Cumartesi, Temmuz 27, 2024
spot_img

Kandemir: Teknik faulü ben almıyorum, hakemler veriyor

Bazı kişiler vardır, lafları ağzından kerpetenle alırsınız. Düşüncelerini paylaşmaktan çekinmeyenler ise süzgeç kullanmadıkları için yanıtlarını boca ederler. Ahmet Kandemir ikinci gruptan. Aslında ona hazırladığımız çok soru vardı ancak verdiği uzun yanıtlar, Acıbadem Üniversitesi antrenman saatine kadar uzayınca iki-üç soruluk ama içerikli yanıtları olan bir röportaj ortaya çıktı.

Yıllarca direndikten sonra evlenirken büyükleriniz nasıl karşıladı?
23-24 yaşında evlensem sorgulayabilirlerdi ancak yaşım kemale erdiği için annem, babam ‘tamam’ dediler, herhalde benim bir daha böyle bir işe girmeyeceğimi düşündüler

Bebeğinizin ismini hazırladınız mı?
Mart başında bir erkek çocuğumuz olacak inşallah. İsmi Demir olacak. Yani Demir Kandemir. Ya topçu, ya popçu olur diyorlar bu isimle.

Ne kadar Demir tanıdıysak hepsi hiperaktif…
Bizimki de şimdiden anne karnında başladı hiperaktif olmaya. Karakterin ismiyle paralel geliştiği söylenir. Ben de o yüzden sert olmasını bekliyorum.

Eşiniz çalışıyor mu?
Evet, stilist. Tekstille uğraşıyor ve küçük bir işletmesi var. Düzenini oturtmuş, hem çalışıyor, hem ev hanımlığı yapıyor, hem de anne olmaya hazırlanıyor.

Evde hanımınıza yardım ediyor musunuz?
Yemek pişirmeyi bilmem. Ben yerim. Aslında bekarlar yemek pişirmeyi öğrenir ama ben uzun süre bekar yaşamama rağmen öğrenemedim. Evde hiç yardım etmiyorum da denmez. Mesela çamaşır asıyorum.

Sürekli kilo alıyorsunuz, kilo veriyorsunuz? Antrenörlük yapmadığınız dönemlerde kilo verip, çalışırken alıyorsunuz.
Düzenli spor yapan biri değilim. Antrenörleri takımla beraber koşuyor zannediyorlar. Bizim işimiz beyinsel. Dolayısıyla çok düşünmek gerekiyor. Antrenman bittiğinde bir sonraki gün onlardan ne istediğini tek tek nasıl konuşmanız gerektiğini dahi düşünüyorsunuz. Çünkü her oyuncuyu etkilemek için farklı davranışlar sergilemek gerekir. Çok yemek yemiyorum ama düzensiz beslendiğim muhakkak. Tabii stresle de ilgisi çok. Evden çok hayatımız otellerde geçiyor, otel yemeklerini yemek de etkili. Lig oynadığımız dönemde kilo almakta hiç zorlanmıyorum. Ölü sezona girince biraz daha kendime bakıyorum. Aslında sezon içinde de kendimize ayıracak bir saat bulabiliriz. Çocukken çok zayıfmışım, beni kilo almam için doktora götürmüşler. Annem şimdi verdiği doktor paralarına çok üzülüyor.

Antrenörlük ne kadar stresli bir meslek?
Yer altında çalışanların hava ile ilgili sorunu varsa, bizim işimiz de stresle ilgili. Yurt dışındaki gibi değil ülkemizdeki işler. Üç maç kaybettin mi tek suçlu antrenör. Her antrenörün çek-up yaptırması şart. Federasyonun da son üzücü olaydan sonra bu konuyla ilgili düzenleme getirmesi gerektiğine inanıyorum. Antrenörler için normal insandan daha derin tetkikler gerekiyor.

Türkiye’nin en çok teknik faul alan koçlarından birisiniz. Bunu nasıl açıklıyorsunuz?
Hayır, en çok teknik faul alan değil, en çok teknik faul verilen koçlarından biriyim. Ben almak istemiyorum, onlar veriyor.

Hem çok teknik faul alıyorsunuz, hem de hakemlerle çok şakalaşıyorsunuz. Bu nasıl oluyor?
Ben aslında soğuk gözükmekle birlikte gülmekten hoşlanan bir insanım. Türkiye’de maalesef bir algı yönetimiyle yaşıyoruz. Yöneticiler twitter’ı takip edip antrenörün iyi olup olmadığına karar veriyor. Hakemlerde de benle ilgili algı var. Bazıları önyargılı geliyor. Antrenörün itiraz etmemesi gibi birşey söz konusu değil. Dünyanın her yerinde koçlar itiraz ediyor. Hakkı varsa hakkını almaya çalışıyor. Hakaret varsa, iğnelemek varsa elbette teknik faul verilmeli. Türkiye’de hakemlerin maçın başında herşeye çalıp, arada teknik faul de verip maçları kontrol etmeye çalıştığına inanıyorum. Varsa çalarsın, yoksa çalmazsın. Veya “Bu antrenör bizim çok üzerimize gelir. Baştan bir teknik faul verip susturalım.” Bunu da doğru bulmuyorum. Türkiye’de çok kolay teknik faul veren hakemlerin Avrupa’da daha şiddetli itirazlara teknik faul vermediğini görüyoruz. Ben de sütten çıkmış ak kaşık değilim. Hakem için kolay bir antrenör olmadığımı biliyorum. Çok kez atılmayı hakettim. Bir Banvit maçında sahaya su şişesi attım. Hakem Recep Ankaralı idi, kimin attığını görmemiş. “Sen mi attın” diye sordu, “Evet” dedim. Yalan söylemem. O da beni attı. Orada atılmayı hakettim ama mesela atıldığım İstanbulspor maçında atılmayı haketmiştim. Elbette “Faul, steps” diyeceğim. Benim konuşma hakkım var. Antrenör konuşmayacak da kim konuşacak? Hakemler antrenörle diyalogdan kaçmamalı. Beşiktaş’ta çalışırken Eurocup’ta 20 maçta hiç teknik faul almadım. Orada da konuşuyordum. Hakem de gelip “Hayır, steps” diyordu, diyaloga giriyordu. Bir maçta hakemle konuşuyoruz, pota altındaki hakem teknik faul verdi. “Neden?” diye sordum. Vücut dilimi beğenmemiş. İşte bu ön yargı. Bir maçta bir genç hakem maç boyunca benim önüme gelmedi. Belli ki maçtan önce konuşmuşlar. Bu da ön yargı.

Ayrılırken kulübe sorun yaşatmayan antrenörlerden biri misiniz?
Doğru yapmıyorum. Size çok hizmet vermiş bir oyuncunun formsuz dönemine tölerans gösteren yöneticiler antrenörlere aynı şekilde bakmazlar. Siz hep kazanmak zorundasınız. Eskiden sözleşme yoktu, söz vardı. Türkiye’de şimdi iki türlü uygulama var. Yönetim koç Tom’la ayrılırken bütün parasını veriyor, Hasan’a ‘Sana bir maaş verelim.” diyorlar. Böyle bir yapıdasınız. Ayrılmak isteyen taraf yönetimse antrenörün haklarını vermeli. Pazarlık başladığı zaman, boşanmalardaki gibi bütün kirli çamaşırlar ortaya dökülüyor. Konunun çirkinleşmesini istemiyorum. Bazı yönetimler ayrılmasını istediği koça, ‘Sen karışmayacaksın, başkası yönetecek’ diyebiliyor. Ben bunu yapamam, ben buna gelemem. O duruma düşmek istemem. Ayrılma süreci uzadığı zaman gereksiz polemikler de oluyor. Ben ayrılırken hep fedakarlık yaptım ama aslında yapmamak lazım. 2 yıllık sözleşmede “İşler iyi giderse 2 yıl, gitmezse 6 ay” yazmıyor ki.

Zaman zaman kulüplerle anlaşırken sizi engellemek isteyenlar oldu mu?
Evet. Kulüp ismi vermeyeyim ama anlaştığım kulüple işimi bozanlar oldu. “Federasyondan şu aradı” dediler. Yeni federasyonla birlikte bazı şeylerin değişeceğini sanıyorum. Deniyor ki, “Türkiye’de bir sistem var, bu sisteme karşı çıkma, yorum yapma, fikrini söyleme. Paranı kazan, saha dışıyla ilgilenme.” Ama biz saha dışıyla da ilgilenmek zorundayız. Mesela 5 yabancı sistem diyorsun, altı yabancı için 125 bin dolar alıyorsun. O zaman parası olmayan kulüplerin karşısına bir yabancı fazla çıkarıyorsun. Ben bunu nasıl konuşmam? Son dönemde Türk Basketbolundaki profesyoneller güce karşı gelmediler, yutkundular. Bu bir baskının sonucu. “Sesimi çıkarmayayım, işimi kaybetmeyeyim.” düşüncesi hakim. Farklı düşünceler, rekabeti kaliteyi arttırır. Biz federasyon seçimlerine iki aday bulamadık. Güçlü ekibin varsa önce kendi içinde yarışırsın ve gelişirsin, sonra rakiple yarışırsın. Bundan korkmamak lazım. Bazı antrenörler aynı mantıkla yanına güçlü yardımcı antrenörler almaz. Yarın işler kötü giderse yerine göz dikecek diye. Yardımcı antrenörün hedefinin baş antrenör olması kadar doğal bir şey olabilir mi? Benim yerimde elbette gözü olacak ama etik davranacak. Asistanınız başantrenör olduğunda bundan gurur duymalısınız. Rekabet her yerde olacak.

Türkiye’de antrenörler uzun süre aynı kulüpte çalışmıyor. Bunu nasıl açıklarsınız?
Anadolu Efes’in koçu daha önce yine çalışmıştı, geri geldi. Bunun anlamı kulüp açısından “Biz hata yaptık demek mi?”. Bizim en büyük sorunumuz sabırsızlık. Dükkan açsak ilk gün 300 müşteri gelsin isteriz. NBA’de, NCAA’de 15-10 yıl çalışanlar var. Her yıl şampiyon mu oluyorlar? Bizde aynı yıl üç antrenör değiştiren kulüpler oluyor. Yani oyuncuya “Suç sizde değil, antrenörlerde” mesajını veriyorsunuz. Beşiktaş’ta ilk antrenörlük yaptığım yıl bir yönetici istifa etmemi istedi. Ben de “Sen edersen ben de ederim. Başarısızsak, sen de başarısızsın” dedim. Türkiye’de sadece başarısızlıkta değil, başarıda da sorun çıkıyor. O zaman da başarıyı paylaşamıyoruz.

Çalıştığınız oyunculardan bir beş yapar mısın?
Kevin Thompson, Virginijus Praskevicius, Gary Neal, Bo McCalebb, Chris Lofton. Kaç kişi söyledim, bilmiyorum ama Muratcan’ı da mutlaka bir yere koymam gerekir. Saha içinde, saha dışında bir antrenör için büyük bir şanstır.

(Ümran KAPANLI – Mehtap ASLAN, 17-11-2016)

Sosyal Medya

15,872TakipçilerTakip Et
36,695TakipçilerTakip Et
65,321AboneAbone Ol

REKLAMLAR

popüler

zonguldak psikolog
zonguldak bireysel terapi