Cumartesi, Temmuz 27, 2024
spot_img

Öğretmenin Gücü (Naci Özonay)

Eğitimin kalitesi hiçbir zaman öğretmenin kalitesini aşamaz.

Okul; öğretmenleri kadar iyi olabilir… Ne fazla, ne eksik.

Eğitimin en güçlü aktörü öğretmendir.

Okulun bahçesi, spor salonu, laboratuvarları, teknik donanımı ne kadar iyi olursa olsun, öğretmen iyi değilse okul iyi eğitim veremez.

Her öğretmen, öğrenciyi güçlü bir şekilde etkileme potansiyeline sahiptir.

Öğretmenin bu gizil gücünün farkına varılmasını istiyorum.

Öğretmenin gücü toplumun geleceğine yön verir. (1)

Büyük Kolej’deki antrenörlük yıllarımda bir gazete yazarı ile sohbet ederken (2001 yılı) basketbol üzerine hazırlamış olduğu yazıya bakmamı istedi.

Yazıda anne ve babaların, çocuklarının basketbolcu olma isteği anlatılıyordu. Ancak bu basketbolcu olma arzusu altında yatan çocuklarının spor yapacak olmalarından çok, büyük paralar kazanacak olmasıydı.

Bu yaklaşım maalesef günümüzde çok daha fazla öne çıkmış durumda.

Tribünlere gelen anne ve babaların büyük bir kısmı, güzel bir basketbol karşılaşması izlemek yerine ellerinde kâğıt kalem istatistik tutmaya gelmekteler.

Çocuklarının kaç sayı attığı, kaç top kullandığı, oyunda ne kadar süre kaldığı ve hatta onlara göre Koç’un müsabakayı doğru yönetip yönetmediği her şeyin önüne geçmiş durumda.

Antrenörler, anne ve babalar ile sporcularının hem öğretmeni, hem de mentoru durumundadır.

John Wooden Hayat İçin Oyun Planı kitabında Lider Mentoru şöyle tanımlıyor,

“Güçlerini karşılarına çıkan yaşamları şekillendirmekte kullanan otorite figürleridir. Görüşlerini kuvvetle savunur, kararlarında sağlam bir muhakeme yeteneği sergiler ve tedbirli hareket ederler. Onların öğrettiklerini, özellikle karşımıza disiplinli ve sert biçimde çıktıklarında hazmetmek zor olabilir. Ancak öğrettikleri şeyler yıllarca, hatta bazen yaşamımız boyunca bizle kalır.”

“Mentorlar öğretmekle ilgilidirler ve bir öğretmen de bize ilham veren ve sözleriyle meydan okuyup hareketleriyle ilham veren kişidir.”

“Lisedeki koçum Glen Curtis’di koçluğun aslında yalnızca öğretmek olduğunu ondan öğrendim. Bu felsefe her şeye bakışımı değiştirdi.” (2)

Gerek okullarda gerekse de spor salonlarında en büyük sorunu anne ve babalar çıkarmaktadır. Anne ve babaları inandırmadan, etkilemeden sahada yapılacak tüm çalışmalar boşa kürek çekmek olacaktır. Başarılı olmak istiyorsak aileyi eğitip sürece katmak ve yanımıza almak zorundayız. (Bu durum benim çalışma yaşamından öğrendiğim en önemli şey olmuştur.)

Anne ve babalara, öncelikle kulübün-okulun ilkelerini, olmazsa olmazlarını, çalışma prensiplerimizi, onlardan neler beklediğimizi anlatmalıyız. Çocuklarımızın yaşamlarında başarılı olabilmeleri için disiplinin önemini, ailelerin nerede durmaları gerektiğini açık bir şekilde ifade etmeliyiz.

Basketbol oynayan çocukların hepsinin basketbolcu olamayacağı, önemli olanın spor yapmaları olduğunun altı önemle çizilmeli. Anne ve babalara çocuklarının geleceği ile ilgili yaşamdan ne beklemeleri konusunda yardımcı olmalıyız.

Çocuklarının akademik yaşamlarının çok önemli, hayati olduğunu, ileriki yaşamlarında elde ettikleri meslekleri ile yaşamlarını sürdüreceklerini anlatmak insani ve ilk görevimiz olmalıdır.

John Wooden liseden sonra birkaç üniversite arasından Purdue Üniversitesini seçme nedenini şöyle anlatıyor; “Koç Piggy Lambert ailemle ve benimle yaptığı konuşmada, beni yıldız yapmakla ilgilenmediğini açıkça belli etmişti. O ‘adam olmama’ yardım etmek istiyordu. Bu koç Lambert’tan aldığım ilk dersti. Bir antrenörün başlıca görevi, DAHA İYİ OYUNCULAR DEĞİL DAHA İYİ İNSANLAR YARATMAK OLMALIYDI.’

Mentorluk bir çeşit annelik babalık demektir. Yukarıda değindiğim konular ilk başta veliler açısından sıkıntılı, kabul edilemez gibi görünse de ilerleyen süreçte onlara anlattıklarınızın kendileri ve çocukları için bir kurtarıcı olduğunu göreceklerdir. Ve sizlere saygı duyup güvenleri artacak sizleri daha güçlü bir şekilde takip etmeye başlayacaklardır.

Değerli antrenör ve öğretmen arkadaşlarım, hepimiz ülkemizdeki en önemli sorununun EĞİTİM olduğunu bilmekteyiz. Bugün ülkemizde hangi konudan şikayet ediyorsak temelinde eğitim yatmaktadır. Bıkmadan usanmadan eğitmeye devam etmeliyiz. Ülkemizin değişmesinin yegâne yolu EĞİTİM’den geçmektedir.

Şöyle bir hayal kuralım;

Eğitim alanında görev yapan eğitimcilerin, sınıflarımıza, spor salonlarımıza girip kapılarımızı kapattıktan sonra yaşadığımız her türlü sıkıntıdan bağımsız bir şekilde ülkemizin geleceği olan evlatlarımızı önce insan olarak doğru eğittiğimizi bir düşünelim lütfen….

Şuna inanın, 2-3 sene sonra ülkemizi tanıyamayız. Öğretmenlerin gücü tahminlerin çok ötesindedir. Bizler ülkemizin lokomotif güçleriyiz.

Bir ülke öğretmenleri kadardır ne fazla ne eksik.

HER GÜN UYANMAMIZIN SEBEBİ ÖĞRETMEK VE ÖĞRENMEK OLMASI DİLEĞİYLE. *

Saygılarımla.

(1) Rahmetli Doğan Cüceloğlu Hocamızın “Öğretmenim bir bakar mısın?” Kitabından alıntılar.

(2) John Wooden “Hayat İçin Oyun Planı” kitabından alıntılar.

1 Yorum

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medya

15,872TakipçilerTakip Et
36,695TakipçilerTakip Et
65,321AboneAbone Ol

REKLAMLAR

popüler

zonguldak psikolog
zonguldak bireysel terapi