Pazar, Aralık 15, 2024
spot_img

Fenerbahçe 11. Kez Şampiyon (Uzatmada Hayes’ten 12 Sayı)

- Reklam-

BEKO uzatma sonunda ‘i 80-72 yenerek tarihinde 11. kez Şampiyonluğu’na ulaştı.

Anadolu Efes 20 farkla geri düştükten sonra adam değişmeli savunmayla Fenerbahçe’yi yavaşlattı ve Elijah Bryant ile skoru dengeledi. Normal sürede 4 sayı atabilen uzatmanın ilk 12 sayısını atarak maçı kopardı.

Anadolu Efes ilk sayılarını 4 dakika 38 saniye sonra bulana kadar 3 üçlükle skoru 11-0’a getirdi. Savunmaların oldukça sert olduğu periyodda Fenerbahçe kenardan gelenlerden aldığı 11 sayılık katkıyla arayı 14 sayıya kadar çıkardı: 22-8.

Fenerbahçe, Tarık Biberovic ile ikinci çeyreğin ilk dakikasında farkı 18 sayıya (26-8) çıkardı. Efes’in faul hakkı 72 saniye içinde doldu. Dördüncü dakikada fark 20 sayı olunca (32-12) Efes TV molasını beklemeden mola aldı. Efes, Rodrigue Beaubois ile 5-0’lık seri yakalayınca bu defa Fenerbahçe molaya gitti, moladan sonra Efes devam etti ve seriyi 14-0’a getirdi: 32-26.

Devre biterken Efes farkı 3 sayıya (36-33) düşürdü. Tarık Biberovic 11, Rodrigue Beaubois 8 sayıyla takımlarının skorerleri oldu.

Anadolu Efes üçüncü periyodu 4. dakikasında 41-41 beraberliğe ulaştı, 8. dakikada Ercan Osmani’nin basketfaulüyle maçta ilk kez öne geçti: 48-47. Son periyoda Efes 52-51 önde başladı.

Bitime 9:40 kala Fenerbahçe’nin skoreri Tarık Biberovic teknik faulle dördüncü faulünü alıp kenara gitti. 5:21 kala Nick Calathes süre dolarken tek elle attığı üçlükle skoru 58-53 yaptı. 3:40 kala Doğuş Özemiroğlu uzak üçlükle farkı 1 sayıya (61-60) çekti. 1:50 kala Bryant skoru 62-62 eşitledi. 1:22 kala Elijah Bryant ile Efes 64-62 öne geçti. 1:10 kala Nigel Hayes basketi buldu: 64-64. Calathes 27 saiye kala boş turnikeyi kaçırdı, Larkin’in kısa düşen üçlüğünün ardından son saniyede Papagiannis Doğuş Özdemiroğlu’nu blokladı ve oyun uzadı.

Calathes’in iki hücum ribaundundan sonra uzatmanın ilk sayıları Nigel Hayes’in iki üçlüğüyle geldi: 70-64. Nigel Hayes’in uzatmadaki 12. sayısıyla 1:46 kala fark 8 sayıya çıktı: 76-68. Fenerbahçe karşılaşmayı 80-72 kazanarak şampiyonluğa ulaştı.

Öne çıkanlar…
Fenerbahçe BEKO: Scottie Wilbekin 12 sayı, 3 asist, Nigel Hayes 16 sayı, 3 ribaund, 2 asist, Dyshawn Pierre 10 sayı, 4 ribaund, Tarık Biberovic 18 sayı, 6 ribaund, Nick Calathes 5 sayı, 5 ribaund, 10 asist
Anadolu Efes: Shane Larkin 11 sayı, 4 ribaund, 4 asist, Elijah Bryant 20 sayı, 6 ribaund, 4 asist, Derek Willis 10 sayı, 4 ribaund, Rodrigue Beaubois 11 sayı, 2 ribaund

- Reklam-

19 YORUMLAR

  1. Hayırlı olsun. Emeği geçen herkesi kutluyorum. Çok inişli çıkışlı geçen sezon lig şampiyonluğu , Türkiye kupası ve final four ile bence başarıyla bitti. Final four için FB’yi favori görmemiş olmama rağmen olası bir şampiyonluğu da çok istemiştim, belki Motley sağlıklı kalsa ya da Panathinaikos maçının karar anlarında şans FB’nin yanında olsa o da olabilirdi. Göreve geldiğinde takımı zannedersem Euroleague’de 12. sıradayken alıp kendi kurmadığı kadroyu bir arada tutarak uyumlu çalışan Saras Jasikevicius başarılı oldu, bu kolay bir şey degil dolayısıyla küçümsenecek bir şey de değil. Gelecek sezon FB kadrosu Jasikevicius’un oyun anlayışına uyan oyuncuların devam etmesi ve o anlayışa uyum sağlayabilecek yeni yüzlerin gelmesiyle şekillenecektir. Saras FB başında kaldığı sürece ondan asıl beklenti ise zannederim ki , koçluk yapmaya başladıktan sonra Lekavicius,Jokubaitis gibi solak gardların yetişmesine katkı sunduğu gibi fiziki olarak o gardlara çok benzeyen Ziyaettin Ege’nin gelişimine katkı sunması ve tecrübelerini ona aktarabilmesi olacaktır.

  2. Öncelikle iki takımı da kutlayalım. Fenerbahçe hak ettiği şampiyonluğu kazandı ancak yabancılara gösterilen tolerans,sabır niye Türk oyunculara gösterilmiyor serzenişimiz yine bizleri haklı çıkardı. Wilbekin ve koçun kötü performansları ki koç da kötü koçluğunu kabul etti, az kaldı seriyi son maça taşıyacaktı. Yorgun oyuncuları zorlamanın ve onların da saçma sapan top kullanmalarının anlamı nedir acaba? Efes, ite kaka buraya kadar gelebildi ki iki takımlı ligde normal ama takımda ciddi bir revizyona gidileceği de aşikar. Maç içinde Elijah’ın sürekli taraftara doğru küfür etmesi ne kadar nahoş idiyse maç sonu taraftarların Efes’i alkışlaması ve takımın da sahada kalıp şampiyonu alkışlaması da son derece güzel görüntülerdi. Acısı ve tatlısıyla bir sezon daha bitti umarız gelecek sezon daha güzel şeyler yazarız…

    • Şampiyonluk sayfasında bu konuya girmememeyi düşünmüştüm, madem sen konuya değindin, ben eklemelerimi yapayım: Mjatoviç acemiydi, acemiliğinden bazı EL maçlarını yitirdi pahalı ve derin kadrosuna karşın. Bu da Erdem Can’a tahammül edemeyenlerin hakettiği cezaydı. Koçun acemiliğinin play-off finalinin ilk iki maçında da devam ettiği tartışılabilir. Ama üçüncü maçta öyle bir beklenmedik hamle yaptı ki, Clyburn’ü kenara oturtup, Ercan Rıdvan ve Doğuş’u devreye sokarak maç kopardı. Bu tür bir hamleyi hiçkimse beklemiyordu. Karşıda bu Türk katkısına karşın bizde Melih pas hatası nedeniyle halâ cezalandırılıyor, Şehmus çocuk gibi azarlanıyordu. Karşıda Clyburn kenara çaktırılırken bizim koç hala kritik toplarda Scotty’e güveniyordu. Evet son iki maçta Tomislav Saras’ı solladı. İkinci maçı kazanmadı ama 40 dakikada da yenilmedi. Saras hala Melih’le uğraşıyor, onu devreye almadığı için bir çok EL maçını yitirdiği gibi bu finalin üçüncüsünü de yitirdi, bu maçın sonunda da kendisini Papayanni bloğu kurtardı. Hadi Ege çok genç, Ekşioğlu’nu soksana dinlendirici guard olarak, kupa finalinde harikalar yaratan adamı, tam da aynı rakibe karşı üstelik. Yok, yaşını başını almış Şehmus’a bu yaşta guardlık yaptıracak, Şehmus guard olsun diye alınmadı bu takıma, delici ve çok özgün bir forvet o. Guard stili erken yaşta edinilir, A milli olduktan sonra değil. İkinci maçta sanırım bir ara Tarık ve Şehmus birlikte top getireceklerdi de Tarık yere düştü, evlere şenlik görüntü. Adamlara yapamıyacakları bilmedikleri görevler vererek onları da eziyor boşuboşuna. Tomislav usta bir satranç hamlesiyle Başta Ercan olmak üzere Rıdvan ve Doğuş’u kimliklerine kavuşturup gururlandırırken bizimki Melih ve Şehmus’a dayak atıyor, Ekşioğlunun da turşusunu kuruyor. Bu tür Obra usulü sakat, ayrımcı ve adaletsiz davranış sadece FB’nin değil, FB’li basketbolcuların daima iskeletini oluşturduğu ve takımın skorerleri olduğu Türk Milli Takımının da sorunu. Corceviç şampiyonluk sonrası ayrılma durumuna girmişti. Benzer bir durum yaşanırsa hiç de Corceviç’in gitmesi kadar saçma bir şey olmaz bu. Bunun dışında senin belirttiğin gibi bazı Efeslilerin çıkıntılıklarına karşın seyircinin Efes’i alkışlaması da FB’ye özgü bir asalettir. Benden ayrıca Larkin’e çok özel bir alkış, bu seriyi seriye benzeten, takımının döküldüğü ikinci maçta bile çok iyi ve çok gayretli oynayan, bazı takım arkadaşlarından farklı olarak rakip seyirciyi provoke etmek gibi bayağılıkları aklının köşesinden bile geçirmeyen, takımın ailesi gibi sahiplenip önderlik eden örnek ve büyük sporcu. Keşke milli takım olayında Scotty ile birlikte kendilerine çiğlik edilmemiş olsaydı, bunu haketmemişlerdi. Oraya gerekli gördüğümden değil, o davranış çok haksız ve ilkeldi onlara karşı.

  3. FB 11. kez değil 14. kez şampiyon. Doğru sayalım. Şampiyonluk 1946’dan beri var. Format değişiklikleri sizin başlangıç saydığınız 1967’den sonra da defalarca oldu.1967 öncesi dönemdeki format, 1983’ten beri oynanan şimdiki play-off’lu formatlara daha çok benziyor 1967-1982 arasında “düz” olarak oynanan döneme kıyasla. Bu açıdan şampiyonluk tablosu 1967’den değil 1946’dan başlayarak sunulmalıdır. 67 öncesi “başka bir şey” yoktu. Asıl 67-82 arası “bambaşka” bir şey vardı, orayı sayıyorsan 46-67 arasını da saymak zorundasın. 67-82 arası kuralları sonra da devam etseydi, 83 sonrası şampiyonların en az yarısı değişirdi. Haluk Ulusoy usülü futbolda GS’ın “yıldızlarını” öne çıkarma amaçlı “şu tarihten itibaren lig var, öncekiler başka” türünden sahte formülleri basketbola bulaştırmayalım. Buna göre toplamda Efes 16, GS 15, FB 14 kez şampiyon oldular. Eczacıbaşı 8, İTÜ 5, Ülker 4, Modaspor 3, Altınordu-Harbiye-Daçka-Tofaş-KSK-BJK 2’şer kez, Beykoz ve Muhafızgücü de 1’er kez şampiyondur.

  4. Türk basketbolunun tartışmasız lokomotif kulübü, erkeklerde hem lig hem kupa şampiyonu ve Avrupa dördüncüsü, kadınlarda hem lig hem kupa şampiyonu, ve iki yıl arka arkaya Avrupa şampiyonu, kadın-erkek EL şampiyonluğuna ulaşabilen Avrupa’nın tek kulübü, Türkiye’nin gururu, ondördüncü şampiyonluğun kutlu olsun.Türk basketbolunun yerlerde süründüğü bu devirde ülkemizin yüzünü güldüren tek kulüp, çok yaşa varol.

  5. Fenerbahçe sayfalarına karasinekler gibi cokuşup duran ezik troller, 12 yıldır şampiyon olamayan, şampiyonluğa bile oynayamayan, daha üç yıl önce özel hakem operasyonlarıyla kümede tutulan, bu yıl FB’nin kesin üstünlük sağladığı Efes’in göz bile açtırmadığı KSK önünde dahi tutunamayan, Avrupa FİBA Şampiyonlar Liginde daha ucuz rakipler önünde perişan olan sezon sekizincisi fiyasko bedbaht kulübün fanatikleri, bu sınırlar içinde size su yok, siz sınır ötesindeki “komşunuzda” “şampiyonluk” kovalayın, oradaki finalle yatın kalkın, kulübünden Türk futbolcunun Türk olduğu için kovulmasına ses çıkarmaktan korkan FB eziği dopingçi lobi ayısını izleyin durun, bakalım bir dahaki maçta da atılacak mı atılmayacak mı falan filan.

  6. Tebrikler Fb… Hep koçlar üzerinden gittik , geleneği bozmadan devam edelim… Basketbol çok bilinmeyenli bir denklem değil deyu hep yazıyorum… Bu kadar kötü Efes 2Y1G1B aldı seride… Burda şapkasını mümkünse çıkarıp! düşünecek Alper Yılmaz olacak.İki çünkü var; 1.çinko ay pardon 1. çünkü; hakemlerin ev sahibi avantajını kenara ve seyirciye göre ayarlaması , 2.çünkü; 3.maç seriye girebilen Mijatoviç ilerde “yine bu yılki kritik maçlarda (Asvel-Milano ve bu seri) olduğu gibi” aynı hataları yapabilir!!! Basit neydi, rotasyonu daraltmak, Calates’e alttan geçmek, Papagiannis ve Wilbekin üzerine hücum etmek, Uzun ve size’lı beşlerle kalabilmek (Bryant) ve esas karakter koyan oyuncular ile oynamak… Emek neydi; doğru rotasyon yapabilmek, hakemlere yerinde ve zamanında itiraz edebilmek, takımda asıl patron olduğunu gösterebilmek… Ohhhh üstüne bir Kadir İnanır bakışı bitti gitti 🙂 Basit 3. maçta oyuncu inisiyatifi ile bu maçta ise koç kararı ile gerçekleşince çok rahat 2 deplasman galibiyetini alabilirdi.Dolayısıyla ilk iki emeksiz maç zaten seriyi bitirdi. Burda kadro mühendisliğine de gelelim kim çevirdi artı yirmiden maçı Larkin-Babuş ve Bryant!!! hala Ataman dönemi ekmeği yeniyor. Kimselerin yapamadığı eleştiri ; bu takımda 3 kişi en çok parayı kazanan; 1-Larkin 2-Thompson ve 3-Clyburn!!! Eeeeee sahada sadece birisi var,!!!!!!! Serinin anahtarı da bu olsun… Jasi bu seride karşısında yine kolay lokma buldu ancak geçen maç yazdım tek bir yerde dehasını gösterecekti hem de mola almışken tam tersi oldu maçı kaybetti…Ona da bu hata (yine kimseler yazmadı pardon yazamadı ) gelecek yıllara ders olsun!?!!!?? Kazanan oyuna gelirsek burdan oyunculara gelelim , Efes’i yazdım yarim kalmasın; Oturu çok iyi işlenebilir, yüzü dönük beklenmedik şekilde iyi, ilginç olan yakın atışları bitiremiyor üstüne pivot adımlarında hep en zor taraftan bitiri(remi)yor!?!?!? Milli takımında umudu Osmani, ribauntları bu yıl duzenttin ama şu sırtı dönük oynamayı da öğren be ya!!!Hep şut bir yere kadar…Doguş ise yukarıdaki yorumlardan belli son basketi atıp yine büyük bir travma yaratabilirdi… Olmadı sağlık olsun , bizim umudumuz bir Türk oyuncu – ki bu baskı da- bugün çok iyiydi… FB de ise basketbol işçisi ve emekçisi iki oyuncunun en büyük hakkiydi şampiyonluk; biri Nigel biri Calates…Biberovic kötü seri geçiriyordu , hem de karşısında en büyük problemi Clyburn rezalet hatta yokken!!! Bugün bence taktik (ilk kez yapıldı) icabı sayıları üzmedi Efes’i… Pierre dediğim gibi gizli kahraman!!! Yine diyorum kusura bakmayın övecem kendimi Guduriç sakatlandığı ilk gün yazdım FB için avantaj deyu ki Pierre de beni destekledi!!! Son olarak yeni takımı belli olan Calates’in karakteri ile sözleşmesi belli olmayan Clyburn karakteri bence ikinci anahtardı seride. Son olarak iki takımın da sarılıp birbirine saygı göstermesi, Yalı çocuğunun ülkeyi Sırp veya Yunan liglerine çevirmeyeceğini göstermesi bakımından önemliydi…

  7. Burada öyle bazı yorumlar var ki basketbolu değerli antrenörlerden sahada öğrenmiş biri olarak tüylerimi diken diken ediyor. Basketbolu seyrettiği kadarıyla, daha çok playstation’dan öğrenenler basketbol gibi son derece teknik bir oyunu çelik çomak oyunu zannedip üç tane yarattıkları ya da uydurdukları fikircikleriyle betimlemeye çalışarak bir basketbol cinayeti işliyorlar. Bu ülke bireylerinin özellikle son yirmi yılda daha fazla öğrenmeliyim, bilgi sahibi olmalıyım düşüncesi yerine üç tane ezberleriyle, bu fikirler kesin doğruymuşçasına her durumu kendi fikirlerine kah yalanlar kah palavralarla uyarlama çabası büyük bir fikir kirliliği yaratıyor. Sürekli aynı ezberi tekrar ederek önce kendilerini sonra diğerlerini bu yalanlara inandırmaya çalışıyorlar. Bilgi sahibi olmadıkları, nabız 140 atarken ne olduğunu bilemediklerinden asla empati yapamıyor, tek çareleri olarak kendi palavralarına inanmaya sığınıyorlar. Bir analiz güçleri asla yok, kimin ne olduğunu asla bilemiyorlar, küstahça ne olduğunu bilmeden yıllardır aynı lafları bayat ciklet gibi çiğneyip duruyorlar. Bunu yaparken de özellikle başvurdukları tek yol “Hakaret” sen kimsin? sen ne yaptın? Genellikle hiç biri adını veremiyor, klavyenin koruması altına girip başlıyorlar en iyi yaptıkları hakaretleri yağdırmaya. Altyapıdan yetişerek olabilecek en üst noktaya çıkabilmiş eski bir sporcu olarak bu durumu kabullenemiyorum. KABULLENMEYECEĞİM. Ve hepsine gerçek bir basketbol dersi vereceğim. Buralarda bitmek tükenmek bilmeyen sahte bir yerli oyuncu sorunsalı yaratılıyor. Mesela kimse Şehmus’un ne olduğunu bilemeden onun kariyeri hakkında fikirler yürütüyor. Şehmus bir defa temel basketbol bilgisi (fundamental) çok eksik bir oyuncu, en önemli iki eksiği 1- basketbolun temel duruşu (stance) yanlış, ne zaman küçüleceğini, ne zaman büyüyeceğini bilemiyor, 2- Bunu yapamayınca ayak oyunlarının da etkisi azalıyor, genellikle bir karmaşa (fumble) yaratıp hatalarını artırıyor. Ayrıca şut mekaniği çok zayıf, faul atışlarında bile sorun yaşıyor. Eksikleri inanılmaz atlet özelliğini perdeliyor ve bir türlü gerçek potansiyelini ortaya koyamıyor. Bunları her oyuncu oynasın oynamasın geliştirmelidir. (Ömer Onan 30 yaşından sonra şutunu geliştirmiştir.) Tarık neden gelişiyor? Çünkü düzgün bir temel basketbol fundamentaline sahip, inanılmaz doğru bir şut mekaniği var, bunlar doğru olunca ona da pozisyon oynayabilme, doğru seçim yapabilme gibi özelliklerini artırarak gelişmek düşüyor. Garip huylarımız var, mesela bana bir Türk oğlu Türk’e ve hepimize milliyetçilik dersi vermeye kalkanlar var, yorumlarını daha Türkçe’mizi özümsemeden ingilizce olarak yapıp Türkçe konuşan Türk’e hava atanlar var. Ama gerçeklere baktığımızda dünyada yoğurdu icat eden ulus olduğumuz halde yurtdışında “greek yogurt” “yunan yoğurdu” diye satılıyor. O bana ingilizce konuşup milliyetçilik taslıyor. Hep aynı terane: “ameliyat hep iyi, ukalalık tamam, aroganlık, küstahlık tamam ama sonuç hep aynı: HASTA YİNE ÖLDÜ. Sonuç YOK. Yani işimiz gücümüz ben cahilim kabul et demekten ibaret. Boş işlerde üstümüze yok. Kimse düşünmez mi, mesela Fenerbahçe kimden vazgeçti de o gittiği takımda patladı? Kim? İzzet mi? Kenan mı? İlkan mı? Can mı? İsmet mi? Berkay mı? Obra sırp milliyetçisiyken KUTLUAY onu nasıl ve neden bologna’da şampiyon yaptı. Şehmus niye patlayamadı? Eksiklerini düzeltemedi? Az mı çalıştı? Ekstra antrenman yapmadı mı? Koçları mı yetersizdi? Kim bunları gerçekten bilebilir? Ama “Bu ülke bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanların” imparatorluğu. Bir hedef için seçilmiş en ufak bir hatasında suçladığın profesyonel koç ya da yönetim bir tercihte bulunup bir oyuncudan vazgeçiyorsa susacaksın, oyuncu da susacak, kendine bakacak. Basketbol ve hiç bir spor palavrayla yürümez. HİÇ BİR AMA HİÇ BİR ANTRENÖR GERÇEKTEN DEĞERLİ BİR OYUNCUYU OYNATMAYARAK HARAKİRİ YAPMAZ, YAPAMAZ. Gözbebeğimiz Arda için İsmail Hoca: Fiziği yetersiz, Jesus: Pozisyon bilgisi eksik dedi ama neredeyse linç edildiler, çocuk gitti daha ilk antrenmanda sakatlandı, birinci ayda ancelotti dedi ki: Pozisyon bilgisi zayıf… BASKETBOL VE HAYAT GERÇEKLERE SÜRER GİDER, PALAVRA FİKİRLERLE DEĞİL. BİR YANLIŞI DEĞİL 40, 40.000 DEFA TEKRAR ETSEN DE O DOĞRUYA DÖNÜŞMEZ. Sizin seviyenize ineyim: BU ÜLKEDE OXFORD VARDI DA BİZ Mİ GİTMEDİK yalanı gibi. Bu palavraları sürekli sıkanlar, artık susun, bilginiz yok, fikirleriniz fikir bile değil. Fenerbahçe Basketbol şubesi kadınlı-erkekli alınmadık kupa bırakmamış profesyonellerden oluşan içini dışını çok iyi bildiğim bir camiadır, onlara saygı duymayan kim olduğu, basketbolu nereden öğrendiği belli olmayan bu meczuplar ordusu ve onların acuz fikirlerini Ataşehir’in 10 km. yanına yaklaştırmazlar bu da böyle biline… Bu çok bilirim havalarından vazgeçin, GERÇEK BİLEN HİÇ BİR ŞEY BİLMEDİĞİNİN FARKINDA OLANDIR, ASLA SİZLER GİBİLER DEĞİL.

  8. Bu arada “YALI ÇOCUĞU” basketbolu DOMİNE ETTİ, ALINMADIK KUPA BIRAKMADI, KALDI DİYEN VARSA FENERBAHÇE MÜZESİ ATAŞEHİR ADRESİNE TELGRAF ÇEKSİN, KENDİSİNE TIBBİ YARDIM SAĞLAYALIM VE BİR ŞEKİLDE SAYMAYI YENİDEN ÖĞRETELİM…

  9. Şut mekaniği bu derece zayıf, “stance” ve fundemental’i bu kadar eksik adam nasıl oldu da Banvit’te BJK’ta, milli takımda ve FB’de ilk geldiği yıl yere göre sığdırılamadı ve herkes tarafından övülüp duruldu, nasıl oldu da bu adama “değerinin iki katı kadar transfer parası” feda edildi, hatta ve hatta Hırvat milli maçında kendi düzeyinin altında oynadığı belirtildiğinde bu gerçek karşısında nasıl köpürüldü de ona toz kondurulmadı, onun bu kadar berbat olduğu koçu tarafından iteklendiğinde mi anlaşıldı ? Elbette böyle bir akıl ötesi saçmalık mümkün değil, burada konu Şehmus değil, sürekli kendini reklam etmeye, kendinden sözetmeye çalışarak işbaşındakiler ne saçmalık ederlerse etsinler “gelen ağam giden paşam” modunda birbirine ters de olsa yapılan herbirşeyi “hakkıaliniz var haşmetlim” formülüyle dalkavukça onaylamaktır, kendine ait fikir sahibi olamamanın, dediğinin arkasında duramamanın sonucu olarak fikir ve yorum (kendilerinde böyle bir yetenek olmadığı için) sahiplerine yüksek perdeden sallamak giydirmek ve bu yolla kendi eksikliklerini beyhude bir şekilde yok saymaya çalışmaktır. Yorum ve fikir sahibi susmaz, bunlara sahip olmayanlar ve asıl susması gerekenler susmadığı gibi. Ultraliberal palavra olan “hiçbir antrenör oyuncusunu öğütmez” yalanının müşterisi de azalıyor artık, oyuncu da antrenör de gün olur birbirini “satar”, “satmıştır”, (çoğu kez medyatik abartma, yalan ve yakıştırma da olsa vakidir) bu ahlaksızlığın bizzat tanıkları da bunların yaşandığı yerlerden bir şekilde yolu geçmiş olanlardır, tersini söylediklerinde de bilinenleri örtbas etme gayretkeşleri olarak kendilerini ele verirler.

  10. Kim olduğunu, basketbolu nereden öğrendiğini? sahaya çıkıp çıkmadığını? basketbol ile ilgili ne yaptığını, basketbol ya da herhangi bir spor dalına maddi manevi ne katkılarının olduğunu anlatacaksın. Tenezzül edip cevap vermeye değer bulursam vereceğim. Ama değmeyeceğini adım gibi biliyorum. Hayde şimdi hayırlı tıraşlar.

  11. “Eski Fenerbahçeli Almanya Finallerinin MVP’si 14 Haziran 2024.” (Basketfaul) Bu katkı benden değil vallahi site yayınladı. Veya adam tartışmaya Almanya’dan katıldı gibi bir şey oldu akşam akşam. Amma da eksik adamdı o adam da … 1 yıllığına geldi, müthiş basketbol profösörü antrenörümüz ve şakşakçıları onu beğenmedi kenara koydu ve gönderdi. Akılsız Almanlar onlar bu kafayla dünya şampiyonu filan olurlar, varsın olsunlar, biz ne yapmışsak doğrudur, alırız oynatırız sonra gizli kusurlarını öyle bi keşfederiz ki çekeriz bi şutingen dosdoğru Doyçlant. İşi ne bizde pozisyon bilmeyen futbolcunun, temel duruşu olmayan basketbolcunun. Akılsız İspanyollardan aldık paraları, o parayla bir sürü vasat oyuncu aldık, onlar da konferans kupasını alacak olan takıma penaltılara kaldılar. Arda olacaktı da uzatmaya kalmadan tur atlayacaktık, konferans kupasını biz alacaktık, pöh bize ne konferans kupasından, pozisyon bilmeyen adamla alacaksak almayalım daha iyi. Enayi Ancelotti, pozisyon bilmeyen adamı nasıl kakaladık. Varsın onunla Real Sociedad’a gol atsın, şampiyon filan olsun bize ne ? Türkiye’ye “Fenerbahçe” diye koşan Canan Musa da Real Madrid’de oynuyor zaten, vasrın takımın skbirinci skoreri olsun, bize ne, Obralar, Raznalar, Gerardlar’ın listesinde olmayan adam giremez bu kulübün kapısından. İsmail Hocaya deriz takım onuncu sıradayken, gel kurtar, gelir ligin ikincisi yapar, ama biz ona sen yetersizsin deriz, getiririz bir hazreti jesus (amin) (Aykut Kocaman’ın takımını yarıfinalde hakem yardımı ve direkten dönen toplarımızla eleyen büyük yetenek) o da ikinci olur, sonra deriz “İsmail Hoca yine sen gel”, 1 yıl geçer, sonra deriz yine “sen git, biz büyük şöhret getiriyozzzz”….Biz kör parmağım gözüne kendi 4 arkadaşını ekarte edercesine beş kişi arasına dalan guard’a maç boyu şans veririz üçlükleri atsa da kaçırsa da, kritik toplar daima onundur, asla üçlük ustası kaptanın değildir, Barça deplasmanında fark son saniyelerde üçken bile kenara alınır, süper zeka usülü top Motley’e verilir, o da gider smaç yapar maç gider. O maçta takımdan yeni ayrılmış Vesely ilk kez karşımızda, Saras ve Sertaç yanlarındaydı, Dimitri fark açılınca umudunu yitirip öbür oyuncular yorulmasın diye Melih-Şehmus’u oyuna almıştı – hop noluyo derken ikisi patır patır Barça savunmasını delik deşik ettiler fark kapanıverdi, ama son saniyede eli sıcak kaptan derhal kenara, bir de maç kazanacaktık yani ayıp olurdu ! Defans bilmez kaptanla duruş yanlışlı Şehmus kahraman mı olacaktı, yok öyle. Hem duruş bilmeyen ayaklarıyla kargaşa yaşayan adamı başkası olsa guard pozisyonu hariç her yere monte etmeye çalışır, ama biz guard olmaya zorlarız, top sürüşü sorunlu adamı. Ekşioğlu kupa finalinde döktürmüş, pöh, otursun yerinde ben Şehmus’tan guard üreteceğim arkadaş, karışmayın işime. Hakkını yemeyelim bu şeref koca ülkede guard bulamayan dopingçi psikopat lobi ayısına aittir. Bizim coach da onunla bir ortak noktada buluştu, en olmayacak adamdan yetişkin yaşta guard üretmeye koyuldu. Fazla kurcalamayın, aklınız ermez, abilerimiz ne yapmışsa doğrudur, bozgunculuk etmeyin, bütün zırvalıkları teba gibi alkışlayın, siz de “padişahım çok yaşa” deyin, bakın tatamanidis yalakaları yellense bile “ne güzel yellendin” modundalar, öbür taraftaki eliyle tutacak şeyler aramaya meraklı olanın kulübünde ise maske takarak yalakalık ediyorlar, siz ise eleştirip duruyorsunuz herşeyi. Bizde öyle rezillikler yok ama siz de “susun” bari, bütün akıllara ziyan icraatleri alkışlayın, size mi kaldı hop noluyo demek, vardır büyüklerimizin bir bildiği, bakın işinize.

  12. Ceyhuncuğum sen bir ara yine gururlu davrandın baktın ne desen tutmuyor, benle hangi polemiğe girsen ağır yaralı çıkıyorsun gereğini yaptın kafa izni aldın ATAMAN İmparatorluğu döneminde… Sen yokken bunlar bazı bazı palazlandı, gereğini yaptık amma velakin senin dengin olamazlar , tabi sendeki kibarlık beyfendilik bunlarda yok; biri alt kültür, hakaret(kendi seviyesinde) ve küfür gırla… Diğeri ise, biraz kendini yüksek kesimde görenlerden ama benim sayemde yaldızları çok döküldü, hamaseti çok seviyor ama ne dediyse rakipleri hakkında, FB kongresinde iki ağalık adayı aynılarını kendi takımları için söyledi çok bozuldu… Bunların tek ortak noktası seninle beraber Atamanfobi!!! Dolayısıyla Ceyhuncuğum, bir Ataman haberi altında buluşun, kompleksleriniz sizi barıştırır bence… Sevgilerimle…

    • Sen git manevi babanla,tuttuğun takımlarla,
      ilgili haberlere yorum yap manevi evlat, uzocu,
      sirtakici,tavernacı,içimizdeki yunanlıların önde gelen neferi mertis babayannis…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medya

33,250TakipçilerTakip Et
37,540TakipçilerTakip Et
65,321AboneAbone Ol

popüler

zonguldak psikolog
zonguldak bireysel terapi
online terapi