Pazar, Aralık 8, 2024
spot_img

Efes’in’in Sabırsızlığı… Mış Gibi Cezalar…

- Reklam-

Genç Dinozor kimdir? ruhu genç ve enerjik olan, dinozor misali tecrübeli spor insanlarıdır.

Kadroda kimler var? Necip Kapanlı, Haydar Kemal Ateş, Cem Gökçe, Selam Gökçe, Fatih Söylemezoğlu ve zaman zaman “Genç Dinozor” konukları.

Amacı nedir?

Türk Basketbol Kamuoyuna ve özellikle veli, oyuncu, antrenör, yönetici ve tüm “Genç Öz kaynak” gruplarına gündemde ait basketbolun saha içi ve saha dışı olaylarını farklı ve geliştirici bakış açısıyla değerlendirmek ve basketbol kamuoyuna farklı düşünce pencereleri açmak.

Bugün ‘ın Efes’ten ayrılışı, koçu Alimpieviç’e verilen 1 maçlık ceza ve Bursaspor takım kaptanı Metin Türen’in yaptığı çirkin hareketin görmezden gelinmesini yorumlayacağız.

Soru-1: Efes Erdem Can ayrılığını nasıl yorumluyorsunuz?

Necip Kapanlı: Anadolu Efes Yönetiminin, daha doğrusu Tuncay Özilhan’ın Erdem Can’ı iyi tanımadığına eminim. Tanımış olsa bu sezonki kötü görüntüye rağmen gelecek sezon da devam konusunda tereddüdü olmazdı. Keşke yönetimin başındakiler, takımın başındaki temsilcilerine kulak verseler. Belki de Erdem Can Efes’in bu yorgun, sakat, yaşlı kadronun başına hiç geçmemeli, kadrosunu kendi kuracağı bir takımın başına geçmek için yaz aylarını bekleseydi. Efes’in bugünkü durumunun sorumluları birçok oyuncuya 2-3 milyon Euroluk emekli ikramiyesi verip, onlardan başarı bekleyen, kadroda değişim gerekliliğini hissedemeyen yönetimindir diye düşünüyorum.

Cem Gökçe: Erdem Can ayrılığı Efes’in tercihi, zamanlaması bizi ilgilendirmez. Bu ayrılık şekli ve zamanı Erdem’in değer ve kalitesini düşürmez. Bence zaman içinde yeniden yukarılarda olacak ve iyi işler yapacaktık. Kumaş ve kalitesi bellidir. Efes’in tercihi Türk antrenör olursa mutlu olurum. , ve Ertuğrul Erdoğan gibi isimler bence bu yetenekte ve bu donanıma sahipler. Efes’in Türk koç tercihi diğer takımların da zaman içinde Türk tercihlerini etkileyecektir.

Selam Gökçe: Bu gibi başarısız durumlarda faturanın kesileceği ilk kişi koç olur. Gerçeği göremeyen Efes beklenen tepkiyi gösterdi. 4 numara transferlerinde yapılan yanlış en majör hatalardan birisi oldu. Aslında Erdem’den bu sene Avrupa’da derece beklediklerini sanmıyorum. Ama beklenenin üzerinde bir düşüş olunca sabredemediler. Bu tecrübede bugün faal başka Türk koç bulmak kolay değil. Ama sporcuya yatırım yapıp son yıllarda A takım düzeyinde Türk oyunculara yer veremediklerinin bir yansıması olarak Türk koça da yatırım yapamadılar. Bu Türk sporunun kanayan yarası olan sabırsızlığın ana göstergesidir.

Fatih Söylemezoğlu: Efes’in aldığı kararı kendi adıma doğru bulmuyorum. Hepimizin bildiği gibi Erdem Can çok fazla değiştirme şansı olmadığı bir takımı yönetmeye çalıştı. Zaten kaybedilmiş bir sezonun son çeyreğine yaklaşılırken alınan bu karar tamamen popülist bir yaklaşım oldu. Oysa kendisini ispat etmiş ve bu seviyede de tecrübe kazanmaya başlayan bir Türk koçun sezon sonuna kadar yanında durup destek olarak, bunca yıldır Türk basketboluna verdikleri değerli katkıya Erdem Can’la bir yenisini ekleyebilirlerdi. Ancak Efes yönetimi de ülke genelinde olaylar karşısında verdiğimiz aceleci reaksiyona uygun davranmayı tercih etti. Sezonun geri kalanında Efes’in işlerinin daha zor olacağını düşünüyorum. Erdem Can ise, eminim ki bu bilgi birikiminin karşılığını alabileceği daha profesyonel yerlerde başarı ile Türk antrenörlüğünü en üst seviyede temsil etmeye devam edecektir.

Soru-2: Beşiktaş koçu Alimpieviç’e verilen 1 maçlık ceza ve Bursaspor takım kaptanı Metin Türen’in yaptığı çirkin harekete ceza verilmeyerek, görmezden gelinmesine ne diyorsunuz?

Necip Kapanlı: TBF, Alimpijevic’e neredeyse şükran plaketi vererek topu Beşiktaş yönetimine attı. Görünen o ki Beşiktaş yönetimi de edep yerini tutan antrenörünün arkasında ki, bazıları koçla fotoğraf paylaşıp “Üzülme, beraberiz.” mesajını veriyor. Bu kişiler sakın ölüm yıldönümünde Seba’nın mezarına gidip kemiklerini sızlatmasınlar. Maalesef izlenimler şimdilik Beşiktaş’ta tribünlere oynayanların güç kazandığı yönünde.
Metin Türen’in Disiplin Kurulu’nda dosyası yok gibi gözüküyor. Bu iki çirkin görüntünün örnek oluşturmamasını diliyoruz. Dilemekten başka çaremiz de yok, çünkü kulüplerdeki karar vericiler de belli ki kendilerini tribünlerin baskısı altında hissediyor.

Cem Gökçe: Öncelikle, TBF başkanı uzun süre dopingden ceza almış ve yönetimde rahatça oturabilen bir kişi. Yönettiği kurumun da verebileceği cezanın bu kadar olması rastlantı değildir. Sorun Olimpiyat Komitesi Başkan Yardımcısı ve Süleyman Seba’nın bence varisi Hasan Arat’ın olimpik ruha aykırı bu olaya vereceği tepkidir. Ben 1996 yılında milli Olimpiyat Komitesi’nden fair play ödülü almış biri olarak, kurulun tepe temsilcisinden olimpik ruha uygun bir davranış bekliyorum. Arat’ın bunu yerine getireceği ve ülkemizdeki yönetici pozisyonuna gelebilen kişilerin kapıldığı erozyona kapılmayacağına inancım tamdır.

Selam Gökçe: Ben Metin Türen’e de ceza gelecektir diye düşünüyorum. Aslında Metin Türen’in de olayın içinde olduğunu bilerek ceza vermedilerse, bu durumda tahrik unsurunun olmadığını da düşünerek Alimpiyevic’e daha büyük bir ceza verilebilirdi.
İşin aslında Alimpiyevic bu şekilde kurtuluyorsa çok kolay atlatmış olacak ve son derece vahim bir örnek teşkil edecektir. Bu durum, parayı veririm istediğim çirkin hareketi de yaparım anlayışını körükler ki, o zaman vay halimize.
Benim en çok merak ettiğim konu da Hasan Arat’ın bu olayla ilgili görüşüdür. Sessiz kalmamasını, kaldığı takdirde ise çok şey kaybedeceğini bilmesini isterim.

Fatih Söylemezoğlu: Hakemlik yaptığım yıllarda maç sırasında kurallarda karşılığı olmayan bir olayla karşılaştıktan sonra, yine kuralların verdiği yetkiye dayanarak her iki takım adına da adil bir karar verip uyguladım. Sonra zamanın sözde sosyal demokrat, özde radikal faşist olan MHK başkanı ve yancıları tarafından aylarca cezalandırıldım. Neticede geç gelen adalet(!) tecelli etti ve aylar sonra Tahkim Kurulu beni haklı buldu.
Benim için gurur vesikalarından birisi olan bu ve benzeri olaylardan sonra, bazı genç hakemler nasıl davranacakları hususunda bir yol ayırımına geldiler! Öyle ya, bazı hakemlerin davranışlar cezasız kalmıyordu! Onlar da kendilerince buradan bir çıkarımda bulunarak hakemlik anlayışlarını ona göre törpülediler!
Maalesef benzer bir algının şimdi bazı oyuncu ve antrenörler arasında da yaşanacağını düşünüyorum. Özellikle alt liglerdeki market alışveriş torbası ederi kadar olan cezaları da düşünürsek, işin zaman içerisinde nereye varacağını buyurun siz tahmin edin! Bu karardan sonra aynı davranış biçimini örnek alacak insanlar çıkarsa şaşırır mıyız? Netice de bu iş yanlış oldu. Ona-buna göre, takıma göre, adamına göre, renklere göre, siyasi atmosfere ya da anın ruhuna göre hareket ederek kararlar verirseniz ortadaki bu kakafoniyi önlemeniz mümkün olmadığı gibi, ileride telafisi zor sosyolojik hasarlar bırakırsınız. Şimdi top Beşiktaş ve Bursaspor takımlarında. Ben bu vesile ile İngiltere eski başbakanlarından Margaret Thatcher’a bir kez daha rahmet okuyorum, Heysel faciası sonrası verdiği radikal karar nedeni ile… (1)

  1. Heysel Faciası, 29 Mayıs 1985 günü Brüksel’de oynanacak olan Juventus ile Liverpool arasındaki Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası final maçının başlamasından önce Liverpool taraftarlarının İtalyanlara saldırması ve çıkan panik sonucu 32 İtalyan, 4 Belçikalı, 2 Fransız ve 1 Kuzey İrlandalı taraftarın öldüğü olaylara verilen isim. Olaylar nedeniyle Avrupa Futbol Federasyonları Birliği ‘nin, Liverpool’a vereceği cezayı az bulan Margaret Thatcher, “Bu hayvanların cezasını ben vereceğim” demiş ve ülkesinin Avrupa kupalarından 5 yıl men edilmesini göze almıştı.

- Reklam-

3 YORUMLAR

  1. Efes yönetimi daha önce duayen Aydın Örs’e ve diğer Türk koçlara yaptığı saygısız ve terbiyesiz şekilde kulüpten göndermeyi şimdi de Erdem’e yaptı. Bu tavırların aktörleri de kulüp sahibi ve şube yöneticisidir. Patron,Alper’e ne yapması gerektiğini söylediğinde O da ona karşı gelip sert tavır koysaydı güzel bir ders olurdu ama para tatlı ve insanoğlu da doyumsuz. Hiçbir koç veya oyuncu bu şekilde gönderilmeyi hak etmez ortada çok büyük bir skandal yoksa. Erdem, Efes yönetiminin karakterini ve daha önce Türk koçlara yapılanları,takımda 30 yaş üstü ama doymuş, bıkkın,önemli oyuncuların varlığını, her sene 80 civarı maç oynanmasının getirdiği sakatlık riskinin yüksekligini bilerek böyle bir riske niye girdi, hırstan mı, istekten mi,bir an önce eurolig’de kendini gösterme hevesinden mi? Para olduğunu sanmam ama Efes’in sahibi ülkedeki yerleşik parayla her istediğimi yaparım kafasıyla O’nu iyi bir maddi teklifle etkilemiş de olabilir. Eğer varsa yurtdışı tekliflerini değerlendirsin, gergin gibi ligin en kötü ingilizcesini konuşan bir koç değil, oyunculara, medyaya,çalışanlara yaklaşımı da iyi, her daim başarı istenen,talep edilen, sabrın olmadığı,başarı gelsin de kimden nasıl gelirse gelsin kafasında,her türlü ahlak ve etikten uzak bir ülkede ne spor ne de sporcu gelişir. Tüm spor dalları yabancı hocalar ve oyuncuların istilası altında. Buna son yılların en başarılı branşı voleybol da dahil. Çıkarın yabancıları,
    devlet bankaları,kurumlarının vatandaş vergileriyle haksız rekabete yol açan desteğini voleybol ne olur görelim. Hasan Arat sporun içinden gelen biri ve bu olay onun için önemli bir sınav. Bjk kültürüne ve değerlerine uygun bir tavrı olacak mı yoksa O da düzene uygun mu davranacak göreceğiz. Futbol takımı kötü ama basket takımı gayet iyi gidiyor,bozmayalım belki ligde bu sezon şampiyon oluruz, taraftarların gönlünü bu şekilde alırız diyorsa ve Metin de ceza almadan ya da Dusan gibi komik bir cezayla yırtarsa ne spor ne etik ne ahlak üzerine yazacak da bir şey yok demektir. Tek lider tek önder tek başkan Ata’mızın ben sporcunun zeki,çevik ve ahlaklısını severim sözü her spor adamının düsturu olmalı her zaman…

  2. Necip Abi; Daha önce de yazdığın haberinde yaşlı ve Sakat oyuncu saptamana, yazdığım yorumda katılmadığımı belirtmiştim ki dün gece yine yaşlı ve sakat Pleiss maçı getirdi… Cem Bey’e ise katılıyorum, daha önce de yazmıştım; eğer Laso, Pascual veya Trinchieri olmazsa Türk olsun.Bu arada Mijatoviç de kabulumdür, sezon sonuna kadar. Selam Bey; 4 numara sorununu yaratan zaten Erdem Hocaydı.Yabancı aldı beğenmedi , bir yabancı daha aldı beğenmedi , yine sezon başı bonservis verilerek aldırdığı Ercani’yi 4 numara düşündü ki felaket bir tercihti yine beğenmedi , yetmedi T.Jones’u oraya çekti, hemen flashback yapalım “hatırlayın sezon başı Real maçında Yabusele resmen Erdem Hocam bunu bir daha denemesin diye o maçta şov yaptı” ders almadı Erdem Hocam ve iki 5 numaralarla pek çok maç verdi , sonuç olarak “Hünkar bile beğendi Erdem Hocam beğenmedi!” , 4 numaraları…Ama yine bakınız dün gece Mijatoviç iyi kötü benim 4 numaram belli dedi 35dk da 9sayı 8 ribaund ile katkı aldı… Fatih Hocam, yanlış anlamazsan Efes için en tehlikelisi bence senin yorumun!!!Niye dersen; sende biliyorsun hocam; bizim hep çocuk kalan ihtiyar X ve özellikle Y kuşağına basketbolu sevdiren Efestir.Aydin Abi öyle bir destan yazdı ki Efes ülkede 3 büyüklerin bile asla yakalayamadığı (belki futbolda GS 1999-2000 sezonu) resmen milli takım gibi herkesin takımı oldu.O sayede milyonlar Efes sayesinde basketbolu sevdi.Kimse bana daha önceki 3 büyüklerin -abartı olacak- teeeee Osmanlı Dönemi maceralarını anlatmasın!!! Neyse dağılmayalım , Efes’in Aydın Abisi sonrası yönetim hataları vs derken işin içine de 3 büyüklerin girmesiyle bu hava dağılıp yeniden düşmanlaşma başlarken Ataman geldi ve Z kuşağına da bir anda, sanki hiç bilmedikleri basketbolu , o efsanevi kadrosuyla yeniden sevdirdi.Efes , otobüslerle yalvar yakar seyirci toplarken , kapalı gişeler ile biletten para kazanmaya başladı.Dolayısıyla yeniden ülkenin basketbol misyonunu üstlenmiş oldu , yok yeniden yapılanalım , üç beş sene gençlere yatırım yapalım bu Z kuşağına göre değil!!!(Haaa bir iki efsaneyi takımda merkeze koyup bunu çaktırmadan yaparsın o ayrı) En güzel örnek dündü Fatih Abi ve Dinazor abilerim; GS maçı ile Efes maçı aynı saatti biliyorsunuz. Benim oğlan dert ediyordu bunu ama maç başı bizimkiler gol atınca hemen gitti telefonda Efes maçını izlemeye oturdu ve sonuna kadar izledi!!! zaten bunu hep yapıyordu ama kötü dönemin de bile bunu yapması… İşte bahsettiğim misyon budur!!! Efes’in artık “anarya yapma” -biliyorsunuz; Mersinlilere özgü bir deyim- şansı yoktur!!! Efes kulübü deneme yanılma yeri değil, hele olağanüstü bir koç sonrası, kibarlık olsun diye yazayım rookie koçu kaldırabilir durumda değil… Efesin en büyük hatası Ataman’ın dengi olabilecek Laso’yu ikna edememesidir.Bayern ona ne sunmuş olabilir Efes’ten fazla, hakikaten Alper Yılmaz’ın bize bunu açıklaması gerekli!!?!? Saygılarımla…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medya

33,250TakipçilerTakip Et
37,556TakipçilerTakip Et
65,321AboneAbone Ol

popüler

zonguldak psikolog
zonguldak bireysel terapi
online terapi