Cumartesi, Temmuz 27, 2024
spot_img

Yiğit Onan: Rekabetten Hoşlanıyorum (Ece Ergez)

Fenerbahçe’nin ve Türk basketbolunun efsane oyuncularından biri şüphesiz Ömer Onan. Benim jenerasyonumda özellikle yeri çok ayrı bir isimdir. Kendisini hem taraftar olarak, hem de muhabir olarak takip etme şansına sahip olduğum için kendimi mutlu ve şanslı hissediyorum. Yıllar önce küçük bir çocukken kendisini izlediğimiz oğlu Yiğit Onan, babasının izinden gitmeye ve performansıyla babası gibi bizleri kendisine hayran bırakmaya başladı. Bu sene TBL ekiplerinden Gaziantep Basketbol’da mücadele eden Yiğit Onan’la Ankara deplasmanında çok keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Kendisini yakından tanıyınca sadece oyun bilgisi ve yeteneğini değil aynı zamanda duruşuyla da babası gibi olduğunu gördük. Lafı fazla uzatmadan gelecek vaadeden oyuncularımızın başında gelen Yiğit Onan röportajıyla baş başa bırakıyorum…

Türk basketbolu için çok önemli bir isim olan Ömer Onan’ın oğlu olarak basketbolla tanışmanın hikayesini senden dinleyebilir miyiz?

Y.O.: Ben ilk olarak futbol oynuyordum. O yıllarda gerçekten futbol oynamaktan keyif de alıyordum. Benim basketbolla tanışmam ise babamın maçlarına gitmemle başladı. Sonrasında maç bitimlerinde onu beklerken boş salonda kendi yaşıtlarımda oynuyordum. Basketbolu sevmeye başladıkça ilk adımımı Fenerbahçe altyapısında atarak oynamaya başladım.

Basketbol oynamaya başlamanda baban Ömer Onan’ın herhangi bir yönlendirmesi oldu mu?

Y.O.: Babamın kardeşimlerimle bana dediği bir söz vardır: Hayatta ne mutlu ediyorsa onu yapın. Benim üzerimde de ilk günden itibaren hiç baskı ve bir zorlama yapmadı. Hatta şimdi düşününce şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki keşke biraz daha olgun bir fiziğe sahip olmam konusunda bir tık baskısı olsaymış:) O zaman da bunu yapsa üstümde baskı kurmasından şikayetçi olurdum muhtemelen. Şimdi de yapmadığı için şikayetçiyim 🙂

Basketbola Fenerbahçe’de oynamaya başladıktan sonra TOFAŞ’a bir sezon gittin ve tekrar Fenerbahçe’de devam ettin. Altyapı sürecin nasıl geçti. TOFAŞ’ta geçirdiğin bir sezonun sana katkısı nasıl oldu ve tabii Fenerbahçe yıllarının da…

Y.O.: 15 yaşında TOFAŞ’a gittim, bir yıl sonra tekrar Fenerbahçe’ye döndüm. Fenerbahçe’de antrenörüm Serhan Aydanarığ’ın bana katkısı çok olmuştur. Profesyonel basketbol kariyerime onun bana yarattığı farkındalıkla başladığımı söyleyebilirim. Onun öncesinde zaten Fenerbahçe alt yapısında oynayan küçük bir çocuktum. Basketbol oynamasını çok seviyordum. Kariyer vs hiç düşünmeden çocuk olduğum için oynadığım oyundan zevk almaya bakıyordum sadece.

Fizik olarak da Bursa’dan 15-20 cm uzayarak geri döndüm. Orada gerçekten çok ciddi bir çalışma temposu vardı; çok tempolu idman yaptık. Oradaki antrenman temposuyla basketbolun ilk kez profesyonel tarafıyla tanıştım ve basketbolu kariyerim yapmamda Bursa’nın etkisi çok olmuştur. Orada basketbolda hedeflerim oluşmaya başladım. Bunları gerçekleştirmek için hırs yapmaya başladım.

Ailenin seni ilk günden beri desteklediğini söylemiştin. Ama söz konusu toplumda tanınan birinin oğlu olduğunda ve onun izinden gittiğinde ister istemez gözler de üzerinde olabiliyor. Bunu sen de hissettin mi?

Y.O.: Başta da dediğim gibi ailemden hiçbir şekilde baskı görmedim. İlk günden itibaren beni hep desteklediler. Ama tabii durum toplum tarafında değişiyor. O baskıyı sahada rakibinden bile görebiliyorsun. 100 oyuncu bir şey yapar kimse görmez ama seninki görülür, sosyal medyada gündem olur. Mesela iyi oynadığım bir maçta bir hakemle konuşsam bile sosyal medyada haber olabiliyor. Bunlara hiç takılmıyorum, aksine artık böyle şeyler beni motive ediyor. Çünkü buna takılırsan ilerleyemezsin.

Mesela ABD’de LeBron James’in oğlu oynamaya çalışıyor ve herkes onu destekliyor. Kimse en ufacık bir hatasının peşine düşmüyor. Ama ne yazık ki bizim ülkede işler böyle gitmiyor.

Geçtiğimiz sene Sırbistan tecrüben oldu ancak şanssız bir şekilde sakatlanarak erken noktalamak zorunda kalmıştın. O sezon senin için nasıl geçti? Gitmeye nasıl karar vermiştin, senden dinleyebilir miyiz?

Y.O.: Fenerbahçe ile BGL şampiyona olunca menajerimle bir karar almıştık. Fenerbahçe benden çıkmak istemiyordu ama ben izinle, bir şekilde hallederek Sırbistan’a gitmeye karar verdim. Çünkü Fenerbahçe Koleji o sezon TB2L’de oynayacaktı ve ben TB2L’de oynamak istemiyordum. Bu sebeple kariyerimde böyle bir karar aldık.

Mert Akay’ın da olduğu takımdaydım. Orada tabii şartlar, oyun tarzı çok farklı. Antrenörler tutumu farklı. Sırpça konuşuyorlar ve buna alışman için ciddi bir zaman gerekiyor. Ama ilk devreyi iyi geçirdiğimi düşünüyorum. Sonra sol dizimden birkaç sakatlık yaşadım. Zaten sezonu bitiremeden diz kapağım çıktığı için dönmek zorunda kaldım ama o döneme kadar çok iyi oynadım, iyi de performans sergilediğim. Benim için sonu biraz tatsız bitse de önemli bir tecrübe oldu.

Bu sezona Gaziantep Basketbol formasıyla seni ilk kez TBL’de izliyoruz. Buraya geliş sürecini senden kısaca dinleyebilir miyiz?

Y.O.: Sırbistan sakatlığım sonrasında Beşiktaş’a transfer oldum ve benim için şahsi karışık bir sezon olmuştu. 12 kişiyle başladığımız sezonda 10 kişi ayrıldı. Yeni antrenör geldi ve orada yine diz kapağımdan sakatlık geçirdim. Yeni sezon öncesinde de artık oynayıp bu sakatlık sürecimin atlatmam gerektiğinin farkındaydım. Kendi ritmimi bulmak için ciddi süreler alacağım bir kulüpte olmam gerekiyordu. Gelen teklifler arasında Gaziantep’in bana en uygun olduğuna karar verdim. Şu ana kadar da istediğim, hedeflediğim gibi bir sezon geçirdiğimi söyleyebilirim.

Bu lig kendi içinde dinamikleri çok farklı bir lig. Aşağıdan gelen oyuncu da yukarıdan gelen oyuncu da tecrübeli ve tecrübesiz farketmeden uyum sürecine girebiliyor. Ancak sen genç bir oyuncu olmana rağmen bunu çok kısa bir sürede aşarak ligin dinamiklerine alıştın. Şu an kendini hem fiziksel hem mental olarak nasıl hissediyorsun?

Y.O.: Biz genç bir takımız. Bizim buradaki ilk amacımız oyuncuların kendilerini geliştirip kendine bir şey katabilmeleriydi. Yolun başında öyle büyük hedeflerimiz yoktu. Ama özellikle ligin genelinin aksine bizim yabancılarımızın topu paylaşmaları bizim için çok avantaj oldu. Onun sayesinde ben olayım, Koray olsun diğer oyuncular olsun bir ritme girdik ve böyle bir performans yakaladık. Sağolsun koçumuz Ali abi (Yıldırım) de bize bu konuda hiç baskı yapmıyor. Sahada bize o özgürlüğü her daim tanıyor. Siz de sahada oynarken size güvendiği için bunu yaptığını hissediyorsunuz ve bu sizi gerçekten çok iyi hissettiriyor.

Baktığınızda genç takım olarak çıktığımız yolda şu an şampiyonluğun favorilerinden biriyiz. Her şeyin yolunda gitmesi bizlerin de güven duygusunu tazeliyor ve kendimizi mental olarak daha da hissediyoruz.

Bireysel olarak performansına değinecek olursak şu ana kadar saha içinde karşı karşıya kalmakta zorlansan da son ana kadar mücadeleyi bırakmıyorun. Asla pes etmeyen bir oyun tarzın var ve her geçen gün rakibini daha da zorluyorsun. Bu ligdeki oyuncuların çoğu yıllardır bu ligde oynayan oyuncular olsa da hepsi karşısında ayakta kalıp mücadeleni gösterebiliyorsun. Bunun için ekstra bir çalışma yapıyor musun?

Y.O.: Ben genç bir oyuncuyum ama belirli seviyelerde, belirli yerlerde bir tecrübem olduğunu da söyleyebilirim. Buradaki oyuncular çok yıllanmış ve oyunu bildikleri için oyunun bir de kurnaz taraflarına da hakim oluyorlar. Ama biz buna takılmamaya çalışıyoruz. Özellikle ben hiçbir şekilde etkilenmemeye çalışıyorum. Aslında benim en büyük problemim de buydu. Etkilenmiyorum diyemem ama burada bunu törpülemeyi öğrendim. Çünkü biz oynarken keyif alıyoruz. Alt yapıdayken hiçbir şeyi önemsemeden çıkıp sahada en sevdiğin şeyi yapmak istiyorsun sadece. Ama burada profesyonel liglerde öyle olmuyor. Burada senin verdiğin performans takımı da etkiliyor. O yüzden burada sorumluluğu iyi bilerek ona göre çıkıp hareket etmek gerekiyor.

Basketbola başladığın yer Fenerbahçe. Aynı zamanda basketbolla seni tanışmanı sağlayan salon da burası oldu ve son olarak BGL’de de şampiyonluğu burada yaşamıştın. Fenerbahçe’de geçirdiğin sezonların hakkında neler söylemek istersin?

Y.O.: A takımla da antrenman yapma şansım olmuştu. Yukarıda da dediğim gibi altyapıdaki antrenörüm Serhan abi (Aydanarığ) idi. O benimle çok ilgilendi; benim için gerçekten değerli bir insandır. Benim basketbolda bu kafaya getiren kesinlikle o olmuştur. Bana inandı ve bana o özgüveni verdi. BGL sezonunda da Ertuğ abi başantrenörümüzdü. Onun da bana katkısı çok fazladır. Ona da çok şey borçlu olduğumu söyleyebilirim. BGL sonrası benim için karışık bir Fenerbahçe sezonu olmuştu; korona dönemine denk gelmiştim. BGL sezonu sonrası tahmin etmediğimiz bir şekilde ilerlediğini söyleyebilirim.

Aslında baktığımızda genç yaşına rağmen olumsuz ve şanssız anlamda da tecrüben olduğunu görüyoruz. Öyle tecrübeleri de erken yaşta edinmiş olmanın senin için bir avantaj olduğunu düşünüyor musun?

Y.O.: Bence kötü sezonlar iyi sezonlardan daha iyi. Çünkü bunu öğrenerek bu hatalara düşüyorsun. O yüzden ben şanslı olduğumu düşünüyorum. Çünkü daha yolumun başındayım ama önemli tecrübeler de edindim.

Kariyerinde daha çok yolun başındasın. Öncelikli olarak bir hedefin var mıdır? Yani ‘şunu şunu yapmadan basketbolu bırakmama’ dediğin bir hedefin var mı?

Y.O.: Bence günlük düşünmek daha mantıklı böyle yerlerde ama tabii ki çok büyük hedeflerim var. Herkesin de olduğunu düşünüyorum. Ben oyunda en çok rekabetten hoşlanıyorum. Küçüklüğümden itibaren hep böyle rekabet etmekten keyif aldım. O zamanlarda benim üstümde olan oyuncuları geçerek bir noktaya geldim. Ancak tabii daha bir şey başarmış değilim. Ancak bunun için çok ciddi mücadele ediyorum ve daha yukarıları da görebileceğime inanıyorum.

Baban Ömer Onan, Türk basketbolunun en değerli oyuncularından biri. Kendisiyle iletişiminiz nasıl? Maçlarını takip edebiliyor mu?

Y.O.: Genellikle iç saha maçlarına gelmeye çalışıyor. Maçtan sonrada maçın analizi yapıyoruz. Bu seviyede bunu yapabiliyorsun ama şu seviyede bunu yapman lazım, şunu yapman lazım diye tavsiyeler veriyor. İyi oynadığımı düşündüğüm maçlarda kötü olduğum yerleri de söylüyor. Eleştirileri, yorumları yani tamamen yapıcı oluyor. O da buralardan geçtiği için şu an oyuncuyken dikkat etmediğin şeylerin aslında bana zararı olabileceğini hep söyleyemeye göstermeye çalışıyor. Biz mesela attığımız sayı kadar iyi olduğumuzu düşünüyoruz ama saha içinde başka etken şeylerin de olduğunu ve kimi maç daha az sayı atsam da bu sebeple daha iyi maç çıkardığımızı söylüyor.

Baban dışında ailenin babandan sonraki yeni bir basketbolcuya bakış açıları asıl oluyor?

Y.O.: Çok keyifle beni takip ediyorlar. İyi oynadığımda çok mutlu oluyorlar. Bu beni de motive ediyor, daha hırslı oluyorum. Ama annem tabii herkesten daha fena oluyor ailede. Ona bu sebeple deplasman yasağı getirdik 🙂 Şaka gibi, benim babam yıllarca basketbol oynamış üst seviyede. Ama annem ne mimik ne bir heyecan göstermiş, babaannem de aynı şekilde. Ama hepsi beni izlerken coşuyorlar 🙂 Torun ve evlat başka bir şey oluyormuş galiba 🙂

Peki bu durumu Ömer abi (Onan) hiç kıskanmıyor mu 🙂

Y.O.: Yok tabii ama maçları ayrı izliyorlar 🙂

Necip Kapanlı’nın notu: Basketbolumuzdan her pozisyonda iyi oyuncular geçti ama 3 numara bulmakta çok zorlandık. Yiğit, 2’ye de, 4’e de evrilebilecek bir 3 numara. Günümüz basketbolunda en değerliler, çok yönlü oynayabilenler. Yiğit işin savunma tarafında var, blokta var, farklı pozisyonları savunmakta var… Şutta var, penetrede var, sırtı dönük oyunda var… Elbette mükemmel değil ama her gün üzerine koyarak yürüyor. Ben olsam, milli takım kadrosunu geniş tutup yarının adaylarını da çağırırdım… Yiğit’ı ve bizleri heyecanlandıran o kalibredeki 5-6 genci daha… Şansları açık olsun…

1 Yorum

  1. Ömer Onan sadece Fenerbahçe ve Türkiye A Millî Basketbol Takımı’nın efsane oyuncusu mu? Altyapıyı nerede almış, adını ilk kez nerede duyurmuş? Efes’teyken de gayet bilinen ve değerli bir oyuncu değil miymiş? Mesela “12 Dev Adam” ifadesinin hepimizin hayatında yer ettiği 2001 Avrupa Basketbol Şampiyonası kadrosunda hangi takımın oyuncusu olarak yer almış?

    Ece Hanım; “… taraftar olarak…” ifadenizden Fenerbahçeli olduğunuzu varsayıyorum, yanılıyorsam özür dilerim. Keşke Ömer Onan’ın kariyerine atıf yaparken o kariyerin temel basamağını es geçmeseydiniz. Yıllardır -bence- nitelikli basketbol söyleşilerine imza atan sizin gibi önemli bir isim bu tutumu takınmamalıydı.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medya

15,872TakipçilerTakip Et
36,695TakipçilerTakip Et
65,321AboneAbone Ol

REKLAMLAR

popüler

zonguldak psikolog
zonguldak bireysel terapi