Ne menem bir duygudur Fenerbahçeli olmak? Anlatsan anlatamazsın. En iyisi dersin ki; bir kere sev de o zaman anlarsın .
Fenerbahçeliler için son yıllarda çok daha yoğunlaşarak tüm karmaşık duyguları yaşamak artık sıradanlaştı. Fenerbahçe sadece bir duyguyu hiç yaşatmaz sana: UTANMAK. Fenerbahçe seni güldürür, sonra bir bakarsın ağlıyorsun. Fenerbahçe seni çok kızdırır, bir bakmışsın mutluluktan uçuyorsun. O kadar mutlu eder ki sabaha kadar Arap kanallarındaki spor programı dahil hepsini seyrettirir. Üzer seni hunharca işe gitmek, okulda derse girmek istemezsin. Zamanı gelir ülkede Cumhuriyetin – Atatürkçülüğün en çok tartışıldığı ortamda dimdik, istinasız kenetlenmiş ve sapasağlam ayakta itiraz eder duruma. Hatta yöneticini – Başkanını haksız yere içeri alırlar sende gider kapısında yatarsın. Dedim ya, bir tek duyguyu sana yaşatmaz: UTANÇ duygusunu.
Gelelim bu sezon Fenerbahçe Beko basketbol takımına. 2024 Final 4’da iki maçı da kaybedip gelen Saras’ın ekibi sezon başı genel menajer Derya Yannıer ve Danışman Gherardini’yle beraber yaptıkları kadro planlaması ile çok ilginç bir takım oluşturdular. İlk bakışta Avrupa’nın en net bir numara pozisyonlarının başında gelen Calathes’i de olmak üzere birçok bu pozisyondan oyuncuyu kadro dışında tutup sadece Baldwin ve Hall (ki bence onlar da net bir pozisyon adamı değiller) transferi yapıldı. Bununla beraber uzun pozisyonunda Motley – Papagiannis- gibi iki uzunu bırakıp, en son NBA‘de Utah Jazz takımında oynayan Samaniç transferi yapıldı. Samaniç sadece iki hafta içinde takımdan VAZGEÇTİ ! Wilbekin daha ilk Euroleague maçında çok ağır bir sakatlık geçirince takımda tüm taşlar yerinden oynadı. İlk iki maçı kazanıp sonrasında İstanbul’daki Kızılyıdız yenilgisiyle kadro zaafiyet tartışmaları başladı. İstanbul’da Pana yenilgisi sonrasında altı maç üst üste kazanan Fenerbahçe özellikle sakatlarla çok uğraştı. Hall – Baldwin – Tarık – Sertaç – Pierre – Zagars kısalı uzunlu sakatlık dönemi geçirdiler. Sezonun en önemli kırılma maçlarından biri İstanbul’da Aralık ayında oynandı. Rakip Monaco idi. Fenerbahçe maçı 30 sayı farkla kaybetti (şimdi de bu akşam final oynuyor aynı takımla, ne ilginç bir döngü !). Sonraki Barca ve Partizan maçlarını da Fenerbahçe kaybedince birçok insan (ben de dahil) ‘gördünüzmü gardsız – uzunsuz takım ancak bu kadar olur’ demeye devam etti. Hepimizi boşa çıkartan müthiş süreç o zaman başladı. Saras’ın çocukları oynadıkları 17 normal sezon ve 3 play-off maçı olmak üzere 20 maçın 16’sını kazanmayı başardı. Kimileri Mc Collum dokunuşundan bahseder (bu arada çok uzun zamandır bir sezon içi transferinin bu kadar efektif olduğunu görmemiştim), Baldwin’in dönüşünden bahseden çıkar, Tarık’ın form düzeyinin tavan yapması veya Hayes’in o son saniye 3’lüğü. Hepsi tamam ama bana göre SARAS önce Barca ve İspanyollara, sonra da Zalgiris başarısının tesadüf olduğunu söyleyenlere tokat gibi bir cevap verdi: Müthiş coach’luk yaptı.
2023 Aralık ayında Fenerbahçe’ye transferini gerçekleştiren G.M. Derya ve Gherardini’ye bu vizyonlarından dolayı şapka çıkarıyorum.
Çok ilginç bir durum var: Fenerbahçe’nin Euroleague normal sezonda iki defa yenildiği iki takım var. Birincisi Panathinakos ki ondan hesap alındı, şimdi sırada Monaco kaldı. Ondan da ‘ kallavi ‘ bir hesap alacağımıza eminim bu akşam.
Sezon başı Samaniç bu takımdan vazgeçti.
Şubat ayında ülkesindeki bir yayın organına verdiği demeçle de itiraf etti : ÇOK PİŞMANIM . Sanırım en az 1984 NBA draftında Micheal Jordan’ı seçmeyen Houston ve Portland yöneticileri kadar pişmandır ama şuna eminim vazgeçtiği için biz hiç de üzülmedik.
Gelelim yazının başlığına. Bugün şu anda abileri gibi Mersin’de final oynayan genç Fenerbahçeliler var (Türkiye Gençler Basketbol Şampiyonası).Takımın lideri Ege Ziyaettin ve tüm takım turnuvanın ilk 3 gününde 2 mağlubiyet almasına rağmen Hayes gibi – Guduriç – Hall – Baldwin – Tarık – Bonzi – Melli – Sertaç – Zagars- Mc Colum – Birch- Melih – Metecan – Ekrem – Pierre – Bango ve tabii ki Saras ve tüm ekibi gibi onlar da hiç VAGEÇMEDİLER. Sonuna kadar mücadele ettiler. Ben diyorum ki her ikisine de kupa çok yakışıcak.
Haydi Fenerbahçem o gün bugün…
Son olarak büyük usta İslam Çupi’ye saygıyla: ‘Fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü ne kupa büyüklüğüdür. Onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte, adı konamaz.’
Kalın sağlıcakla…
Çok güzel bir yazı olmuş tebrikler. Fenerbahçe bir tutkudur herkese nasip olmaz. Keşke bu sezon geleceğimiz olması beklenen Ege’ye de süre verilseydi. Ve İslam babanın o muhteşem sözü Fenerbahçe’yi ve Fenerbahçe’liliği en güzel şekilde anlatıyor, ruhu şad olsun, bu akşam ve her zaman takımımıza sonsuz başarılar…