Fenerbahçe Beko, Euroleague finalinde Monaco’yu 81-70 yenerek Avrupa’nın en büyüğü oldu. Tarihimizdeki 4, Fenerbahçe tarihindeki ise 2. şampiyonluğu kazandık. Devon Hall inanılmaz bir maç oynarken Fenerbahçe maçı tüm sezon olduğu gibi savunmasıyla kazandı. Marko Guduric el yakan anlarda müthiş şutlar sokarken Nigel Hayes Davis kötü yüzdeyle oynadığı maçta yerden yere atlayarak her şeyini ortaya koydu.
Monacoda ise Mike James finalde yine “loser” özelliğini gösterirken 19 şut denemesinde 6 isabet bulabildi.
Wade Baldwin 13 sayı, 2 ribaund, 3 asist, Final Four MVP’si Nigel Hayes Davis 23 sayı, 8 ribaund, 2 asist, Devon Hall 13 sayı, 3 ribaund, 2 asist, Marko Guduric 19 sayı (3/5 üçlük), 6 ribaundla oynadı. Monaco’da ise Daniel Theiss 10 sayı, 8 ribaund, Alpha Diallo 19 sayı (3/4 üçlük), 3 ribaund, 2 asist, Matthew Strazel 13 sayı, 3 ribaund, Mike James 17 sayı, 5 ribaund, 2 asistle mücadele etti.
Maça iyi başlayan taraf Monaco oldu. Dış atışlarda yakaladıkları beklenmedik yüzde bir anda onları öne geçirdi. 4 üçlüğe serbest atışlarla cevap verdik. Oyun içi sertlikler saha dışına da taşındı. İlk çeyrek sonunda 20-18 gerideydik ama oyun ortadaydı.
İkinci çeyrekte hücumlar durdu. Ciddi şekilde organizasyon problemi iki tarafın da alternatif aramasına yol açtı. Fenerbahçe fark biraz açılır gibi olunca molayı aldı. Çeyrek sonunda inanılmaz savunma yapmaya başladık. 12-1 gibi bu seviyelerde zor karşılaşılacak bir seriyle öne geçtik. Devreyi de 35-33 önde tamamladık.
Üçüncü çeyreğin ilk 3 dakikası 3-3 ile geçildi. Çeyreğin ortasında biraz şut girmeye başladı ama organizasyondan çok bireysel çözümler vardı. Mike James’in serbest atışlarıyla Monaco öne geçti. Baldwin burada devreye girip takımı adeta tek başına taşıdı. Guduric ve Davis’in isabetleriyle son çeyreğe de 54-51 önde girdik.
Son çeyreğe de sert savunmayla başladık. Özellikle topu getiren oyuncudan başlayan temaslı baskılı savunma rakibi sindirdi. İlk 3 dakikada 8-0 seri yakalayınca fark 11 sayıya yükseldi. Çeyreğin devamında biraz durduk üstüne gereksiz hücum fauller yapınca fark biraz eridi. Rakibin bir üçlüğüne gelen faule sportmenlik dışı faul denilince biraz panik yaptık ama Guduric geri adım atarak yolladığı üçlükle imzayı attı. Farkı çift haneler seviyesinde koruyarak son dakikaya girdik. Son dakikada da serbset atışlarda hata yapmadık karşılaşmadan 81-70 galip ayrılarak Avrupa Şampiyonu olduk.
FENERBAHÇE’NİN NASIL ŞAMPİYON OLDUĞUNU ANLATAN GÖRÜNTÜ…
Dünya’nın en büyük spor kulübünü , masöründen oyuncusuna başkanından asistan koçuna ve tabii ki muhteşem taraftarlarını canı gönülden kutlarız, daha nice şampiyonluklara…
Tebrikler Fenerbahçe haydi konvoya!!!
Her kupa değerlidir!!! Biz ancak kazanınca anlıyoruz ne yazık ki!!!Hiç bir kupa şans ile kazanılmaz.Her kupa ayrı bir zorluk ve her adımda güçlü bir mental beceri gerektirir. Parayla pulla da bir yere kadar gidersin ama bir kötü maç seni tüm sezondan eder! (Vezenkov-Oly) Dolayısıyla hiçbir başarı veya kupa umarım artık küçümsenmez… Maç ile ilgili belki on tane Spanulis ile ilgili hata sayabiliriz ama bence kazanana bakalım ; Saras artık Jasi değil rüştünü ispat etti sonunda!!! Yine doğruları yaptı, yıl boyu zayıf olduğu içeriyi mümkün olduğunca kapattı ve her maçı fizikselliğe döktü. Her zaman rakibi 3 veya 4 numaralara hücum ettirdi.Tam tersi kenar oyuncuları ya fizik olan kısa rakip gardlar üzerine ya da 5 numaralar üzerine oynattı. Mesela 7 yıldır maç kazandırması beklenen ve benim çok eleştirdiğim Guduriç sonunda bunu başardı.İtoudis(gard sakatlıkları dışında) ve öncekiler onu hep nasıl diyelim Cedi(B.Colson da olabilir) gibi köşe de bekletti ama Saras onun gard özelliklerinden faydalanıp , hele kısa gardlar tuttuğunda(Calates) hep potaya gönderdi veya son attığı ikonik Theis üzerinden üçlük gibi 5 numaraların üzerine oynattı.Ki maç sonu yorgun olduğu için şut attım dedi yoksa rahatça geçerdi de… Bunlar basit gibi görünen ama önemli ayrıntılar mesela fark 6ya inmişken M.James sahada K.Birch varken üzerinden üçlük denedi sonra gitti Nigel’i geçip basket atmaya çalıştı sonuç ilkinde top potaya değmedi ikincisinde blokla karışık top kaybı oldu!!! Dolayısıyla burda akıl koyacak kişi sahada yoksa bunu koç yapacak.Bu yüzden yıl boyu Saras’ın diğer koçlara nasıl üstünlük sağladığını yazdım durdum… Unutmadan Ataman dönemi Euroleague son 5 yıldır, Koç’un rotasyon ve spacing başrolünde, oyuncu aklı ve yetenekleri ile yani top yönlendiriciler dönemiydi. Bu yıl Saras ile yeniden Obra ve Laso dönemine döndük disiplin, fiziksel oyun ve mental güç!!! Zaten Saras bu koçların geleneği… Hakemler sezon başından beri yine harikaydı ikinci yarı üçlüğe çalınan faule kızsa da Kutluay ilk yarı hakemler muhteşem dedi 😎 dolayısıyla artık hakemler bizi sevmiyor geyiği de biter umarım… Ancak özellikle İspanyollar iddiasız olunca , lobicilikte ülkemiz olarak ne kadar güçlü olduğumuzu göstermemiz belki de Euroleague T.C de düzenlendikten sonra ilk başarımız… Ataman’ın sakatlıklardan dolayı (f4de Pleiss dönmüştü ama) uzunsuz şampiyonluğundan sonra Saras’da uzun olmadan şampiyon olması da bence Avrupa ‘daki uzun oyuncu probleminin de güzel örneği… Sezonu değerlendirirsek NBA’den getirilen oyuncu çılgınlığı ile başlayan sezon yine Avrupalıların (NBA olmayan ABDliler dahil) tecrübesi ile sona erdi. Koçluk olarakta yok öyle emekli olup 2 senede yüksek bütçeli bir takımın başına geçeyim şampiyon olayım, Saras gibi emek verip , didinip çalışıp üstüne yaşadığı onca f4 başarısızlığından sonra mental olarak ayakta kalan koçların kazanmasıydı doğru olan…
Uzun bir yorum yazmayı düşünüyordum fakat hem biraz üşendim hem de ne yazarsam yazayım biraz eksik kalacak gibi hissettim ; kısa tutmaya çalışacağım. İtiraf etmek gerekirse şampiyonluğun geleceğini beklemiyordum , tüm FB basketbol ailesini ve camiasını tebrik ediyorum. Sonuç itibariyle tercihleri ve koçluk yöntemi çok tartışılan Saras’ın takımına hakim olduğu ,oyuncuları tarafından sevildiği , kaya gibi bir takım ve takım kimyası oluşturduğu tescillendi, Saras baş antrenörlük kariyeri 10 seneyi doldurmadan Euroleague kazandı. Euroleague’in önceki iki sezonunda şampiyonluk kazanan takımlar iş zora girince sahada kavga çıkarma, saha dışında tehdit, şantaj yöntemlerini kullanırken FB tüm sezon sessiz sedasız işini yapan , meslek ahlakıyla hareket eden profesyonel bir görüntü verdi , şampiyonluğun değerini bu özellik de arttırıyor bence … Obradovic sonrası eski başarılara bir daha ulaşamayacağı ve çökeceği düşünülen FB basketbolu , Obradovic ve Messina bile eski başarılarını tekrarlayamamışken Avrupa’nın zirvesine geri döndü, şüpheyle bakılan Tarık Biberovic, NH Davies hatta Hall ve Mccollum bile yıldızlaştılar, FB hem normal sezonda hem de sezon sonunda kendisinden daha geniş bütçeli ve daha iyi imkanlara sahip takımların üstünde yer aldı. Şampiyonlukta herkesin çok büyük katkısı var tabii fakat özellikle transfer edildiklerinde millet Lessort, Tavares , Milutinovic,Fall ile oynarken bunlar neyin nesi denilen Khem Birch, Melli ikilisini , Tarık oynamaya başlayınca oynama süresi çok düşen fakat bunu sorun yapmayıp çok kritik bir iki maçta önemli katkı sunan Deshawn Pierre’i , 37 yaşında MVP performansı gösteren Mccollum’u , bence final four mvpsi Devon Hall’u ve daha önce çok eleştirdiğim ama en sonunda kedi olalı bir fare tutan Marko Guduric’i özellikle zikretmek gerekir diye düşünüyorum. Bizi mutlu ettiniz, hepinize tekrar teşekkürler…
Size de isabetli yorum için teşekkürler