri gururlandırmaya devam edeceğine de inanıyorum.

Alperen Şengün gibi değerleri ülke basketbolumuza kazandırmak, başta Türkiye Basketbol Federasyonu ve spor kulüplerimiz olmak üzere bütün basketbol paydaşlarının birinci ehemmiyet gösterecekleri alan olmalıdır. Büyük oyuncular yetiştirdikçe basketbolumuzun da büyüyeceğini; bu sayede de başta A Milli Takımlarımız olmak üzere, kulüplerimizin, antrenörlerinizin, basınımızın ve diğer bütün paydaşların da değer kazanacağını bilmemiz gerekiyor. Ülke basketbolumuzun niteliğinin göstergesi hiçbir şekilde yabancı oyuncularla elde edilen başarılar olamaz. Ülke basketbolumuzun gerçek niteliğinin göstergesi ve gerçek başarısı, bu ülkenin çocuklarıyla elde edilen başarılarla sağlanacaktır. Dünya basketbolunun en zirvesinde yer edinebilmek ve ülke çapında da basketbolu herkese sevdirmenin yolu; bu toprakların çocuklarından dünya çapında büyük oyuncular çıkartarak elde edilecektir. Sadece kısa vadeli başarılar adına bol yabancı oyunculu kadrolarla elde edilmek istenen başarılar ile ancak günü kurtarırız ama kulüplerimizin geleceğini de bir o kadar sürdürülebilirlikten uzaklaştırmış oluruz. Daha da tehlikeli olanı ise kulüplerimizin kuruluş amaçlarına uygun düşmeyen popülist yaklaşımlı zihniyetlerin sayısını arttırır ve bu nedenle de Bandırma BK gibi ilk önceliği öz değerlerimize önem vermek olan kulüplerin kıymetini de bilemeyiz!

Sayın Ahmet Kandemir’in ve diğer Beşiktaş kulübü yöneticilerinin çabalarıyla sezon öncesinde bir proje takımı oluşturulma düşüncesi ve bu proje takımının ağırlıklı olarak kapanan Bandırma BK kulübü oyuncularıyla oluşturulması, belki de ülke basketbolumuz adına yapılmış en doğru hamlelerden birisiydi. Bu genç oyunculardan kurulu kadronun yani bizim çocukların, ligin ilk 19 haftasında alınan 10 galibiyette ne kadar büyük pay sahibi olduklarını hep birlikte keyifle izliyoruz. Bu genç oyuncuların basketbolunu her geçen gün daha da büyütmeleri taraflı tarafsız her kesim tarafından hem taktir görüyor hem de bu takıma herkesin sahip çıkmaya başladığı görülüyor. Çünkü bu çocuklar, bizim çocuklarımız ve adeta ülke basketbolumuzun mahsulleri. Eğer bizler önceliğimizi değerler yetiştirme olarak belirlersek ve bu değerlere de imkanlar tanırsak, ülke basketbolumuzda kısa sürede daha birçok Alperenlerin yetişmesini de sağlamış oluruz. Yabancı oyuncu sayısının ligimizde gereğinden fazla olduğunu sıklıkla ifade etmemdeki nedenlerin başında da bu geliyor. Biz kendi değerlerimize önem verir ve onlara imkanlar sağlarsak, geç olmadan birçok yerli oyuncumuzu da ülke basketbolumuza kazandırmış oluruz. Alperen gibi bir değer eğer bol yabancı oyunculu bir takımda olmuş olsaydı, eminim ki şuan bulunduğu seviyede olamaz ve gelişimini bu denli sağlayamazdı. Sonuçta oynamadan ve sorumluluk verilmeden bir oyuncunun kendini yeterince geliştiremeyeceğini hepimiz biliyoruz. Erken yaşlarda havlu sallayarak bench konforuna alışmış olsaydı, muhtemeldir ki nice değerimiz gibi potansiyelinin çok altında bir basketbol kariyeri olurdu.
Ülke basketbolumuzda birçok takımımızda Bandırma BK’nın oyuncuları başarıyla formalarını terletirlerken, aynı zamanda gösterdikleri başarılı performanslar ile Bandırma BK gibi çok önemli bir kulüp yapılanmasının da ruhunu yaşatmaya devam ediyorlar. Kulüplerimizin, Türk oyuncuların figüran olduğu bol yabancı oyunculu Euroleague şampiyonlukları, TBSL şampiyonlukları ve diğer kupa şampiyonluklarının hepsi er ya da geç muhakkak unutulacaktır. Unutulmayacak olanlar ise; A Milli Takımlarımızla elde edilen başarılar, bu ülkenin çocuklarının da büyük pay sahibi olduğu şampiyonluklar ve bu ülke basketboluna büyük oyuncular yetiştiren kulüplerimiz olacaktır. Bu nedenle aradan 40-50 yıl geçtiğinde bile her daim Alperen Şengün gibi değerlerimiz, Bandırma BK gibi yetiştiği kulüpleriyle anılarak hem ülke basketbolumuzu yukarılara çıkartacak hem de yetiştiği kulübün ismini yaşatmaya devam edecektir.
Alperen Şengün Türkiye Erkekler Basketbol Süper Ligi’nde geride kalan 19 hafta sonunda, bir yerli oyuncumuzun son yıllarda elde ettiği en önemli istatistikleri elde ederek yüzümüzü güldürmeyi başardı. Türkiye Erkekler Basketbol Süper Ligi’nde; sayı ortalamasında ikinci (maç başına 19,58 sayı), blok ortalamasında birinci (maç başına 1,95 blok), ribaund ortalamasında ikinci (maç başına 10,11 ribaund), top çalma ortalamasında sekizinci (maç başına 1,37 top çalma) ve verimlilik puanında birinci (maç başına 27,74 verimlilik puanı) durumda yer alıyor (maç başına 28:13 dakika süre alıyor). FIBA Euro Cup’ta oynadığı üç maçta ise; 29:42 dakika- 23,0 sayı- 7,3 ribaunt- 2,7 asist- 1,7 top çalma- 2,0 blok ve 28,0 verimlilik puanı ile TBSL’deki başarılı performansını Avrupa Kupası maçlarına da taşıdığını görüyoruz. Geçen sezon ve özellikle de bu sezonki başarılı performansı sonrasında da A Milli Takımımıza çağrıldı ve 2022 Avrupa Basketbol Şampiyonası Elemelerinde (FIBA 2022 EuroBasket) oynadığı son iki maçta ay-yıldızlı takımımızın formasını başarıyla giydi (17:54 dakika- 7,3 ribaunt- 2,7 asist- 1,7 top çalma- 2,0 blok ve 28,0 verimlilik puanı). Son olarak da bu başarılarına bir yenisini daha ekleyerek ESPN gibi dünyaca ünlü basketbol sitesinin NBA Draft sıralamasında Avrupalı oyuncular arasında ilk sıraya yerleşerek (genel sıralamada 14. sırada) hem ülke basketbolumuzu dünyada başarıyla temsil etmeye hem de ülkemizde basketbola olan ilgiyi arttırmaya devam ediyor.

Bu önemli değerimizin yetişmesinde Bandırma BK yöneticilerinin ve değerli antrenörlerinin hiç kuşkusuz çok büyük katkıları var. Başta Bandırma BK Başkanı olan Sayın Özkan Kılıç olmak üzere; Bandırma BK antrenörleri Sayın Ahmet Gürgen, Sayın Alp Baydar, Sayın Muharrem Candesteci ve ismini sayamadığımız diğer bütün antrenörlerin çok büyük emekleri var. Bu nedenle Alperen Şengün gibi bir değerimizi ülke basketbolumuza kazandırdıkları için emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum.

Alperen Şengün’ün 12. Türkiye Basketbol Minikler Şenliğinde o dönemde Bandırma BK altyapı koordinatörü olan Sayın Ahmet Gürgen tarafından beğenilmesi hem Alperen için hem de Türk basketbolu için ne kadar önemli bir kırılma noktası ise, bundan daha da önemli olanın hiç kuşkusuz Alperen’i Giresun’da basketbola başlatan ve ülke basketbolumuza kazandırılmasında en önemli ilk aşamanın gerçekleşmesini sağlayan ilk antrenörü Sayın Salim Taşlı ile basketbola başlamasıdır. Bu nedenle Sayın Salim Taşlı gibi basketbol adına özverili bir şekilde çalışan ve ciddi emek harcayan antrenörlerimize ne kadar teşekkür etsek azdır. Büyük oyuncular yetiştirmek için, büyük antrenörler yetiştirmek gerekir. Büyük antrenörler yetiştirmek için de ilk önce antrenörlerimizin özlük haklarını iyileştirmek ve kimseye muhtaç etmeyip, tamamen yaptıkları eğitim çalışmalarına odaklanmalarını sağlamak gerekir.
Anadolu’da Alperen gibi daha nice potansiyelli evladımız, Sayın Salim Taşlı gibi değerli antrenörlerimizin ellerinden tutmasını bekliyor. Ülkemizde yabancı oyuncu transferleri için havaalanlarına koşmak yerine, Anadolu’da keşfedilmeyi bekleyen kendi öz değerlerimiz için şehir şehir koşmamız hem ülke sporumuz adına hem de o evlatlarımız adına en doğru yaklaşım olacaktır. Sayın Salim Taşlı’ya Alperen Şentürk gibi değeri ülke basketbolumuza kazandırdığı için şükran borçluyuz. Kendisiyle yapmış olduğumuz röportaj metnini bütün basketbolseverlerin dikkatlice okumasını ve bu sayede de Sayın Salim Taşlı özelinde ülke basketbolumuz adına yeni Alperenler yetiştirmek adına nelere öncelik vermemiz gerektiğinin anlaşılacağını umuyorum. Bu değerli röportaj ile sizleri baş başa bırakıyor ve keyifli okumalar diliyorum.

✓ Saygıdeğer Hocam, Alperen Şengün gibi bir değeri ülke basketbolumuza kazandıran antrenörlerin başında gelmenizden dolayı öncelikle size çok teşekkür ediyorum. Basketbol severlerin sizi daha yakından tanıması adına öncelikle kendinizi ve basketbol antrenörlüğü kariyerinizi bize kısaca anlatabilir misiniz?
1965 Yılında Ankara’da doğdum. 1971 yılında babamın mesleği ve hastalığı nedeni ile dedemin yaşadığı il olan Giresun’a geldik. İlkokulu Cumhuriyet İlkokulunda, ortaokul ve liseyi Atatürk Lisesinde tamamladım. Basketbola çok geç sayılabilecek bir yaş olan 16 yaşında Şafak Spor Kulübünde başladım. Daha sonra Giresunspor, Fiskobirlikspor takımlarında oynadım. Askerliğimi Çanakkale Jandarma Gücü basketbol takımında oynayarak tamamladım. Daha sonra basketbol hayatıma 1991-1992 sezonunda Antalya Çimtur Takımında devam ettim. O yıl Çimtur takımıyla basketbol 2.ligine yükseldik.
Basketbol antrenörlüğüme ise 2000-2001 sezonunda Fiskobirlik Spor erkek takımı ile 2.ligde mücadele ederek başladım. 2017-2018 yılında ise Milli Takım Antrenörü Mehmet Kaputoğlu ile beraber onun yetiştirdiği ve benim de yetiştirdiğim kız basketbolcularımızla Ordu Açı Koleji takımını TKBL’ye taşıdık. 2018-2019 sezonunda ise TKBL’de Aydın Uğuz hocam ile asistan koç olarak sezonu bitirdik.

✓ Geçen sezon Bandırmak BK ile bu sezon da Beşiktaş ICRYPEX ile çok başarılı maçlar ortaya koyan Alperen Şengün’ü basketbola başlatan ilk antrenörüsünüz, Alperen’in basketbola başladığı süreci bize kısaca anlatabilir misiniz?
İlk önce benim çalışmalarımı yapabileceğim bir salona ihtiyaç vardı; Giresun Üniversitesi’nin şehir merkezindeki tek potası olan ve zeminin bazı bölümlerinde çizgisi dahi olmayan eski bir salonu kullandık. Giresun Üniversitesi Spor Koordinatörlüğünü yapan Doç. Dr. Nihat Sarıalioğlu’ndan salon için destek istedim. Kendisi üniversite salonu ve kullanabileceğim tüm malzemelerin desteğini sağladı. O dönemde bizlere ayrıca destek veren Sn. Rektörümüz Prof. Dr. Yılmaz Can hocama ayrıca teşekkür ediyorum.
Daha sonraki süreçlerde Giresun Üniversite Kulübü basketbol altyapısıyla antrenörlük hayatıma devam ettim. Bir gün (2010 yıllarının sonunda) Giresun Atatürk Lisesi Basketbol Takımında beraber oynadığım Kemal Şengün arkadaşımla yolda karşılaştık. Bana 16 yaşında uzun boylu Alican adında oğlunun olduğunu ve basketbol oynamak istediğini söyleyince yaşının basketbola başlamak için geç olduğunu ancak okul takımlarında oynayabileceğini söyledim. Daha sonra bana 2002 doğumlu küçük kardeşi olan Alperen’i yönlendirebileceğini söyledi ve biz Alperen ile hemen antrenmanlara başladık. Uzun bir süre basketbolun temel çalışmalarını yaptık. Çok yetenekli ve çalışkan bir öğrencimdi.

✓ Alperen Şengün, sizinle birlikte nasıl bir basketbol eğitiminden geçti? Sizce altyapılarda oyuncu seçimi ve basketbol eğitim süreci nasıl olmalıdır?
Alperen ile birlikte çalışmalarımda özel olarak farklı bir eğitim vermedim. O zaten fiziği ve yeteneği ile çok hızlı öğreniyordu. Tek sorunumuz biraz koşmamasıydı. Ben basketbolun yürüyerek ve yavaş tempoda oynanmasına karşı olan bir antrenörüm. Basketbol, hareketlerin peş peşe ve hızlı oynandığında sahada bir ahenk oluşmasına neden oluyor. Alperen dediğimi anında uygulayan bir oyuncuydu. Yorumlarında benim ona çok bağırdığımı söylüyor çünkü sahada 15 oyuncu var fakat içlerinden bir veya iki tanesi basketbolcu olabilirdi, daha iyi bir basketbolcu olabilmesi için ona biraz daha yüklenirdim. Alt yapılarda oyuncu seçimleri genelde okullar üzerinde oluyordu. Giresun basketbol şehridir. Bu şehir basketbolu çok sever. Bazen velilerin talepleri üzerinden oyuncu gelirdi fakat basketbolcu seçmeleri bilimsel olarak mutlaka küçük yaştan itibaren yetenek ölçümleri ile yapılmalıdır.

✓ Alperen Şengün’ün Bandırma’ya transfer sürecinin nasıl gerçekleştiğini bizlere anlatabilir misiniz? Neden diğer kulüpler değil de Bandırma BK’ya transfer oldu?
Alperen Şengün’ün Banvit’e transferi Giresun Üniversitesi Spor Kulübünün 12. Türkiye Basketbol Minikler Şenliğinde gerçekleşti. Her yıl yapılan ve bence tekrar başlaması gereken minikler şenliği o yıl Denizli ilindeydi. Orada oynanan maç esnasında benim de Tofaş SAS zamanında tanıdığım Ahmet Gürgen hocam tarafından tespit edilip Banvit’e transferini gerçekleştirdik.
Banvit’e transfer olmasının nedeni; ben minikler şenliğine gitmeden önce hemen Anadolu Efes ve Fenerbahçe Kulübü ile diyalog kurmak istedim fakat onlar çok ilgilenmediler. Zaten benim de isteğim Alperen’i Banvit’e vermekti. Çünkü Banvit Türkiye’de basketbolcu fabrikasıydı. Buradan başta Banvit basketbolunu oluşturan Görener ailesine, yıllarca kulüp başkanlığını yapmış olan Özkan Kılıç beyefendiye, Banvit’in çok değerli Antrenörleri Ahmet Gürgen, Ali Yıldırım, Alp Baydar ve Muharrem Candesteci’ye çok çok teşekkür ederim. Alperen’in basketbolda bu konuma gelmelerinde çok büyük emekleri ve katkıları olmuştur. Hepsinin emeğine sağlık.

✓ Alperen Şengün’ün kariyer planlamasında sizin etkiniz ne ölçüde oldu? Alperen ile sürekli olarak görüştüğünüzü biliyoruz. Bundan sonraki süreçte Alperen’in kariyeri adına hangi yolu izlemesini tavsiye edersiniz?
Alperen’in kariyeriyle ilgili benim hiçbir planım veya bilgi paylaşımım olmadı. Onun hala çok çalışıp gelişimiyle ilgili eksik yönlerini tamamlaması gerektiğini konuşuyorum. Çünkü basketbolun öğrenilmesi durmaz. Doğuş Balbay’ın bir röportajında bu konuyla ilgili güzel bir yorumu var ‘Basketbolu bırakana kadar kendimi geliştirmeye devam edeceğim.’ Ben de aynı fikirdeyim. Bundan sonraki basketbol yolunda mutlaka NBA’den önce EuroLeague’de oynamasını isterim. Çünkü orada kendini daha net görüp, eksik olan kısımları ortaya çıkacak ve onların üzerinde yoğunlaşacaktır.

✓ Son yıllarda ülkemizde alt yaş kategorilerinde kazanılan kupa ve madalyalar önemli bir reklam aracı haline geldikçe, geçmişe nispeten daha az üst düzey oyuncunun da yetiştiğine tanık oluyoruz. Oyuncu yetiştirmek adına altyapılarda nasıl bir anlayışın hâkim olması gerekir ki, ülke basketbolumuzda dünya çapında büyük basketbolcularımızın sayısı artsın?
Bu sorunuzu cevaplamak için Türk sporun içindeki engelleri ve problemleri net bilmek gerekir. Ben Karadeniz Bölgesinden baktığımda farklı görürüm, herhangi biri Doğu Bölgesinden baktığında farklı görür. Türkiye’nin her bölgesinden her şey farklı gözükür. Bence bu anlamda bir ekolün oluşması gerekiyor. Hani deriz ya “Sırp basketbolu” bunun gibi bir sistemi ve tarzı olmalıdır. Bazen Türkiye Basketbol Federasyonunun lisanslarımızın devamlılığını sağlamak ve kademe atlamak adına seminerleri olur. Oraya gelen antrenör grupları ben de dahil sadece dinleyip gidiyoruz. Lisanslar vizelendiğinde tamamlanmış gibi oluyor, ondan sonra herkes kendi bildiğini okuyor ve öğretiyor. Ülkemizdeki insanlar yetenekli ve zeki. Sadece onlara usul ve bir ortam oluşturulması gerekiyor. Bunun tekniğini ve şeklini bu konudaki uzmanların ortaya koyması gerekir.

✓ Ülke basketbolumuz adına söylenecek sözlerin çoğunu sizler gibi oyuncu yetiştiren antrenörlerimizin söylemesi gerekirken, maalesef bunun tersinin gerçekleşmediğini görüyoruz. Oyuncu yetiştiren antrenörlerin TBF başta olmak üzere basketbolumuz adına ne şekilde desteklenmesi gerekir ki ülke basketbolumuzda daha nice Alperen Şengün’ler yetiştirebilelim?
Ülke basketbolumuzun dünya sporundaki yerini yukarılara çekmek için bilimsel planlar çerçevesinde hareket edilmesinden yanayım. Çünkü spor bir bilimdir. Kafanıza göre al topu at diyemezsiniz. Sporcunun beslenmesi, fiziksel gelişimi, sosyal-kültürel gelişimi ve en önemlisi şu anda psikolojik gelişime ihtiyacı var. Bu saydıklarımın sporcunun formasını giyip sahada koşarak top oynamasıyla ilgili olmadığını düşünmek ve söylemek büyük hata olur. Türkiye Basketbol Federasyonu’nun ülke basketbolunu geliştirmek adına bu başarılı sporcuların nerelerde daha çok ortaya çıktığını analiz yaparak onlar üzerinden devamlılık getirmesi gerekir diye düşünüyorum. TBF, Minikler Şenliğini tekrar geri getirmeli ve bu turnuvaları ülke çapında ulaşımı zor olmayan yerleri seçerek herkesin katılmasına yardımcı olmalıdır. Alperen Şengün, Türkiye Basketbol Federasyonu’nun düzenlemiş olduğu 12. Türkiye Basketbol Minikler Şenliğinde tam anlamıyla ortaya çıktığını hatırlatmak isterim.

✓ Yetiştirici antrenör ve yetiştirici kulüplerin yaşadığı en büyük sorunlar nelerdir?
Yetiştirici antrenör ve yetiştirici kulüplerin en büyük sorunu tesis ve antrenörlerin hayat geçimini sağlayacak maddi imkanlarının olmamasıdır. Antrenör ya Halk Eğitim Kurslarıyla ya da basketbol spor okullarından gelen gelirle ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmaktadır. Bazen de eğer özel okullarla temasları varsa oradan da belli bir miktar ihtiyaçlarını karşılayabileceğini düşünmediğim kadar kazançlar elde edebilmektedir. Ben bu anlattıklarımı birebir yaşamış bir antrenör olarak ileri zamandaki antrenör arkadaşlarımızın belki daha kötü ortamlarda çalışacaklarını düşünüyorum. Fakat tüm zorluklara karşı ayakta durarak çalışmaya devam ettiklerini de biliyorum. Bu tamamen basketbola olan sevgileri ve emekleri yüzündendir. Malzeme konularında çok sıkıntı yaşandığını düşünüyorum. Yetiştirdiğiniz oyuncuların seviyesinde kendi ilinizde basketbol maçı yaptırabileceğiniz basketbol takımlarının olmaması, oyuncuların eğitim ile basketbolu beraber götürememesi, bizim gibi küçük illerdeki oyunculara hedef gösterememek veya bir ligin olmaması diye sayabilirim. Gerçi belli dönem Yeşil Giresun Belediyesi Basketbol Spor Kulübü, Türkiye Süper Liginde mücadele etti fakat devamlılığını sağlayamadı. Halk eğitim basketbol kurslarımızın açılmasına destek veren 2013-2018 yılları arasında görev alan Giresun Halk Eğitim Merkezi Sayın Müdürüm Harun Karabürk’e ve Sayın Müdür Yardımcısı Ertuğrul Ersan’a çok teşekkür ediyorum.

✓ TBF tarafından yıllardır uygulanan “Türk Sporcuların Yetişmesine Katkı Veren Kulüpleri Teşvik Projesi”ni sporcu yetiştirilmesine katkı anlamında yeterli buluyor musunuz? Kulüpleri teşvik ile birlikte yetiştirici antrenörleri teşvik adına ne gibi düzenlemelere gidilebilir?
Türk Sporcuların Yetişmesine Katkı Veren Kulüpleri Teşvik Projesi`ni sporcu yetiştirilmesine katkı anlamında yeterli bulmuyorum. Daha fazla katkı sağlanmalıdır. Çünkü gelen gelirlerin de kulüpler tarafından Türk sporcularına veya alt yapılara harcandığını düşünmüyorum. Bu kadar yabancı oyuncu olduğu bir ligde gelirlerin büyük bir bölümü yabancı oyunculara aktarılıyor. Kulüplerle birlikte yetiştirici antrenörleri teşvik etmek adına yapılması gerekenlerin Spor Bakanlığımızın katkı ve destekleriyle güçlenebileceğine inanıyorum. Millî Eğitim Bakanlığı aracılığı ile okullarımıza antrenör atamalarının olabileceğini düşünüyorum.

✓ Basketbol okulları ile oyuncu yetiştiren kulüp anlayışı arasında sizce nasıl farklılıklar mevcuttur? Bu iki uygulama anlayışı oyuncu yetiştirme noktasında nerede kesişir ve nerede ayrışır?
Basketbol okulları ile oyuncu yetiştiren kulüp anlayışı arasında fark şudur; okulların açılmasını tek sebep olarak görmüyorum fakat maddi kazanç amaçlı olarak görebiliriz. Çünkü antrenörün yaşaması için gerekli olan maddi ortama ulaşmasıyla yapılmış bir organizasyon olabilir. Oyuncuları yetenekle seçme durumu yok. Direkt olarak uygun ya da uygun olmayan fizikli oyuncuları almak durumunda kalıyoruz. Öğretme daha çok basketbolu sevdirme ve eğlendirme maksatlı oluyor. Kulüplerin oyuncu yetiştirme durumunda ise herkes tamamen basketbola odaklanmış ve oyuncu seçimleri titizlikle yapılıyor. Bazen antrenman sayısı haftada 12 veya 13’e kadar çıkabiliyor.

✓ Yılların tecrübesi ile cevaplayacak olsanız, ülke basketbolumuzda istenilen düzeyde “Büyük Oyuncular” yetiştirmemedeki ve yetişen oyuncuların da gelişimlerini istenen düzeye ulaştıramamadaki en büyük sorunlarımızın neler olduğunu kısaca bizlere söyleyebilir misiniz?
Yılların tecrübeli antrenörü olarak kendimi göremiyorum. Çünkü istemeyerek de olsa dönem dönem basketbolun içinden uzak kaldım. Sadece kendi yaşadıklarımdan yola çıkarak söyleyebileceklerim şunlar: Türk basketbolunda yeni bir ekol, yeni bir antrenör jenerasyonu oluşturulması ve Türkiye basketbol liglerindeki yabancı sporcu sayısının azaltılmasını öncelikte ilk sırada görüyorum. Buradan basketbola emek veren tüm antrenör arkadaşlarıma saygılarımı sunuyorum. Yollarına devam etsinler. Seminerlerde çok değerli hocamız Çetin Yılmaz’ın “Siirt’te 20 tane çocuğa basketbol öğreten antrenör benim için çok kıymetlidir.” şeklinde bir örneklendirmesi olmuştu. Evet, milli oyuncular çıkaramayabilirsiniz fakat bu güzel ülkemize çok değerli ve özgüvenli gençler yetiştirebilirsiniz. Benim için Basketfaul çok kıymetli bir haber alma kaynağıdır. Ümran Kapanlı hanıma ve Necip Kapanlı beye çok teşekkür ediyorum. İlker bey size de ilginiz ve alakanızdan dolayı ayrıca teşekkür ederim.

Saygıdeğer Hocam, bu güzel röportaj için çok teşekkür ederim. Ülke basketbolumuz adına göstermiş olduğunuz emeklerden dolayı size çok teşekkür ediyor ve çalışmalarınızda kolaylıklar diliyorum.

(İlker Yıldız, 03-02-2021)

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medya

15,872TakipçilerTakip Et
36,695TakipçilerTakip Et
65,321AboneAbone Ol

REKLAMLAR

popüler

zonguldak psikolog
zonguldak bireysel terapi