Pazar, Aralık 15, 2024
spot_img

Geleceğin Yol Haritası… (Konuğumuz Hayri Solmaz)

- Reklam-

Genç Dinozorlar olarak, Türk altyapısının son yıllarda yaşadığı dönüşüm, bugünkü durumu ve gelecekteki hedefleri üzerine kapsamlı bir röportaj dizisi başlatmayı amaçladık. Bu serinin amacı, mevcut durumu değerlendirmek ve geleceğe yönelik stratejik planlamalar yaparak Türk basketbolunun altyapısını daha ileri taşımak için yol gösterici bir platform oluşturmaktır. Eleştiri değil, durum tespiti yapmayı hedeflediğimiz bu röportajlarda; daha önce ve bugün görevde bulunanların yaptıkları veya yapmadıklarından çok siz emekçilerin özgürce düşüncelerinizi öğrenmek ve basketbol kamuoyuna duyurmak istiyoruz. Oyuncular, veliler, oyuncu menajerleri, yöneticileri, antrenör gibi ekosistemin paydaşlarına ilham vereceğinizden şüphemiz yok.
Katılımcılardan bu bağlamda, altyapıda nasıl uygulama ve planlamalar yaptığınızı, geçmiş ile bugünün değerlendirmesini, ileri gitmiş ülkelerle kıyaslamamızı ve 2032 Brisbane Olimpiyatları hedefi doğrultusunda nasıl bir planlama önerileri olacağını paylaşmalarını rica ettik.

Bu günkü ilk konuğumuz

Geçmişi Değerlendirme Sorusu:
Soru 1: “Son 10 yıl içinde Türk basketbol altyapısında yaşanan gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?”

Son on yıl değil, belki de daha öncesinde dünyanın en verimli yapısı olmasa da yine önde gelen basketbol ülkelerinden biriydik. Son dönemde en temel geri kaldığımız noktayı üretkenliğimizin düşmesi olarak görüyorum. Nitelikli yetiştirici antrenör ve yetiştirici kulüp sayısının azalması olarak görüyorum. Usta – çırak ilişkisinin neredeyse yok olması olarak görüyorum. Yakın geçmişte her pozisyonda birbiri ile rekabet edebilen belli sayıda oyuncuyu farklı kulüpler yetiştirirken şimdi bu sayı günden güne azalıyor, hatta bir elin parmaklarından az. Son dönemin en gözde liglerden olan ‘nde bile kadrosunun belkemiğini koruyup bir sonraki sezona başlayabilen kulüp sayısı ya bir, ya iki. Bunun en temel nedeni de kulüplerin ve kulüpleşmenin format değiştirmesidir. Geçmiş dönemde de, yüzlerce oyuncu yetiştiren kulüp olmasa da onlarcası vardı ve oradaki hedef, ihtiyaç ne olursa olsun, bir ya da birkaç tane kendi tarlasında yetişen ürünü sahaya sürmekti. İhtiyaca yönelik değil, insan geliştirmeye yönelik çalışılırdı. Şimdi böyle değil. Günümüzün hedefi altyapıda bile eldeki malzemeyi iyi ya da daha iyi hale getirmek değil, piyasadaki en potansiyelli malzemeyi kulüp bünyesine katmak, hazırı almak, iyi takım kurmak. Kanımca kulüpleşme sürecinde olabildiğince 20 – 30 yıl öncesinin kulüp yapısına, yani fabrika ayarlarına dönülmesi ve şahıs kulüpleri yerine kurumlaşmış yapılara dönülmesi yarar sağlayacaktır. Son on yılda basketbolumuzda pek gelişme yaşanmıyor. Rakamsal olarak kulüp ve oyuncu sayısı artsa da, içerik ve nitelik olarak duraklama ve gerileme dönemindeyiz.

Bugünü Değerlendirme Sorusu:
Soru 2: “Size göre bugün itibarıyla Türk basketbol altyapısının en güçlü ve en zayıf yönleri nelerdir?”
En güçlü yanımız pırıl pırıl, farkındalığı yüksek, akıllı bir genç jenerasyonumuzun, yani istemediğin kadar çok oyuncu kaynağının olmasıdır. En zayıf değilse de, zayıf yönlerimizden biri yukarıda bahsettiğim geleneksel Türk basketbol kulübü yapısının neredeyse yok olmasıdır. Bugünün kulüp profilinin büyük bir bölümü basketbolcu adayını “sporcu” olarak değil, “müşteri” olarak değerlendirmektedir. Bu tür yapıdaki spor kulüpleri birinci öncelik olarak, hammaddesi olan çocukları ürün haline getirmeye uğraşmaz, ona ileriye yönelik yatırımı yapmaz, yapamaz; günü kurtarır gider. Yaşanan gerçek bu olunca da yetiştiricisini ilerletmek, eğitmek için çaba harcamaz, kaynak ayırmaz, harc-ı alem politikalarla süreci sürdürür ve yukarıda dediğim gibi günü kurtarır. Buradaki “en zayıf yön” sorusuna verilecek cevap ise “yetişmiş” insan gücü kaynağımızdır; tepe yöneticiden çömez antrenöre kadar.

Sizin Alt Yapıya Bakış Açınız İle İlgili Soru:
Soru 3: “Altyapıya yönelik geçmişte gerçekleştirdiğiniz veya şu anda uyguladığınız projeler nelerdir? Bu projeler ışığında altyapıya bakış açınızı nasıl özetlersiniz?”
Ne geçmişte, ne de bugün somut bir projenin varlığından söz etmek zor. Geçmişte (hem altyapıda, hem de üstyapıda) oyuncunun velisine bağlı olmayıp kulübüne karşı sorumlu olan bir antrenör olarak eldeki insan malzemesini geliştirmek, tabii ki profesyonel oyuncu olamasa bile iyi insan oluşumuna katkıda bulunmak, çalıştığım oyuncuları olabildiğince ilerletmek ve meslek sahibi oyuncular yetiştirmek için uğraştım. Dönem dönem başarılı sonuçlar da ortaya çıktı. Gerçi o dönemlerde de oyun planını oluşturma, belli bir müfredata uyum sağlama konusunda pek yön gösterenimiz yoktu ama genel bir yetiştiricilik iklimimiz vardı. Bugün ise herhangi bir kulüp bünyesine bağlı değilim ve bireysel geliştirici kimliği ile oyuncu olma potansiyeli olan genç oyuncular ile profesyonel oyuncuların basketbol düzeylerini yükseltmeye çalışıyorum. Altyapıya ilişkin yapılacak durum tesbitinde maalesef olumsuz ögeler olumlulardan çok daha fazla. Finans, yönetim, yöntem, nitelik, deneyim, süreklilik, gelenek, ekol, kulüp yapısı, bakış açısı, bu ve benzer bir dolu başlığın oluşturacağı bir davranış biçimi ve birlikteliği eksik ya da yok. Tabii ki olumsuzlukların yanı sıra iyi yönler de var. Dediğim gibi pırıl pırıl ve öğrenmeye aç bebeler, sayısı günden güne artan spor salonları, çok fazla olmasa da basketbola dahil olan yeni aktörler de umudumuzu diri tutuyor. Ancak, sürecin altyapısı bu denli belirsizlikler içerirken basketbol altyapısından büyük ürünler beklemek pek de gerçekçi değil haliyle.

Gelecek İçin Öneri Sorusu:
Soru 4: “Altyapı programlarımızı geliştirmek için hangi yenilikçi yaklaşımlar ve stratejiler uygulanmalı?” 2032 Brisbane Olimpiyatları hedefi doğrultusunda nasıl bir planlama yapılmalı?

Yöntem geliştirme, planlama ve sabır konularında pek başarılı değiliz. Dünyadaki her ilerleyen sürecin bağlı olduğu politikalar, stratejiler ve inovatif yaklaşımlar mevcut. Geçmiş dönemlerde Federasyon’un ve sivil inisiyatiflerin düzenlediği “ne olacak basketbolun hali” mealinde çeşitli formal ve informal toplantılar yapıldı, etekteki taşlar döküldü, komisyonlar kuruldu, takvimler belirlendi, notlar alındı, geleceğe yönelik projeksiyonlar yapıldı ama sonrasında pek de somut çıktılar gözlenmedi açıkçası. Doğru fikirler çıksa da, nitelik kaybının önüne geçemedik, yöntem de üretemedik. Doğru planlamanın; evrensel boyutta başarılı olmuş örnekleri hatmederek bir bilgi ve deneyim havuzu hazırlamak, yapımızı tabandan başlayarak değiştirecek ve geliştirecek bir politika oluşturmak ve bu politika neyi işaret ediyorsa var olan yapıyı ona yönlendirmeye teşvik etmek olduğunu düşünüyorum. Var olan kumaşın yama kabul etmediği ortada, belki de kumaşı yeniden dokumak gerek.

Son olarak eklemek istedikleriniz?
Basketbol yaşam biçimimiz. İyi de olsa, kötü de olsa içimizde var. Onsuz olmuyor, olmasın da… Kiminin ekmek kapısı, kiminin varlık nedeni. İyi örneklerin artması mutlu ediyor ama bu aralar pek mutlu değiliz. Görüntü o ki, yakın gelecekte de çok mutlu olmamız olası değil. Uzun vade yaklaşıma yukarıda değindik, yine de kısa vadede iyi örneklerin sayısını artırmak şart.

Hayatım boyunca hep doğru bireye inandım. Ülkemizde kurumsallaşmanın zorluğunu hep gördüm ve yaşadım. Nitelikli insanların iyi girişimlerinin ufuk açtığını, geliştiğini ve geliştirdiğini gözledim. Her şeye rağmen kurumsallaşmanın olmazsa olmaz olduğunun da farkındayım. Biz bu coğrafyada “Banvit” gibi bir yapıyı koruyamayıp yok ettik. Nitelikli ve donanımlı kamu ve üniversite kulüplerini yok ettik. Sivil inisiyatif kulüplerini yok ettik. Anlayışımızı koruyamadık, geliştiremedik. Ancak her şeye rağmen basketbol en önde ve hep en önde olmalı.

- Reklam-

2 YORUMLAR

  1. Sevgili Hayri’nin altını çizdiği “müşteri” kelimesini çok önemli buluyorum. Öğrencimize, hastamıza, sporcumuza “müşteri” gözüyle baktığımız son 15-20 yılda Türkiye etik ve ahlaki değerler gibi bir çok önemli değerini yitirmiştir. Saygılarımla

  2. Yazı mükemmel bir yol haritası ama anlayana.
    Alt yapıları bitiren mevcut federasyon 4+3 yabancı kuralı ile zirveyi gördü.
    Eğitim Kurulu artık eğitimlerde, oyuncu nasıl devşirilir ya da yabancı oyuncu alırken nelere dikkat edilmelidir seminerlerine bir an evvel başlarsa iyi olur..(Onlarda bu konuya yabancı sanırım.)
    İnsanla dalga geçer gibi bir de utanmadan yeniden adaylık peşindeler.
    En büyük rakibide ortak olunca rahatlamıştır muhterem.(Bu konuda ayrıca traji komik bir olay . Harun Erdenay mevcut federasyonun başarısızlıklarına ortak olmak için 3 yıl beklemeseydi keşke..)
    Ancak Voleybol ve Futbolun gölgesinde başarısız bir federasyon yönetiminin, güvendiği yerlerde kredisi kalmış mıdır bilinmez !! Bekleyip göreceğiz.
    Bu arada tesis yaptık diye kimseyi kandıramazlar o tesisi, Spor Bakanlığı Tokiye yaptırdı bu vizyonsuz arkadaşların hiç bir dahli yok.
    Eser, önceki Spor Bakanımız Muharrem Kasapoğlu’nun bunların beceriksizlikleri üzerine duruma el koymasıyla ortaya çıkmıştır.
    Not :Tesis içerisinde yer alan dükkanların kimler tarafından işletileceğine ya da kiralanma işlerine !!!! Spor Bakanlığı yetkilileri karar vermeli.
    Bu arkadaşlara kesinlikle bırakılmamalı.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medya

33,250TakipçilerTakip Et
37,544TakipçilerTakip Et
65,321AboneAbone Ol

popüler

zonguldak psikolog
zonguldak bireysel terapi
online terapi