Değerli Antrenör, Öğretmen, Yönetici Arkadaşlarım ve Okurlarımız;
BSL‘de yılın sonuna geldik sayılır. BSL’de yer alan 3 takımımız maddi zorluklar nedeniyle yıl içerisinde önemli sıkıntılar yaşadı. Ve yaşamaya da devam ediyorlar. Bu durum ilerleyen zaman diliminde 3 takımla sınırlı kalacak gibi de görünmüyor.
Kulüplerimiz altyapılarını-oyuncu yetiştirmeyi yük olarak görmeye devam ettiği müddetçe bu ekonomik sıkıntıları yaşamaya devam edeceklerdir. Atalarımızın çok güzel ifade ettiği gibi “hazıra dağ dayanmaz.”
Transfer dönemi başladı, yerli oyuncularımızın çok ücret istediği konuşuluyor. Daha önce bir yazımda değinmiştim, bu olay arz talep meselesidir. Yetişmiş Türk oyuncularımızın sayısı neredeyse yok denecek kadar az sayıda. Haliyle arz talep dengesindeki bozukluk ücretlere yansımaktadır.
‘Lütfen Çıkıp Bir Şey Deyin’ yazımda eğitim gören çocuklarımızın sayısına değinmiş ve önemine vurgu yapmıştım. Yazımdan kısa bir süre sonra TÜİK “Çocuk İstatistiklerini” açıkladı.
TÜİK’in verilerine göre 2024 yılı sonu itibariyle Türkiye nüfusu 85 milyon 664 bin 944 kişi iken bunun 21 milyon 817 bin 61’ini çocuklar oluşturuyor. Çocuk nüfusun yüzde 51,3’ünü erkek çocuklarımız, yüzde 48,7’sini kız çocuklarımız meydana getiriyor. Bu durum Türkiye nüfusunun yüzde 25,5’inin çocuk nüfus olduğunu ortaya koyuyor.
Değerli Antrenör, Öğretmen, Yönetici Arkadaşlarım ve Okurlarımız;
Selçuk Şirin Oksijen Gazetesindeki “sadece bir kuşağı değil yüzyılı kaybediyoruz” başlıklı yazısında;
“Türkiye nüfus artışının düşüşünde bir rekor yaşıyor. Çin ya da Güney Kore gibi vakti zamanında devlet eliyle zorla nüfusunu azaltmaya çalışan ülkelerde bile bizdeki son 5 yılda görülen düşüş yaşanmadı.” diye ifade ettikten sonra, şu anda Avrupa’da en çok genç nüfusa sahip olduğumuzu ancak gelecek 20-25 yıl içerisinde bu avantajımızı da yitireceğimizin altını önemle çizmektedir.
TÜİK’in açıklamaları ve Selçuk Şirin Hocanın yazdıklarını alt alta koyduğumuzda ülkece KÖPRÜDEN ÖNCE SON ÇIKIŞ’ta olduğumuzu (hatta son çıkışı biraz da geçtiğimizi) söylesem sanırım yanlış bir tespitte bulunmuş olmam.
Şimdi haklı olarak bunları niye yazdığımı soracaksınız?
Sevgili okurlar;
Selçuk Şirin Hocamızın Oksijen Gazetesindeki köşe yazısının başlığı “SADECE BİR KUŞAĞI DEĞİL YÜZYILI KAYBEDİYORUZ” idi. (Aslında bu durumu bir tek basketbola indirgememek gerekir. Ancak ben basketbolla ilgili yazdığımdan dolayı ortaya çıkan istatistik sonuçlarını basketbola indirgiyorum. Her birimde ortaya çıkan istatistikleri kendi açısından ciddi biçimde analiz etmek zorundadır…)
Türkiye’nin elinde olan biten genç nesil ortada, bundan sonrasında çok büyük sıkıntılar bizleri-hepimizi bekliyor. (Kadın Voleybol milli takımının yarısı akıllı bir yapılanma ile gençleştirme yoluna gidildi. Ayrıca arkadan gelen en az bir o kadar daha genç kadın voleybolcumuz var. Kendilerini doğru yapılanmadan dolayı kutluyorum.)
Sevgili Yasin Yıldırım BSL’de yılın en’leri yazısında; en’leri belirlerken yabancı oyuncuda altın, gümüş ve bronz karmaya yer vermiş durumdayken, yerli oyuncu da Türk oyuncu sayımızın yetersiz sayıda olmasından dolayı sadece tek karma yapmak zorunda kalmıştır.
Sevgili İlker Yıldız “Türkiye Ligi mi, Yabancılar Ligi mi? -1” köşe yazısında Türkiye Basketbol Süper Ligi’nde bir ilk başlıklı bölümünde “tarihimizde ilk kez yerli oyuncu sayımızın yabancı oyuncu sayısından daha az olduğunu istatistiklerle önümüze koydu.”
Bu önemli verilere baktığımızda;
Gelecekte Türk basketbolundan söz etmek istiyorsak elimizdeki bu ‘genç nüfusa’ ciddi yatırım yapmalıyız, çok ciddi önlemler almalıyız. Böyle sorumsuzca davranmaya devam edersek bu gidişle sahada oynayacak Türk oyuncu bulamayacağız.
Basketbol Federasyonu yetkililerinin Türk basketbolunun geleceği adına altyapılarla ve genç antrenörlerimizle ilgili olarak ‘acil eylem’ planı yapıp ivedi bir şekilde hayata geçirmesi gerekmektedir. Altyapılarla ilgili olarak en üst düzeyde ‘kırmızı alarm’ seviyesine geçilmelidir.
20 milyonu bulan okullu çocuklarımızla ivedi bir şekilde temas kurulmalıdır. (Bu durumu defalarca yazdım ve yazmaya da devam edeceğim. Voleybol ve Hentbol Federasyonları okulların içinden haklı olarak çıkmamaktadır.) (Hentbol Federasyonu Alanya Belediyesi ve Antalya Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü ile ortaklaşa 21-25/ Haziran tarihleri arasında İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu ağırlıklı; Mini Minikler, Minikler, Küçükler ve Yıldızlar kategorisinde yaklaşık 4 bini aşkın çocuğumuzla Alanya’da Açık Alan turnuvası gerçekleştirecektir…)
* Yabancı oyuncu sayısı acil bir şekilde kademeli olarak düşürülme yoluna gidilmelidir.
* Basketbol Milli Takımlarında başarı-başarısızlık demeden devşirme oyuncu oynatılmasına ve arayışına son verilmelidir.
* BSL, TBL ve diğer tüm liglerde altyapı zorunluluğu getirilip, kulüplerin belirlenen 2-3 yıl içerisinde A takım kadrolarında altyapısından yetişmiş 2 ya da 3 oyuncuya yer vermeleri mecbur hale getirilmelidir. (2000’li yıllarda olduğu gibi)
* TBL ve TB2L’de yabancı oyuncu oynatılmaması, oynayan Türk oyuncularımıza yaş sınırı-kontenjan getirilmesi yeni genç oyuncularımızın önünü açacaktır. (Bunların hepsi bir anda olacak şeyler değil tabi ki. Kademeli olarak geçiş sağlanmalıdır.)
* BGL gibi altyapı organizasyonlarının geliştirilmesi, olabildiğince yayılması gerekir.
* Ümitler Ligi acil olarak gündeme alınmalıdır.
* Altyapılarından yetişen oyuncuları A takım kadrolarına alan ve oynatma süresi veren, Altyapılarına ciddiyetle eğilen takımlara değişik ödüller verilmelidir.
* Altyapılardaki çocuklarımızı eğitecek, antrene edecek genç antrenörlerimizin eğitim, ücret ve sosyal hakları konusunda ciddi kriterler getirilmelidir.
* Türkiye Basketbol Federasyonu’nun yetkilileri kulüplerden önce Türk basketbolunun altyapısını ve Milli Takımlarımızı düşünmelidir…
(Yukarıda yazdığım 6-7 öneri hızla aklıma gelenlerdir. Sağlıklı yapılacak çalıştayda ülke basketbolu adına çok değerli önerilerin, görüşlerin ortaya çıkacağı aşikardır.)
Değerli Antrenör, Öğretmen, Yönetici Arkadaşlarım ve Okurlarımız;
Daha önce “Ubuntu Ruhu” yazımda yapmış olduğum ‘muhalif demeden, ben bu adamı sevmiyorum demeden, benim-bizim gibi düşünmüyor demeden, ülkemizde yetişmiş oyuncu, antrenör, köşe yazarı, düşünür ve ilgili akademisyenlerle’ çağrımı ve kademeli çalıştay önerimi yineliyorum.
Ve hepimize, tüm basketbol ailesine Oksijen gazetesi yazarı Akan Abdula’nın ‘Nefret Aptallara kaldı: Yeni Dünyanın Gerçekleri’ köşe yazısının giriş paragrafının kısa bir bölümü ile seslenmek istiyorum:
“Yeni dünya düzeninde, eski tanımlar anlamını yitiriyor. İttifaklar kalıcı değil, düşmanlıklar sabit değil. Kimseyi sonsuza kadar sevemezsiniz ama daha da önemlisi, kimseye sonsuza dek düşman kalamazsınız. Nefret artık aptalların işi…”
Basketfaul sitesi okurlarının Kurban Bayramını en içten dileklerimle kutlar, esenlikler dilerim.
Saygılarımla…