Carpartner TED Ankara Kolejliler, ilk yarının sonlarına yaklaştığımız şu günlerde TBL‘nin ilk 4-5 takımından biri. Son saniyelerde, son toplarda kaybettikleri maçlar olmasa, şimdi belki de lider bir takımdan bahsediyor olacaktık… Bununla birlikte bütçelerinin de ilk 10 arasında olmadığını biliyoruz… Demek ki TED Ankara Kolejliler şu ana kadar iyi iş çıkarmış…
Koç Mustafa Mavili’yi konuk aldık… İşte koçtan pasajlar…
* Sezona 4 sakatla başlamıştık, ilk defa Cedi Osman maçında tam kadro olduk ve sonrasında 3’te 3 yaptık.
* Trabzon maçını tek yabancıyla ve Özgür Şahinsiz oynadık, Konya maçında uzun yabancımız yoktu. Guard değişikliği ile birlikte 8. haftadan itibaren tam kadro çalışmaya başladık.
* Biz bireysel değil takım oyunu ile başarılı olabiliriz. Bunun için de oyuncunun mutlu olması lazım. İnsani ilişkilerde doğru davranmak, oyuncuya saygı gördüğünü hissettirmek, onu koçun adaletine inandırmak mutluluğa giden yolu açıyor. Bence de bizim oyuncularımız mutlu…
* Kazandığınız maçlardan sonra bir arada olmak çok zor değil ama biz kaybettiğimiz maçlarda bir arada olabildiğimiz için takım olgusunu yarattık. Kaybetme nedenlerimizi de kendi aramızda çok sağlıklı şekilde tartışıp, hatalarımızdan ders aldık. Kaybederken de karakter koyarak kaybettik.
* Bir antrenör olarak kendimizi çok şanslı hissediyorum. Başkanın ve yönetimin baskı kurmadan verdiği destek, işi bilen bir genel menajerin varlığı ve çok karakterli bir oyuncu grubu. Bir koç daha fazla ne isteyebilir ki?
* Bizim sistemimizde boş olan oyuncu şutu atmakla yükümlüdür. Kimseye de şut kaçırdığı için kızmayız ama bir sonraki gün gelip şut çalışmıyorsa ona kızarız.
* Yabancılarımızdan katkı alıyoruz ama yerli, ya da yabancı biz belli isimlere odaklanmış bir takım değiliz. Bu nedenle de topu iyi paylaşıyor ve herkesten skor bekliyoruz.
* Çok gerçekçi bir hedefimiz yok, antrenmanı sağlıklı yapmak, hafta sonundaki maçı keyif alarak oynamak galibiyetin dahi önünde.. Bunları başardığımızda galibiyet zaten kendiliğinden gelir.
* Son beş maçımızı kazanarak dördüncü sıraya kadar çıktık ama gözlerim hala “Sımsıkı taş gibi…” tezahüratını yapan eski ortamı arıyor. Umarım dolu ve coşkulu tribünleri yeniden görürüz.