Cumartesi, Temmuz 27, 2024
spot_img

Beşiktaş… Fenerbahçe’de Koç Değişikliği…

Genç Dinozor kimdir? Basketbol ruhu genç ve enerjik olan, dinozor misali tecrübeli spor insanlarıdır.

Kadroda kimler var? Necip Kapanlı, Haydar Kemal Ateş, Cem Gökçe, Selam Gökçe, Fatih Söylemezoğlu ve zaman zaman “Genç Dinozor” konukları.

Amacı nedir? Türk Basketbol Kamuoyuna ve özellikle veli, oyuncu, antrenör, yönetici ve tüm “Genç Öz kaynak” gruplarına gündemde ait basketbolun saha içi ve saha dışı olaylarını farklı ve geliştirici bakış açısıyla değerlendirmek ve basketbol kamuoyuna farklı düşünce pencereleri açmak.

1) Beşiktaş-Efes özelinde Beşiktaş’ın durumu

SG: İki takım da hafta içi Avrupa Kupası oynasa da, Anadolu Efes bu maçta daha yorgun gözüktü, bu durum sakatlıklar ve kadro derinliklerinin az olmasından kaynaklanıyor olabilir. BJK kaliteli oyunu, enerjisi ve seyircinin de verdiği enerji ile kazandı. Efes bir dönem maça ortak oldu ama, BJK iyi oyunuyla hakkederek kazandı. Burada Larkin’e bir pencere açmak istiyorum, çünkü Efes’te çok yük kaldıran, çok yorulan ve her şeyini vererek oynayan bir oyuncu. Dolayısıyla Larkin’e bu kadar yüklenmek oyuncuyu da fiziksel olarak yıpratabilir, sakatlanmasına yol açabilir. Buna da dikkat etmek gerek.

BAHÇEŞEHİR’İN ALTYAPISI NE OLACAK?

CG: Beşiktaş’ta Hasan Arat’ın yeni başkanlık dönemiyle beraber BJK-Bahçeşehir birleşmesini açıkladılar. Bu birleşmeyi çok olumlu bir iş birliği olarak görüyorum. Burada tek çekincem, Bahçeşehir zaman içerisinde basketbol altyapısına ciddi bir organizasyon yapısı kattı. Bu yapının aynı zamanda basketbol ile Milli Eğitim Bakanlığını yakınlaştıran da bir yapısı var.

Bu nedenle Bahçeşehir organizasyonunun BJK ile birlikte Euroleague’de bulunmalarını çok olumlu bulurken, bahsettiğim altyapı organizasyonunu sürdürerek bu işi yaptıkları takdirde değerli olacağı kanısındayım. Türk Basketbolunun geleceği için mevcut altyapı organizasyonları geliştirilerek mutlaka devam etmelidir. Yok eğer bu girişim sonucu altyapı işlerini zaafa uğratacaklarsa o zaman Ülkemiz için bu girişimin bir faydası olmaz. 3 takımımız olması ile 2 takımımız olması arasında çok fark görmüyorum. Çünkü bu organizasyonların Türk basketbolu için çok fazla işe yaradığı kanısında değilim. Sadece seyir zevki açısından güzel ve insanları bağlayıcı kabul ediyorum.

BJK maçında Efes geleneksel oyunundan farklı bir sistemde oynadı. Boyalı alandan hücum etmeyi tercih edip dış atışı daha az kullandı. Bu 3 uzunlu ve boyalı alanı domine etmek isteyen sistem benim hoşuma gitti. Efes açısından bu önemli bir test oldu. Maçta dikkatimi çeken bölüm, bu fark genç antrenörler için de dikkatle incelenmesi gereken bir sistem diye düşünüyorum. Yıllar önce bu sistemi ilk defa rahmetli Aydan Siyavuş’un Ankara’da bir milli maçta denediğini ve başarılı olduğunu izlemiştim. Antrenörlük yaptığım dönemlerde ben de zaman zaman uygulamaya gayret ettim. Netice olarak Efes’in bu ofansif atağı bana çok cazip geldi. Bu nedenle genç antrenörlerin de bu alternatifi hafızalarına not etmelerini öneririm.

Haydar Kemal Ateş: Cem Gökce’ye katılıyorum. 3 uzunlu sistem benim de hoşuma gitti. Yıllar önce bunu ilk yapanlardan birisi de Los Angeles Lakers takımıydı. Erdem Can elindeki kadroya bakarak her türlü sistemi hücum ve savunmada deniyor. Genç antrenörlerin takip etmesi kesinlikle kendileri için çok değerli olacaktır.

Altyapı konusuna da katılıyorum. EL ve Eurocup başarıları gelip geçici oluyor, altyapıya değer verilip sürekliliğinin sağlanması şart. Bahçeşehir‘in altyapı organizasyonu bu birleşmeden hasar almamalı. Türk basketbolunun en önemli sorunu alt yapı bunu unutmamak lazım. Bu problem direkt olarak milli takımlarımızı etkiliyor.

TÜRK GUARDLARA İHTİYACIMIZ VAR

BJK-A.Efes maçına dönersek; Needham-Allman-Berk olmak üzere 3 guard var. Başarılı olmak isteyen bir takımda mutlaka 3 oyuncu kurucu olmalı. Bütün takımlarda topu getirip oyun kuracak Türk guardları olmalı. Berk bu anlamda BJK’ta gelişmine önem vererek devam etmeli. Çünkü koç kendisine güvenip önemli anlarda sorumluluk da veriyor. En son elemelerde milli takımda Furkan’la topu getiremiyoruz ama Berk kenarda oturuyor, bunu anlayabilmiş değilim. Bizim öncelikle bütün takımlarımızda topu getirebilecek Türk guardlara ihtiyacımız var. BJK’nin özellikle bu maçta performansı normalin üzerindeydi. Dolayısı ile BJK’nin her maç bu enerji ve performansla oynayabilir mi onu takip etmemiz lazım.

NK: BJK maçının özelinde Efes’in problemi şu; Sakatlıklar sebebiyle sahaya çıkan oyuncular ve roller sıklıkla değişiyor. Dolayısı ile her maç için belli bir kadroları yok. BJK’ın avantajı ise sezon başından beri aynı kadro ile oynamaları. BJK’da sistem ve rol dağılımı oturdu. Sonradan takıma bir tek Darüşşafaka Lassa’dan K.Allman eklendi, dolayısıyla sezon başından beri aynı kadro ile oynuyorlar. Netice olarak BJK iyi savunma yaptığı her maçta rakiplerine kafa tutabilecek durumda. Oyuncuların maç seçmeden her maçta aynı savunma gayreti içerisinde olmaları şart.

KEREM KUTHAN 5 NUMARA MI?

Önceki sezon Kerem Konan fazla süre alamayacağını düşünerek başka bir ülkeye gitti ama verim alamadı. Bu sene ise önemli dakikalarda önemli oyun süresi ve rol alıyor. Henüz 19 yaşındaki Kerem’i altyapılardan beri takip ediyorum. Şu an bu oyuncu her ne kadar 5 numara gibi oynatılsa da, hatırladığım kadarıyla altyapıda şutu ve driplingi iyi olan bir oyuncuydu. Sezonun bu bölümüne kadar bu özelliklerini henüz sergilemedi. Bu yönünü de daha çok kullanıp geliştirmesi halinde basketbolumuz önemli bir oyuncu kazanmış olacaktır.

SG: Kerem için Necip Kapanlı’nın söylediklerine katılıyorum. Kerem genç takımda oynarken forvet oyuncusuydu. Ben bu konuda başka bir örnek vermek istiyorum. Sadık Emir Kabaca sanırım boyu 2.12 cm. Sadık’ta da tam tersi bir durum söz konusu. Sadık, oyun tarzını ağırlıklı olarak tamamen potadan uzaklaşıp uzak mesafe şuta yöneltti. Sonuç olarak Sadık ve Kerem gibi uzun oyunculara bireysel antrenmanlarla pozisyonları dışında da gerekli bilgileri verip oyunlarını çeşitlendirerek kendilerini geliştirilmelerini sağlayamazsak bu iki değerden de Türk Basketbolu açısından maksimum verimi alamayacağız, maalesef. Mevcut istatistiklerine bakarak değerlendirdiğimde, bu çalışmaları yapıp yapmadıkları hususunda endişe duyuyorum açıkçası.

FS: Bu oyuncuların şu anda daha iyi nasıl olabileceklerini konuşuyor hale gelmemiz önemli bir aşama. Çünkü daha düne kadar Türk oyuncuların süre almamasını eleştiriyorduk. Bazı oyuncularımız bu anlamda önemli süreler almaya başlamaları önemli bir adım.

CG: Alimpijevic bazı yönleri ile eleştirilse de, gençlere ve Türk oyunculara şans veren bir koç. BJK takımının kadrosunda 15 oyuncusu var. Bunlardan 9’u Türk oyuncu, eskisinden az takip etsem bile bunlardan 7 tanesini sayabiliyorum. Gerçekten 7’si de değerli oyuncular.

Dolayısı ile bu oyuncuların daha fazla sahada kalmasını sağlayacak yasal düzenlemeleri de yapabilirsek, ben inanıyorum ki EL ve Eurocup seviyesinde oynayan Türk oyuncu sayısı da artacaktır. Bu da Milli takımımıza pozitif yansıyacaktır. Madem Türk oyunculara süre veren br antrenör de var, o zaman iş artık oyuncularımıza düşüyor. Eğer sizler de ekstra çalışarak yeteneklerinizi daha da geliştirirseniz kısa süre içerisinde A milli takıma katkınız büyük olacaktır.

YİĞİT ARSLAN’I BU SEVİYEYE DAHA ÖNCE ULAŞTIRAMAZ MIYDIK?

Örnek verecek olursak son maçta Yiğit Aslan’ın performansını keyifle seyrettik. Ama sorum şu; Acaba daha önce Yiğit Aslan’ı bu seviyeye, bu olgunluğa ulaştıramaz mıydık!

Aslında Türkiye’de A milli takımı besleyecek kadar çok sayıda oyuncumuz var. Ancak eksiğimiz bu oyunculara zaman verememe ve yer bulamama sorunumuz var. Bir de tabii en önemli problem bunları oynatacak antrenör bulamıyoruz.

NK: Alperen’i Bandırma Kırmızı’dan beri takip ediyorum. BJK’ta önemli gelişme kaydetti. Çünkü burada bir bireysel gelişim koçu ile çalıştı ve bunun çok faydasını gördü.

2) Fenerbahçe’deki koç değişikliği hakkında görüşleriniz…

NK: FB yönetimi İtoudis’i fazla araştırmadan aldı. Itoudis’in FB’ye transferi ile ilgili bilgi ve görüşlerimi geçen haftalardaki sohbetlerimizde geniş olarak anlatmıştım. FB’de koçun oyuncularla iletişiminde sıkıntılar yaşandı. Şimdi Saras geldi. Aslında o da çok başarılı bir antrenör olarak gelmedi, ancak eski Fenerbahçe oyuncusu olarak sezon ortası alınabilecek listenin ön sıralarındaki antrenörlerdendi. Umarım Türkiye’deki görevi süresince koçluk kariyerinde çıkış yapar.

Ender Aslan sanıyorum gidişatı değiştirmek için yabancı oyuncu değişiklikleri istiyordu. Ancak bunun da olmadığını görünce ümidini yitirdiğini ve o nedenle ayrıldığını düşünüyorum.

Ayrıca Bodrumspor’da, kulübün TBL döneminden gelen uzun süreli sözleşmelerinin olması sebebiyle BSL’ye uygun iyi bir kadro yapısı kurulamadı sanıyorum.

ITOUDİS’İN GÖNDERİLMESİ OLUMLU

CG: FB Kulübünün İtoudis’in değişimi kararını olumlu buluyorum. Saras geçmişin çok iyi oyuncusu, antrenör olarak Zalgiris’te çıkış yaptı ama İspanya’da bunu tekrarlayamadı. Ama her antrenör her yerde başarılı olamayabilir. Ümidim Fenerbahçe’de Saras Jasikevicius’un başarılı olması.

Benim asıl vurgulamak istediğim konu, çok iyi bir oyuncu olabilirsiniz ama bazı tecrübeleri edinmeden takımı yöneten bir baş antrenör olmak kolay değil. Ender çok iyi bir oyuncuydu, çok akıllı bir oyuncuydu, ancak koçluk tecrübesi doğal olarak aynı seviyede değildi. Daha fazla tecrübe kazandıktan sonra BSL’de baş antrenörlüğe başlaması onun kariyeri pozitif etkileyeceğini düşünüyorum. Umarım Ender basketbol antrenörlüğü konusunda üst düzey koçluk için emek vermeye devam eder ve onu A Milli takım antrenörü olarak görürüz.

SG: Bence de Itoudis değişikliği FB için iyi oldu. Saras’lı maçlara bakınca daha çok top paylaşımı gördüm. Daha farklı ve göze hoş gelen bir basketbol oynayacaklar gibi gözüküyor. Saras basketbol anlamında FB’yi güzelleştireceğini düşünüyorum. FB’nin kadrosu Euroleague için iyi bir kadro.

Ender konusunda Cem Gökce’ye katılıyorum. Çok zeki ve aklı başında bir basketbol insanı. Tecrübesiyle beraber daha iyi konuma gelecektir.

FS: Bu anlamda FB’nin yönetimsel bir hata yaptığını düşünüyorum. Kim gelirse gelsin FB’ye sahip çıkacak bir yerli antrenör yetiştirmeliler. Önceki sezon ve geçen sezon Erdem Can fırsatını kaçırdılar. Yaptıkları yatırımla doğru orantılı bir tecrübeye takımı emanet etmek istemeleri doğal. Ancak uzun vadede yerli ve Fenerbahçe’ye mal olmuş birisini yetiştirmek için de bir projelerinin olması gerek.

3) Altyapı maçında rakibine yumruk atan oyuncunun ceza alıp almadığı ve bu oyuncunun adeta ödüllendirilerek A takım kadrosuna alınması.

HKA: Bölge niye ceza vermemiş bilmiyorum, belki yeterli delil yoktur. Kulüp belki kendi içinde ceza vermiş olabilir. Biz de konuyu tam bilmediğimiz için yorum yapmam doğru olmaz diye düşünüyorum.

CG: Geçenlerde benzer bir olay ile ilgili, “Altyapıda oyuncular birbirlerine vurabiliyor. Ama üstyapıda oyuncular profesyonel olduğu için ve böyle bir şey yaptıklarında bedel ödeyecekleri için birbirlerine vurmuyorlar.” demiştim. Dolayısı ile böyle bir davranışın kesinlikle bir bedeli olmalı. Bedeli olmazsa o çocuklara hiçbir şekilde bunun yanlış olduğunu anlatamayız.

İkinci konu, kendi potasına topu atan çocuk bunu kendi akıl ettiği için atmıyor. Kenardaki antrenör ya da yöneticilerin verdiği akıl ile bunu yapıyor. Ya da tam tersi, kendi istediği için atmamazlık etmiyor, kendisinden böyle yapılması istendiği için bilerek atmıyor. Sonuç olarak kenardaki insanları modifiye edemezsek, idareci ve antrenörü sonuç almamız mümkün değil. Burada tedavi edilecek kişiler idareci ve antrenördür. Bunu yapabilirseniz ancak oyuncuları da düzgün bir platforma çekebilirsiniz.

SG: Bir küçük çocuk arkadaşına ya da rakibine yumruk atıyorsa bunun mutlaka bir cezası olmalı. O cezayı zaten ceza kurulu mutlaka vermiştir. Ama benim görüşüm genç oyuncu için en büyük ceza kulübü tarafından A takım maçlarına bir süre çıkarılmamak olmalı ki, yaptığı davranışın ne kadar büyük bir yanlış olduğunu anlasın. Bunun ayrıca çocuğun eğitimi anlamında da faydalı olacağını düşünüyorum. (Bu arada belki de vermiştir, açıklamadıkları için bilemiyoruz).

Kendi potasına sayı atan takım ile ilgili de Cem Gökce’ye katılıyorum. Bir takımın bir oyuncusu çembere serbest atışı sert şekilde kaçırmak için atıyor. Bunu 4 kere yapıyor. Diğer takım da bu cinliği kesmek için başka bir cinlik yapıp, ribaundu alıp kendi potasına sayı atıyor. Oyuncular bu tip fikirleri koçlardan alıyorlar, onların direktifiyle yapıyorlar. Bu sırada etik konusu devreye giriyor.

BGL’de çalışmanın gerçek hedeflerinden şaşan antrenörlere bir ceza verilmeli. Bu ligin hedefli milli takım havuzuna ahlaklı, fair play ruhlu oyuncular yetiştirmek olmalı. Koçların uyarılması ve eğitilmesi lazım.

Ioanna Kuçuradi adında Rum asıllı Türk Felsefe Profesörü ve Akademisyen diyor ki; “Biz çocuklara hep değer yargılarını vermeye çalışıyoruz. Oysa çocuklarımıza değer bilgisini vermek lazım. Yani güven duygusu, dürüstlük, adil olmak gibi bilgileri çocuklara erken yaşlarda verebilmemiz lazım. Bunu verebildiğimizde ancak düzgün insanlar yetiştirebiliriz.” Kuçuradi bu fikirleriyle gerçek anlamda ahlak, gerçek anlamda etik, insanların haklarına saygı duymak gibi bilinçlerin nasıl geliştirilebileceğine dair fikirler veriyor.

Ben de diyorum ki gününüzde işte bunları ihmal ettiğimiz için sosyal çürüme olgusu ile karşı karşıyayız. Dolayısıyla ben, “hakları ve amaçları” bu pencereden bakarak yorumlamaya çalışıyorum. Bu sosyal çürümenin önüne geçmek için de eğitim şart, çok küçük yaşlarda değer yargısı yerine çocuklara değer bilgisi verme fikrinin eğitimde doğru yöntem olduğunu düşünüyorum.

Sonuç olarak maçı kazanabiliyorsan kazanırsın, kazanamıyorsan da kaybedersin. İlla kazanmak için topu çembere fırlatmak ya da kendi potana atarak bir şeyler kazanmaya çalışmayı doğru bulmuyorum.

HKA: Alt yapıda bu değer eğitimi verilmeli Selam Gökce’ye katılıyorum. Bu oyuncuların BSL’deki oyuncuları örnek aldıklarını düşünüyorum, o zaman bilerek serbest atış kaçırmayı yasaklamak lazım.

NK: Bir hakem maçtaki sayı farkının önemini biliyorsa, bilerek serbest atışı kaçıran oyuncuyu uyarır ama cezalandıramaz. Bunun basketbolun içinde olan bir şey olduğunu düşünüyorum, etik konusu olarak görmüyorum.

Kendi potasına atmayı ise cehalet olarak görüyorum. Hakem teknik faul olarak cezalandıramaz.

FS: Kendi potasına oyuncunun sayı attığı durumlar için oyun kurallarında zaten teknik faul yok, sadece sayı olursa hakem sayıyı iptal edip topu rakibe veriyor. Bu olay özelinde görüşüm ise, sahaya yarışmak için çıkılır, nokta.

Oyun kurallarında olduğu üzere; maçı oynamaktan imtina ediyorlarsa maçı tatil edebilirsiniz. Benzer sebeplerle yıllar içerisinde tatil ettiğim ve ceza alan takımlar olmuştu.

Yumruk konusunda ise; üzerinden bunca gün geçmiş olmasına rağmen hala bu oyuncuya ceza verilip verilmediğini konuşuyor olmamız bile enteresan. Burada vahim olan sistemin çalışmaması, bu konun disiplin karşılığı neyse onun bugüne kadar ivedi olarak yapılmış olması gerekirdi. Bu denli uç bir örnekte bile sistem çalıştırılmıyor ise burada başka şeyleri konuşmamız lazım!

NK: Bana göre sayı atmamaktaki amaç önemli. Farklı bir sebeple serbest atışı atmamakla, takımın lehine olacak serbest atışı atmamak arasındaki farkı anlamanız lazım. Her takım daha çok maç yapmak, bir üst tura çıkmak ister. Bunun etik ile ilgisi yok. Somut bir örnek vereyim. Maçın bitmesine 20 saniye kala bir takım 20 sayı ile önde, ön sahaya geçip topu yere bırakıyor. Burada niye müdahale etmiyoruz, çünkü amaç önemli.

SG: Size bu konuda kesinlikle katılmıyorum. Kendi bulunduğum altyapı organizasyonlarında ben bunu yaptırmadım ve izin vermedim. Altyapıda maçın her saniyesinde sayı atmak veya attırmamak için mücadele etmeyi öğretmekten yanayım. Eğer öyle olmuyorsa bana göre sahada şaibeli bir iş yapılıyor demektir.

4) Oyuncuların sağlığını ciddi bir şekilde etkileyen Landing faul ile örnekler hala devam ediyor. Aşağıdaki videoda bu hafta yaşanan pozisyonu ve yorumunu görebilirsiniz.

Landing faul…

N.K: Bu konuyu daha önce de işledik ama maalesef hakemlerin duyarsızlığı devam ediyor. Ankaragücü’nün kısa Amerikalısı üçlük attıktan sonra düşeceği yere Çayırova’dan İlkan Karaman ayağını uzatıyor. Bunun sonucunda sakatlanan Kyan Anderson ilk uzatma periyodunda oynayamadı, fedakarlık yapıp ikinci uzatma periyodunda oyuna girdi. Bırakın bu maçı, sezonu kapatacak şekilde sakatlanabilirdi. Hakemler şut atan oyuncu yere inene kadar izlemek zorunda olduğunu bilmeli. Bilmezse, düşeceği yere gelen ayak sayısı istem dışı, ya da bilinçli artarak devam edecektir. Hakemler sportmenlikdışını gerektiren (NBA’de diskalifiye) bu faulleri kolayca süzebilirler… Yeter ki takip etsinler…

Bu haftalık da bu kadar…

Unutmayın, yaş sadece bir rakam. Basketbol ise ruhumuzun büyümeyen çocuğudur. Hem Dinozor, hem de genç olabilirsiniz!

3 YORUMLAR

  1. 1-Dusan Bursaspordan beri en çok yerli oyuncuları oynatan koçlar arasında ilk sıralarda yer alıyor. Onuralp Bitim’in NBA G-League yapmasındaki en büyük etken, Dusan’ın verdiği dakikalar ve sorumluklardır. Beşiktaş Eurolegue yaparsa, Fenerbahçe ve Anadolu Efes gibi sadece yabancı oyuncularla değil, Türk oyuncularında vitrine çıkacağını düşünüyorum.

    2-Fenerbahçe – Ülker birleşmesinde de Ülkeer’in çok iyi bir altyapı organizasyonu vardı. Geçtiğimiz aylarda bir başka basketbol sitesi, bu konuda emeği geçenlerle çok güzel bir söyleşi yapmıştı. Bu organizasyon birleşirken yapılan hatalar, (Alpella takımının kurulması ve daha sonra Trabzonspor’a devredilmesi süreçleri) umarım bu sefer Beşiktaş – Bahçeşehir birleşmesinde yaşanmaz. Ayrıca dün Bahçeşehir’in yeni başkanı Sn. Begüm Yücel’in Eurolegue CEO’su Bodiroga ile toplantısı da sosyal medyadan haber verildi. Bu bakımdan birleşme olursa dahi, Bahçeşehir farklı isimle bu organizasyona devam eder ve altyapıyı da Beşiktaş ile birlikte kullanır diye düşünüyorum. Tabii Beşiktaş daha önce Tuborg ve Banvit projelerinden ders almalıdır.

    3-Ne yazık ki takımlarımızın hepsi, koç değişikliğini kafalarına göre yapıyor. Bir takımın bir mantalitesi olmalı ve gelen koçlarda takımın kültürünü devam ettirecek şekilde seçilmelidir. Fenerbahçe özeline bakarsak, Obrodoviç, Kokoskov, Dordeviç, Itudis ve son olarak Jasikevicius farklı mantalitedeki koçlar. Aynı basketbol kültürünü devam ettirecek şekilde koç sıralaması değil. Halbuki Fenerbahçe genel menajeri son yıllarda hep aynı isim: Gerardini.

    4-Birkaç sene önce yine bu sitede bazı üst düzey hakemlerimizin aynı sene emekli olmasından sonra özetle şöyle bir yorumda bulunmuştum: Yandık, çünkü A klasman seviyesindeki kalan hakemler bile bu seviyeyi kaldırabilecek yetenekte değiller ve altyapılardan da hakem gelmiyor. Son yıllardaki hakem performansları, hakem eğitiminin yetersizliği ve sistemdeki çürümeden kaynaklıdır. Son söz; Erman Kunter TBF başkan adayı olduğunda söyledikleri sözleri lütfen hatırlayın!

  2. BarışÇ arkadaşımız en önemli noktaya parmak basmış: Gherardini. Kendisi orada dururken sadece koçların tartışılması Gherardini’nin çok büyük başarısı. Hadi aile dostu basketbol spikeri/yorumcusu Gherardini’yi eleştirmesin. Peki medyadaki diğer isimler bunu nasıl kaçırıyor? Benzer şeyler Alper Yılmaz için de geçerli.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medya

15,872TakipçilerTakip Et
36,695TakipçilerTakip Et
65,321AboneAbone Ol

REKLAMLAR

popüler

zonguldak psikolog
zonguldak bireysel terapi