Final serisindeki ilk iki maçın ardından akıllara şu soru geldi…
“Tuncay Bey, Tomislav Mijatovic‘ten emin mi?”
Mijatovic, Erdem Can‘ın ayrılmasından sonra dümene geçti, Efes ilk başlarda klasik koç değişikliği sonrası oyuncuların yükselen enerjisi ile play-in’e kaldı. Bologna’ya evinde kaybedip play off’ları göremeden elendi. Ligi birinci bitirip finale kadar yükseldi… Evindeki iki maçta da en ufak bir reaksiyon gösteremedi ve işi mucizelere kaldı… Efes’in yerine play off’lara kalamayan bir takım bile olsa bu kadar kolay teslim olmazdı…
Bütün bu süreç içinde Tomislav Mijatovic ile ilgili yorum yapacak olsak, şunu söyleyebiliriz… “Fazla iyi insandan çok iyi antrenör olmaz…”
Kulüplerde herkesin üzerinde bir baskı olmalı… Yönetimin üzerinde taraftar… Antrenörün üzerinde yönetim… Ve oyuncunun üzerinde antrenör baskısı… Tabii ölçülü bir baskıdan söz ediyoruz…
Efesli oyuncular ise Mijatovic’in baskısını hiç hissetmiyor. Bunun da sonucunda sınırsız bir konfor alanları var. İsterlerse oynuyorlar. Biliyorlar ki iyi kalpli, beyefendi Mijatovic, en kötü günlerinde bile teşekkür edip, kendisinden başkasının göremediği iyi mücadelelerinden dolayı kutlayacak. O kadar terbiyeli ki, ceketinin düğmesi sürekli ilikli… Antrenör biraz çakal olmalı ki, en azından çakallıklara karşı ne yapacağını öngörebilsin…
Oyuncular birer profesyonel olarak aldıkları paranın hakkını vermekle yükümlü olsa da, bazen kafaca maça gelmedikleri de bir gerçektir. İşte orada antrenörün baskısı devreye girebilir… Final serinin ilk iki maçında Efesli oyuncuların sahada ruhları yokken, Mijatovic’in takımı ayağa kaldıracak şekilde oyuncuların üzerinde gücü olmadığını da bir kez daha gördük.
“Fazla iyi insandan çok iyi antrenör olmaz…” ifademizden de kötülerin iyi antrenör olabileceği anlamı çıkmasın… Antrenör oyuncusuyla iyi arkadaş da olabilir ama bu durum, patronun antrenör olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz. Ödülü de, cezayı da antrenör verir…
Ama bir antrenörün önceliği oyuncularını üzmemekse sonuçta kulübü ve kendisi üzülür… Oyuncularına sınırsız konfor alanı tanıyanlar, eninde sonunda evlerinde ayaklarını uzatıp konforlu şekilde televizyon izler…
Doğru bir önerme, diğer yandan Mijatovic iyi olduğu kadar saf sanırım. Zira FB’nin güle oynaya kazandığı ilk maç sonrası “sadece bir maç kaybettik” demek iyimserlik sınırlarını aşıyor…
Bize kim lazım, eskisi gibi Türk basketbol ve spor tarihine skandallarla, gerginlikler ve kaos ortamı yaratarak, tavır ve sözlerine dikkat etmeden başarılı olabilmiş, en yakınındakilerin bile yaka silktiği, narsist, aşırı kibir ve egolu, Türk oyunculara yaklaşımı malum olan, yabancı parlatma meraklısı ama kupalar kazanmış olan mı yoksa Mijatovic gibiler mi? Bize hangisi gerek, ben sporcunun zeki,çevik ve ahlaklısını severim mi yoksa başarı gelsin de kimden,nasıl gelirse gelsin kafası mı? Önce bu konularda bir karara varalım…
Sezonun ortasında takım devralmış ve üstelik ilk koçluk deneyimi. Bu yazı acaba bir erken uyarı yazısı mı yoksa erken bir yargıya varma sorunu mu?
İlk koçluk deneyimi ve sezon ortasında takımı devraldı doğru da yıllardır o kulüpte yardımcıydı dışarıdan gelmedi. Kulübü,
herkesi iyi bilen,herkesin de iyi bildiği biri. Ayrıca yazı erken uyarı mı veya erken yargıya varma mı, yorumu iyi okuyup, düşünüp karar vermen gerek…
Bravo ,çok çok doğru bir tesbit.(makyevelizim?)
Necip abinin yorumuna katılmakla beraber.Oyun içindeki müdahale süreçleri de seriyi takip eden bir koç olarak beni farklı süreçlere ve farklı düşüncelere kapılmama sebebiyet veriyor…Mola alıyor; Bordu sürekli elinde olmasına rağmen herhangi bir taktiksel çizim de yapmıyor.(olmazsa olmaz değil tabiki!),Koçun,oyuna dokunuşlarından bir tanesi molalar, periyot sonları ve devre arasıdır, ancak buralarda da takımı reaksiyon vermedi…!Genellikle mola sonrası (AfterTimeOut) takımın reaksiyonu da verimli değildi.Genelde kısa konuşma set adı..”Haydi” demekten öteye gitmeyen bir time out süreci gördük…Diğer yandan FB Beko’yu normal sezonda iki kez yenen takım,30 sayılık farklarla maç kaybetmemeli diye düşünmekten de kendimi alamıyorum.Ancak takımın koçtan ziyade kadro derinliği ve kalitesinde de sıkıntılar olduğunu düşünüyorum.Sakatlıktan çıkan Erkan ve Doğuş Özdemiroğlu maç ritimlerinden dolayı ki çok doğal verimli olamıyorlar.Düzen içinde bir oyun anlayışları da sahaya yansımıyor (1×1) oyun ve verimlilikte bir yere kadar…Nick C.Gerek EL Mike james savunmasında agresivlik benzeri savunması,(Monoca’yı elemelerindeki en önemli kriter) Shane Larkin’e yapması,Anadolu efesin skor üretkenliğini de aşağıya çekmektedir.Larkini destekleyen ikincil bşr oyuncu da olmaması yenilgiyi kaçınılmaz kılıyor..Uzun eşleşmelerinde FB Beko açık ara üstün ve İç Dış skor üretkenliğini de bu unsur dikkat çekmekte (İçeriden Dışarıya verilen asissitler ve post oyunundaki boyalı alan sayıları),Serinln üçüncü maçı Ülker Etkinlik salonunda ve dolu tribünlerde FB Beko’ya karşı servis kırmak kolay olmayacaktır.Beklenen serinin uzaması belki ancak Anadolu Efesin küllerinden doğmasını da zor görüyorum…Bazen kariyerli koçları asiste etmek üst düzey koçluk yolculuğunda yeterli olmayabilir…Koçluk felsefesini çalıştığı koçların özellikleri oluşturmakla birlikte kendi basketbol mantalitesini üzerine inşa ettiğinizde ortaya anlamlı bir sonucun çıkması beklenir…Tomislav için bu süreç biraz sancılı geçiyor… Oyuncuları kendi bireysel özellikleri ile sahada serbest bırakmak da bile bir düzene ihtiyaç vardır…Sahada gözüken de maalesef bu değil! Tomislav için bu seri özelinde süreci kotarmak çok kolay olmayacaktır.Anadolu Efes geleneğinde sıkça koç değişikliği gözlenen bir olgu olmamakla beraber 2024-2025 sezonu lig ve EL yapılanması bu final serisi sonrası acaba demelerine bir sebep-sonuç ilişkisi yaratır mı?Bekleyip göreceğiz…Saygılarımla.
Üstadımız pozitif ayrıcalık yapıp Alper’e getirmemiş lafı amma velakin daha sezon bitmeden Koç ile sözleşme imzalayan kendisi, Clyburn ile sözleşme yapmayıp ruh gibi oynamasınında sebebi de kendisi… Clyburn önermeme katılmayanlar olabilir ; ancak oyuncuya o sebebi bile vermeyeceksin!!!!!!!!!! Misal geçen yıl Clyburn en çok eleştirilen oyuncuydu ama Ataman onu nasıl hazırladı geçen yıl finale…Eyyyyy Mijatoviç: adamı tutan oyuncu da aynıııııı, rakip takım da aynııııı , peki Clyburn niye farklı!?! Tabiki bir Ataman efekti beklemiyoruz ancak hadi motivasyonu geçtik, hiç yoktan rotasyonu doğru yapmalı, Ataman yanında yetişen bir koç bu işte uzmanlaşmış olmalı…Yetmedi bir de E.Can deneyimi yaşadı bu takımla Mijatoviç…E.Can ‘da bir türlü becerememişti rotasyon işini taaaaaaa ki sakatlardan dolayı kadro 6-7kişiye düşene kadar ; zaten seri galibiyetlerde orda geldi… Gerçi bu da Alper Bey’in zaten karışık olan kafasını iyice karıştırdı; görevden almayı uzattı, sezonu yedi böylece E.Can. Halbuki rakibi FB’de beğenilmeyen (büyük ihtimalle Türk deyu) Derya; İtiduis’i, aynı “Sokullu Mehmet Paşa” gibi zamanında kesti!!! (-benzetme gibi olmasın- gereksiz sakalı!!!) Alper ile başlayıp Alper ile bitirdik zaten iki maç yorumumda anlattık herşeyi…Hele Miçiç olayı büyük rezaletti…
Birde bikaç hafta önce hocayla kontrat yaptılar.kesinlikle head cosch değil ancak staffta kalmalı.efes bu yanlıltan bir an önce dönmeli ve mutlaka head coach getirmeli.( ituoudis olmasın lütfen)
Haklısınız
Bence kavramlar karışmış, disiplinli ve belli ölçüde otoriter olmak kötü insan olmayı gerektirmez. Bunun birçok örneği var, mesela Aydın Örs, ne kadar disiplinli, ilkeli ve tavizsiz olduğu; ama aynı zamanda oyuncularının bütün dertlerine çare arıyan sahiplenici bir antrenör ve iyi bir insan olduğu bilinir. Belli ki Mijatovic oyunculara söz geçiremiyor, iyi bir insan mıdır bilmem, ama iyi bir antrenör olmadığı kesin.
Acilen alimpiaviç alınmalı yoksa sıfırı çeker efes
Katılıyorum. Yeni sezonda efes marka değeri yüksek bir koç kesin alır.
Oktay Mahmuti niye düşünülmüyor. 2000lerde sınırlı bütçeyle iyi işler yapmıştı.
“Fazla iyi insandan çok iyi antrenör olmaz…” ifademizden de kötülerin iyi antrenör olabileceği anlamı çıkmasın… tepitinize örnek 1A) Erdem Can..
Efes’e Djordcevic çok uygun olabilirdi, genç oyuncuları geliştirmeye hevesli, oyuncularla, herkesle iletişimi iyi, kariyerinde hem oyuncu hem de koç olarak önemli başarıları var ve ligimizi de biliyor. Kendi kurmadığı Fb’yi şampiyon yaptığını unutmayalım…
Daha lig bitmeden larkin ile anlaşıldı. Çok iyi bir oyuncu olduğunu kabul edelim, Efes Pilsen e büyük başarılar kazandırdi.misyonunu tamamladı. Takımın tekrar altyapıdan gelen oyunculara dönmesi, Euroleague sevdasından sıyrılıp ,ligimize odaklanması gerektiğini düşünüyorum.
Fenerbahçe çok daha fazla istedi. Oyunu bilerek oynadı. Takım gibi davrandı ve kazandı.
Bence oyuncuya göre muamele yapan antrenör kazanır ama dizginler hep senin elinde olmalıdır
Sorun fazla iyi bir insan olmasi degil, kotu bir antrenor olmasi! Sansasyonel olmaya calismayin.
Tomislav Mijatovic yumuşak uslüplu bir antrenör olabilir. Başarı zaten tek bir kişiyle olmayan bir şey. Takımın yardımcı coachlara da ihtiyacı var.
Herkes bir sürü subjektif yorumla aklına geleni doldurmuşken, “testi kırılınca yol gösteren çok olur” misali her kafadan bir sesin sesin çıktığı bu kakafonik ortamda, zekice bir katkıda bulunup sayfa kalitesini yükselttiğiniz için teşekkür.
Efes için yeterli bir koç değil.Final foura kalamamamizdaki en büyük etken kendisidir.Takimi yeterince iyi tanımıyor.Oyuncularin üzerindeki etkisi çok çok az.itiudis dışında daha disiplinli ve hırslı bir Koç lazım bu takıma.Takimi birkaç takviyeyle muhteşem olabilir.Ancak bu koçla başarı gelmez.