Son günlerde gündemimiz gözaltı haberlerini takip etmekle geçiyor. Bir kez benim de başımdan geçti…
Yıl 2005. Bir maçtaki teknik gözlemcilik görevim için bir gün önceden İstanbul’a gittim ve Yeni Bosn’daki bir otele yerleştim. Gece saat 2 gibi odamın kapısı sert şekilde vuruldu. Karşımda 2 kişi. Kapıyı açtım. Bana sordular: “Güreşçi Mahmut Gömez misim?”. O tarihte 57 yaşındayım. Aynı katta güreşçilerin kaldığını biliyordum. “Hayır, hiç güreşmedim. Benim işim basketbolla ilgili, ismim de Necip Kapanlı.” yanıtını verdim gülerek…
Sevindiler… Meğerse arananlardan biri de benmişim… Sonuçta güreşçi Mahmut’la beni bir minibüse bindirdiler… “İkiniz de efendiye benziyorsunuz.” diyerek kelepçe takmama jestini yaptılar. Önce sağlık raporu için hastaneye gittik, oradan da karakola…
Neyle suçlandığımı sordum… Vergi borcu olduğum söylendi… Nezarethanede iki adet musalla taşından farksız beton bank… Mahmut uyudu, beni uyku tutmadı…
Sabah sevgili kardeşim Ayhan Özışık’ı karakolda görmek moralimi düzeltti. Zeytinburnu Adliyesi’nden önce yine hastaneye götürüldük. Doktora “Sabaha kadar bizi dövdüler.” deyince yanımdaki polis, “Vallahi doğru söylemiyor.” diye zıpladı. Ben de güldüm, şaka yaptığımı söyleyince rahatladı.
Adliyede polis memuru, Ayhan’la beni bırakıp bir yerlere gitti. Sonra elinde kağıtla döndü. 18 kuruş borcunuz olduğu gerekçesiyle sizi içeri almıştık. Yanlışlık anlaşıldı. Serbestsiniz.” dedi.
Tabii ki hukuk sistemi açısından olmaması gerekenleri yaşadım ama iyi tarafıyla yıllar sonra gülümseyerek anlatacağım bir anım oldu… 18 kuruş… 18 Kuruş… 18 Kuruş… Yazım hatası yapmadığım için tekrarlıyorum… Diyelim ki 18 kuruş borcum var… Bir insan 18 kuruş için gözaltına alınır mı?
Gözaltındaki herkesin suçsuzluğunun bir an önce ortaya çıkması dileğiyle…
Ertesi gün bizim maçın gözlemcisiydi, bu sefer kurtulduk diye düşünürken yine çıkıp gelmişti ☹️🙈😊
Fatih Söylemezoğlu