İki Kötü Kural, Bir Harika Üçlü… (Necip Kapanlı)

Zaman zaman bazı oyun kuralları kafama takılır… Bunlardan biri dördüncü çeyreğin veya uzatma periyodunun son 2 dakikada top geri sahasındayken mola alan takımın topu hangi sahadan oyuna sokacağını, hakemlere mola dönüşü bildirecek olmadı… Yani o takım topu geriden mi, önden mi oyuna sokacağını biliyor. Molada ona göre hazırlık yapıyor ama rakibi bilmiyor. Bu haksızlığı, bu saçmalığı FIBA Teknik Komitesi nasıl atlar?

Bir diğer konu dördüncü periyoddaki takım faullerinin, uzatma periyoduna taşınıyor olması… Çok büyük olasılıkla iki takım da faul hakkını doldurduğu için, uzatma periyodu penaltı yarışmasına dönüyor, ya da faul korkusuyla savunmaları yumuşatıyor…

Siz ilk üç periyoddaki takım faullerini, bir sonraki periyoda taşıyor musunuz? Hayır… Öyleyse neden dördüncü çeyrekte olan fauller, uzatma periyoduna yansıtılıyor? NBA’de böyle değil… Uzatma periyodunda takım faulü SIFIR’dan başlıyor…

Hakemlikle başlamışken, bu hafta oynanan Fenerbahçe BEKO-Bahçeşehir Koleji maçının hakemleri kutlamamak olmaz. Koçlar savunmalarını eleştirse de seyredenler açısından harika bir 45 dakikaydı. Eğer bir maç izleyenler açısından keyif verici ise, bunda oynayanlar kadar yönetenlerin rolü de büyüktür. Kendine güvenmeyen hakem faul çıtasını aşağı çekip oyunun sertlik seviyesini düşürür, verdiği kararlardan emin olmadığı için defalarca monitörün başına gider, sonra da aklınca fazla zorlanmadan o maçı yönetir… Ama maç maç olmaktan çıkar, sıkıcı bir hal alır…

Fenerahçe BEKO-Bahçeşehir Koleji karşılaşmasında iki tarafın iyi niyeti de elbette hakemleri rahatlatan bir faktördü. Tabii her zaman oyuncular, benchler bu kadar sakin olmayabilir. Bu duruma da hazırlıklı olmak gerekir ama en kötü koşullarda dahi hakemler basketbolun güzel bir oyun olduğunu bizlere aktarmalıdır.

Fenerahçe BEKO-Bahçeşehir Koleji maçının hakemleri Mehmet Şahin, Can Mavisu ve Kerem Yılmaz idi. Umarım bu yönetim anlayışlarını etraflarındaki kötü örneklerden etkilenip bozmazlar…