Cumartesi, Temmuz 27, 2024
spot_img

Obradovic ‘Bir top bizim hayatımız’ der

İKİNCİ BÖLÜM

Fenerbahçe asistan koçunun Erdem Can ile, Obradovic ağırlıklı röportajımızın ilk bölümünü daha önce yayınlamıştık. Bu bölümde Erdem Can, Obradovic ile birlikte diğer sorularımızı yanıtlıyor.

Koç Obradovic’in en çok kızdığı şey nedir?
Konsantre olmamak en çok kızdığı şey. Oyuncuları maç planıyla ilgili, ya da herhangi bir şey ile ilgili uyarıyoruz, eğer bunu yapmazlarsa deliriyor. Ufacık bir detayda dahi delirebiliyor.

Soyunma odasında durumlar nasıl?
Soyunma odasında sürekli olarak ciddiyiz. Ama bu hatalarla doğru orantılı. Hatalar bizi çıldırtma seviyesine geliyorsa koç da sertlik seviyesini arttırıyor. İstediklerini yaparsan daha sakin olur ama o gün maçta hata yaptıysanız hoca gergin olur.

BİR TOP BİZİM HAYATIMIZ
CSKA maçından sonra soyunma odasında neler yaşandı?
Aslında maç sonundaki basın toplantısında da söyledi, maçın bitiminden çok devre arasında söyledikleri önemliydi. Biz çok sert oynamalıyız, buraya kadar kendi karakterimizle geldik. Maç içinde 20 ile geri düştüğümüzde sahadaki biz değildik. Koç da bundan bahsetti, “söyleyecek bir şey yok sahadaki görüntüden utanmamız lazım” dedi. Maç sonunda ise “gördüğünüz gibi karakteri başta koyamadık, ikinci yarı bunu koyunca maç ortaya geldi ve sadece bir top şampiyonu belirledi.” Bunu üç sene önce ilk geldiğinde de söylemişti. Bir top bizim hayatımız o bir topla şampiyonlukları kazanıp kaybedeceğiz demişti ve oldu da gerçekten.

CSKA maçının bitiminde bir sonraki sezon için bir şeyler söylendi mi?
“Ben hepinizden memnunum bu kadro buraya geldi, bu kadronun bir arada kalmasını istiyorum” dedi. Doğrudan cümleler kullandığı için genelde oyunculara memnuniyet ya da memnuniyetsizliğini belirtir.

Süper Ligde bir süre baş koçluk yaptınız, şimdi ise yardımcı koçsunuz. Tercihiniz hangisi olur?
Benim tercihim Obradovic “yanımda kal” dediği sürece onunla çalışmak olur. Eğer o yoksa, ben A takım koçluğu yapmak istiyorum. Benim hedefim insanların adını konuşacağı büyük bir takımda koç olabilmektir. Ama dediğim gibi “Erdem seninle çalışmak istiyorum” derse hiç düşünmem, hep onunla çalışırım.

Yardımcı koçlara gereken önemin verildiğini düşünüyor musunuz ?
Kesinlikle gereken saygının da duyulmadığını düşünüyorum. Ben bu konuda şanslıydım çünkü çalıştığım koçlar bana ciddi fırsatlar verdi. Teb Baldwin ile çalışırken de ciddi roller alıyordum. şimdi de geniş bir alanım var hareket edebildiğim ve kendimi geliştirebiliyorum. Koçluk vizyonum kesinlikle yanlarında çalışarak artıyor. Fakat bazı koçlar da var ki çoğunluk böyle diyebilirim, size bir görev veriyor onu yapmanızı ve onun dışında susmanızı istiyor. Aydın Örs’ün, Obradovic’in yanında büyük bir koç olabilirsiniz çünkü o bir basketbol kültürü koyuyorlar ortaya. Onun gibi yanında antrenör yetiştiren çok az antrenör kaldı.

Amerika örneğine bakarsak orada asistan koçluk net bir müessese. Bazen kariyeri boyunca yardımcı koçlukta kalabilen isimler oluyor çünkü kariyer hedefleri öyle. Fakat Türkiye’de bu böyle değil, burada koçluk hedefi bulunmalı insanın.

Obradovic’in “şu olursa çalışmayı bırakacağım” dediği bir tarih ya da olay var mı?
Hayır yok zaten bu kadar kazanma hırslı birisinin böyle bir emeklilik planı kurmasına ihtimal yok.

ŞARKI SÖYLER, ISLIK ÇALAR
Basketbol sahasındaki Obradovic’i hep görüyoruz. Dışarıda Zeljko Obradovic nasıl bir adam? Nelerden hoşlanıyor?
Dışarıda da sık sık beraber oluyoruz. Haftada birkaç gün öğle yemeği yiyoruz. Bir restorana gideriz sohbet ederiz.

Koç hayatın kendisinden hoşlanıyor. Müzik dinlemekten, şakalaşmaktan, kitap okumaktan çok büyük keyif alıyor. Yazın sürekli arkadaşlarıyla vakit geçirir. Enerjisini bu insanlardan alıyor diyebilirim. Etrafında mutlu insanlar görünce kendisi de mutlu oluyor. Sürekli gülen, hayatı seven bir insan. Temel planı Yunanistan’da bir bar açıp emekli olmak diyebilirim. Öyle bir arkadaş çekirdeği kurmuş ki nereye gitse 100’e yakın insan gelip onu destekliyor. Final Four’a gidiyoruz 100 kişi var oraya sadece Obradovic için gelmiş olan. Arada Sırpça, Yunanca şarkılar söyler. Balkan müziklerini ıslıkla çalarak dolaşır. Ortak melodilerimiz olduğu için bazen o Yunancasını söyler, biz Türkçesini mırıldanırız.

CEZA İDMANLARI
Ceza idmanları yapıyor musunuz?
Tam olarak var diyemeyiz. Ama başka bakış açısıyla ceza idmanı da denebilir. Sabaha karşı çıkarıp idman yaptırmayız ama bir iki sefer uçaktan inip idmana çıktık. Çok çok uzun toplantılar yapılır, o aslında esas ceza idmanı diyebiliriz. Önemli maçlardan önce örneğin çok uzun toplantılar oluyor. Play-off’ta 4-5 saate süren toplantılar yapıyoruz. Fakat normal sezonda bu süreleri bulamıyoruz.

Obradovic Türkçe konuşabiliyor mu?
Aslında biliyor ama kullanmıyor. Söylenenleri rahatlıkla anlayabiliyor. Fakat mesela sipariş vermek için falan genelde İngilizce kullanıyor. Zaten İtalyanca, İspanyolca ve İngilizce’yi ana dili gibi biliyor. Yunanca ve Türkçeyi de biliyor işte ama kullanmayı pek tercih etmiyor.

Obradovic’in köpeği var mı? Off günde neler yapar koç ?
Var. Terrier olması lazım beyaz çok güzel bir köpeği var Willy adı. Off gün pek fazla olmuyor ama koç ya ailesiyle yemeğe gider ya da vakti varsa Yunanistan’a ufak bir geziye gider. Genelde arkadaşlarıyla takılmayı tercih ediyor.

Teb Baldwin ile de kariyeriniz şekillendi onunla neler yaşadınız?
Teknik anlamda bana çok faydası oldu. Eski Amerikan hücumunu öğrenme fırsatım oldu. Tex Winter’ın meşhur “triangle” hücumunu sürekli oynuyorduk. Ayrıca motion hücumu üzerinde takımı şekillendiriyorduk. Neredeyse hiç pick&roll oynamadan maçları bitiriyorduk. Bu sistemler sayesinde mütevazı kadrolarla başarılar elde ettik. Teb’in şöyle bir şanssızlığı oldu, doğru organizasyonları tercih edemedi. Gittiği yerlerde hep kötü koşullara denk geldi. Avrupa’da basketbolu iyi bilen koçlardan birisi aslında. Koç olarak hakettiği yerde olduğunu düşünmüyorum.

Ankara’da yetişmiş bir koç olarak Ankara basketbolunun günümüzde bu kadar kötü durumda olmasını neye bağlıyorsunuz?
Bence şöyle bir durum var, Pianiagiani ile ilk geldiğinde konuşmuştuk. “Aileler artık profesyonel basketbola çocuklarına yönlendirmiyor” demişti. Bunun yerine her şeyden biraz biraz yapmasını tercih ediyorlar. Türkiye’de de bu yavaş yavaş geliyor. Çocuk hem müzik, hem tiyatro, hem spor, hem edebiyatla uğraşsın deniliyor. Bence spor okullarının devreye girişi basketbolun özüne zarar verdi. Oyuncu yetiştirme noktasında neredeyse hiç faydası olmayan bu okullar işi ticarete döktü diyebilirim. Çocuklar basketbolcu olacağız bile diyemeden basketboldan uzaklaşmaya başladı. Ayrıca koçlar çok daha bu işe konsantreydi.

Basketbol Ankara’da eskiden bir kültürdü. En iyi hakem Ankara’dan çıkardı, en iyi koç Ankara’dan çıkardı. Haliyle bu ikilinin çıktığı yerlerden kaliteli oyuncular da çıkıyordu. İş İstanbul’a kayıp pasta büyüyünce sistem bozuldu. Bütün etkenler bir araya gelince basketbola olan ilginin azalması normal gibi gözüküyor. Kulüpler de yatırım yapmamaya başlayınca seviye iyice düştü. Birkaç şehir ve takım hariç kimse kalmadı bu işle uğraşan.

FENERBAHÇE’DEKİ FARKLILIKLAR
Bu sezon Fenerbahçe’den farklı olarak neler görmeyi beklemeliyiz?
Elimizde çok silah var ve ona göre geliştirmeler yaptık. Geçen sezon bir anda 5 kısaya döndük mesela. Neden döndük? Çünkü planlamıştık. Sürecin gerektirdiği hamleleri yapacağız. Belki daha agresif bir takım olmaya çalışacağız. Daha sert olmak istiyoruz. Tam saha presleri sık sık deneyen bir takım olduk. Atletizmimizin bu tür basketbola uygun olduğunu düşünüyoruz. Avrupa basketbolunda kim daha iyi rakibinin karşısında kalıyorsa, kim daha iyi switch yapıyorsa o kazanacaktır. 5 kısalı düzenler tüm dünyada geçerlilik kazanıyor. Bizim en büyük avantajımız birbirini tanıyan bir takım olarak tecrübe kazanmış olmamız diyebiliriz.

(Yasin YILDIRIM, 16-01-2017)

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medya

15,872TakipçilerTakip Et
36,695TakipçilerTakip Et
65,321AboneAbone Ol

REKLAMLAR

popüler

zonguldak psikolog
zonguldak bireysel terapi