Cumartesi, Aralık 14, 2024
spot_img

İyi Tatiller… Ama… (Naci Özonay)

- Reklam-

Sevgili Sporcu ve Öğrencilerimiz,

Okul idareciliği yapmış olduğum yıllarda yaz tatili bitiminde ilgili öğretmen arkadaşlarımızla birlikte öğrencilerimizin değerli anne ve babalarıyla bir araya gelirdik. Velilerimize tatil boyunca çocuklarının ne yaptıklarını sorar, onlarla nasıl vakit geçirdiklerini öğrenmeye çalışırdım. Bir de en çok merak ettiğim konu da çocuklarımızın yaz tatili boyunca okudukları kitaplar ve akademik eksiklikleri konusunda nasıl çalışmalar yaptıkları olurdu.

Anne ve Babalardan, çocuklarına akademik eksikleri konusunda nasıl bir çalışma yaptıkları (destek aldıkları) ve çocuklarının okudukları kitaplar hakkında doğru bir geri bildirim vermelerini rica ederdim.

Velilerimizin bir kısmının sormuş olduğum soruya vermiş olduğu yanıtlar maalesef üzücü olurdu. Çoğu çocuğunun yıl içerisinde çok yorulduğunu! Dinlenmesi gerektiğini düşündüğünü söylerdi. Kitap okuma konusu ise maalesef içselleştirilmediğinden, sadece bir görev olarak görüldüğünden dolayı sonucu sıkıntılı olurdu.

Ve öğretim yılı başında okulun yapmış olduğu hazır bulunuşluk sınavında velilerin bu ‘YORGUN’ düşüncesi olduğu gibi sonuca yansır, çocuklarımız derslerindeki eksikleri gidermedikleri gibi bir sene önceki akademik kazanımlarından da ciddi düzeyde kayıplar yaşadığını görürdük.

Yaz tatili dönemini sağlıklı değerlendiren çocuklarımızın başarısının ise sadece notlara değil, her alanda yaşamlarının geneline olumlu bir şekilde yansıdığını görürdük.

Düşünsenize bu sene yaz tatili 14 Haziran-9 Eylül 2024 arası, tam 84 gün yani 84×24 saat= 2016 saat. Çocuklarımız yaz döneminde tabi ki dinlenecekler, oyunlar oynayacaklar, aileleriyle gezerek vakit geçirecekler. Bunlara bir itirazım yok. Ancak bir gün 24 saat, 24 saatin tamamı da oyun oynayarak ya da yatarak geçirilmemeli. (Düzgün bir planlama ile günde sadece 3 saat okuma ve eksikleri gidermeye zaman ayırılsa 84×3 saat= 252 saat eder bu da 10.5 güne karşılık gelir.)

Sevgili Sporcular ve Öğrencilerimiz,

İdarecilik yıllarımda öğrencilerimiz ve velilerimizle yaşamış olduğum bu manzara sanırım bir tek akademik durumu kapsamıyor. Ne yazık ki ülkemizde ki genel durumu da yansıtması açısından önemli bir tespit diyebilirim.

8 Haziran 2024 günü gerçekleşen ve isteyen tüm sporcu, velilerin katılabileceği, Doç. Dr. Diyetisyen Duygu Sağlam, Kondisyoner Emre Gökmen ve Klinik Psikolog Elmas Alver’in değerli sunumlarıyla “Sporcular Yaz Dönemini Nasıl Geçirmeli” konulu önemli çalışma için Spor Kulübü yetkililerine teşekkür etmek isterim.

Büyük bir teşekkürü de sunumu her detayı göz önünde bulundurarak, titizlikle hazırlanmış olan çok kıymetli hocalarımız, Doç. Dr. Diyetisyen Duygu Sağlam, Kondisyoner Emre Gökmen ve Klinik Psikolog Elmas Alver’e yapmak isterim.

Bahçeşehir Koleji Spor Kulübünün yapmış olduğu “Sporcular Yaz Dönemini Nasıl Geçirmeli” çalışmasına açıkçası kaç basketbolcumuzun, anne-babanın ve antrenörünün katıldığını merak ettim. Bahçeşehir Spor Kulübü Genel Sekreteri sevgili Alpaslan Aydın ve Altyapı Kurumsal İletişim Sorumlusu Beyza Es ile temasa geçip rakamı sorduğumda hem üzüldüğümü hem de şaşırdığımı belirtmek isterim.

İlk yapılan Zoom üzeri etkinliğe sadece 70, bir gün sonraki YouTube üzeri çalışmaya ise 120’ye yakın katılımcı izlemiş. Rakam olarak maalesef 200’ü bile bulamamışlar.

Bahçeşehir Koleji Spor Kulübü Altyapı Kurumsal İletişim Sorumlusu Beyza Es ile görüşmemiz esnasında katılımın çok düşük olduğunu söylemem üzerine, kendi altyapılarında aktif 500 sporcu olduğunu ve sene içerisinde sporcu ve ailelerinin bu ve buna benzer konularda düzenli olarak bilgilendirildiğini ifade etti.

Bugünlerde en çok yazdığım ve konuştuğum hususlardan biri de Türk basketbolcularımızın takımlarda yer bulamaması, değer görmemesi konusu oldu. Yapılan bu önemli etkinlikleri takip etmeyen, kendini geliştirmeyen genç Türk basketbolcularımızın yabancı sporcularla nasıl rekabet etmeyi düşündüklerini açıkçası çok merak ediyorum.

Sadece ben oynamayı çok istiyorum diyerek istemenin yeterli olmayacağını en başta sporcularımızın bilmesi gerektiğini düşünüyorum. Günümüzde gelmiş olduğumuz noktada her konuda, dünyanın her yerinde, olay kazanmış olduğunuz donanımlarla bağlantılı durumda.

Her kurum, işletme, kulüp haklı olarak en donanımlı, hazır insanla, sporcuyla bir arada olmayı istemektedir. Zaten bu durum olması gereken ve en doğal olanıdır.

Yaz ayları sadece bolca dinlenme! ve hangi sporcunun ne kadar para aldığı-kazandığı konuşması ile bolca ‘çene çalarak’ geçiyorsa Türk basketbolcularımızın işinin her geçen gün çok daha zor olacağını belirtmek isterim.

Sevgili Sporcularımız ve Öğrencilerimiz,

Genç bir adam Sokrates’in yanına giderek; “ben de bilge kişi olmak istiyorum. Ne yapmalıyım?” diye sormuş. Sokrates, gayet sakin bir şekilde: “Gel benimle!” demiş ve genci bir gölün kıyısına getirmiş… aniden gencin kafasını sıkıca tutup suya sokmuş ve genç çırpınana kadar gencin kafasını bırakmamış… Genç adam kendisine geldiğinde dehşetle Sokrates’e bakıyormuş… Sokrates gence sormuş: “Suyun altındayken en çok istediğin şey neydi?” Genç: “Tabii ki nefes almak!” demiş. Sokrates’in cevabı şöyle olmuş: “Bilgeliği, başın suyun altındayken nefes almayı istediğin kadar istersen elde edebilirsin.”

Hz. Mevlana’nın Mesnevi’sinde de ifade ettiği gibi; İstemek, sadece bir şeyi hayal edip, “keşke sahip olabilsem” demek değildir. Öyle bir şekilde istemeliyiz ki o isteğimizle yatıp-kalkmalı, onunla alakalı emeği harcamalı, güçlükleri göğüslemeli, gereken göz yaşı ve teri akıtmalıyız.

Hepinize iyi tatiller dilerim.

Sevgilerimle…

Not: Sunumu izleyemeyen sporcu, antrenör ve kulüplerimizin aşağıdaki videoyu mutlaka seyretmelerini öneririm.

YouTube video
- Reklam-

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medya

33,250TakipçilerTakip Et
37,541TakipçilerTakip Et
65,321AboneAbone Ol

popüler

zonguldak psikolog
zonguldak bireysel terapi
online terapi