Değerli Antrenör, Öğretmen ve Yönetici Arkadaşlarım,
Spor Koçluğu kitabının yazarı Jordan Flıegel, kitabının Sonsöz bölümünde;
“Belirleyici öğe benim. İklimi oluşturan benim kişisel yaklaşımım… Hayatı berbat ya da neşeli hale getirmek için elimde var olan muazzam güce sahibim… Utandırabilirim ya da eğlendirebilirim, yaralayabilirim ya da iyileştirebilirim.” demektedir.
Yöneticilerin takım organizasyonlarının tamamında çok önemli görevleri bulunmaktadır. Bu, ister okul ister şirket ister spor yöneticiliği olsun, organizasyonun başarısında ya da başarısızlığında biz yöneticilerin rolü çok büyüktür.
Pozisyonumuz gereği yaşadığımız kurumları, takımları, organizasyonları güzel bir iklime, huzurlu hale ve nitelikli olarak yaşanabilir güven dolu bir ortam haline getirme şansımız vardır.
Todd Rose’un yazmış olduğu “Ortalamanın Sonu” kitabının ‘bireylerin Çağı’ bölümünde, bir çalışan kurumuyla ilgili duygu ve düşüncelerini şöyle ifade ediyor;
“Hepimizin yerine bir başkası gelebilirdi ve sık sık geliyordu; büyük mağazada geçirdiğim altı ayda müdürüm de dahil olmak üzere çalışma arkadaşlarımın yaklaşık üçte biri işten ayrıldı. Bu hızlı personel değişimi, iş arkadaşlarımla “GÜVEN” ilişkileri geliştirmemi güçleştirdi; çünkü herkesin geçici olduğunu biliyordum. Ancak şirket bu dalgalanma üzerine kuruluydu. Yönetim sistemi ‘personel geçirmez’ şekilde özenle tasarlanmıştı; hiçbir bireysel çalışan mağaza işleyişini bozamazdı. Şirket bu ödünleşmeyi kabul etmişti: Elverişli sistemi işler halde tutan ‘UCUZ DEĞİŞTİRİLEBİLİR’ işgücüne ihtiyaç duyuyordu; benim gibi personellerde ‘AMAÇ ve İLGİSİNİ’ tamamen yitiriyordu.”
Todd Rose, kitabın aynı bölümünde A.B.D’deki iki büyük tedarik merkezi olan Costco ile Walmart’ı karşılaştırıyor, yazısının o paragrafında ise şunları anlatıyor;
“Costco çalışanları bireysel olarak, Walmart gibi rakiplerdeki çalışanlardan çok daha üretken olmalarının yanında şirketten nadiren ‘AYRILMAKTADIR.’ Walmart’ta personel değişim oranı yaklaşık, yıllık yüzde 40 iken, Costco’da bu oran yüzde 17’dir ve bir yılı aşkın süre çalışan personelde ise Costco’da bu oran şaşırtıcı bir biçimde yüzde 6’ya kadar düşer.
Bir araştırmaya göre yeni personel bulmak ve eğitmekten kaynaklanan personel değişim oranının gizli maliyeti hesaba katıldığında (ihtiyati bir tahminle çalışan ücretlerinin yüzde 60’ı olarak düşünüldüğünde), Costco aslında çalışan başına Walmart’tan daha az ödeme yapar.
Costco’nun kurucusu Jim Senegal, bireye yatırım yaptıklarını, çalışan SADAKATLERİNİN çok yüksek olduğunu ve sonuç olarak kendi varsayımlarının şu olduğunun altını çiziyor;
“İyi insanları işe alırsanız, onlara iyi ücretler verirseniz saygın bir şekilde davranırsanız ve dürüstçe bir kariyer yolu sunarsanız harika şeyler olur.”
Değerli Antrenör, Öğretmen ve Yönetici Arkadaşlarım;
Kulüplerimizde çok sık yaşanan oyuncu ve önemle antrenör değişikliği, hem ekonomik olarak hem de takım kültürünün, birlikteliğinin oluşturulamaması adına büyük kayıplara neden olmaktadır.
Yaşanan bu sık değişikliği ise en fazla, kendi yetiştirdiğimiz, evladımız olan oyuncu ve antrenörlerde görmek ise ayrı bir üzüntü nedenidir.
Gerek antrenörlük yaptığım yıllarda gerekse de günümüzde, antrenör arkadaşlarımızın, pratik, üretken, analitik düşünme becerilerinin olmasının yanında alanlarında mükemmel eğitim almış olduklarını görüyor olmaktan büyük gurur duymaktayım.
Değerli Antrenör, Öğretmen ve Yönetici Arkadaşlarım;
“Ülkemiz insanının yabancı antrenörden fazlası vardır eksiği yoktur.” Tek ihtiyaçları, yöneticilerinin onlara karşı sabırlı olmaları ve güven duymalarıdır.
Ancak üzülerek ifade etmeliyim ki, ülkemizin yetiştirmiş olduğu antrenör ve oyuncularımıza (evlatlarımıza) ne sabrımız ne kredimiz ne de güvenimiz vardır. İki maçı üst üste kaybeden antrenörümüzün yerine, maç biter bitmez yabancı antrenör arayışları yapılmaktadır.
Biz yöneticiler şu durumu çok iyi bilmeliyiz, kafasının bir kenarında o maç sonrası gönderilme korkusu olan hiçbir antrenör verimli olamaz.
Rick Pitino “Başarılı Olmak Bir Tercihtir” kitabında, 1987 yılında antrenör olarak transfer olduğu New York Knicks takımında uygulamak istediği sistemin basın tarafından eleştirilip başarılı olamayacağının yazılması üzerine, Knicks’in Genel Müdürü Al Bianchi tarafından da şüpheye düşüldüğünü ve bundan dolayı kendini bir yıl boyunca rahat ve güvende hissetmediğini ifade ediyor.
‘Tepedeki Çocuk’ yazımda şunu belirtmiştim; “bir insanı bir organizasyona kabul etmek, bir çocuğu evlat edinmek gibidir.” Önemle de bu çocuk kendi evladımız ise çok daha dikkatli davranmak zorundayız. Şunu hiçbirimiz unutmamalıyız; insan kolay yetişen bir canlı değildir.
Ülkemizin yetiştirdiği değer olan antrenör arkadaşlarımızı bu kadar kolay gözden çıkarır ve sorgularken, sanırım biz yöneticilere de göz ucuyla da olsa bakmamız ve kendimize bazı sorular sormamız gerekmektedir;
Takımımıza antrenör ararken hangi özellikleri aradığımızı, hangi antrenörle yola devam edeceğimizi ne kadar etüd ettik?
Kurulacak yeni bir organizasyonun süre ve sabır istediğini ne kadar kabullendik?
Gömlek değiştirir gibi antrenör değiştirmenin hem ekonomik hem de manevi külfetinin ne kadar olduğunun hesabını yaptık mı?
Sahadaki oyuncu ve antrenörlerin GÜVEN içinde olmaları için elimizden gelen her şeyi yaptık mı?
İşler yolunda gitmediğinde onlara, kulüp başkanı ve tribün baskısı gibi olaylara karşı kol kanat gerip, “KALKAN” olduk mu? (‘Tepedeki Çocuk’ yazımda Spartalılar hikayesi.)
Kaybedilen maçlardan bir tek antrenör mü sorumlu, yani biz yöneticilerin hiçbir sorumluluğu yok mu?
Bu soruları çoğaltmamız mümkün.
Bir eğitimci olarak, benim için çok önemli ve değeri olan bir soruyu sevgili yönetici arkadaşlarıma ayrıca sormak istiyorum….
Bu kadar iyi yetişmiş, başarılı eğitimler almış antrenörlerimizin yanında, bizler aslında yöneticilik değil, “LİDERLİK” eğitimlerimizi ne kadar aldık, liderlik alanıyla ilgili makale ve kitapları ne kadar sıklıkla okuyoruz? (Yönetici ve lider arasındaki derin farklılıkları yazma işine girip değerli vaktinizi almak istemiyorum. Bu alanda yazılmış yüzlerce makale ve kitap bulunmaktadır.)
Çok Değerli Antrenör, Öğretmen ve Yönetici Arkadaşlarım;
Son bir şey yazarak yazımı bitirmek istiyorum;
Biri çıksa ve biz takım yöneticilerine;
Türk oyuncu ve antrenörler maç kayıpları sonrasında kolaylıkla gözden çıkarılıp yerlerine yabancı oyuncu ve antrenörler getiriliyor; acaba bir kere de olsa işler yolunda gitmediğinde, Türk yönetici gönderilip yerine “YABANCI YÖNETİCİ” getirilsin dense acaba ne deriz?
Saygılarımla.
Kaynaklar:
Ortalamanın Sonu-Todd Rose
Spor Koçluğu-Jordan Flıegel
Başarılı Olmak Bir Tercihtir-Rick Pitino
Naci hocam
Yazılarınızı kitaplaştırmalısınız. Ve bu sporun içinde olan herkesin başucunda olmalı.
Sevgili Eren teşekkür ederim. Ancak kitap yazmak gerçekten çok zor. Kitap yazanların önünde saygı ile eğiliyorum. Sevgiler.