Sinan Erdem’deki derbide Fenerbahçe üç periyod çekiştiği Galatasaray’dan maçı son periyodda kopardı: 74-62.
Galatasaray’da rahatsızlığı edeniyle maça çıkamayan koç Zvezdan Mitrovic yerine takımı asistanı Nikola Birac yönetti. Galatasaray yerli beşiyle uzun süre Fenerbahçe’yi zorladı, Fenerbahçe değişken savunmalarıyla son periyodda kontrolü eline geçirdi. Karşılaşmanın sonlarında taraftarlar, “Yönetim uyuma, basketbola sahip çık” şeklinde tezahürat yaptı.
- İlk yarıda Fenerbahçe hiç serbest atış kullanmadı (Galatasaray 1/3).
- İlk devrede Galatasaray’ın 35 sayısının 29’u yerlilerden geldi.
- Yerliler Galatasaray’da 200 dakikanın 100’ü aldı, 43 sayı attı (Fenerbahçe’de 60 dakika, 20 sayı)
- Galatasaray’da hiçbir yabancı çift haneli skora ulaşamadı.
- Galatasaray 5, Fenerbahçe 12 top çaldı.
Galatasaray Buğrahan Tuncer’in sayılarıyla başladı, Fenerbahçe içeriden Motley, dışarıdan Guduric ile 5. dakikada 13-9 öne geçti. Kenardan gelen Yeboah takımının enerjisini artırdı, 8. dakikada da Galatasaray’ı 18-17 öne geçirdi. Sertaç Şanlı’dan gelen 5 sayı, Yam Madar’ın fast break sayısıyla Fenerbahçe 9. dakikada skoru 22-18 lehine çevirdi, bu skorla sona eren periyodda iki takım da serbest atış kullanmadı.
Kenardan iyi gelen Sertaç Şanlı’nın basketiyle ikinci çeyreğin 5. dakikasında fark 7 sayıya (31-24) çıktı. Galatasaray savunma beşini bularak Fenerbahçe’nin hızını kesti, devre sonunda farkı 1 sayıya düşürdü: 36-35.
Üçüncü periyodun 4. dakikasında Galatasaray Jarell Martin ile 44-43 öne geçti. Fenerbahçe iyi savunma ile Galatasaray’ı top kayıplarına zorlayıp çaldığı toplarla 9. dakika içinde farkı 8 sayıya çıkardı, son periyoda da 56-50 önde girdi.
Bitime 8 dakika kala Fenerbahçe Yam Madar ile skoru 61-50’ye getirdi ve maçtaki en büyük farkı (11) yakaladı. Galatasaray 0-7’lik seriden sonra ilk basketini 4 dakika 22 saniye sonra Sadık Kabaca ile buldu. Fenerbahçe son dakikaya 72-59 önde başladı, karşılaşma 74-62 sona erdi.
Öne çıkanlar…
Galatasaray Ekmas: Sadık Emir Kabaca 16 sayı, 3 ribaund, 3 asist, 1 blok, Buğrahan Tuncer 14 sayı, 3 ribaund
Fenerbahçe BEKO: Johnathan Motley 11 sayı, 3 ribaund, 2 asist, Marko Guduric 11 sayı, 4 ribaund, 3 asist, Yam Madar 15 sayı, 4 ribaund, 3 asist
Baby, baby, mortbaby!!!
Kimin takımıni tutacağını şaşıran mortbaby, pelus aslanina sarılıp hüngür hüngür ağlıyor olabilir.
Buğrahan sırf para için yıllarca Efes’de figüranlık yaptı,Gs’ye daha önce gelse çoktan yıldız oyuncu sınıfına girmişti…Fb de yabancı oyunculara Bsl’de daha çok süre vermeye devam etsin bakalım nereye kadar?
Mortbebenin kabus haftası, gelen vurdu giden vurdu:)))
Bu kadar yerli oynatıyor madem Şampiyon ilan edilsin gs.
Bu kadar çöp yabancıyı bulduğu yetmezmiş gibi bir de kadrosunda bunların tamamına yer veren Galatasaray Yönetimi’ni tebrik ediyorum. Fenerbahçe pek de zorlanmadan maçı kazandı. Galatasaray’ın korkunç bir kadro planlaması ve buna bağlı olarak başarı getirmesi neredeyse imkânsız olan bir oyun sistem(sizliğ)i var.
Buğrahan’ın kesinlikle herhangi bir takımın “karar vericisi” veya “hücümdaki esas opsiyonu” olmaması gerektiğini bize kanıtlayan maçlardan birini izledik. Bu seviyede oynayan bir takımda böyle bir düzene izin verilmesi zaten yeterince şaşkınlık vericiyken bir de Yeboah ve Halilovic gibi -sakın diğer yabancıların da bir işe yaradıklarını ve takıma seviye atlattıracaklarını düşündüğüm zannedilmesin- biri temel basketbol eğitiminden yoksun diğeri “ağır” kelimesinin bile oyun temposu için fazlasıyla “hızlı” kalacağı iki garip oyuncunun süre almasına tanıklık etmek bir Galatasaraylı olarak beni izlediğim manzara karşısında ne tepki verebileceğim konusunda çaresiz bıraktı.
Samet Geyik, eğer sakat değilse, böyle bir maçta süre bulamıyorsa o zaman boşuna alındı demektir. İsmet Akpınar ne zaman bir şeyler yapabileceği izlenimini uyandırsa bir sonraki pozisyonda kendisinden pek de ümitvar olmamamız gerektiğini bize gösterdi. Sadık Kabaca, takımın en değerli oyuncusu ancak böyle bir düzende o da hangi rolde olacağını bilemediğinden zaman zaman kendisine yakışmayacak hatalar yapıyor. Bence GS böyle devam edecekse sezon sonu takımdan ayrılması kendisinin gelişimi ve ruh sağlığı açısından gayet yerinde bir tercih olacaktır. Göksenin Köksal kaos ortamını sevdiği için kaosun hâkim olduğu zaman diliminde GS adına maçın yıldızıydı denebilir ancak hedefi olan ve buna bağlı olarak belli bir düzende hareket etmesi gereken bir takımda -bence- kendisine yer yok. Muhaymin Mustafa’nın daha fazla oynaması gerektiğini düşünenlerdenim ancak profesyonel kariyerinin genelinde olduğu gibi hâlâ potansiyelini gerçekleştirebileceğine dair bir umut vermemesi bende soru işaretleri doğuruyor.
GS adına -bana göre- tek olumlu nokta Mitroviç’le olası yol ayrımında asistan koçun bir şekilde teknik kadroda var olması gerektiğini düşündürmesi oldu. Ancak takımın maçın genelinde hücumda sıkıştığı anlarda devamlı kenarlarda hapsedilmesine bir çare bulamaması onun adına olumsuz bir ayrıntı. Tabii burada FB savunmasının da GS’yi buna zorladığını söyleyebiliriz.
FB’ye gelirsek çok zorlandıklarını düşünmüyorum. Zaman zaman fark azaldı hatta GS bir iki sayı öne geçti ama hiçbir zaman bende maçı GS’nin kazanabileceği hissi uyanmadı. FB istediğini aldı, orası kesin ancak yerlilerin -Tarık Biberovic’i yerli mi yabancı mı sayacağız bilemiyorum- hâlâ figüran olarak kullanılması ve işin acısı kendilerinin de bundan asla şikâyetçi olmamaları daha uzun yıllar Basketbol Millî Takımımızı herhangi bir uluslararası turnuvanın finallerinden görebilmemizin hayal olduğunu düşündürüyor. Bu arada Anadolu Efes söz konusu olduğunda da bu durumun -Erkan Yılmaz hariç- devam ettiğini söylemek mümkün. Benim gibi 90 Kuşağı olup da FB’de İbrahim Kutluay ve Hüsnü Çakırgil; Efes Pilsen -evet bu takımın adı benim için hâlâ bu- Ufuk Sarıca, Volkan Aydın, Tamer Oyguç, Kerem Tunçeri (GS, Ülker ve BJK kariyeri de var), Mirsad Türkcan, Hidayet Türkoğlu, Alper Yılmaz; Ülkerspor’da Orhun Ene, Harun Erdenay, Haluk Yıldırım; GS’de Levent Topsakal (FB’de de oynadı), Lütfi Arıboğan, Ömer Büyükaycan ve Hakan Yörükoğlu (FB’de de oynamıştı) gibi takımları sürükleyen “yerli” yıldızları izlemiş biri için karar vericilerin tamamının “yabancı” olduğu FB ve Efes Pilsen’in Euroleague şampiyonlukları gerçekten bir anlam ifade etmiyor.
Ne derbisi yahu ? Basketbolda böyle bir derbi yok, playoff mücadelesi veren rakibimizi yendik o kadar…