Amerika tarihin gördüğü en dominant performansla U17 Dünya Kupası’nı kazanmayı başardı. Müthiş bir basketbol ortaya koydular ve akıllarda benzer sorular vardı. Bu oyuncuların ne kadarı NBA‘e gider ve bu fiziklerin bu atletizmin sırrı ne. Amerikalı scoutlara bu başarının sırrını ve U19’dan itibaren farkın neden kapandığını sorduğumuzda aldığımız cevap bu yaş seviyesinde milli takımda olmak onlar için ilgi odağıyken U19 seviyesinde artık NBA kapısında oldukları için pek önemsemiyorlar ve A Takım seviyesini düşünüyor.
Oyunculara geçmeden salondaki koçların ve bizlerin ortak bir fikrini de söylemek isterim. Bu takım net bir şekilde Türkiye Süper Ligi’nde play-off yapabilir hatta bir tur geçmesi bile kimse için şaşırtıcı olmazdı.
Koç Sharman Lamar White bu takım ile 3 yıldır birlikte. U16 seviyesinde Amerika turnuvasını kazanan kadroyla başlayan görevinde geçen sene yine U16 turnuvasında çok başarılı oldu. Takımın yıldızlarının neredeyse tamamı o turnuvada da kadrodaydı ve finalde Kanada‘yı 118-36 yenen o takım da tarihin en dominant takımlarından biriydi. Takımı en üst seviyede disiplinle yöneten koç zaman zaman “şımaran” oyuncularına hemen tepki göstererek gerekirse mola alarak takımı kontrolde tuttu. Çok iyi bir rotasyon uygulayan koç takımın 3 yıldızı Boozer-Dybantsa ve Peat 20 dakika civarında oynatırken kalan oyunculara da en az 10 dakika süre vermeyi başardı. Takımın seviyesinin biraz altında kalan iki uzununu pek oynatmayan koç tam saha baskı ve organize hızlı hücumlarla eldeki malzemeden maksimum verim aldı. Yani koç farklı olsaydı yine şampiyon olurlardı ama tarihin en iyi takımlarından birini yaratmak o kadar kolay olmazdı.
Oyunculara geçersek,
Aj Dybantsa: Herhangi bir seviyede oynayan herhangi bir takıma da koysak büyük ihtimalle sahadaki en iyi oyunculardan biri olabilir. Muhteşem bir yetenek müthiş bir fizik ve sonsuz bir atletizm. İşin savunma kısmında da hiç kaytarmayan Dybantsa NBA draftlarında ilk üç içinde seçilmezse gerçekten çok şaşırırım.
Cameron Boozer: Carlos Boozer’ın oğlu turnuvanın da MVP’si seçildi. Dev bir fiziği var üzerine eli yumuşak sahayı iyi koşuyor ve çok iyi yardım savunmacısı. NBA’de üst düzey bir oyuncu olacaktır all-star günleri için de çok fazla beklemeyiz.
Koa Peat: Bir önceki turnuvanın 15 yaşındayken yıldızıydı. O çılgın potansiyelin içini tam olarak dolduramamış ama hala en üst seviyeye çok yakın bir oyuncu. Dış atış da atabilirse süperstar olmaması için bir sebep yok.
Tyran Stokes: Gerçekten çok ilginç bir oyuncu. Böyle bir yetenek seti insanlara Embiid’i hatırlatıyor ama saha içindeki dağınıklığı ve kendini oldum sanması da acaba işaretlerini ortaya çıkarıyor. Draftlarda 1. sıradan seçilebileceği konuşuluyor ama karakteri şüphe uyandırıyor.
JJ Mandaquit: Çok çok ilginç bir guard. Size’ı biraz ufak olsa da saha yönetiminde en üst seviyedeydi. Bu tür oyun kurucuların çağı kapanıyor mu derken Amerika kendi Steve Nash’ini üretmiş gibi gözüktü. Fiziği yüzünden en üst seviyeye çıkamayabilir ama muhteşem bir potansiyel.
Brandon McCoy: Maç başına sadece 16 dakika oynayıp 10 sayı 4.3 asist 3.4 ribaund 3.4 top çalma istatistikleri yakaladı. O oyundayken genelde fark geri dönülmez seviyelere çıktı. Her çalınan topta rakip pota altında bitiverdi. Oyun motoru bu kadar yüksek bir kısa oyuncuyu uzun süredir izlememiştim.
2 sene sonra nba yapamayanların tamamını bsl de görürüz çok da üzülmeyin