Son yıllarda Türk basketbolunda altyapıya yön veren müessese kulüplerinin (örneğin; Tuborg, Ülker, Ereğli, Banvit, Çukurova, Olin, Kombassan, vb gibi) liglerden ya tamamen çekilmesi ya da faaliyetlerini sınırlandırması, sistemin temel taşı olan altyapı antrenörlerini doğrudan etkilemiştir. Bu kulüplerin sağladığı finansal güvence, profesyonel çalışma ortamı ve sportif vizyon ortadan kalktıkça, kaliteli altyapı antrenörleri iş bulmakta zorlanmaya başlamış, bu da onları farklı yönelim ve organizasyonlara sevk etmiştir.
Bu yönelimler çoğu zaman bireysel menfaatlerin ön plana çıktığı, eğitimin ikinci plana itildiği, kısa vadeli kazanç hedefli yapılar olmuştur. Bu durum yalnızca antrenörlerin mesleki doyumunu değil, doğrudan doğruya sporcuların gelişimini ve Türk basketbolunun genel seviyesini de olumsuz etkilemektedir. Altyapı çalışmaları; sabır, etik değerler ve uzun vadeli planlama gerektirirken, mevcut ortamda “yıldız oyuncu pazarlama” yaklaşımı ağırlık kazanmış, bu da basketbolun doğasına ve etik ilkelerine zarar verir hale gelmiştir.
Sorunlara Yönelik Öneriler
Kamu Destekli Altyapı Fonları Kurulmalı:
Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Türkiye Basketbol Federasyonu, müessese kulüplerinin yerini dolduracak nitelikte, kamu destekli altyapı fonları oluşturmalı. Bu fonlarla; antrenörlerin maaşları sübvanse edilebilir, yerel kulüplere altyapı yatırımı yapılabilir.
Antrenör Gelişim ve Etik Programları:
Antrenörlerin sadece teknik bilgiyle değil, spor etiği, pedagojik yaklaşım ve uzun vadeli oyuncu gelişimi konusunda da donanımlı olmaları için sürekli eğitim programları zorunlu hale getirilmelidir. Lisans yenileme bu eğitimlere katılım şartına bağlanabilir.
Bağımsız Denetim ve Lisanslama:
Alt yapıda faaliyet gösteren özel basketbol akademileri ve organizasyonlar, Türkiye Basketbol Federasyonu tarafından etik, eğitimsel ve organizasyonel standartlara göre düzenli olarak denetlenmeli ve lisanslandırılmalıdır.
Yerel Yönetimlerin Rolü Artmalı:
Belediyeler, altyapıya yatırım yaparak hem tesis hem de organizasyon desteği sunabilir. Bu sayede ticari kaygılar dışında gelişim odaklı ortamlar yaratılabilir.
Kulüpler Arası İş Birliği Teşvik Edilmeli:
Büyük kulüpler ile yerel küçük kulüpler arasında ‘beslenme modeli’ tarzı anlaşmalar teşvik edilmeli. Bu sayede hem bilgi hem de oyuncu paylaşımı sağlanarak sürdürülebilirlik artırılabilir.
Sonuç
Altyapı antrenörleri Türk basketbolunun görünmeyen kahramanlarıdır. Onlara hak ettikleri değeri vermek, etik dışı yönelimlerin önüne geçmek ve sürdürülebilir bir basketbol kültürü inşa etmek için yukarıda sıralanan yapısal çözümler hayata geçirilmelidir. Aksi halde, bireysel menfaatlerin ön planda olduğu, eğitimin ve etik değerlerin göz ardı edildiği bir sistemde ne nitelikli oyuncular yetişebilir ne de Türk basketbolu uluslararası başarıları sürdürebilir.
Herkes bir şey yazıyor. Hepiniz biliyorsunuz, eyvallah. E peki nasıl yapacağız? Bir yol haritası çizin bari… Sonra bizi ciddiye almıyorlar. Hayır, şikayet ettiğimiz durumdan beslenenler de var. Onlar ki Hidayet’i farkla başa getirdi yine. Abi gidin önce onlarla bir konuşun, belki bir şeyler değişmeye başlar. Buradan bol keseden yazmak ancak boş lakırdı oluyor.
Sevgili Coşkun merhaba. Yazında değindiğin, ısrarla altını çizdiğin; eğitim, pedagoji ve etik değerlerin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Türk basketbolunun gelmiş olduğu bu berbat durumun temelinde yatan (teknik ve taktikten önce) üç temel sorunun acilen ele alınması ve çözümü için ‘eğitim kurulunun’ ülke çapında seferbelik durumuna geçmesi gerekiyor.
Buradaki önerilerin küçük bir kısmı bile hayata geçirilebilse, keşke mümkün olabilse… Ama maalesef mevcut koşullarda yetkililerden bunları beklemek boş hayal…
Başta bu hidayet varken bunların hepsi hayal
İyi güzel de sorunları onları yaratanlarla düzeltemezsiniz, ülkenin başındaki ve yandaşları gitmedikçe ülke, basketbolun başındaki ve ekibi ile para ve çıkar derdindeki iş bilmez kulüp yöneticileri ve kendinden başkasını düşünmeyen, yabancı oyuncularla başarılı olmayı marifet sanan, Türk oyuncuları adam yerine koymayan Türk koçlar gitmedikçe de basketbol düzelmez. Altyapılardaki sorunlar yıllardır mevcut,sonuç 7 yabancılı sistemle yabancı çöplüğüne dönüşen, Tbl de dahi iki yabancının oynadığı, etik ve ahlak dışı ne varsa her haltın olduğu ve bunların normalleştirildiği, sporseverlik yerine skorseverliğin geçtiği ülke. Yıllarca altyapı koçları geçinemiyor,geçinemeyince ya başka mesleklere geçiyorlar ya da etik dışı işlere, menajerler her yerde her işin içinde, aileler çocuklarını para kazanma makinesi olarak görüyor, yöneticiler ve koçlar başka alemde, oyuncu seçmelerini bırakın takımlarda kim ne kadar oynayacak diye torpil var dedik sonuç? En basitinden ülkede yıllardır belli seviyede oyun kurucu yetişmiyor, hala seçmelerde şu yaşta şu boy isteniyor,2 metre, oyun kurucu olması mümkün olmayan adamlar zorla oyun kurucu yapılmaya çalışılıyor sonra boyu 1.90 altında bir sürü yabancı oyun kurucu transfer ediliyor. Sonra gelsin milyonlarca euro,dolara devşirmeler ve milli takım başarısızlıkları. Ne diyordu iki maaş alan, yılın 10 ayını vatandaşı olduğu abd’de geçiren, kanun kaçaklarıyla poz veren, yeni yapılan salondan nemalanma peşindeki başkan “7 yabancılı sistemde sahada bir Türk oyuncu olacak böylece Türk oyuncular gelişecek”…İşte vizyon işte yöneticilik. Sen adil rekabet ortamı yarat,sürekli kredi verilen, hata yapsalar dahi oynayacaklarını bilen,en kötüsü ayda 20 bin dolar alan yabancılarla tembel ve paragöz denilen Türklere eşit davranılsın gerisine bakarız. Ama hiçbir kulüp hiçbir şey için şikayet edemez zira hepsi gerek çıkar gerek siyasi baskı ve korku yüzünden bu şahıs ve ekibini tekrar seçti o yüzden de yapacak bir şey yok…