Pazar, Mayıs 4, 2025
spot_img

Efes’in Öğrettikleri (İnan Şefkatli)

- Reklam-

Öncelikle bu müthiş normal sezonunun sonunda ikinciliği alan ve son olarak final 8’de rakibini 3-0 ile süpüren tek takım olan ‘yi gönülden kutluyorum. Ben ve etrafımda ile ilgili herkesi de ters köşeye yatıran bir oyun sistemiyle (Uzunsuz oyun) Saras bu kadar sakat ve sıkıntılı sezonu müthiş yönetti. Sonuna kadar da yılın koçu ödülünü hak etti. Bu başarı başlı başına bir veya fazla yazı dizisini hakediyor.

Gelelim şu anda cayır cayır yanan Pana-Efes serisine… Seri 2-1 ama bundan daha fazlasından bahsetmek lazım. Efes son iki maçta da tarihin en anlamlı özdeyiş düsturu ile maçları oynadı ‘beni öldürmeyen acı güclendirir’. Son iki maçtan İlkini kazandı ama maalesef ikinci maçı kaybetti. Nietzche bunu söylerken eminim ne Efes’i, ne de Paris’i düşünmüştür. Efes son iki maçta Pana gibi çok özel silahları olan rakibi büyük farklarla geriden gelip dakikalarca sayı attırmadan çok sıkıntılı durumlara soktu. İlk maçı kaybetti ama maalesef ikinci maçı kazandı. Bundan biraz daha detaylı bahsedeceğim ama önce birkaç maç harici şeyden bahsetmek gerekir.

Yazımın başındaki ‘Efes’in öğrettikleri’ başlığının açılımına gelelim yani. Her zaman tartışılan; kurumların spora girmesi, büyük paralarla camia ve şehir takımlarıyla mücadele/rakip olma sorunsalının mutlu sonu şu an iki takım Anadolu Efes erkek basketbol – Vakıfbank kadın voleylbol takımları…

Bu işler salt şampiyonluk veya başarıyla da olmuyor. Başakşehir futbol takımı süper lig şampiyonu oldu hala 500 kişiye maç oynuyor, en çarpıcı örnek. Bahçeşehir basketbol takımı bir camia ve aidiyet yaratma çabasına en yakın takımlardan biri. Son yıllarda altyapilar da iyi antrenör seçimleriyle önemli başarılar da elde ettiler (en son U 14 de Efes ile final oynadılar). Gerçi nedenleri karışık ama 3 sezon önce Derin Can’ı kadroda tutup şimdi A takımda oynatabiliyor olsalardı çok değerli olacaktı. Camia ve şehir takımları olmak tabii ki büyük bir güç şüphesiz ama toplumsal bir enerji yaratacaksan çocuklardan ve gençlerden başlayacaksın. Hep hazır Türk oyunculara veya bütçeli yabancı oyunculara yoneliyorlar. Önce başarı sonra camia diye düşünüyor yönetimler ama önce aidiyet ve organizasyon sonra başarı ve camia olabilmek çok daha doğrudur. Efes bunu 90’lı yılların ortasından itibaren Ufuk – Volkan -Cenk – Akyol -Ersan – Hidayet -Ender – Cedi – Furkan hatta genç Türk transferleri de buna ilave edip Tamer – Kaya -Kerem Tunçeri – Kerem Gönlüm – Hüseyin – Muat Evliyaoglu – gibi bir sürü yazılabilir oyuncu ile gerçekleştirdi. Yani önce sabretmek sonra da doğru profesyoneller ve projelerle süreci geliştirmek .

Önceki akşam maçtaydım. Öncelikle şunu söyleyeyim, Efes anonsçusu Mustafa tartışmasız dünya çapında. Bunu sadece ben söylemiyorum. Olimpiyat Oyunları’ndan özel davet alarak maçlarda anonsçuluk yapmış birinden bahsediyorum. Fenerbahçe kombine fiyatlarına yakın fiyatlamalarla 10.000 civarında seyirciyi salona toplayabilmek, kaybeden takımı için gözyaşı döken bir taraftar yaratmak herhalde bahsettiğim konuda benim düşüncelerimin altını dolduruyor. Maç öncesi Mustafa’nın sahanın ortasındaki tiyatral anons ve sunumu ile yolu Efes’ten geçmiş birçok eski basketbol insanının maçın başındaki 10.000 kişiye alkışlatmak bir camia oluşumu için önemli göstergeler. Bu arada Fenerbahçe yönetiminin Paris maçı öncesindeki şovu da olağanüstü idi onu da unutmadan buraya ekleyeyim.

Anadolu Efes böyle bir atmosfer ve coşku ile başladığı maçı maalesef iyi planlayamamış. cebinden Mitoglou kartını çıkarttı ve dengeyi bozdu, maçın basketini de atarak performansını taçlandırdı. Efes 2 yıldır Darıus Thompson’dan bir Micic etkisi bekliyor ama nafile. Bu da Larkin’e çok fazla yükün binmesini getiriyor. Maçta Larkin’i seyrederken gerçekten üzülüyorum. Çok şey yapmak istiyor, 4 sene önceki enerjisi zaten yok, bir de sakatlıklarla zor bir sezon geçiriyor derken teke tek oynadığı her hücumda çok zorlanıyor. Sonuç olarak ‘sa’ larla ‘se’ lerle birçok senaryo yazılır, söylenir. Efes çıkacak, elinden geleni yapacak, seyirci aynı heyecanla destekleyecek, ondan sonra da Efes için hayal kırıklığı ile başlayan sezon peri masalına dönecek (ya da dönemeycek).

Kısa bir Alperen ilavesi yapmak isterim. Daha 22 yaşında bir genç için hiç de küçümsenmeyecek bir baskı ile maçlarını oynuyor. Takımın hem savunma da hem de hücümdaki en önemli orgaizatörü. Play off rakibi Warriors’taki en büyük eşleşme Alperen Şengün-… Özellikle Alperen’i hep savunan Draymond oluyor. Her türlü ‘fair’ olmayan hareketlerle Alperen’i düzen dışına çıkartmaya çalışıyor. İtiraf etmeliyim 22 yaşındaki bu genç oynanan 5 maçta da geri adım hiç atmadı. Cumartesi sabah oynanacak hayati maçta da atacağını hiç sanmıyorum. Ben kendi namıma bireysel ve takım olarak da başarılı olmalarını çok istiyorum. Sabah erken ekran başında gene yerimi alıp aynı heyecan ile seyredeceğim. Yolu açık olsun.

Kalın sağlıcakla…

- Reklam-

2 YORUMLAR

  1. Anadolu Efes, birkaç yıl Eurolegue’de en iyi pazarlama ödülünü de aldı. Bunu da buraya ilave etmek lazım.

    Belki ülkemizdeki bazı kulüpler de kendi organizasyonları (sadece basketbol değil) için örnek almaya başlarlar…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medya

33,250TakipçilerTakip Et
37,799TakipçilerTakip Et
65,321AboneAbone Ol

En Son Haberler

zonguldak psikolog
zonguldak bireysel terapi
online terapi