Tebrikler, Bunu da Başardınız! (İlker Yıldız)

2023 FIBA Dünya Kupası bugün başladı. Filipinler, Japonya ve Endonezya’nın ev sahipliğinde düzenlenecek olan kupaya 32 ülke milli takımı katılıyor ve bu ülkelerin 12’si bizim de yer aldığımız Avrupa kıtasından katılan ülke takımları. Biz ise ülke olarak Dünya Kupası’na 21 yıl aradan sonra katılamamanın burukluğu içerisindeyiz. Peş peşe 2 EuroLeague şampiyonluğu bulunan ve EuroLeague tarihinde şampiyonluk yaşayan takımlar arasında yerli oyunculara en az süre verme rekorunu üst üste iki kez kırma başarısı gösteren Sayın Ergin Ataman yönetiminde A Milli Erkek Basketbol Takımımız FIBA 2023 Dünya Kupası Elemeleri 2. tur grubunda Sırbistan ve Letonya’ya her iki maçta da yenilerek gruptan çıkma başarısı gösterememiştik.

Yapılamayan çalışmalar…
Ülke basketbolumuzun niteliğinin birinci göstergesi olan A Milli Takımlarımız, son yıllarda ülkemize hak etmediği ölçüde çok büyük hayal kırıklıkları yaşattılar. Bunda birinci derece sorumlu olanlar tabii ki ülke basketbolumuzun öncelikler sıralamasında ilk sırada olması gereken A Milli Takımlarımızın başarıları adına, 7 yıllık yönetimleri döneminde gerektiği şekilde planlamalar yapamayan TBF yetkilileridir.

Başta yerel liglerimizin milli takımlarımızın daha iyi hale gelmesi adına şekillendirilmemesi olmak üzere; yerli oyuncularımızın liglerimizde aldıkları süre ve sorumlulukların yetersizliğine çözüm üretilememesi, oyuncu yetiştirilmesi ve geliştirilmesi adına ciddi çalışmaların yapılmaması, kulüp takımlarının başarı fetişizminin milli takımlarımızın önüne geçmesine engel olunamaması, kulüplerimizin finansal fair-play ve sürdürülebilirlikleri konusunda gerekli yaptırımların uygulanmaması, milli takımlarımızdaki teknik ekiplerin milli takımlara uygun olup olmamasının yeterince değerlendirmeye tabi tutulmaması ve devşirme oyuncular konusunda yaşanan krizlerin çözüme kavuşturulamaması olmak üzere birçok yerde hatalar yapıldığı çok açık. Bu yapılan hatalar karşısında bizler de sorumluluğumuz gereği ve ülke basketbolumuzun selameti açısından birçok kez uyarılarda bulunduk. Ancak, bu uyarıları ciddiye alan pek olmamakla birlikte; liyakat sahibi olanlara ve ülke basketbolumuzun duayenlerine başvurarak sorunları çözmek yerine, kendi yakın arkadaş çevrelerinin yeterliliğine inanıldı ve bu şekilde sorunların çözüme kavuşturulacağı zannına kapılındı. Netice de ortada!

Ne “12 Dev Adam” imajı kaldı, ne de “Potanın Perileri”…
Daha çok yapılan sponsorluk anlaşmalarıyla övünüldü ama ülke basketbolumuzun sportif başarılarının en önemli kıstası olan A Milli Takımlarımız ise son 30 yılın en başarısız sonuçları ile karşılaşmaktan kurtulamadı! Maalesef şu an ortada ne “12 Dev Adam” imajı kaldı, ne de “Potanın Perileri”… Tebrik ederiz, 2024 yılında A Milli Erkek Basketbol Takımımızı bizlerden mahrum bıraktınız. NBA oyuncularımızı da FIBA 2025 Avrupa Şampiyonası Finalleri’ne (tabii kalabilirsek) kadar milli takımımızda tam iki yıl boyunca izleyemeyeceğiz. A Milli Takımlarımız düzeyinde bu denli başarısızlıklar son 30 yılda hiçbir federasyon döneminde yaşanmamıştı.

Basın olarak da hepimiz sorumluyuz…
Ülke basketbolumuzda hegemonya kurmuş olan Euroleague takımlarının, yerli oyuncularımızın figüran olduğu, tamamen yabancı oyuncuların süre ve sorumluluk aldığı kadrolarla elde ettikleri başarıları ülke basketbolumuzun başarısı diye lanse etmekten çekinmedik ama A Milli Takımlar düzeyinde elde edilen başarısızlıkları görmezden geldik. Başta EuroLeague takımlarımız olmak üzere, Avrupa Kupalarında yer alan takımlarımızın yerli oyuncularımızın benchte havlu sallarken yüksek meblağlı yabancı oyuncuların süre ve sorumluluk alarak elde ettikleri başarıları “Türk Gecesi” olarak sunup, ülke basketbolumuzun büyük başarısı olarak lanse etmekten de çekinmedik. Bunda basketbol basınımızın belli kalemşorleri de etkili oldu. Çünkü, vaktinde uygun üslupla yapılacak olan uyarılar, bütün basketbol yazar-çizerlerinin kaleminin hakkını vermeleri adına da çok önemliydi. Sonradan yapılan eleştiriler ise maalesef samimiyetten çok uzak kalıyor.

Sergio Scariolo ve Vincent Collet örneği!
Sayın Ergin Ataman’ın milli takımımızla ikinci döneminde hiç unutulmayacak tarihi başarısızlıklar ve krizler yaşadık. 21 yıl aradan sonra ilk kez katılım sağlayamadığımız FIBA 2023 Dünya Kupası ve büyük ümitlerle gittiğimiz ama son 16 turunda elendiğimiz FIBA 2022 Avrupa Şampiyonası sonrasında bir de kendi ev sahipliğimizde düzenlenen FIBA Olimpiyat Ön Elemeleri’nden bile çıkma başarısı yaşayamadık. A Milli Erkek Basketbol Takımımız, 1993 yılından sonra (tam 30 yıl aradan sonra) ilk kez FIBA’nın düzenleyeceği final organizasyonlarından üç yıl gibi uzun süre mahrum kalmış oldu! Maalesef bu kadar da başarısız sonuçlarla karşılaşacağımızı açıkçası hiçbirimiz tahmin etmiyordu.

EuroLeague tarihinde yerli oyunculara en az süre vererek şampiyonluk yaşayan başantrenör olan Sayın Ergin Ataman’ın A Milli Takımımıza uygun bir antrenör olup olmadığı pek tartışılmadı. Oysa kulüp takımlarıyla ciddi başarıları olmamasına rağmen, İspanya milli takımı ile sayısız kupa ve başarı elde eden İtayan koç Sergio Scariolo ve benzer şekilde Fransa milli takımı ile ciddi başarılar elde eden Vincent Collet gibi birçok örnek sayabiliriz. Milli Takımlarda başarı elde eden antrenörlerin detaylı incelemesi yapılsaydı, popüler yaklaşımlar yerine daha doğru, uzun vadeli ve süreklilik arz eden antrenör tercihleri yapılabilirdi.

Tarihi başarısızlık üçlemesi!
Sayın Ergin Ataman geçtiğimiz yıl kulüp takımı olan Anadolu Efes‘te yüksek meblağlı kontratlara sahip yabancı oyuncuların önderliğinde ve yerli oyuncuların figüranlığında üst üste üçüncü EuroLeague şampiyonluğunu kovalamak için yola çıkmıştı ama bunu başaramamıştı. Sayın Ataman üçlemeyi Euroleague’de yapamadı ama A Milli Takımımızda maalesef kötü bir üçlemeye imza attı! 2022 tarihinde ikinci kez A Milli Takımımızın başantrenörlüğü görevine getirilen Sayın Ergin Ataman’ın milli takımımızın başında bizlere yaşattığı hayal kırıklığı üçlemesi şunlar;

1) 2002 yılından itibaren düzenli olarak katıldığımız FIBA Dünya Kupası’na, FIBA 2023 Dünya Kupası Elemeleri’nde başarılı olamayarak, 32 ülke takımının katıldığı FIBA 2023 Dünya Kupası’na 21 yıl sonra katılamadık.

2) İddialı demeçler vererek madalya alacağımızı iddia ettiği ve bizleri de büyük bir beklenti içerisine soktuğu FIBA 2022 Avrupa Şampiyonası Finalleri’ne son 16 turunda veda ederek, ülke olarak büyük bir hayal kırıklığı yaşadık.

3) Ülkemizin ev sahipliğinde düzenlenen FIBA 2023 Olimpiyat Ön Elemeleri’nde yer alan 8 ülke takımı arasında kadro kalitesi olarak bizden bir gömlek aşağıda olan ve turnuvada bizi zorlayabilecek tek takım olan Hırvatistan karşısında oynana kötü oyun ve alınan farklı mağlubiyet sonrasında, 2024 yılında oynanacak FIBA Olimpiyat Elemeleri’ne bile kalamadık.

Sayın Ataman yönetiminde milli takımımız peş peşe üç önemli turnuvada da başarısız oldu. Ayrıca, bu süreçte bir tek önemli galibiyetimiz bile olmadı. Sayın Ataman ile son iki yılda sadece; Bulgaristan, Belçika, İsveç, İzlanda, Büyük Britanya, Karadağ, Ukrayna gibi kadro kalitesi olarak bizim yakınımıza bile yaklaşamayacak ülke takımları karşısında galibiyetler alınırken; Sırbistan, Fransa, İspanya, Hırvatistan gibi zorlu rakipler karşısında ise maalesef bir tek galibiyet dahi alamadık. Ayrıca, Letonya ve Gürcistan gibi bizim seviyemizde olmayan ülkelerden de ağır yenilgiler aldık.

Müthiş mücadeleye sahne olmuş!
Müthiş mücadeleye sahne olmuş! Millilerimiz ortaya güzel oyun koymuş! Ya bizler başka maç izledik, ya da TBF resmi web sitesinden Hırvatistan maçı sonrasında “müthiş mücadeleye sahne olan maçta ortaya koydukları güzel oyun için A Erkek Milli Takımımıza teşekkür ediyoruz.” şeklinde haberi yayımlayan arkadaşlar yanlış maç izlemişler! FIBA Olimpiyat Ön Eleme final maçında parkede doğru işler yapan ve oyunun hakimi olan tek takım Hırvatistan’dı. Kendi saha ve seyircimiz önünde, Hırvatistan’dan bir gömlek üstün olan kadromuzla nasıl basketbol oynanmazı ve takım olarak set çeşitliğimizin pek olmadığını bize gösterdiler!

Turnuva esnasındaki yazımda özellikle eşleşmelerde Sadık Emir Kabaca’nın çok önemli olduğundan bahsetmiştim. Mario Hezonja ve Dario Saric’e karşı hamle yapıp, Alperen’i 5 numaraya, Sadık’ı da 4 numaraya çekerek rakibin leblebi gibi şut atmasına engel olabilir ve Sadık’ın dış şut tehdidinin avantajı ile Alperen’in hücumda boyalı bölgede daha uygun pozisyon bulmasını sağlayabilirdik. Bnun gibi birçok varyasyonla taktiksel anlamda zenginlik oluştutabilirdik. Bunu görmek için çok fazla teknik bilgiye ihtiyaç yok. Koca turnuvayı benchte havlu sallamakla geçiren Sadık’ı, Hırvatistan maçının dördüncü çeyreğinde adeta kurtarıcı olarak oyuna alıyoruz! Sadık’ın Hırvatistan karşısında aslında ne kadar önemli katkılar vereceğini, oyuna girdiği o kısa sürede bile görme imkanı bulduk.

Ömer Faruk ile Alperen arasındaki pas akışını kesme adına rakibin yaptığı basit savunma hamlelerine bile cevap veremedik. Teknik ekip, Hırvatistan’ı geçtim bir Ukrayna teknik ekibi kadar akışkan ve verimli set oyunları ile takımın durağanlığını ortadan kaldıracak bir taktik zenginlik üretemedi.

Yazık oldu bu milli takıma. Yazık oldu ülke basketbolumuza…

Basın Açıklaması bekliyoruz
FIBA Olimpiyat Ön Eleme Turnuvası’na ev sahipliği yapabilmek adına Türkiye Basketbol Federasyonumuzun FIBA’ya yüklü miktarda düzenleme parası ödediği söyleniliyor. Bunun ne kadar doğru olduğunu bilmiyorum. TBF yetkililerinin tıpkı devşirme oyuncu krizine olduğu gibi bu konuya da açıklama getirmesini beklememiz, bir basketbolsever olarak en doğal hakkımız olduğunu düşünüyorum.

Mevcut federasyon döneminde A Milli Erkek Basketbol Takımlar düzeyinde daha önce de FIBA 2017 Avrupa Şampiyonası Finalleri’ne ve FIBA 2022 Avrupa Şampiyonası Elemeleri Fanus Sistemine ev sahipliği yapmıştık. Bu ev sahipliklerini almak ve düzenlemek için de ciddi meblağlar harcandığı da bir gerçek. Pekâlâ sonuç ne? Ülke basketbolumuzun ekonomik kaynaklarının ve sponsorluklardan gelen birçok gelirin verimsiz bir şekilde kullanımı değil mi? Çünkü, beklenen hiçbir sportif başarı gelmedi. Kısacası, elde var sıfır (0)!

Bunca organizasyon için harcanan parayı ve sponsorluklardan gelen gelirleri; ülke basketbolumuzun tabana yayılması adına, oyuncu yetiştiren kulüplere destek amaçlı olarak, antrenör gelişim programlarında, hakem ücretlerinin iyileştirilmesi adına ve altyapı milli takımlarımızın daha iyi hazırlık süreçleri yaşaması adına harcamış olsaydık, ülke basketbolumuz adına çok daha verimli işlere imza atmış olmaz mıydık?

Maalesef, A Milli Takımlar düzeyinde ülke basketbolumuz son 30 yılın en kötü sonuçları ile karşı karşıya! Geçtiğimiz FIBA 2022 Avrupa Şampiyonası Finalleri’ndeki ve FIBA 2023 Dünya Kupası Elemeleri’ndeki başarısızlıklar sonrasında gerek TBF yetkilileri gerekse de A Milli Takımımızın başantrenörü Sayın Ergin Ataman detaylı değerlendirme toplantılarını geçtik, turnuva sonunda özeleştiri içeren bir açıklamada dahi bulunmamışlardı. Benzer durumun FIBA Olimpiyat Ön Elemeleri’nden çıkamama hezimetinden sonra da yaşandığını görüyoruz.

Maç sonunda ne TBF yetkililerinin ne de Sayın Ergin Ataman’ın resmi bir açıklamasına rastlayamadık. Oysa, Sayın Ataman FIBA Olimpiyat Ön Elemeleri’nde kadro kalitesi olarak bizim çok altımızda olan ve turnuva öncesi kolaylıkla yeneceğimizi herkesin bildiği takımlara karşı alınan galibiyetler sonrasında basın açıklaması yaparken; yine kadro kalitesi olarak bir gömlek üstün olduğumuz ama oyun anlayışı anlamında çok gerisinde kalarak farklı yenildiğimiz tek zorlu rakibimiz Hırvatistan maçından sonra basına herhangi bir açıklamada bulunulduğuna henüz rastlamadık!

Yoksa, geçtiğimiz yıl olduğu gibi yaşanan başarısızlıklar sonrasında sorumluluğu üstüne alacak kimse olmadığı için mi bu sessizlik yaşanıyor!

Basketbol Gelişim Merkezi’ni ruhsuz bıraktınız
Türkiye Cumhuriyeti Gençlik ve Spor Bakanlığımızın destekleri ve katkıları ile sporun birçok alanında ülkemiz son yıllarda tarihi başarılar elde ederken; ülke basketbolumuzun ise ne hikmetse ısrarla bu başarılara uzak kalması da tuhaf değil mi?

Devletimizin büyük katkıları ve çabaları ile ülke basketbolumuz gelecek yıl çok önemli bir tesise kavuşacak. Abdi İpekçi Spor Salonu’nun yerine inşa edilen ve “Avrupa’nın Basketbol Üssü” olarak nitelendirilen Basketbol Gelişim Merkezi’nin açılışının yapılmasının planlandığı 2024 yılında, bu ülke, A Milli Erkek Basketbol Takımımızı FIBA’nın düzenleyeceği final organizasyonunda izlemekten mahrum kalacak!

Devletimizin, ülke basketbolumuzun gelişimini sağlama adına büyük özverilerle yapımını gerçekleştirdiği Basketbol Gelişim Merkezi’nin amacına ulaşmasındaki en temel unsur, tıpkı voleybolda olduğu gibi basketbolda da ülkemizin A Milli Takımlar düzeyinde dünyanın en üst basamağına çıkmasını sağlamaktır. Ancak, Basketbol Gelişim Merkezi nihayetinde demirden betondan yapılan bir bina, bu binanın gerçek ruhunu yansıtacak olan ise yapım amacına uygun olacak şekilde içeriğinin doldurulmasıdır. Yani yapılmakta olan bu tesise ruh verecek olan, ülke basketbolumuzun niteliğinin yegane göstergesi olan A Milli Takımlarımızın başarısıdır. Maalesef bu güzel tesisi açılışının olacağı 2024 yılında ruhsuz bıraktık!

Ülke basketbolumuzun ve ülkemizin en önemli temsil yeri olan A Milli Takımlarımızın başarısı için çırpınan bizler ise, iki koca yıl boyunca ülke basketbolumuzun yaşayacağı derin travmaları atlatmasını ve basketbolumuza olan ilgiyi tekrardan nasıl sağlayabileceğimiz konusunda kafa ve yürek patlatmaya devam edeceğiz.

Ülke basketbolumuz ve bizler, bu tarihi başarısızlıkları ve bu başarısızlıkların sorumlularını asla unutmayacağız!

Her şey Türk basketbolumuz için. Her şey A Milli Takımlarımız için. Saygılarımla.