A Klasmanı hakemlerimizin basketbol dışındaki hayatlarına ışık tuttuğumuz yazı serisinin bu haftaki konuğu Özlem Yalman.
Özlem Yalman kimdir?
Soruyu yakın arkadaşlarıma sorduğum zaman “anlatılmaz yaşanır” cevabı geldi. Kısaca Beden Eğitimi öğretmeni ve FIBA hakemi diyelim. Bir maç sırasında spiker arkadaşımız ‘’sert mizaçlı hakem’’ diye yorumlamıştı. Tabii ki herkes gibi saha içi ve saha dışında farklı hayatlarımız var.
Basketbol ile ilgilenmeye ne zaman başladınız?
Liseye başladığım yıl okul takımına girmem ile birlikte basketbol hayatımın vazgeçilmez bir parçası oldu.
Basketbol hakemi olmaya nasıl karar verdiniz?
Ege Üniversitesi BESYO’daki ilk yılımda takım arkadaşlarımla birlikte aday hakemlik kursuna başvurdum. O günlerde basketbol ile ilgili her açılan kursa gidiyorduk. Antrenörlük de bunlardan biriydi. Hakemlik lisansımı aldıktan 3 sene sonraya kadar oyuncu olarak ve altyapı takımımızda antrenörlük yapmaya devam ediyordum. Buralara kadar gelebilmek o günlerde düşündüğüm bir durum değildi…
Yönettiğiniz ilk maçı hatırlıyor musunuz? O anları bizimle paylaşır mısınız?
İlk sahaya çıkışım Ege Üniversitesi’nde fakülteler arası maçtaydı. A Klasmanı’nda ilk resmi maçım ise 2004 yılında Tekelspor – Ülkerspor maçıydı. Normalde oldukça soğukkanlı biriyimdir. O gün oldukça heyecanlıydım. Ama 1-2 dakikadan sonra normale dönmüştüm.
Maçlara nasıl hazırlanıyorsunuz? Maçlardan önce uyguladığınız bir toteminiz var mı?
Öncelikle yönettiğim son maçı mutlaka izlerim. Sonrasında yöneteceğim takımların son maçlarını izlerim. Fiziksel ve mental hazırlıklarımız da oluyor tabii ki… Herhangi bir totemim yok.
Boş zamanlarınızda neler yapıyorsunuz? Ailenizle ilişkilerinizden bahseder misiniz?
Arkadaşlarımla basketbol dışında aktiviteler yapmaya çalışıyorum. Mezun olduktan sonra ilk atamam olan Antalya’da 17 yıldır yaşıyorum. Ailem İzmir’de yaşıyor. 2 günden uzun bir boşluk varsa mutlaka İzmir’e gitmeye çalışırım ya da onlar Antalya’ya gelirler. Ailem beni her zaman desteklemiştir. Babamı 2 sene önce kaybettim. En çok da yönettiğim maçlar sonrası babamla sohbetlerimi özledim sanırım…
Basketbol hakemliğinin size kattığı en önemli artı ne oldu?
Bu seviyede basketbol hakemi olabilmek için devamlı olarak kendinizi her konuda geliştirmeniz gerekiyor. Değişik kültürlere sahip insanlarla tanışıp aynı işi yapıyor olmak oldukça keyifli… Basketbol hakemi olmamla birlikte önce Türkiye’de hemen hemen her bölgede bulundum. Sonrasında FIBA hakemi olduktan sonra Avrupa’da tarih kitaplarında ya da ekranlarda gördüğümüz yerleri görme fırsatım oldu. O ülkenin yapısını, kültürlerini tanıma şansım oldu ve halen de devam ediyor.
Basketbol dışında ilgilendiğiniz hobileriniz var mı?
Basketboldan önce müzik vardı. Liseye kadar müzikle ilgilendim. Zaman zaman klasik gitar çalıyorum. Tenis oynamak oldukça keyifli… Doğa ve deniz ile ilgili aktiviteler mevsimine göre…
Çok sevimli köpeğiniz var. Onun hakkında neler söylersiniz?
Maya! 5.5 yaşında Golden Retriever… Farklı bir karakteri var. Sevgi ve yemek yeme üzerine odaklı bir hayatı var. Herkesin kendisini sevmesi için bütün şirinlikleri yapar ve mutlaka sevdirir. Asla saldırma nedir bilmez. Hatta 1 yaşına kadar hiç havlamıyordu. Gerçekten de büyümeyen çocuk diyebiliriz.
Hayatta en çok değer verdiğiniz 3 şey nedir?
Güven, karakterli olmak ve bencil olmamak.
Seyahat etmeyi en çok sevdiğiniz yer neresidir?
Antalya’ya dönüş seyahatlerim diyebilirim. Yurtdışında İtalya ve Fransa, Antalya – Kemer tarafında sırasıyla Ege sahilleri, yani deniz olan her yer…
Bir gün mutlaka gitmek istiyorum dediğiniz yer neresidir?
Avustralya.
En sevdiğiniz kitap?
Fi-Çi-Pi son dönemde beğendiğim kitaplar…
En sevdiğiniz yemek?
Etli yaprak sarma ve mantı arasında ayrım yapamadım.
En sevdiğiniz dizi?
Dr. House.
En çok dinlediğiniz müzik türü ve sanatçılar?
Duruma göre değişir tabii ki… Enstürmantal, klasik, jaz, slow pop – rock ve Türkçe akustik diyebiliriz. Farid Farjad, Adele, Imany, Emre Aydın ve Yeni Türkü en sevdiğim sanatçılar…
(İbrahim Kalkan, 11-01-2016)