BİRİNCİ BÖLÜM
Fenerbahçe benchinde Obradovic’in dışında ayakta en fazla gördüğümüz isim Erdem Can. İlk günden bu yana Obradovic’in asistan kadrosunda yer alan Erdem Can ile hem koçu konuştuk, hem de kendisini.
Obradovic gençlerin gelişimi için neler yapıyor buna oyuncuların tepkisi nasıl oluyor?
Koç için genç oyuncu ve olgun oyuncu ayrımı mutlaka vardır ama sürekli olarak iyi oyuncu ve kötü oyuncu olarak oyuncuları sınıflandırıyor. Yani bizim antrenman düzenimizde örneğin Berk’in, Datome’den hiçbir farkı olmuyor. Dolayısıyla o genç oyuncunun yaptığı hatayı görmezden gelmiyor, aksine defalarca izah ediyor. Bu bence genç oyuncular için çok büyük bir fırsat. Genç oyuncuları sadece idmanda o pozisyonu idare eden hata yapsa da oynamaya devam eden bir parça olmaktan çıkarıp takıma entegre etmeye çalışıyor. Mesela normal sezonda maç oynadıktan sonraki gün sabah off oluyor ama genç oyuncular için böyle bir durum yok, onlarla özel olarak çalışmaya o sabah da devam ediyoruz. İdmanların içinde ise spesifik olarak bireysel çalışmalara bir bölüm ayırırız. Bu bölümün adı şut bölümüdür. Sanki biraz daha serbest gibi gözükür ama bu son yarım saatlik bölümde herkesle tek tek ilgileniriz.
EKPE UDOH’U NBA ADIMINDAN VAZGEÇİRDİK
Burada sadece genç oyuncular değil tecrübeli dediğimiz oyuncular da çalışıyor. Örneğin geçen sezon bize geldiğinde Ekpe Udoh NBA adımı atıyordu, biz bu bölümlerde bu adıma çalışarak onu yenmesini sağladık. Aynısı Melih için geçerli, kariyeri boyunca olmadığı kadar iyi bir savunmacı haline geldi. Bunu insanlar pek bilmiyor ama biz ciddi anlamda oyuncuların gelişimine özen gösteriyoruz. Fenerbahçe gibi bir takım Euroleague şampiyonluğuna giderken aynı anda bütün genç oyuncuları da sahaya atmak kolay iş değil. Koçun savunulmaya ihtiyacı yok ama gençler şimdiye kadar çok sık fırsat buldu. Metecan, Ömer Faruk, Berk, Kenan ve şimdi de Egehan ciddi süreler aldı. Ömer Faruk Yurtseven için biz maç dahi kaybettik. Pozisyon pozisyon hazırlandığımız maçta Ömer Faruk’u sahada tutarak Konya’ya kaybettik mesela. Örneğin Melih Mahmutoğlu’nun gelişimine bakabilirsiniz. Melih çok büyük takımlarda yetişmiş, daha önceden de en üst ligde mcüadele etmiş bir isimdi. Ama sadece şut özelliği olan bir oyuncu olarak üst seviyeye çıkamayacağını önce kendisi kabul edince ileriye doğru adımlar attı. Bizim ondan istediğimiz tam olarak bu, biz onları bir yere kadar zorlayabiliyoruz ama esas önemli olan onların içindeki mental gelişim. Sonuçta karşınızdaki dünyanın belki de en iyi basketbol koçlarından birisi. Size normal iyi bir oyuncu gibi davranıyor, haliyle sizden beklentileri de çok yüksek oluyor. Mental düzeyde ileriye bir adım atmazsanız ondan bir şey kazanamazsınız. Diamantidis gibi oyuncuların çabuk olgunlaşmasının sebebi koçun bu istekli davranışları oldu diyebiliriz diye düşünüyorum.
Koç ile oyuncuların ilişkisi hep aynı sertlikte mi ? Takıma yeni transfer olan oyuncularda afallama oluyor mu ?
En son gelenden başlayayım. James Nunnaly’i örneğin hazırladık, koçun tarzından haberi vardı ve ona göre kendi kendine çalışıp geldi. İki senedir Las Vegas’a kampa gitmem oyuncularla ilişki kurmamı sağlıyor. James ile Vegas’ta konuşma şansımız oldu. Sadece ben de değil Ömer Onan, Gherardini de oyuncularla konuşup ne ile karşılaşacaklarını, onlardan neler istediğimiz çok net bir şekilde anlatıyoruz. Onlar da gelmeden önce durumu biliyor. Fakat genel olarak Amerikalı oyuncular biraz şaşırıyor. Örneğin Ekpe, önce biraz şaşırsa da koçu çok sevince aynı noktaya çok çabuk geldiler. Ekpe basketbolu çok iyi bildiği için söylenenleri çok rahat bir şekilde anlıyor. Amerikalı oyuncularda genelde şöyle bir mantık vardır, önce kendilerinin durumuna bakar, sonra takımı düşünür ama Ekpe’de böyle değil bu durum. O önce takımın başarısını ön plana koyup, kendi gelişimini de görünce muhteşem bir birliktelik yakaladık onunla. Sadece oyuncu olarak bakmamak lazım bizim de vizyonumuz çok gelişti. Tüm dünyada geçerli bir Fenerbahçe basketbol markası bulunuyor. NBA’den ya da Avrupa’dan oyuncular gelirken gönülleri çok rahat ve etkileyici bir ortama geldiklerini biliyorlar. Bobby örneğin, koçu dışarıdan da olsa biliyordu ve adaptasyon problemi hiç olmadı.
OBRADOVİC İLE SAHA DIŞINDA ÇOK İYİ ARKADAŞIZ
Koç ile sizin ve diğer yardımcı koçların ilişkisi nasıl?
Bizim ilişkimiz çok spontane gelişti. Daha önceden hiçbir tanışıklığımız yoktu. Saha dışında çok iyi arkadaşlarız ve gerçekten iyi vakit geçiriyoruz. Obradovic normal hayatta insanları eğlendiren, yaşamaktan keyif alan ve etrafına pozitif şeyler yaşatan bir insan. Oyuncularla sahadaki ilişkileri ve bizlerle ofisteki ilişkileri net çizgilerle çizilmiş iş disiplinine tabiİ. Bunları yerine getirdiğiniz sürece bizlere çok saygı duyuyor ve serbestlik tanıyor. Maç sırasında onun tansiyon halini zaten hepimiz biliyoruz. Bu konsantrasyon ve motivasyon sağlama aracı. O sinirliliğin kimseyle bir alakası yok, Obradovic o sayede maça konsantre oluyor.
NEDEN ÇOK FAZLA AYAKTAYIM?
Benimle olan ilişkisine geçersek bizim diyaloğumuzun en başında ben de adapte olamadım. Bir şeyler söylüyorum anında tepki alıyorum falan, buna alışmam belirli bir süre aldı. Sırbistan’da komik bir olay yaşamıştık, onu anlatayım. Tribünden de biri çekmiş, bayağı tepelemişti hoca beni. Ama koç kesinlikle bunu istiyor bizden. Teknik bir nokta gözüme çarptığımda hemen koça bunu iletmem gerekiyor. Bazen bunu yapmadığım için fırça çektiği bile vardır. Bunu görüyorsun neden oyunculara anlatmıyorsun diyebiliyor. Bazen sosyal medyada veya yorumlarda, “çok fazla ayaktasın çok fazla karışıyorsun” gibi şeyler söyleniyor ama benden istenen zaten bu oyuncularla iletişim kısmını halletmem oluyor. En çok benden isteniyor diyemem ama diyalog konusunda en çok iletişimde kalan kişi ben oluyorum çünkü ben oyunculara dokunabiliyorum, onlarla farklı bir ilişki kurmuş durumdayım.
İlk sene Partizan‘a karşı oynuyoruz. Partizan Mc Calebb’e karşı hedge savunması yapıyor. Agresif çıkıyorlar Bo’nun da şutu yok, bizim için çok büyük bir avantaj bu. Koçun bunu farketmemesinin imkanı yok aslında ama o an heyecanla gidip koça söyledim. Koç döndü bana “sen kimle konuştuğunun farkında mısın” dedi. Ben de delikanlı gibi hala ama koç bunu işlememiz lazım falan diyorum. Koç en son dayanamadı, “bana anlatmana gerek yok git kimin ihtiyacı varsa bunu görmeye gir ona anlat” dedi. Yukarıdan da bu hararetli konuşma dayak yiyormuşum gibi gözükmüş. Videoyu çekip biri youtube’a koymuş binlerce izlenmiş ama sonra olayı çözdük. İnsanlar bir süre yanlış anladı ama bizi. Ama şunu söylemek istiyorum koç birçok konuda görevi doğrudan bana bırakabiliyor, sağolsun çok güveniyor bize. Oyuncularla birebir konuşabilme imkanımın olması da bana avantaj sağlıyor diyebilirim.
Utah Jazz ile birlikte yaz liginde yardımcı koçluk yaptınız, Vegas’ta neler yaşadınız?
Orada Avrupalı koçlardan faydalanmak istiyorlar. Neler yapabiliriz hangi noktada basketbolumuza neler katabiliriz diye düşünüyorlar ve Avrupa’da oynanan farklı basketboldan bir şeyler eklemek istiyorlar. Igor Kokoshkov, Utah Jazz’ın asistan koçu ki kendisi NBA’e giden ilk full time asistan koç. Obradovic’i ziyarete geldiğinde bu tür bir yardım istediğini belirtmiş ve koçumuz da beni önermiş. Ben de seve seve katılacağımı belirttim. İlk sene gittiğimde 3 maçın hazırlığı bendeydi. Maç videosundan, maç toplantısına kadar her şeyi ben gerçekleştirdim. Bize sorumluluk vererek neyi farklı yapacağımızı görmek istiyorlardı. Tabiİ unutulmasın, Utah Jazz’ın koçu Quin Snyder, bir zamanlar Avrupa’da Ettore Messina‘nın yardımcı koçuydu. Avrupa’ya çok sıcak bakan bir koç olması da olumlu bir durumdu. Bizimle 3-4 saatlik toplantılar yaparak Avrupa’da maç öncesi toplantısını siz nasıl yapıyorsunuz diye bizleri dinliyordu. Bu sezon bir kez daha davet ettiler ve yine gittim. Bu sefer Ahmet Çakı’da vardı Utah’taki yaz ligi bölümünde. Uzun toplantılar yaptık, değişik antrenman metodlarını görme fırsatımız oldu. Kendi açımdan konuşursam çok faydalı olduğunu düşünüyorum. Gelecek sene için de yeniden davet edildik.
Organizasyon olarak karşılaştırırsak, Fenerbahçe ile oradaki düzen hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Fenerbahçe ile Utah Jazz’ı karşılaştırırsak onların imkanının daha çok olduğunu söyleyebilirim ama Fenerbahçe’nin de Avrupa’nın en iyisi olduğunu söyleyebilirim. Tesisler seviyesinde onlarla kafa kafaya mücadele edecek seviyeye geldiğimizi de son gidişimizde anladım. Bu sene Utah Üniversitesine gittik, Amerika’daki en gelişmiş tesislerden diye gösterdiler. Gururla gösterilen antrenman sahası bizimkiyle aynı ki biz bunu 4-5 sene önce yaptık. Şimdi Real Madrid gibi takımlar kendi antrenman sahasını açıyor bizim bunu yıllar önce yapmış olmamız büyük bir öngörü diyebilirim.
İNANILMAZ BİR BELLEĞİ VAR
Obradovic’i koç olarak farklı yapan özellikler neler?
Oyuncularıyla ilişkisi çok net olan, çok doğrudan konuşan bir isim. Gigi, Ekpe ya da Berk bunların arasında hiçbir fark yok. Oyuncu sahada ya da idmanda hata yaparsa aynı şekilde tepki gösteriyor Obradovic. Asla genç oyunculara “bir dahaki defa yapar” demiyor. Oyunu durduruyor anlatıyor ve defalarca üstüne gidiyor. Birçok koç nabza göre biraz şerbet verir ama Obradovic böyle değil. Sen ona adapte olacaksın. Koçun inanılmaz bir hafızası var. Her ne olursa her ne yaşanırsa hatırlıyor. Bunu sahada da yapıyor. Seti bir kere görünce ezberliyor. Onu sadece koçlardan değil diğer insanlardan da ayıran benzersiz bir hafızası var. Pratiklik konusunda herhangi bir rakibinin olması mümkün değil çünkü her şey zaten kafada yazıyor. Biz defterlerce not alıyoruz, “ister misiniz?” diye yanına gidiyoruz, “hayır” diyor. Hepsi kafadasında var ki gerçekten de hepsini hatırlıyor. Ben her sene playbook yapıyorum oradaki her seti hatırlıyor. O defteri yazan benim, benim hatırlamadığım şeyleri bile hatırlıyor. Zaten bu düzeyde olmasının bir sebebi olmalıdır ki sanırım bu da o.
Koçun sürekli olarak mutlu olmama hali var gibi gözüküyor bu doğru mu?
Bakış açısının genişliğinden aslında bu durum. Birçok koç üstteki o son adımı göremiyor. Oyuncu kendisi dahi en üst seviyeye geldiğini düşünüyor ama koç aslında ondan bir sonraki adımın varlığından haberdar ve oyuncuları aynı zamanda takımı oraya çekmeye çalışıyor. Altyapı koçlarımızı sürekli olarak idmanlarımıza çağırıyoruz, onlar da geliyor. Birçok idman koç her şeyi en ince detayına kadar defalarca çalışıyor. Biz neyi görüyorsak koç daha fazlasını görebiliyor. Biz tatmin olduğumuzda o tatmin olmamış oluyor. Onun açısını yakaladığınızda ise kesinlikle size bir şeyler eklenmiş oluyor.
(Yasin YILDIRIM, 17-01-2017)