Eskiden altyapı turnuvalarında hakemleri yöneticiler, antrenörler birlikte zaman geçirirlerdi. Olmazsa olmaz ise halı saha maçıydı… Bir tarafta hakemler, diğer tarafta antrenörler ve yöneticiler…
MHK’de olduğum yıllarda Sinop’ta yine bir turnuva sırasında geleneksel maçımızı yaptık ve genelde olduğu gibi hakem tarafı kazandı. Bu galibiyetimizi neredeyse tek başına kalecimiz Alper Özgök’e borçluyduk. Gerçekten inanılmaz goller kurtardı.
Maçtan birkaç gün sonra Alper beni aradı: Abi, Ayhan Özgümüş aradı… Bana kalecilik için teklif yaptı… (Ayhan Özgümüş o tarihte Oyak Renault’un yöneticisi ve kulübün 3. Lig’de futbol takımı var.)
“Sakın” dedim Alper’e… Sen iyi bir hakem olup A kategorisine yükseleceksin… Aklından bile geçirme…
Ardından Ayhan’ı aradım… “Alper direkt kalecimiz olur, hakemliğe göre de daha fazla para kazanır.” diye direndi…
Tekrar Alper’i aradım ve konu orada noktalandı.
Burhaniye’de Kadınlar Süper Ligi’ne çıkma maçları sırasında yine antrenör ve yöneticilerle futbol maçı yaptık. Bizim maçlarda sertlik olmazdı ama o gün lanetli bir gündü. Karşı taraftan 3 kişi sakatlandı. Aralarında o tarihte Tarsus Belediye Başkanı olan, sonra Mersin Büyükşehir Belediye Başkanlığına seçilen Burhanettin Kocamaz da vardı. O kadar kötü sakatlandı ki dönüşünde 3 hafta makamına gidemedi.
Denizli’de B Klasmanı semineri… Bu defa kendi aramızda oynuyoruz… Halı sahada saat bulamadık, sadece gece 12’de müsait. Ertesi gün de fiziksel test var. Maç 1 gibi bitti, kimse yatağa 2’den önce giremedi.
Fiziksel testte gece futbol oynayanlar döküldü. Yanıma gelip, “Abi biliyorsun… Gece futbol oynadık, yorulduk ve koşamadık.” diye aman dilediler… Onlara cevabım şu oldu: Sizi zorla oynatan mı var? Futbol maçı aslında zeka testiydi. Oynamamanız gerekiyordu, siz zeka testini veremediniz.
Tabii daha sonra telafi sınavı yaptık ve hepsi koştu… (Necip Kapanlı)
Hocam Malatyada ki genç kız şampiyonasında ki vampir sinekli maçı da anlatsaydınız… Sonu vahimdi.