Fenerbahçe BEKO‘da koç Saras Jasikevicius, Monaco karşılaşmasının ardından görüşlerini paylaştı.
Basın toplantısında karşılaşmayı değerlendiren Jasikevicius, “Oyuncuları ve taraftarlarımızı galibiyetten dolayı tebrik ediyorum. Bu seri böyledir. Her maç savaş gibi geçer ve böyle de devam edecektir. Bütün EuroLeague boyunca şunu söyledim: Maçı detaylar belirler. Bir faul akıllıca değilse yanlış bir karar, bunu maç içinde beşle çarparsınız. Çok önemlidir bu detaylar. Daha iyi olmamız gerekiyor çünkü 48 saat sonra daha hazır bir Monaco ile karşılaşacağız.” şeklinde konuştu.
Tarık Biberovic’in performansıyla ilgili soruyu Jasikevicius, “Genç oyuncularla ilgili gerçekçi olmak gerekiyor. Onunla hep konuştuk. Uzun zaman önce ben de aynı durumdaydım. Küçük şeyler önemli, onları öğretmek gerekiyor. Tabii ki çok sayı üretirse çok büyük bir artı. Her maçta iyi bir X faktörü bulmamız gerçekten önemli. Bu tip oyuncularda sabırlı olmamız gerekiyor.” diye yanıtladı.
3 Mayıs Cuma günü oynanacak dördüncü karşılaşmayla ilgili soruya ise , “Daha da gürültü yapın, daha çok ses çıkarın. Ama özellikle takım kötüye giderken. İyiyken tabii ki destek olmak kolaydır ama iyi taraftar kötü durumda daha çok ses çıkartır, destek olur.” yanıtını verdi.
Motley’in sağlık durumuyla ilgili soruya Sarunas Jasikevicius, “Cuma için emin değilim ama gelişmeler var. İdman yapmaya başladı. Yakın.” yanıtını verdi.
Calathes ve Guduric’in performanslarıyla ilgili soruya ise Jasikevicius, “Calathes çok iyi. Bütün gücünü ortaya koyarak Mike James‘i durdurmaya çalıştı. Bu hiç kolay değildir. Marko’nun da ilk yarısı çok iyiydi. Bir antrenör olarak point guardlardan beklentimiz her zaman çok yüksek oluyor.” cevabını verdi.
Jasikevicius sözlerini şu şekilde tamamladı: “Beşi oynayacak kimse yok gibi. Ben belki bir dakika oynayabilirim ama sadece point guard olarak. Nigel ile oynamıştık ilk başlarda 3 dakika. Kısalara doğru gidiyor. Avantaj nerede, dezavantajı nasıl idare edebiliriz buna bakmak gerekiyor. Monaco’da çok iyi hücum eden uzunlar var. Nate çok iyi giderken bir faul sorunu yaşadı. Papagiannis bugün müthişti. Bu grupla oynayabilmek her zaman olamıyor. Oyun içinde ne şekilde oynamamız gerekiyorsa ona göre ayarlamamız gerekiyor.”
Ben usanmam,yazarım hep de yazacağım, kadroya alıp oynatmadığın oyuncu yerine James, Okobo gibi kısalara karşı atletizm ve çabukluğa sahip Şehmus’u kadroya almamanın izahı nedir ? Bir yönetici çıkıp bu durumu soramıyorsa diyecek bir şey yok. Demek ki basketbolla alakaları seyircilikten ibaret. Melih zaten durumu maalesef kabullenmiş önce tribünde sonra sahada seviniyor keşke oyuncu olarak takıma katkı vererek sevinebilse. Marko içeri her girdiğinde sayı buldu , Şehmus da takımın en gözüpek içeri giren oyuncusu ama kadroda yok. Sen maçı aldık ya demek ki yaptığım doğru diye düşünüyorsun ama bana göre yanlış yaptın hala yapıyorsun ve yapacaksın ne yazık ki…
Maalesef koç. Yöneticiler NBA’yi taklit edeceğiz diye bilet fiyatlarıyla bağlantılı oturma düzenini Avrupa’da görülmemiş bir biçimde alt üst ettiler. Sporsergi ve Abdiipekçi günlerimizde aşağıda ve takımla içiçe olan taraftar balkonlara atıldı Ataşehir’de. Aşağıdaki tribün fiyatının yanına yaklaşılmıyor. Oralar “ağır” seyirciye ait. Susarak oturur onlar, tek yaptıkları iş forma giymektir. Takım gerideyken şarkı söyleyenler parkeye en uzak olan koltuklarda, yani tavanarası gibi bir yerde. Gürültüleri uzaktadır, inletmez aşağıları. Sen oynarken de bu saçma düzene geçilmiş miydi, tam hatırlayamıyorum ama, senin Zalgiris arena veya OACA’dan bildiğin “takımla içiçe taraftar” düzeni burada olamaz, unut onu. Burası Avrupa’nın ve Türkiye’nin en kibar deplasmanı bu nedenle. “Bütün Avrupa’nın önüne geçeceğiz” diye NBA modelini sonradan görme uygulayan yöneticilerle konuş en iyisi, o da gelecek sezon için belki.
Değerli sporsever, Spor Sergi dedin içim cız etti, 80’lerin sonları lise öğrenciyiz,delikanlıyız,memur,
öğretmen çocuğuyuz haliyle cebimizde çok kısıtlı paralarla ne maceralar, ne anılarımız vardı o mabette,
halt varmış gibi yıktılar hayallerimizi, sevinçlerimizi,muhabbetlerimizi,arkadaşlıklarımızı,o zamanın güzelliklerine dair ne varsa bir çok şeyi…Abdi İpekçi’de de benzer şeylerimiz vardı ama Spor Sergi bambaşkaydı,yaratılan yeni Türkiye ! ile birlikte hepsi tarih oldu,betoncu parataparlara direnemediler maalesef. Yorumuna katılmamak elde değil, ne hikmetse her şeyi dışardan almayı marifet sayıyoruz, tabii ki bize faydası olacak,akla,mantığa uygun akıl edemediklerimizi, yapamadıklarımızı,düşünemediklerimizi dışardan alalım ama her ülkenin,toplumun farklı dinamikleri,gerçekleri var burası ne Amerika ne de Avrupa. Orada millet locada maç izliyor, kulübe ekstra gelir geliyor,saha kenarında elinde birasıyla tiyatro izler gibi maç izliyor diye biz de aynısını yapmak zorunda değiliz de burada amaç siz yapıyorsanız biz de yaparız evelallah kafası mıdır, bir türlü üstümüzden atamadığımız aşağılık kompleksi midir, özenti midir,kıskançlık mıdır nedir anlamak çok zor veya en azından ben o kadar zeki değilim. Yeni moda yaratılmaya çalışılan elit tarz taraftarlıkla eskisi gibi rakibe baskıcı,etkileyici,ayak titretici atmosfer yaratılması çok zor ve değiştirilen bu düzen sayesinde dediğin gibi burası en kibar deplasman oldu, kaç maçı o kibarlıkla ! kaybettik,konuş diyorsun da konuşmanın hiç bir faydası yok aklı selim olmayanlara, eşsiz yaratıcılara ve fikir sahipleri olan federasyon ve kulüp yöneticilerine,sorgulamaz taraftarlara,
tepkisiz oyunculara kadar paydaş kim varsa hepsine tebriklerimizi yollayalım buradan ama tersten tabii…
Damardan giriyorsun koç, beni de götürdün eskilere. Çok şey tahrip oldu ülkemizde. Umarım bugünler atlatılır da elde kalanlar kurtulur, kimi yok olanların belki bir kısmı geri gelebilir, ama bazıları dönüşsüz gitti, fotoğraflara bakıp hayıflanıyoruz. Bugün de Halil Dağlı’yı kaybettik zaten – o farkında olamadığımız güzel zamanların simgelerindendi – hepimize sabırlar olsun.