FIBA, Kadınlarda Dünya sıralamasını açıkladı ve üç sıra gerileyerek 14. sıraya indiğimizi gördük. Son dönemde kadın volaybolu, basketolu o kadar ezdi ki kadın kulüplerinin seçmelerine oyuncu bulunamıyor.
Önümüzdeki günlerde Erkekler Dünya Sıralaması da açıklanacak ve maalesef 16.’lıktan 19-20’lere gerileyeceğiz.
Özetle, basketbolumuzda durum iyi değil ama enseyi karartmamak, yeni projeler üretmek, gerekirse voleyboldan da kopya çekmek, yeni hamleler yapmak durumundayız. Gelinen noktada tek başına federasyonu sorumlu tutmak doğru olmaz ve yanıltır. Çünkü işin içinde sadece Cumartesi günkü maçı kazanmak olan kulüpler de var. Ancak eğer bir hamle yapılacaksa, bunun hazırlayıcısı da federasyon olmalı.
Federasyondakiler Basketbol Gelişim Merkezi’ne odaklanmış vaziyette. Zannediyorlar ki bu harika tesis açıldığında bütün sorunlar çözülecek. Bu kompleks elbette basketbola büyük hizmetler verecek ama sanmayın ki çimentodan iyi basketbolcu fışkıracak. Basketbolu yaymak, ülkenin her köşesinde basketbol sevgisini büyütmek, beden eğitimi öğretmenleriyle işbirliği yapmak, oyuncu havuzunu genişletmek daha iyi antrenörler yetiştirmek, kulüpleri altyapılara yönlendirmek, gençlerin gelişimini sağlamak gibi yığınla sorun karşımızda duruyor. Federasyonu yönetenlerin moral bozukluğundan bir an önce kurtulup proje üretimine geçmesi şart… Zaman aleyhimize ilerliyor.
ŞİP-ŞAK BGL…
BGL, federasyonun en büyük projesi idi ve faydaları da oldu. Genç oyuncular kondisyoneri, asistan koçu olan ortamlarda daha iyi hazırlanıp, birbirleriyle daha çok denk maç yapmaya başladı. BGL’den yetişen birçok oyuncu da halen BSL kadrolarında yer alıyor. Ancak son iki yıldır, BSL federasyona ekonomik nedenlerle ağır gelmeye başladı. Geçen yıldan itibaren, BSL dışındaki kulüplerden katılım ücreti alınıyor. Bu yıl 300 bin TL… Bütçe yetersizliği nedeniyle ligin boyu kısaltıldı, bazı takımlar 8 maç yapıp BGL sezonunu tamamlamış olacaklar… 300 bin TL ödedikten sonra… TB2L’de maç sayısının azaltılmasına dönük program hazırlandı… Çünkü para yok…
Biz bu şekilde basketbolda hamle yapamayız… Federasyon yeniden inandırıcılığını kazanıp sponsorlar vasıtasıyla kaynak yaratmak zorunda…
KRİTERLER…
Ömer Onan’ın Nirvana sohbetini dikkatlice izledim. Basketbol Gelişim Merkezi’nin sağlayacağı yararlardan söz etti, Amerika’nın önce NBA, şimdi de NCAA vasıtasıyla istediği oyuncuları alıp, tüm dünyadaki altyapılar tehdit ettiğinden söz etti. Tabii bu konuda TBF’nin tek başına yapabileceği bir şey yok ama konu gerçekten çok ciddi…
Ancak Onan’ın başka bir başlıkta söylediklerine takıldım… Çağdaş Bodrum’un salon sorununu anlatırken, “Kriterlere göre belli bir seyirci kapasitesi hükmü var. Bu kural değiştirilebilir ama bir sonraki sezon uygulanabilir.” dedi. Doğru… Tabii zorunlu durumlar hariç… Ama Onan’ı dinlerken şu soru aklıma geldi: Geçen sezon başındaki yönergelerde kaç takımın TBL’ye çıkacağı yazılı idi? 2… Siz kaç takım aldınız? 4… Bir sonraki sezon mu? Hayır… O sezon… Eeeee?
Konuşulanları hayretle izliyorum ve dinliyorum, NBA NCAA avrupa ya , bize zarar veriyormus, sizde TBF , kulüpler yönetim olarak ülke basketbolu aynı imkanları yaratın, gençlerimizde yurt dışına gitmesin konu bu kadar basit, bırakın bu çaresizlik edebiyatını.!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
Siz önce Ülke Basketbolunu DOPİNG utancından kurtarın…! Başka bir ülkede olsa Federasyon Başkanının ve onu oraya atayanların yüzüne bu ayıpları her gün çarpılırdı.Ama maalesef ülkemizde herkesin gizli bir menfaat planı var.Koltuklar boşalırsa biz otururuz umudu.Aman sivrilmeyelim dürtüsü.Afedersiniz ama bu ülkede Basketbol için bir fatiha okumanız yeterli.Hiç uğraşmayın projeymiş vs… Hepsi içi boş hayaller.
Oh be sonunda biri yazdı; “Çünkü işin içinde sadece Cumartesi günkü maçı kazanmak olan kulüpler de var.” İşte yıllardan beri yazdığım bu!!! Hep diyoruz ya sistemimiz yok diye, yanlış bal gibi de sistemimiz var!!! Sadece KAZANMAK…