Bizim Yasin Yıldırım “15 Eylül 1995 sana neyi hatırlatıyor?” diye sorduğunda hiç düşünmeden cevabımı verdim: “Hiç birşeyi…”
Nereden görmüşse o tarihte Magic All Stars adıyla dünya turuna çıkan, çoğu basketbolu yeni bırakmış veya bırakmak üzere olan gösteri takımının, Ülkerspor ile 15 Eylül 1995’te oynadığını okumuş.
Hatırladım, çünkü maçın hakemi bendim. Diğeri de Cihat Levent…
Abdi İpekçi Salonu Magic Johnson’u seyretmek için saatler önceden dolmuş, biz bile içeri zorlukla girebilmiştik.
Maç başlamadan önce Magic Johnson yanımıza yaklaştı ve kibarca elimizi sıktı. Aslında daha büyük kibarlığı, hatta fedakarlığı ben yaptım. Kısa bir süre önce Magic Johnson’un AİDS virüsü taşıyıcısı olduğu ortaya çıkmıştı. AİDS ile ilgili fazla bilgim yoktu ve o sırada el sıkışmanın bile riskli olduğunu düşünmeme rağmen “ayıp olur” düşüncesiyle geri adım atmadım. Öleceksek Magic Johnson’un elinden ölelim… Eve gittiğimde yaptığım ilk iş doktor dostlarımı arayıp bilgi almak olmuştu.
Maç inanılmaz bir tempoda başladı. Amerikalılar 7-8 saniyede top kullanmaya başlayınca bizimkiler de “Herhalde basketbol böyle oynanıyor” deyip onlar da ilk topları fırlatmaya başladı. O tarihte üçlü hakem mekaniği henüz yok. Kimse kimseye de faul yapmadığı için oyun çılgın bir tempoda devam ediyor. Tabii Cihat ile benim dillerimiz dışarı çıktı. İlk molada Cihat’a şu taktiği verdim: Bu maçın zaten hakeme ihtiyacı yok, sen şu sahada dur, ben de bu sahada olacağım.”
Müthiş smaçlar seyircileri mest etti ancak maçın hareketi son saniyede geldi. Maçtaki fark 40 sayıdan fazla… Bitime 2-3 saniye kala top kendi potası civarında Magic Johnson’a geldi. Uzaklardan şansını deneyecek ama karşısında Ülkerspor’da süre bulmaya çalışan genç oyuncu Aziz Alemdar ile karşılaştı. Aziz şampiyonluğu belirleyecek son topmuş gibi savunma yapıyor. Magic Johnson topu kenar çizgiye doğru sürdü, orta sahaya yaklaşırken karşı potaya gönderdi. O hızla da hakem masasının üzerine çıktı. O top çemberden geçtiğinde ona neden “Magic” dendiğini daha iyi anlamıştık… Kulakları çınlasın…