Artan başarılı ivmesiyle Barış Ermiş bir anda tüm dikkatleri üzerine çekti. Biz de kendisiyle bir araya gelerek özellikle Orhun hocayla bu kadar etkili ve iyi oyun sergilemesinin sebeplerini ve Tofaş’ı tercih etmesinin sebebini sorduğumuz keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Şimdi sizleri röportajla başbaşa bırakıyorum.
Sezona 10/10 galibiyetle çok iyi başlangıç yaptınız. Bu başarılı başlangıcı nasıl açıklarsın?
İlk maçtan itibaren sahada ekstra bir özgüvene dönüştü. Herkes neler yapabileceğini çok çabuk kavradı. Bu da sahaya çıktığımız zaman birbirimize karşı güveni ve saygıyı arttırdı. Böylece üst üste şansa kazandığımız maçlar da oldu. Çok iyi oynamadığımız, ama takımca sahada birbirimize yardım ettiğimiz maçlar da oldu. Biraz da dediğim gibi şans yardım etti. Mesela, çok kötü oynadığımız ve yorgun olduğumuz Gran Canaria deplasmanından gelerek, çok eksik olan Karşıyaka karşısında geriye düşmemize ve öyle bir seyirci önünde oynanamamıza rağmen geri gelerek iyi kazandık. Elbette 10/10 yapmayı beklemiyorduk; ama bir yerden sonra özgüveniniz yerine geliyor. Her maçı kazanabileceğinizi düşünüyorsunuz. Bu, dediğim gibi bir süreçti ve bu süreci takım olarak çok iyi geçtik.
“Fenerbahçe zaten ligin üstünde bu tempoya çok alışık oyunculardan kurulu bir takım.”
Üst üste kazandığınız 10 maçın ardından evinizde Fenerbahçe’ye kaybederek seriyi noktaladınız. Takım olarak o maçta şunları yanlış yaptık diyebilir misiniz; yoksa bu seri zaten bir yerde bitecek şeklinde mi düşünüyorsunuz?
Bence her ikisi de. Tabii ki bu seri bitecekti. Yani, sezonda 30/30 yapacaktık Fenerbahçe maçıyla bitti, dersek doğru söylememiş oluruz. Fenerbahçe zaten ligin üstünde bu tempoya çok alışık oyunculardan kurulu bir takım. Biz de tempoyu sezon başında iyi götürüyorduk. Ama bu yoğunluk zaman içinde bizim takımı düşürdü. Son kazandığımız maçlarda bile, sezon başındaki performansımızı gösteremiyorduk. Tabi ki bu bir yerde kırılacaktı. Ama Fenerbahçe çok iyi ve geniş rotasyonlu bir takım. Bizim neler yapabileceğimize karşı bizden daha iyi önlemler almışlardı ve maça bizden daha hazırlardı. Her yaptığımıza karşılık verdiler. Yine de maçın 3. periyodunun ortalarına doğru onları yakalayıp öne geçtik; ama orada da müthiş bir seri yakaladılar. Ona da bizde verebilecek bir cevap kalmamıştı.
“Benim neler yapabileceğimi ve yapamayacağımı çok iyi biliyor.”
Ligde oynadığın tüm takımlarda ortalama 20 dakika süre alan oyunculardansın. Ama Orhun hocayla beraber olduğun takımlarda gösterdiğin performansı, diğer takımlardayken sende göremedik. Orhun hocayla çalıştığın takımlarda daha iyi performans göstermeni en çok nelere bağlıyorsun?
Orhun abiyle çalışırken kendimi, şimdiye kadar çalıştığım coachlardan daha rahat hissediyorum. Benim neler yapabileceğimi ve yapamayacağımı çok iyi biliyor. Sahada, bana ona göre görev veriyor. Takımda Mejia ile beraber en yaşlı iki oyuncudan biriyiz. Bana takımdaki liderliği verdiği zaman, yaşımın verdiği tecrübeyle beraber; sahada bir coach gibi oyunu görebilmemi hep konuşuyoruz. Artık bir guarddan ziyade sahada kimin nerede ne yapacağıyla ilgileniyorum. Çünkü ben hayatım boyunca hiçbir zaman maçtan çıkar çıkmaz istatistiğe kağıdına “bugün kaç sayı attım, kaç asist yaptım” diye bakmadım. Ben hep, coachu memnun edebildim mi, skorerler iyi yerlerde buluştu mu, birisi sıcakken onu oyundan soğutttum, diye düşünürüm. Böyle olduğu zaman zaten başarılı olunduğunu gördüm. Orhun abiyle de bunu yakaladım. Zaten yıllardır beraber çalışıyoruz. Burada da Orhun abiye en iyi şekilde yardım etmeye çalışıyorum. Bu sene, hem biraz şutlarımın girmesiyle, hem de dediğim gibi takımın da iyi giderek yakaladığımız o özgüvenle beraber, her şey benim için şimdilik gayet iyi gidiyor.
“Şimdi, bu kuraldan dolayı Türk oyuncu oynasa bile bütün inisiyatif yabancılarda.”
Yabancı kuralı yerli oyuncunun önünü tıkıyor mu; yoksa sizde gördüğümüz gibi doğru coach ve doğru oyuncu bir araya gelince bu sıkıntı ortadan kalkıyor mu?
Bence tıkıyor. Bizim takımdaki genç oyunculara bakıyorumki, çok iyi kaliteli oyuncularımız var; Yiğit, Kadir, Muhsin, Berkay (şimdi çifte lisansla aramızdan gitti) gerçekten hepsi çok potansiyelli oyuncular ama şimdi idmanda bile Amerikalı bir oyuncuya karşı genç bir oyuncunun mücadele etmesi gerçekten kolay bir şey değil. Onların da hakkını yemek istemiyorum. Tabii ki bu rekabeti arttırıp oyuncuların seviyesini yukarı çekecektir ama ligin alt seviyesindeki takımlar genelde 6-7 yabancıdan süre almayı tercih ediyorlar. Yerlileri rol oyuncusu olarak belirliyorlar. Bu da her seferinde söylüyorum, beni üzüyor. Biz zamanında bir sorumluluk alarak buralara geldik. Çok maç kazandırdık, belki kaybettirdik de ama sahadayken yeteneğimize özgüvenimize güvenenler vardı. Şimdi, bu kuraldan dolayı Türk oyuncu oynasa bile bütün inisiyatif yabancılarda. Aradan sıyrılan Cedi gibi Furkan gibi birkaç tane oyuncumuz var. Ama dediğim gibi genelde takımlarda durum bu şekilde. Bu da ne kadar Türk basketbolunu, Türk oyuncusunu geliştirir bilmiyorum. Bu yüzden yabancı kuralının Türk oyuncuya zarar verdiğini düşünüyorum.
Doğru coachun bu durumda az da olsa önemi olduğunu söyleyemez miyiz?
Coachun da etkisi kesinlikle var; ama maalesef Türk basketbolunda coachun yeri hiçbir zaman garanti değil. Ancak çok doğru bir projede bunu yapabilir. Bu yüzden eleştiri yaparken hiçbir coachu eleştiremem çünkü 2 maç kaybettiğinizde maalesef hiçbir zaman yöneticiler genç oyuncunun sahaya girip sempatik gözüktüğüne bakmıyor. Yani ancak bizim Tofaş gibi bir kulüpte, ciddi uzun vadeli düşünülen, çok aşırı hırslı, sonuç odaklı olunmadığı zaman daha çok yapılabiliyor. Orhun abi de Türk oyunculara bu durumda daha çok süre verebiliyor. Elbette veremediği zamanlar da oluyor ama her zaman kafasında yerli oyuncu var. En azından idmanlarda %100 sorumluluk verebiliyor. Yani biz de takım olarak onlara çok saygı duyuyoruz. Çünkü gerçekten hepsi iyi oyuncular ama kural dolayısıyla çok fazla süre alamıyorlar. Belki eski kural olsa şu an hepsi çok daha iyi yerlerde çok daha fazla sorumluluk alarak oynarlardı. Ama dediğim gibi maalesef Türk basketbolunun bu bir gerçeği. Ben şimdi alt sıralardaki takımların niye 2-3 tane yerli oyuncuyu oynatmadığını sorgulayamam çünkü herkes kendi canının derdinde oluyor. Coach kümede kalmak istiyor. Bunun için bir maç çok önemli, 2 maç üst üste kaybederse yerinden olacak. Yani bunlar çok zor denklemler ama bence zarar gören Türk basketbolu oluyor. Bu, Milli takıma da yansıyor. Şu an federasyonda çok değerli abilerim var ve onlar umarım bir yolunu bularak bu durumu çözeceklerdir.
“Artık basketbolun yeri, zamanı ve belli bir şekli yok.”
Orhun hocayla böyle bir proje takımının içinde yer aldığın için kendini şanslı görüyor musun?
Evet şanslı görüyorum ve bu şansı biraz da kendim yaratıyorum. Buraya ilk TBL’de oynamak için gelmiştim. Çünkü bence artık basketbolun yeri, zamanı ve belli bir şekli yok. Tabii ki bir seviyesi var ama onun haricinde doğru projede ve doğru yerde olmak bana artık daha mantıklı geliyor. Yaşım da artık ilerlediği için çok fazla yabancı oyuncunun ağırlıklı olduğu yerde çok fazla yapamayacağımı düşünüyorum. Hep sorumluluk alarak işin içinde olmayı ve sahadayken karar verme yetkisinde olmayı tercih ettiğim için genellikle böyle yerlerde olmayı ben istiyorum. Benim için ne şans ki, TBL’den beraber başlayarak geçen sene BSL‘de play-off’a kaldık ve bu sene de böyle bir çıkışımız var. Elbette sonu ne olur bilmiyorum ama sonuçta iyi basketbol oynayan ki, bence belli bir kalitenin üzerinde oynayan, belki Euroleague seviyesi diyemem ama oraya yakın oynamaya çalışan, en azından basketbolun doğrusunu oynamaya çalışan bir takımız.Baktığımız zaman çok çok geniş rotasyonlu derin bir kadrolu takım değiliz ama elimizden geldiği kadar doğru basketbol oynamaya çalışıyoruz. Bu yüzden burada olmaktan çok mutluyum.
“Tofaş’ı tercih ederken hiç tereddüdüm olmadı.”
Tofaş’a TBL’deyken transfer olmandaki en büyük sebep BSL’de süre bulamamak mıydı yoksa kulübün misyonu ve Orhun hoca faktörü müydü ?
Beni BSL’de de isteyen kulüpler vardı; ama Orhun abiyle abi-kardeş gibi çok yakın bir ilişkimiz var. Biz Banvit’e gittiğimiz zaman da Banvit, hiçbir zaman küme düşmeye oynamıyordu ama hiçbir zaman play-off’a da aday bir takım değildi. Aralarda bir takımdı. Biz 3 sene içinde final ve kupa finali oynadık. Bu, çok büyük bir gelişmeydi. İnsana gerçekten çok büyük bir mutluluk veriyor.Bu yüzden Orhun abi bu projeyi anlattığı zaman direkt ikna oldum. Bir de bana bunu her sene büyütebileceğimizi ve kafasındaki projeleri anlattı. Orhun abi burayla 5 senelik bir anlaşma yaptı ve bu kolay kolay hiçbir antrenörün Türkiye’de alamayacağı bir kontrat. Orhun abinin her zaman bu kulübün arkasında duracağını biliyordum. Yani en ufak, TBL’de bile 2 mağlubiyet aldığınız zaman coachu yollama tehlikesi olmadığını bilmek benim için de gelirken çok önemli oldu. Bu yüzden burayı tercih ederken hiçbir tereddütüm olmadı. İyi ki de seçmişim.
“Tofaş’la tekrardan anlaşmayı istiyorum.”
Kariyerinde şuanlık hedeflerin ve önceliklerin neler?
Tabii ki hedeflerim var. Kendimi çok iyi hissediyorum. İyi oynadığımı düşünüyorum ama doğru organizasyonun içinde olduğumu da düşünüyorum. Benim sözleşmem bu sene bitiyor ama ben Tofaş’la anlaşmayı tekrardan istiyorum. Keşke burada basketbolu bırakabilsem. Bursa’yı çok seviyorum. Seyirciyle beraber çok güzel bir sinerji yakaladık. Tofaş’ı daha da yukarılara taşıyabilmek benim ilk planda istediğim şey.
Basketbolu bıratıktan sonra ne yapmayı düşünüyorsun?
Çok yakın zamanda bırakmayı düşünmediğim için şuan tam olarak bilmiyorum ama antrenörlüğü çok düşünmüyorum. Antrenörlük de çok stresli ve sorumluluk isteyen bir iş. Şu anda da zaten çok fazla sorumluluğum olduğu için tercih ettiğimde tekrardan aynı stresi yaşamak gibi olacak . Ama genç oyuncularla çalışmak ve tecrübelerimi anlatmak hoşuma gidiyor. Basketbolun içinde kalacağımı kesin söyleyebilirim ama ne tarafta olacağımı daha düşünmedim.
Milli takımda sürekliliğinin olamamasının en büyük sebebi sence neydi?
Bu konuda benim düşünebilecek bir şeyim yok. Üst üste milli takım kadrosunda bulundum. Arada gidip elendiğim de oldu. Son 2 veya 3 senedir çağrılmıyordum. Ergin abi ilk geldiğinde milli takıma gitmiştim. İkinci sene o çağırmadı. Ondan sonra Ufuk abi geldiği zaman da milli takıma çağrılmadım. Benim saygı duyup elimden geleni yapmaktan başka bir çarem yok. Ufuk abi de çok iyi çok kaliteli bir coach. Demek ki bir bildiği var. Ben gençlere çok yatırım yapıldığını düşünüyorum. Bunu bir kere daha söylemiştim; keşke bize de birisi o yaşlardayken önümüzü açabilmek için böyle radikal karar alabilseydi. Ona saygı duyuyorum. Son milli takım kadrosuna da dediğiniz gibi çağrıldım ve ben de gidip elimden geleni yapmaya çalıştım.
“Bir anda bu işleri başarmak gerçekten kolay değil.”
Tofaş’ın bu sezon BSL’de hedefi nedir?
Yanlış bilmiyorsam yöneticilerimiz daha iyi bilir; bu kulüp en son 18-19 sene önce Avrupa kupası oynadı. Bir anda katılıp bu işleri başarabilmek de gerçekten kolay değil. Hem hakemler açısından hem Avrupa kamuoyu açısından bilinmedik bir takımsınız. Bir anda deplasmana gidip hakemlerden, diğer takımdan saygı bekliyorsunuz. Bu kolay kolay olabilecek bir şey değil. Yılların takımları buralarda başarılı olabiliyorlar.
Organizasyon olarak yeni kulübüz ama şimdi baktığınız zaman Eurocup‘da bir üst tura çıkamamamız başarısızlık gibi ve 10/10 yaptıktan sonra Fenerbahçe’ye yenilmemiz başarısızlık gibi gösterilmeye çalışılıyor. Bu aslında ne kadar doğru bir iş yaptığımızı gösteriyor. Biz oynamaktan keyif alıyoruz. Hiçbir zaman 10/10 yaptık sonra bir maçı kaybettik diye mutsuz olmuyoruz. Bundan sonra 10/10 yapacağız diye bir hedefimiz de yok. Biz elimizden geleni, doğru basketbol oynamaya devam ediyoruz. Bu da şuana kadar bizi diğer takımlardan bir adım öne çıkarttı. Sezona böyle bir başlangıç yaptıktan sonra tabii ki düşüşler oluyor kimse yenilmez değil hele biz sınırlarımızın da üzerinde oynuyorduk; ama böyle başladığımız için büyük bir avantajımız oldu. Sezonu bitirebildiğimiz kadar yukarıda bitirerek play-off için bir avantaj yakalamak istiyoruz. En azından çeyrek finali rahat geçebilmek için saha avantajını elimize alabilmeyi istiyoruz. Dediğim bu 1.ve 2. bitiririz gibi birşey söyleyemiyorum ama elimizden geldiği kadar fazla galibiyet alıp geçen sezonun üstüne koyarak bitirmek en büyük hedefimiz.
(Ece Ergez, 04-01-2018)