Almanya 2. Ligi’nde oynayan Grayson Murphy isimli oyuncunun, Los Angeles Lakers’la anlaşması dikkatinizi çekmiştir. Ama bu haber bizden birilerini daha fazla ilgilendirmiş olmalı… “Aaaaa, bu oyuncu bize yazın teklif edilmişti…”
Sonuçta orta ölçekli kulüplerimize oldukça düşük bir rakamla önerildiğini duyduğumuz Grayson Murphy, şimdi NBA oyuncusu oldu. Ya biz bilmiyoruz, ya Lakers…
Geçtiğimiz yıllarda bizim TBL kulüplerinin yüzüne bakmadığı, yeni mezun bir oyuncunun (maliyeti aylık 6-7 bin dolar), Fransa Pro A’da yılın karmasına seçildiğini de hatırlıyoruz.
Bizim antrenörlerimiz çok fazla sağlamcı, bu nedenle de kadro kurarken ismi bilinen yabancılara gidiyorlar…
Bir oyuncu Avrupa’da, hele hele iyi liglerde yıllardır oynuyorsa ucuz olma ihtimali yok… 7 yabancılı sistem dahi, antrenörlere ismi bilinmeyen oyuncu transferleri için cesaret getirmiyorsa yapacak bir şey yok… Koçlarımızın genç Türklere güvenememesin nedeni de farklı değil… Yönetimlerin koçların üzerinde öyle bir baskısı var ki, risk almaktan çekiniyorlar…
***
Manisa Basket maçında izlerken yorulduğumuz Darüşşafaka‘da beklenmedik bir gelişme oldu ve Amerikalı koç Josh King, Avustralya’dan helen teklifi cazip buldu. Darüşşafaka ligin henüz başında koç aramaya başladı.
King, Darüşşafaka’nın olanaklarına da bağlı olarak çok koşan bir takım kurmuş. Manisa maçının sadece ilk periyodunda buldukları 21 fast break sayısı, gerçekten zor inanılır bir istatistikti…
Yarı saha basketbolu daha fazla deneyim, yani daha maliyetli oyuncu demektir. Daçka‘nın parasına göre oluşturduğu kadro ise tempoyu çok yüksek tutmak zorunda… Aynı zamanda izlemesi de çok keyifli…
Darüşşafaka’nın, Josk King’in yerine anlaşacağı koçun kim olacağını merak ediyoruz. Yönetim büyük olasılıkla kurulan kadroya bağlı olarak tempoyu, erken ve fazla topu kullanımını, oyunculara özgürlük vermeyi seven bir kaç arıyordur. Aksi halde yarı sahacı, kontrolcü bir koç, kadroyu değiştirmek isteyebilir ki, bu da yönetimi yorar… (Basketfaul)
Gencer baytimur
Türkiye’de bu basketbolu oynatan tek bir isim var Gencer Baytimur. Karesi döneminde Avrupa’nın en çok sayı atan takımını yarattığında kimse bu kadar konuşmamıştı. Yerli olunca koç kıymeti de olmuyor demek ki.
Mevcut kulüp yöneticileri ve hazıra konma, sürekli oynatıp parlatılan,hata yapsalar dahi oynayacaklarını bilen yabancılarla başarılı olma derdindeki Türk koçların zihniyeti ile Türk oyuncu yetişmez, gelişmez,milli takımlar başarılı olamaz ve yabancılar da istisnalar dışında ederinin misline ülkemize gelir. Örneğin eurolig’de yıldız olmaya aday Saben Lee gibi potansiyeli yüksek oyuncu ülkemize muhtemelen aylık 10-15 bin dolara gelmiştir ,Fb ve Efes gibi kulüpler bu oyuncuyu bulsa ve aynı parayı veya yıllık 200-250 bin dolar teklif etse gelmez miydi? Zaten vergiyi de kulüp ödüyor. İlla kendini başka bir takımda gösterip sonra milyonlarca dolara mı transfer etmek gerek? Eurolig tecrübesi ve ismi olan oyuncularla her sene her ligde şampiyon olunur diye bir kural mı var? Beklentiler ve talepler aşırı yüksek tamam da riske girmek de gerek. Bu işten çıkarını düşünen menajerler, eurolig tecrübesi olan oyuncu takıntısı olan koltuk derdindeki koçlar ve başarı gelsin de kimden nasıl gelirse gelsin kafasıyla onlara hayır diyemeyen sonra da ekonomik sorunları dert eden yöneticiler sorumludur başkaları değil…
Koç kazanmak, yerli oyuncu oynamak. Yabancı parasını alıp istatistik yapmak istiyor. Dün kadın basketbolu Beşiktaş ve Nesibe Aydın maçını seyrettim. Çok üzücü Beşiktaş 1,5 yerli oyuncu süre aldı. Nesibe aynı tuhafı yabancı oyuncu hata yapıyor. Yerli oyuncu fırça yiyor. 40 dk oynuyor. Ne kadar hata yapsa da ne çıkıyor. Nede umursuyur. Denirya bizden bu kafayla bir şey olmaz. Düşünün bizim oyuncularımız. İspanya vb yabancı ülke de daha çok süre veriliyor. Sonuç yabancı oyuncu ucuza gelip Euroleague yıldızı olacakmış. Hiç de umrumda değil. Bu basketbol bonservis mi var ?